Bazen büyük bilim insanları en büyük keşiflerini bir ortakla beraber çalıştıklarında gerçekleştirirler. Bu, radyoaktivite konusundaki araştırmalarında birbirinin çalışmalarını bütünleyen Marie ve Pierre Curie için ve Doğu Afrika'da insanın kökeni üzerine araştırmalara öncülük eden Louis Leakey ve Mary Leakey için geçerliydi.
Çok sayıda keşif gezisi kazıda beraberce çalışarak Leakey ismini insan evrimi araştırmalarıyla eşdeğer kıldılar ve insanların ilk olarak Afrika'da ortaya çıktığını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatladılar. Louis ve Mary Leakey maymunumsu atalarımızdan, Homo sapiens'in kadim haline varana dek geçen 18 milyon yılı kapsayan döneme bakarak insan soyağacının kökeninin izlerini sürdüler. Alet yapan ilk insanı keşfedip ona Homo habilis ismini verdiler.
Louis Leakey ve Mary Leakey
Birbirlerinden bağımsız buluşları da oldu. Mary insanın ilk kez üç milyon yıl önce – atalarımız alet yapmaya başlamadan yaklaşık bir milyon yıl önce – ayakta yürüdüğünü gösteren fosil ayak izlerini buldu. Çiftin vizyoneri Louis, Jane Goodall'ı şempanze davranışlarını kaydetmeye, Dian Fossey'i dağ gorillerini ve Birute Galdikas'ı orangutanları gözlemlemeye göndererek yabani primatların ilk uzun dönemli saha çalışmalarını başlatmaya yardımcı oldu. Bu çalışmalar ilk atalarımızın sosyal hayatları ve kültürlerine dair anlayışımız şekillendirmeye destek oldu. Louis ve Mary beraberce paleoantropolojiyi salt taş ve kemik avcılığından bugünkü zengin ve gelişmiş bilime dönüştürdüler.
En önemli keşiflerinin çoğunu Mary Leakey yaptıysa da, Louis Leakey çalışmaları körükleyen kişiydi. Egemen bilimsel sağduyuyu bir yana bırakıp Afrika'da ilk atalarımızı arama fikri sadece ona aitti. O zamanlar, paleoantropologlar insanların Avrupa ve Asya'da evrimleştikten sonra Afrika'ya göç ettiğine inanıyorlardı. Louis bu fikri baş aşağı çevirdi ve zaman içerisinde Mary'nin katkılarıyla eski sabit inancı tamamen dışladı.
Louis'in Afrika lehine meyli kısmen kökenlerinden kaynaklanıyordu. Anne babası İngiliz sömürgesi Doğu Afrika'da (şimdiki Kenya), Nairobi yukarısındaki dağlarda, bir köyde Kikuyu insanlarıyla yaşayan misyonerdi. Anne babası İngiliz olsa da Louis kendini her zaman daha çok bir Kikuyu olarak gördü. Kikuyular arasında doğmuş ilk beyaz çocuktu, onu hayatlarına kabul ettiler. 11 yaşına geldiğinde, kendi yaşındaki diğer çocuklarla beraber kabilenin gizli kabul törenine katılarak Mukanda üyesi oldu.
Anne babası, iki ablası, erkek kardeşi ve onun için öğretmen ayarlamışlardı ama sonuçta düzenli bir eğitim almadı. Louis'in çok daha ilgi çekici etkinliklere ve Kikuyu kan kardeşleriyle maceralara katılmak için fazlasıyla zamanı vardı. Dillerini, ok ve yay ile avlanmayı, kapan yapmayı, iz sürmeyi ve hatta çıplak elle hayvanlar avlamayı öğrendi. Gelecekte, ilk insanlara dair iç görülerini Kikuyu eğitimine bağlayacaktı.
Kadim Afrika'yı Keşfetmek
Ancak onu mesleki yoluna götüren Noel'de kuzeninden gelen kitaptı. Days Before History (Tarihten Önceki Günler) adlı kitap Taş Devri'nde yaşayan Tig isimli bir İngiliz çocuğunun maceraları hakkındaydı. Taş Devri insanlarının ve yaptıkları aletlerin çizimleri, tarihleri vardı. Kitaptan ilham olarak Louis evlerinin çevresindeki akarsularla aşınmış oyuntularda bulduğu cam kayaları toplamaya başladı. Ailesi "kırılmış şişeleri" ile dalga geçiyordu ama Louis'in bağımsız bir çizgisi vardı.
Tanıdığı tek bilim insanına, Nairobi'deki küçük doğa tarihi müzesinin küratörü Arthur Loveridge'e bulduklarını gösterdi. Loveridge bunları inceledi ve bunların bir kısmının "kesinlikle alet" olduğunu söyledi ve ona Afrika'da taş devri hakkında pek az şey bildiğini açıkladı. Bu sözleri Louis'in dünyasını değiştirdi; artık hayat boyu sürecek bir araştırması vardı. White African (Beyaz Afrikalı) adlı otobiyografisinde "Kesinlikle [Afrika'daki] Taş Devri hakkında her şey bilininceye kadar bu yolda gitmeyi aklıma koydum" diye yazar. Henüz 13 yaşına yeni basmıştı.
Louis'in seçtiği mesleği edinmesi kolay olmadı. Okul eğitimi, izin dönemlerinde İngiltere'de okula gittiği birkaç yıl ile sınırlıydı ama çok çalışarak bu açığını kapamayı başardı ve Cambridge, St John's College'a kabul edildi. Antropoloji ve modern dillerde (biri Kikuyu idi) çift lisans derecesini aldıktan sonra, küçük bir araştırma bursu buldu. Bu bursla Kenya'ya giden bir gemiye bilet aldı ve 1962 yazında ilk Doğu Afrika arkeolojik keşif gezisini düzenledi. Cambridge profesörlerinden biri Afrika'da ilk insanları arayarak vaktini boşa harcadığı, çünkü "herkesin Asya'da başladığını bildiğini" söyleyerek onu caydırmaya çalıştı. Bu tür olumsuz sözler Louis'in profesörün yanlışlığını göstererek kanıtı bulmada daha da kararlı olmasını sağladı.
Louis sonuçta Doğu Afrika'ya dört keşif gezisi yaptı. Her birinde, çok az bilim insanının tahayyül edebileceği bir geçmişe dair ipuçları sunan kemik kalıntıları ve taş aletler bularak kıtanın çok az bilinen tarih öncesi çağlarına bir adım daha yaklaştı. Her şeyden çok, Cambridge öğrencilerinden ve Kikuyu yardımcılarından oluşan bir ekibin Fransa, Chelles'de bulunan taş el baltalarına ithafen Chellean adı verilen kültürün aletlerine benzer aletler bulmasını ümit ediyordu. O zamanlarda arkeologlar büyük, oval biçimli el baltalarının dünyanın en eski kültürünü temsil ettiğini düşünüyordu.
Louis Leakey ve Baltası
İkinci keşif gezisinde, ekibin jeoloğu olan John Solomon, 1929 yılında Kariandusi adlı alanda böyle bir el baltası buldu. Bulduğu şeyin el baltası olduğuna emin değildi ama Louis, her zamanki gibi doğru teşhiste bulundu. Solomon ve bir öğrenciyi bunlardan daha fazla bulmaya gönderdi; buldular da. O günlerde, fosillerin ve insan yapımı eski kalıntıların bulunduğu jeolojik katmanı tarihlendirmek için bir yöntem geliştirmemişti.
Jeologlar bu tür şeylerini yaşını, onları çevreleyen ve sabit bir hızda biriktiği varsayılan çökeltilerin derinliğini ölçerek tahmini sonuçlara ulaşıyorlardı. Louis bu ölçümü kullanarak el baltalarının en az 50.000 yaşında olduğunu tahmin etti. Daha sonra, daha kesin tarihleme aletleri kullanıldı ve bilim insanları el baltalarının 500.000 yıl kadar eski olduğunu buldu.
Afrika'da en az Avrupa'dakiler kadar eski aletler bulmak ürperticiydi ve Louis o ana dek en büyük keşif gezisini yapmaya yetecek fona kavuştu. 1931 yılında, Tanganyika Bölgesindeki (şimdiki Tanzanya) Olduvai'ye doğru yola çıktı. Rift Vadisi'ndeki 40 km uzunluğundaki Olduvai, Serengeti Platoları boyunca derinlere doğru uzanarak kıvrılır. Alman jeolog Hans Reck vadiyi 1913 yılında incelemiş, modern insan kemiklerinin yanı sıra bol miktarda soyu tükenmiş memeli kemiği bulmuştu. Reck'in raporuyu okuyan Louis, Reck vadide herhangi bir taş alet bulmamasına rağmen, jeoloğun bunları gözden kaçırdığını düşünmüştü.
Reck'i keşif gezisine davet etti. Dört araç ve on sekiz kişilik ekip ile üç gün boyunca Nairobi'ye kateden Hintli tüccarların izlerini takip ederek karadan seyahat ettiler, ancak izler bir noktada sona erdi. Sonrasında iki gün boyunca saatte sekiz km kadar ilerledi ve sonunda, 27 Eylül sabahı Olduvai Gorge'nin sınırına vardılar. Bir sonraki gün şafak söktükten biraz sonra, Louis vadi boyunca kendi başına yürüdü ve bir el baltası buldu. Daha sonra "Zevkten neredeyse çıldırıyordum" diye yazmıştı, "elimde baltayla kampa koştum"; sevincini paylaşmak için diğerlerini uyandırdı.
Louis ve Mary Leakey'in Aşkı
Louis, Mary ile keşif gezisinden sonra tanıştı. O zamanki ismiyle Mary Nicol, genç bir sanatçı ve ümit vaat eden bir antropologdu. Louis evliydi, bir kızı vardı, eşi hamileydi ve gerçekten beş parasızdı. Antropolojiden ve St John'daki derslerinden biraz geliri vardı ve keşiflerini anlattığı Adam's Ancestors (Adem'in Ataları) isimli popüler kitabıyla biraz fon sağlayabileceğini düşünmekteydi. Taş aletleri gösteren çizimleri yapacak birine ihtiyacı vardı ve bir akşam yemeği davetinde bir arkadaşı onu Mary ile tanıştırdı.
Bir peyzaj ressamının kızı olan Mary İtalya, İsviçre ve Fransa'da seyahat ederek büyümüştü. Louis gibi daha çocukken arkeolojiye vurulmuştu. Fransız bir arkeolog ona ve babasına tarih-öncesi Pech Merle Mağarası'nın duvar resimleri kaplı odaları boyunca rehberlik etmiş ve kazı birikintilerinde taş aletler aramalarına izin vermişti. Bu gezi yüreğinde bir ateş yakmıştı. "Ondan sonra, gerçekten asla başka bir şey yapmak istemedim" demişti.
Mary de düzgün bir eğitim almamıştı. Babasının ani ölümünden sonra, annesi onu bir manastır okuluna göndermiş, ama bir numara yaparak (ağzına sabun koymuştu) ve kimya sınıfında bir patlamaya yol açarak okuldan atılmayı başarmıştı. Bu olay hakkında, "patlama oldukça gürültülüydü, çok sayıda rahibe koşarak geldi, bazılarına koşmak iyi gelmiştir" demişti. Daha sonra University College Londra'da ve Londra Müzesi'nde arkeoloji ve jeoloji derslerine katıldı ve gönüllü olarak pek çok kazıda bulundu.
20 yaşında alışılmadık, sanatçı ruhlu, şakacı ve Fransız sigaralarına tutkun bir planör pilotuydu. İlk yemekte bütün bunları Louis'e anlatıp anlatmadığı bilinmemektedir, ama birbirlerini çok çekici bulmuşlardı ve kısa zamanda delice aşık oldular.
Louis onu dördüncü (ve son) Doğu Afrika arkeoloji keşif gezisine davet etti. Ocak 1935'te Olduvai'ye dönüyordu. Bu kez yeni bir rota takip ettiler, Ngorongoro Kraterinin zirvesine giden uzun, çamurlu yolu ve sonrasında karanlık, dar oyuntu hatlarını takip ettiler. Platolarda hayvan sürüleri, fil, zebra, gergedan ve bufalolar vardı ve Mary bir kez daha aşık oldu, bu kez Afrika'ya vurulmuştu.
Mary ve Louis Leakey ve İlk Keşifler
Louis ve Mary beraberce oyuntuyu dolaşıp taş aletler ve kadim, soyu tükenmiş hayvanların iyi korunmuş fosillerini topluyorlardı. Çok sayıda el baltası ve daha sonra Oldowan kültürü adını verdikleri daha ilkel aletler buldular (artık bunların 2 milyon yaşında olduğu bilinmektedir, dünyadaki en eski insan yapımı nesneleridir.) Ama ilk insan kafatasından sadece iki kemik parçası bulabildiler.
Louis'in insanın kökeni konusunda haklılığını ispatlamak için 21 yıl daha geçmesi gerekti. Bu süre zarfında eşinden boşandı; Mary ile evlendiler ve üçü erkek bir kız dört çocukları oldu, kızları bebekken öldü. Nairobi'ye yerleştiler ve Louis ilk akıl hocası Loveridge'e rastladığı müzenin müdürü oldu. Tüm boş zamanlarını, her kuruşlarını Kenya ve Tanzanya'daki sitlerde kemik ve taş arayarak geçirdiler.
Bazen şaşırtıcı şeyler buldular. 1942 yılında Nairobi'nin güneyindeki Rift Vadisi'nde yer alan Olorgesailie bölgesinde, sanki ilk insanlar bir zamanlar bunları üretmek için bir fabrikaya sahiplermiş gibi kelimenin tam anlamıyla el baltalarıyla döşenmiş bir yol buldular. 1948 yılında, Victoria Gölü'ndeki Rusinga Adası'nda Mary eski çağlara ait ama iyi korunmuş, 20 milyon yaşında bir maymunun, Proconsul'un kafatası ve yüz kemiklerini buldu; keşfedilen ilk bu tür maymun yüzüydü.
Bu fosilleri Londra merkezli Amerika bir işadamının, Charles Boise'nin sağladığı maddi destekle buldular. İşadamı onlara keşif gezileri için küçük fonlar sağlamaya devam etti ve 1959 yılında, Olduvai'de nihayet onun maddi desteği ve çifttin azmi meyvesini verdi. Keşfi yine Mary Leakey yapmıştı. Louis kampta hasta yatarken tek başına dışarı çıkmış ve oyuntunun dibindeki kayalık bayırda yavaş yavaş ilerlemeye başlamıştı. Saat 11 gibi, "yüzeyde öylece duran değil de, toprağın altından çıkmış" bir kemik parçasını fark etti, "Bir kafatası parçası gibi duruyordu." Üstündeki toprağı dikkatlice fırçalayıp bir çene parçası üzerinde iki büyük diş gördü. Hemen Land Rover'a atladı ve çılgınca kampa doğru sürdü.
"Buldum. Onu buldum. Onu buldum" diye bağırıyordu. Louis "Ne buldun?" diye sordu. "Onu, adamı! Bizim adamı. Aradığımız adamı. Hemen gel, dişlerini buldum!" Louis hemen kendini toparladı ve ikisi beraberce bölgeye gittiler. Mary haklıydı: Nihayet aradıkları adamı bulmuşlardı. Louis kafatasına önce, Doğu Afrika dilindeki adam sözcüğünden esinlenerek Zinjanthropus adını verdi. Ama daha sonra Güney Afrika'da bulunan hominin Australopithecus'un yapılı bir formu olarak sınıflandırıldı. Mary ve Louis ise ona sadece "Sevgili Çocuk" diyorlardı.
Meşhur Fosil Avcısı Aile
Sevgili Çocuğun ardından Louis Leakey ve Mary Leakey ünlü oldu. Yeni tarihleme teknikleriyle jeokronologlar en sonunda Olduvai'deki fosillerin yaşını tespit edebildiler. Sevgili Çocuğun bilim insanlarından birinin Louis'e dediği gibi, "Çok, çok, çok yaşlı" olduğu ispatlandı. Aslında kafatası 1,75 milyon yıl yaşındaydı; bu, dünyayı sarsan bir tarihti, süreyi üç katına çıkarıyordu. Keşif dünyada manşetlere taşındı ve hak iddia etme çabasındaki bilim insanlarının Doğu Afrika'ya antropolojik kemik hücumunu başlatan kıvılcımı çalktı. Leakeylerin çalışma arkadaşı Amerikalı paleoantropolog Clark Howell "Zinj'in keşfi insan evrimine dair bilimsel araştırmalar çağını gerçek anlamda başlatan olaydır" demişti.
Leakeyler National Geographic Society (Ulusal Coğrafya Cemiyeti) tarafından sağlanan ödenek ile Olduvai'de tam zamanlı kazılara başladı. Bu kazıları Mary yönetti, pek çoğu kendi çapında ünlü fosil avcıları olacak Kamba işçilerinden bir ekip oluşturdu. Kazılar çoğu zaman aile işiydi; Louis, Mary ve oğulları Jonathan, Richard ve Philip hep beraber çalışıyordu. Yeni insan atasının kemik parçalarını ilk bulan Jonathan'dı. Homo habilis (elini kullanan, becerikli insan) Louis ve Mary'nin oyuntudaki en eski, en ilkel aletleri yaptığına inandıkları hominindi.
Başından itibaren Homo habilis tartışma konusu oldu. Sevgili Çocuktan farklı bir organizma olması, iki hominin türünün – dik duran, iki ayaklı ilk insanın – Afrika savanında aynı zamanda yaşadığı anlamına gelecekti. Louis bu olasılığın çok anlamlı olduğunu ileri sürdü; diğer hayvanlara bakıldığında, çok sayıda antilop ve primat varyantının beraber yaşadığı görülebilirdi. Ama çağdaşı bilim insanlarının çoğu bu dallı budaklı aile fikrini şiddetle eleştirdi; uzun ve düz bir ata çizgisi beklentisi içindeydiler; ancak bu asla gerçekleşmeyecekti.
3 Milyon Yıllık Ayak İzi
Daha sonra aranan kanıt geldi. Leakey'in ortanca oğlu Richard, Kenya'da Turkana Gölü çevresinde kendi hominin avı keşif gezisine çıktı. Burada da aynı izleri buldular; biri nispeten iri kemikli, diğeri ince yapılı ama daha büyük beyinli iki farklı hominin türü yan yana yaşıyorlardı. "Sana inanmayacaklar." Louis, Richard kendisine Homo habilis kafatasını verdiğinde böyle dedi. Ama zamanla inandılar.
Bugün paleoantropologlar pek çok farklı insan soyağacı çizmekte ve bunların hepsi de çok dallı. Louis Leakey 1972'de Richard'ın homo habilis kafatasını gördükten bir hafta sonra, geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. 69 yaşındaydı. Mary Leakey Olduvai'deki kazılarına devam etti. Ekibi pek çok fosili, binlerce taş aletini gün yüzüne çıkarttı. Hepsini son derece ayrıntılı bir şekilde haritalayarak oyuntuyu yuva edinen hayvan ve insan habitatlarının yaklaşık 2 milyon yıllık kaydını oluşturdu.
1974 yılında dikkatini başka bir bölgeye, Olduvai'den daha eski fosiller bulunan Laetoli'ye çevirdi. 1978 yılında ekip üyelerinden birinin çok eski ayak izleri dizisini tespit ettiği yer burasıydı. Bunlar yakınlardaki bir volkan patladığında yağmur altında yürüyen üç kişinin üç milyon yıl önce bıraktığı ayak izleriydi. En iyi durumdaki ayak izlerinin birini açığa çıkardığında Mary arkasına yaslanıp güzelliğine baktı. Bir puro yakıp "Bu gerçekten şöminenin üstüne yerleştirilecek bir parça" dedi.
Bu keşfi yaptığında 65 yaşındaydı. 1980'lerin sonuna kadar Laetoli ve Olduvai'deki araştırmalarına devam etti. 1996'da öldüğünde, Mary Leakey dünyanın en ünlü kadın arkeoloğuydu. Mary ve Louis Leakey yola çıkarken koydukları hedefi gerçekleştirmişlerdi. Yani ilkel insanların ilk olarak Afrika'da evrimleştiğine dair kanıtları güz yüzüne çıkarmışlardı. Tüm büyük bilim insanları gibi, eski fikirler ve düşünce biçimlerinde kırılmaya yol açmışlardı; hem de taş ve kemiklerle.
Louis Leakey ve Mary Leakey Hakkında Sık Sorulanlar
Mary ve Louis Leakey kimdir?
Mary Leakey, kariyerinin büyük bir bölümünde kocası Louis Leakey ile birlikte Olduvai Gorge'da çalışmış ve burada antik homininlerin ve en erken homininlerin fosillerinin yanı sıra son grup tarafından üretilen taş aletleri ortaya çıkarmışlardır. Mary Leakey Olduvai'de bulunan taş aletleri sınıflandırmak için bir sistem geliştirmiştir.
Leakey ailesi kimdi ve ne ile tanınıyorlardı?
Leakey ailesi, Doğu Afrika'da hominin ve diğer fosil kalıntılarını keşfetmeleriyle tanınan arkeolog ve paleoantropolog ailesi.
Louis Leakey kimleri keşfetti?
Leakey, başta Australopithecus (Zinjanthropus) boisei ve Homo Habilis olmak üzere birçok yeni hominid türünün fosil kalıntılarını ve Taş Devri'nden kalma taş eserleri keşfetti ve böylece Afrika'daki primat evriminin anlaşılmasına önemli katkılarda bulundu
Louis ve Mary Leakey nasıl tanıştı?
Louis ve Mary İngiltere'de bir kazıda tanıştılar ve her ikisi de İngiltere'de evlenmeden önce Olduvai Gorge'da kısa bir süre çalıştılar. Bu Leakey'nin ikinci evliliğiydi. 1937'de Kenya'ya döndüler ve üç çocukları oldu.
Louis ve Mary Leakey ne keşfetti?
1930'ların sonlarından itibaren Louis ve Mary Leakey Olduvai'de ve başka yerlerde taş aletler buldular, bulunan ilk ve az sayıdaki fosil maymun kafataslarından biri olan 25 milyon yıllık Pronconsul primatı da dahil olmak üzere birçok soyu tükenmiş omurgalı buldular.
Mary Leakey ne ile ünlüdür?
Olduvai'de bulunan ve kataloglanan hominid kalıntılarına ek olarak, Leakey iki milyon yıl kadar eski aletler keşfetti: Oldowan taş aletleri. Ayrıca, eserlerin zaman içinde nasıl değiştiğini kaydederek, yaklaşık 500.000 yıl öncesine kadar kullanılan ikinci bir form olan Oldowan'ı geliştirdi.
Mary ve Louis Leakey 1959 yılında hangi keşfi yapmıştır?
İlk buluntular hayvan fosilleri ve ham taş aletlerdi, ancak 1959'da Mary Leakey, Zinjanthropus adı verilen (şimdi genellikle Australopithecus'a benzer bir Paranthropus formu olarak kabul edilmektedir) ve yaklaşık 1,7 milyon yaşında olduğuna inanılan bir hominin (insan soyunun üyesi) fosili ortaya çıkardı.
Kaynaklar:
- Leakey, L. S. B., Tobias, P. V., & Napier, J. R. (1964). A new species of the genus Homo from Olduvai Gorge. Nature, 202(4927), 7-9.
- Leakey LSB, Leakey MD. (1959). Some new finds of Zinjanthropus at Olduvai Gorge. Nature, 183(4653), 781-782.
- Leakey MD. (1983). Footprints in the ashes of time. National Geographic Magazine, 164(5), 592-611.
- Leakey LSB, Tobias PV, Napier JR. (1964). A new species of the genus Homo from Olduvai Gorge. Nature, 202(4927), 7-9.