Antidepresan türleri, kullanımı ve yan etkileri

antidepresan

Antidepresanlar bazı çeşitli problemlerin yanında depresyon, sosyal anksiyete bozukluğu, anksiyete bozuklukları, mevsimsel affektif bozukluk ve distimi semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olan ilaçlardır. Bu ilaçlar, ruh halindeki ve davranıştaki değişikliklerden sorumlu olduğuna inanılan beyindeki sinir ileticilerinin kimyasal dengesizliklerini düzeltmeyi amaçlamaktadırlar.

Antidepresanlar ilk kez 1950'lerde geliştirilmiştir. Kullanımı son 20 yılda giderek büyük bir hızla artmış ve artmaya da devam ediyor.

Centers for Disease Control and Prevention (CDC)'a göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde 12 yaş ve üstü antidepresan kullanan kişilerin yüzdesi, 1999-2002 yılları arasında yüzde 7,7'den 2011-2014 döneminde yüzde 12,7'ye yükselmiştir. Yani kadın ve erkekler yaklaşık iki kat fazla miktarlarda antidepresan kullanıyor.

Antidepresan türlerinin açıklamaları

Antidepresanlar beş ana tipe ayrılıyor:

SNRI'lar ve SSRI'lar

Bu bölümdeki 2 tür en çok reçete edilen antidepresan türüdür.

Serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitörleri (SNRI), majör depresyon, duygudurum bozuklukları ve muhtemelen daha az dikkat çeken hiperaktivite bozukluğu (DEHB), obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), anksiyete bozuklukları, menopoz semptomları, fibromiyalji ve kronik nöropatik ağrıyı tedavi etmek için kullanılır.

SNRI'ler, beyindeki iki nörotransmiter olan ve ruh halini (duygudurum) kontrol etmede kilit rol oynayan serotonin ve norepinefrin düzeylerini yükseltir.

Örnek ilaçlar arasında duloxetin (Cymbalta), venlafaksin (Effexor) ve desvenlafaksin (Pristiq) yer alır.

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) en yaygın reçete edilen antidepresanlardır. Depresyon tedavisinde etkilidirler ve diğer antidepresanlardan daha az yan etkileri vardır.

SSRI'lar beyindeki serotoninin geri alımını veya emilimini engeller. Bu sayede, beyin hücrelerinin mesaj almalarını ve göndermelerini kolaylaştırarak daha iyi ve daha net bir ruh hali oluşmasını sağlanır.

Seçici olarak adlandırılmasının nedeni, esas olarak diğer nörotransmiterleri değil, serotonini etkilemesidir.

SSRI'lar ve SNRI'lar aşağıdaki yan etkilere sahip olabilir:

  • Hipoglisemi veya düşük kan şekeri
  • Düşük sodyum
  • Mide bulantısı
  • Döküntü
  • Kuru ağız
  • Kabızlık veya ishal
  • Kilo kaybı
  • Terlemek
  • Titreme
  • Cinsel işlev bozukluğu
  • Uykusuzluk (Insomnia)
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Kaygı ve ajitasyon
  • Anormal düşünme

Örnek ilaçlar arasında sitalopram (Celexa), esitalopram (Lexapro), fluoksetin (Prozac, Sarafem), fluvoxamine (Luvox), paroksetin (Paxil) ve sertralin (Zoloft) yer alır.

SSRI ve SNRI kullanan kişilerin ve özellikle 18 yaşın altındaki kişilerin, ilaçları ilk kullanmaya başladıklarında intihar düşünceleri yaşayabildiğine dair geri bildirimler vardır.

Trisiklik antidepresanlar (TCA'lar)

Trisiklik antidepresanlar (TCA'lar), bu ilaçların kimyasal yapısında üç halka olduğu için böyle adlandırılmıştır. Depresyon, fibromiyalji, bazı endişe türlerini tedavi etmek için kullanılırlar ve kronik ağrının kontrolünde de yardımcı olabilirler.

Trisiklikler aşağıdaki yan etkilere sahip olabilir:

  • Nöbetler
  • Uykusuzluk (Insomnia)
  • Kaygı
  • Aritmi veya düzensiz kalp atışı
  • Hipertansiyon
  • Döküntü
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Karın krampları
  • Kilo kaybı
  • Kabızlık
  • İdrar retansiyonu
  • Gözde basınç artışı
  • Cinsel işlev bozukluğu

Örnek ilaçlar arasında, amitriptilin (Elavil), amoksapin-clomipramin (Anafranil), desipramin (Norpramin), doksepin (Sinequan), imipramin (Tofranil), nortriptin (Pamelor), protriptyin (Vivactil) ve trimipramin (Surmont) yer alır.

Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI'ler)

Bu sınıftaki antidepresanlar, SSRI ve SNRI'lar yaygınlaşmadan önce ilk tedavi hamlesi olarak reçete edilirdi. Günümüzde durum farklı.

Beyin enzimi olan monoamin oksidazın etkisini engeller. Monoamin oksidaz, serotonin gibi nörotransmiterlerin parçalanmasına yardımcı olur.

Ne kadar az serotonin bozulursa, dolaşımda daha fazla serotonin olacaktır. Bu özellik teorik olarak, daha kararlı ruh haline ve daha az kaygıya yol açar.

SSRI'lar işe yaramadığında, doktorlar MAOI'leri kullanmaya devam edebilir. MAOI'ler genellikle diğer antidepresanların çalışmadığı durumlarda devreye sokuluyor, çünkü MAOI'ler diğer bazı ilaçlarla ve bazı yiyeceklerle etkileşime girer.

Yan etkiler şunlardır:

  • Bulanık görme
  • Döküntü
  • Nöbetler
  • Ödem
  • Kilo kaybı veya kilo alımı
  • Cinsel işlev bozukluğu
  • İshal, bulantı ve kabızlık
  • Kaygı
  • Uykusuzluk ve uyuşukluk
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Aritmi veya düzensiz kalp ritmi
  • Zyağa kalkarken bayılma veya bayılma hissi
  • Hipertansiyon veya yüksek tansiyon

MAOI örnekleri arasında fenelzin (Nardil), tranilcypromine (Parnate), izokarboksazid (Marplan) ve selegilin (EMSAM, Eldepryl) bulunur.

Noradrenalin ve spesifik serotoninerjik antidepresanlar (NASSA'lar)

Bu sınıftaki ilaçlar anksiyete bozukluklarını, bazı kişilik bozukluklarını ve depresyonu tedavi etmek için kullanılır.

Olası yan etkiler şunlardır:

  • Kabızlık
  • Kuru ağız
  • Kilo almak
  • Uyuşukluk ve sedasyon
  • Bulanık görme
  • Baş dönmesi

Daha ciddi advers reaksiyonlar, nöbetleri, beyaz kan hücresinde azalmayı, bayılma ve alerjik reaksiyonları içerir.

Örnek ilaçlar arasında Mianserin (Tolvon) ve Mirtazapin (Remeron, Avanza, Zispin) yer alır.

Antidepresanlar nasıl çalışır?

Paul Bogdan'ın bu YouTube videosu antidepresanların nasıl çalıştığını anlatıyor. İngilizce olsa dahi görüntülerden rahatlıkla anlayabilirsiniz.

Antidepresanların yan etkileri

Herhangi bir yan etki muhtemelen ilk 2 haftada ortaya çıkacak ve daha sonra yavaş yavaş azalacaktır. Sık görülen etkiler mide bulantısı ve kaygıdır. Ancak bu yukarıda belirtildiği gibi tamamen kullanılan ilacın türüne bağlıdır.

Yan etkiler çok rahatsız ediciyse veya intihar düşüncelerini içeriyorsa, derhal doktora bildirilmelidir.

Ek olarak, araştırmalar, özellikle çocuklar ve ergenler arasında, aşağıdaki olumsuz etkileri antidepresan kullanımıyla ilişkilendirmiştir.

Aşırı ruh hali ve davranış değişimi

Burada mani veya hipomani'den söz edilebilir. Çünkü antidepresanların bipolar bozukluğa neden olmadıkları, ancak henüz kendini göstermeyen bir durumu maskeleyebilecekleri düşünülmektedir.

İntihar düşünceleri

İlk kez antidepresan kullanıldığında intihar düşüncelerinin oluşma riskinin yüksek olduğu konusunda az sayıda rapor vardır.

Bu yan etki ilaçlardan veya muhtemelen tedaviye farklı bir yaklaşım gerektirebilecek tanısı konmamış bir bipolar bozukluk gibi diğer faktörlerden dolayı olabilir.

FDA, antidepresanların bu olası etkisi hakkında ilaç kutularında siyah renkli bir uyarının kullanılmasını önermektedir.

Yoksunluk belirtileri

Bazı ilaçların aksine, antidepresanlarda aynı etkiyi sürdürmek için dozu arttırmaya gerek yoktur. Bu anlamda, bağımlılık yapmazlar.

Bir antidepresanı kullanmayı bıraktığınızda, örneğin sigarayı bırakırken meydana gelen aynı yoksunluk semptomlarını yaşamayacaksınız.

Bununla birlikte, SSRI ve SNRI kullanan her 3 kişiden yaklaşık biri tedaviyi bıraktıktan sonra bazı yoksunluk semptomları bildirmiştir.

Belirtiler 2 haftadan 2 aya kadar sürmüş ve aşağıdakileri içermiştir:

  • Kaygı
  • Baş dönmesi
  • Kabuslar
  • Vücutta elektrik çarpmasına benzeri duyumlar
  • Grip benzeri semptomlar
  • Karın ağrısı

Çoğu durumda, semptomlar hafif şekilde yaşanır. Ağır vakalar nadirdir ve Seroxat ve Effexor'u bıraktıktan sonra yaşanması daha olasıdır.

Doktorlar, istenmeyen rahatsızlık belirtileri riskini en aza indirmek için dozu kademeli olarak azaltmalıdır.

Antidepresanların kullanım alanları

Bu ilaçlar sadece depresyon tedavisinde değil, diğer durumlarda da kullanılır.

Antidepresanların birincil veya onaylanmış kullanımları tedavi etmek içindir:

  • Obsesif-kompulsif bozukluklar (OKB)
  • Çocukluk çağı enürezisi veya yatak ıslatma
  • Depresyon ve majör depresif bozukluk
  • Yaygın anksiyete bozukluğu
  • Bipolar bozukluk
  • Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
  • Sosyal anksiyete bozukluğu

Bazen antidepresan ilaçları "etiket dışı" alanlarda kullanılabilir. Elbette yalnızca uzman bir doktor etkili bir tedavi olabileceği için kullanılması gerektiğine karar verebilir.

Antidepresanların etiket dışı kullanımları:

  • Uykusuzluk (Insomnia)
  • Ağrı
  • Migren

Çalışmalar, antidepresan kullanımının yüzde 29'unun etiket dışı bir amaç için kullanıldığını göstermektedir.

Antidepresanın etki süresi

Bir kişinin antidepresanın etkilerini fark etmesi birkaç hafta sürecektir. Pek çok insan, ilaçların işe yaramadığını düşündüğü için kullanımı yarıda kesmeyi isteyebilir.

İnsanların olumlu bir iyileşme gözlemlememe nedenleri arasında şunlar bulunmaktadır:

  • İlacın hastaya uygun olmaması
  • Doktorların tanı eksikliği
  • Bilişsel davranışçı terapi (CBT) gibi ek tedavilere olan ihtiyaç
  • İlaçları doğru zamanda almayı unutmak

Doktorla bağlantıda kalmak ve randevuları ihmal etmemek, ilacın etki şansını artırmaya yardımcı olacaktır. Dozajın değişmesi gerekebilir veya başka bir ilaç daha uygun olabilir.

Antidepresanın talimatlara göre alınması önemlidir, aksi takdirde etkili olmayacaktır. Çoğu insan, birinci veya ikinci hafta içinde dahi hiçbir etki hissetmeyecektir. Öyle ki tam bir etki 1 veya 2 ay sonrasına kadar mevcut olmayabilir. Burada azim çok önemlidir.

Antidepresan tedavisinin süresi

United Kingdom's Royal College of Psychiatry'e göre, her 10 kişiden 5 ila 6 kişi 3 ay sonra önemli bir etki görmeye başlıyor.

İlaç kullanan kişiler kendilerini daha iyi hissetmeye başladıktan sonra en az 6 ay daha kullanıma devam etmelidir. 8 aylık kullanımdan önce ilaçları bırakanlar semptomların geri dönüşüyle karşı karşıya kalabilirler.

Bir veya daha fazla rekürrens geçirmiş olanlar tedaviye en az 24 ay devam etmelidir.

Düzenli olarak nükseden depresyon yaşayanların ilacı birkaç yıl kullanması gerekebilir.

Bununla birlikte, 2011'de yayınlanan bir araştırma, antidepresanların uzun süreli kullanımının, bazı insanlarda semptomları kötüleştirebileceğini, vücutta biyokimyasal değişikliklere neden olabileceğini göstermiştir.

Hamilelikte antidepresan kullanımı

Amerika Birleşik Devletleri'nde kadınların yüzde 8'inin hamilelik sırasında antidepresan ilaçlar kullandığı bildiriliyor.

Hamilelik sırasında SSRI kullanımı, daha yüksek bir çocuk kaybı riski, erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve doğum kusurları ile ilişkilendirilmiştir. Doğum sırasındaki olası sorunlar annede aşırı kanamayı da içermektedir.

Doğumdan sonra, yenidoğan persistan pulmoner hipertansiyon olarak bilinen akciğer problemleri yaşanabilir.

69.448 hamileyle yapılan bir çalışma, hamilelik sırasında SNRI veya TCA kullanmanın, gebelik öncesi kaynaklı hipertansiyon veya preeklampsi olarak bilinen yüksek tansiyon riskini artırabileceğini buldu. Ancak, bunun ilaçlardan mı yoksa depresyondan mı kaynaklandığı henüz belli değil.

2006'da JAMA'da yayınlanan tespitler, anneleri hamilelik sırasında antidepresan kullanan 3 bebekten 1'inde yenidoğan yoksunluğu sendromu yaşandığını göstermiştir. Yoksunluk semptomları arasında huzursuz uyku, titreme ve yüksek perdeli ağlama vardı. Bazı durumlarda semptomlar şiddetliydi.

Bir laboratuvar çalışması, doğumdan hemen önce ve sonra sitalopram (bir SSRI antidepresanı) kullanan kemirgenlerin ciddi beyin anormallikleri ve davranışları gösterdiğini buldu.

Doktor ve hasta, günümüzde antidepresanları bırakmanın yararlarını ve potansiyel zararlarını tam olarak tartışmalıdır. Mümkünse, bilişsel CBT, meditasyon veya yoga gibi diğer tedaviler de düşünülmelidir.

Antidepresan ve emzirme

Bazı antidepresanların küçük miktarları anne sütüne dahil olur, örneğin sertralin ve nortriptilin.

Doğumdan birkaç hafta sonra bebekler ilacın aktif bileşenlerini karaciğerde ve böbreklerde yetişkinler kadar etkili bir şekilde parçalayabilirler.

Bu zamanda antidepresan kullanma kararı bazı faktörleri içerecektir:

  • Bebek sağlıklı mı?
  • Erken doğum var mı?
  • Annenin durumu kötüleşebilir mi?

Etken maddelerin ne kadarının anne sütüne gireceği, ilacın türüne bağlıdır.

The Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism'de yayınlanan bir çalışmada, hamilelik sırasında antidepresan kullanan kadınların emzirmeye başlamalarının daha uzun zaman alabileceği bulundu.

Araştırmacılar, meme bezlerinin serotonin tarafından düzenlendiğini, dolayısıyla doğru zamanda süt üretme yeteneklerinin bu hormonun üretimi ve düzenlenmesi ile bağlantılı olduğunu açıklıyor.

Antidepresan alternatifleri

Bilişsel Davranışçı Terapi ve diğer terapi türleri de depresyona yardımcı olabilir.

Sarı Kantaron

Hypericum otundan yapılan Sarı Kantaron (St John's wort) takviyesinin, bazı insanların depresyon ile mücadelesine yardımcı olduğu gösterilmiştir. Birçok eczaneden satın alabilirsiniz.

Bununla birlikte, bazı olası riskler bulunduğundan, yalnızca doktora başvurduktan sonra alınmalıdır.

  • Bazı antidepresanlarla birleştirilen St. John's wort, serotonin miktarında yaşamı tehdit edici bir artışa yol açabilir.
  • Bipolar bozukluk ve şizofreni belirtileri daha da kötüleşebilir. Bipolarla ilişkili depresyonu olan veya olabilecek bir kişi, St John's wort kullanmamalıdır.
  • Doğum kontrol hapları, bazı kalp ilaçları, warfarin ve HIV ve kanser için bazı tedaviler dahil olmak üzere bazı reçeteli ilaçların etkinliğini azaltabilir.

Bazı kanıtlar Sarı Kantaron'un depresyonu tedavi etmek için kullanılmasını desteklemektedir, ancak bazı araştırmalar bunun bir plasebodan daha etkili olduğunu düşünmemektedir.

Işık terapisi

Mevsimsel duygusal bozukluk (SAD) yaşayan insanlar ışık terapisinden yararlanabilirler. Bu, 20 ila 60 dakika boyunca sabah doğan ışığa eş değer bir ışık kutusunun önünde oturmayı kapsamaktadır. Bu ışık kutuları online olarak satın alınabilir.

D vitamini takviyeleri SAD tedavisinde yardımcı olabilir veya olmayabilir. Kanıtlar kesin değil.

Diyet ve egzersiz

Bazı çalışmalar sağlıklı, dengeli bir beslenmenin, bol miktarda egzersiz yapmanın ve ailenizle ve arkadaşlarınızla temas halinde olmanın depresyon ve nüks riskini azaltabileceğini göstermiştir.

Depresyon tıbbi tedaviye ihtiyaç duyan ciddi bir durumdur. Depresyon belirtileri yaşayan herkes tıbbi yardım almalıdır.