Biyolojik evrim, birkaç nesil boyunca bir popülasyondaki herhangi bir kalıtsal genetik değişiklik olarak tanımlanmaktadır. Bu değişiklikler küçük veya büyük olabilir, fark edilebilir veya fark edilmeyebilir. Bir olayın bir evrim örneği olarak görülmesi için, popülasyonun genetik düzeyinde değişiklikler olmalı ve bir nesilden diğerine geçilmelidir. Yani genler veya daha spesifik olarak popülasyondaki aleller değişmeli ve aktarılmalıdır. Bu değişiklikler popülasyonun fenotiplerinde (görülebilen fiziksel özelliklerde) fark edilir.
Evrim nedir ve bir teori midir?
Bir popülasyonun genetik seviyesindeki bir değişiklik, küçük ölçekli bir değişiklik olarak tanımlanır ve mikroevrim olarak adlandırılır. Biyolojik evrim aynı zamanda tüm yaşamın birbirine bağlı olduğu ve ortak bir ataya kadar geri götürülebileceği fikrini de içeriyor. Buna da makroevrim denir.
Evrim, Charles Darwin tarafından önerilen bilimsel bir teori. Bilimsel bir teori, gözlem ve deneylere dayanarak doğal olarak oluşan olaylarla ilgili açıklamalar ve tahminler verir. Bu tür bir teori, doğal dünyada görülen olayların nasıl işlediğini açıklamaya çalışır.
Bilimsel bir teori, belirli bir süreç hakkında bir tahmin veya varsayım olarak öne sürülen geleneksel teoriden farklıdır. Zira iyi bir bilimsel teori kanıtlanabilir, yanlışlanabilir olmalı ve gerçek bulgularla kanıtlanmalıdır. Geleneksel teoride kesin kanıt yoktur. Daha çok bir olguyu belirli bir olay için geçerli bir açıklama olarak kabul etmenin makulluğu vardır.
Neler evrim değildir?
Biyolojik evrim, zaman içindeki basit bir değişim olarak tanımlanmaz. Birçok organizma zamanla kilo kaybı veya kilo alma gibi değişiklikler yaşar. Bu değişiklikler evrimin bir örneği olarak kabul edilmez çünkü bir sonraki nesle aktarılabilecek genetik değişiklikler değildir.
Doğal seçilim nedir?
Doğal seçilim biyolojik evrimsel değişimlerin meydana geldiği süreçtir. Doğal seçilim, bireyler üzerinde değil, topluluklar üzerinde de etkilidir ve aşağıdaki kavramlara dayanmaktadır:
- Bir popülasyondaki bireylerin kalıtsal olabilen farklı özellikleri vardır.
- Bu bireyler çevrenin destekleyebileceğinden daha fazla yavru üretebilir.
- Bir nüfusta, çevrelerine en uygun olan bireyler daha fazla yavru bırakır ve bu da bir popülasyonun genetik yapısında değişikliğe yol açar.
Bir popülasyonda ortaya çıkan genetik çeşitlilikler tesadüfen meydana gelir, ancak doğal seçilim olmaz. Doğal seçilim, popülasyondaki genetik çeşitlilikler ve çevre arasındaki etkileşimin sonucudur.
Çevre, hangi varyasyonların daha uygun olduğunu belirler. Çevresine daha uygun özelliklere sahip bireyler hayatta kalarak diğer bireylerden daha fazla yavru üretecektir. Böylece daha olumlu özellikler bir bütün olarak popülasyona aktarılır. Bir popülasyondaki genetik varyasyon örnekler arasında etçil bitki yaprakları, çizgili çitalar, uçan yılanlar, ölü taklidi yapan canlılar ve yapraklara benzeyen hayvanlar var.
Genetik varyasyon nasıl oluşur?
Genetik varyasyon temel olarak DNA mutasyonu, gen akışı (genlerin bir popülasyondan diğerine hareketi) ve cinsel üreme yoluyla gerçekleşiyor. Genetik olarak değişken olan popülasyonlar genetik varyasyon içermeyenlere göre değişen koşullara daha iyi adapte olurlar.
Cinsel üreme, genetik rekombinasyon yoluyla genetik çeşitliliklerin oluşmasını sağlar. Rekombinasyon mayozda ortaya çıkar ve tek bir kromozomda yeni alel kombinasyonları üretilmesini sağlar. Mayoz sırasındaki çeşitlilik sınırsız sayıda gen kombinasyonuna izin verir.
Cinsel üreme, popülasyondaki uygun gen kombinasyonlarını birleştirmeyi veya elverişsiz gen kombinasyonlarını popülasyondan çıkarmayı mümkün kılıyor. Daha elverişli genetik kombinasyonlara sahip popülasyonlar yaşayacak ve daha az elverişli genetik kombinasyonlara sahip olanlardan daha fazla yavru üretecektir.
Biyolojik evrim ve yaratılış
Evrim teorisi, başlangıcından günümüze dek tartışmalara neden olmuştur. Tartışma, biyolojik evrimin ilahi bir yaratıcıya olan gereksinimle ilgili olarak dinle bağlantılı olduğu algısından kaynaklanır. Aslında evrimciler evrimin Tanrı'nın var olup olmadığı konusuna değinmediğini, doğal süreçlerin nasıl işlediğini açıklamaya çalıştığını belirtir.
Ancak bunu yaparken, evrimin dini inançların bazı yönleriyle çeliştiği gerçeğinden de kaçış yoktur. Mesela, yaşamın varlığıyla ilgili evrimsel görüş Kitap'taki yaratılış açıklamasından farklıdır. Evrim, tüm yaşamın birbirine bağlı olduğunu ve ortak bir ataya kadar izlenebileceğini ileri sürer. Kutsal kitaptaki yaratılış yorumuna zıt görünür.
Yine de insanlar evrimin Tanrı'nın var olma ihtimalini dışlamadığını ve Tanrı'nın yaşamı yaratma sürecini açıkladığını belirterek bu iki kavramı birleştirmeye de çalışırlar. Bu görüş yaratılışın kutsal kitapta sunulduğu haliyle çelişmez. Ancak evrim ile yaratılış görüşü arasındaki ana çekişme noktası makroevrim kavramı oluyor. Çünkü çoğunlukla evrimciler ve yaratılışçılar, mikroevrimin gerçekleştiği ve doğada görünür olduğu konusunda hemfikirler.
Bununla birlikte makroevrim bir türün diğer türlerden evrimleştiği türler düzeyinde gerçekleşen evrim sürecini ifade eder. Bu görüş Tanrı'nın canlı organizmaların oluşumunda ve yaratılmasında yer aldığı görüşüne aykırı olduğunda evrim / yaratılış tartışması şimdilik yoluna devam ediyor ve bu iki görüş arasındaki farkların yakın zamanda çözülmeyeceği anlaşılıyor.