Karşımızdaki insanları yalnızca sarf ettiği cümleler ile değerlendiriyoruz çünkü birçoğumuz sadece kelimelerin önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak, diğer insanlar ile iletişim kurarken en az kelimeler kadar önemli olan başka bir faktör daha var ve o da "beden dili". Beden dili, el ve kol hareketleri, vücut pozisyonu ve hareketleri, yüz ifadeleri ve göz hareketlerinden oluşan güçlü bir sözsüz iletişim metodudur. Bu yazımızdan size "gözler kalbin aynasıdır" sözünün tam karşılığını anlatacağız. Hadi başlayalım.
Beden dilinin tarihi
Beden dilinin tarihi antik insanlara dek uzanıyor. Köpeklerin nasıl kuyrukları ile iletişim kurabildiğini biliyorsunuz. Yani beden dili insanlara özgü değil ve modern insanın doğuşuna dek kelimelerin henüz icat edilmediği zamanda atalarımız beden dilini kullanıyordu. Bunun tarihi milyon yıl öncesine ulaşmakta. Oradan da sözcüklerin ilk kez kullanılmaya başlandığı 100.000 yıl öncesine dek geldi ve günümüzde de devam ediyor.
Farklı ülkelerde beden dili
Tıpkı konuşulan diller de olduğu gibi farklı ülkelerin farklı beden dilleri var. Örneğin, gülümsemek Batı'da mutluluğu simgelerken Uzak Doğu'da bir şeyi kabul etmeyi gösterebiliyor. Yine ABD'de göz kontağı kurmak dikkati ve özgüveni simgelerken bazı Asya ve Afrika ülkelerinde saygısızlık olarak görülüyor. İtalya'da kolları sallamak bir sözün altını çizmek için kullanılırken Japonlar kaba bulduğu için bunu yapmaz.
Beden dilinin önemi nasıl keşfedildi?
Beden dili ve jestbilim sözcüklerini ilk kez ortaya Ray Birdwhistell 1952'de ortaya attı. Birdwhistell iletişimin çok yönlü olduğuna vurgu yaptı ve insanlara iletişiminde vücut hareketlerinin önemini gösterdi.
Ancak beden dilinin önemi bundan önce ilk olarak 1940 yılında anlaşılmaya başlandı ve incelemeye alındı. O dönem görsel inceleme yolu ile sayısız gözlemler yapan psikologlar, beden dilinin beklenenden daha etkili bir çözümleme yöntemi olduğunun farkına vardılar. Bu gözlemler daha çok polisler tarafından sorgulanan tutuklular üzerinde yapıldı.
Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) psikoloji bölümü profesörü Albert Mehrabian ise beden dili öğretileri konusunda en bilinen isimlerden biri. Yaptığı araştırmalar sonucunda konuşmanın ilk dört dakikasında beden dilinin kelimelerden daha etkili olduğu kanısına vardı. Mehrabian'a göre, ilk dört dakikalık konuşmanın %55'nin vücut dili kalan %45'lik kısmın ise kelime ve ses tonlamalarından oluşuyor. %45'lik kısmın ise sadece %7'si kelimelerden oluşmakta. Dolayısıyla beden dili kendimizi daha iyi ifade etmek adına en etkili yöntem.
Beden dilimiz ile ifade ettiğimiz birçok hareketi istemeden yapıyoruz ve aynı şekilde karşımızdaki insanlar da sözlü olmayan bu dilin farkına varmadan bizi sadece kelimelerimiz ile yorumluyor. Konuşmadan önce beden dilimize odaklanıp kontrolü ele almaya kalkışsak bile belli noktalarda ipin ucunu kaybettiğimiz anlar mutlaka oluyor.
Araştırmacılar, panik olduğumuz ve duygu karmaşası yaşadığımız durumlarda beden dilimizin daha aktif olduğunu ve kontrolümüzün dışında hareket ettiğini ifade ediyorlar. Bu gibi durumlarda beynimiz kontrolü bizden alıyor.
Bu nedenle aslında vücut hareketlerimizi anlık olarak kontrol edemiyoruz. Halkla ilişkiler uzmanlarına göre insanların birçoğunun bu sözsüz ipuçlarının ne kadar büyük bir etki yarattığı konusunda en ufak bir fikri yok. Konuşma esnasında birçok kez başımız, yüzümüz, kollarımız ve ellerimizle küçük ifadeler yapıyoruz ve bilinçaltımız düşüncelerimizi karşımızdaki kişiye tercüme etmiş oluyor.
Beden dilindeki gizli mesajları anlamak
Yazılı ve sözlü dilin aksine beden dilinin dilbilgisi kuralları olmadığından netlik ve resmiyet anlamında aynı düzeyde değil. Ancak beden dilinin de bir yapısı var. Araştırmacılar beş temel sözsüz iletişim türü olduğunu düşünüyor. Bunlar sembol, tanımlayıcı, düzenleyici, uyarlayıcı ve arzu sergileyici olarak sıralanmakta.
Örneğin yumruğunu sallayan bir insanın daima kızgın veya öfkeli olduğunu anlarsınız. Buradaki beden dili olan "yumruk" bir semboldür. Başka bir beden dili hareketi ise baş sallamaktır ve tanımlayıcıdır. Tanımlayıcılar söylenen sözlere yanıt vermede kullanılır. Bir kişiyi konuşmaya davet etmek için başı dikey yönde hareket ettirmek beden dilinin düzenleyici türüne girer. Yine bu hareketle konuşan kişiye konuyu toparlaması söylenir. Kişinin kendisini daha rahat ettirmek için yaptığı küçük beden hareketleri ise beden dilinin uyarlayıcı türüne giriyor.
Son olarak arzu sergileyici ise daha genel bir kategoriye ait. Bunlar düşünceleri ve duyguları aktaran sözsüz hareketler veya duruşlardır. Tıpkı rahat bir oturuştan daha dik bir oturuşa geçmek için yapılan anlık toparlanmanın karşıdaki insanın konuşulan konu adına sizinle aynı fikirde olmadığı ya da size başka bir fikri dikta etmeye hazırlandığı anlamına gelmesi gibi.
Başımızı kısa aralıklarla sallamamız veya karşımızdaki kişi ile göz kontağını kesmemiz o anki konuşmayı ya da açıklamayı fikir olarak kabul etmediğimiz ya da karşı fikir sunmak istediğimiz anlamına geliyor. Konuşmayla eş zamanlı sergilenen beden dili en güçlü hitap şeklidir.
Mikro ifade yöntemi ile beden dilini analiz etmek
Beden dili bir kitap gibi okunabilir mi? Psikologlar bunun mümkün olduğu konusunda hemfikirler. Beden dili konusunda uzmanlaşmış kişiler güvenlik kuvvetlerinde ve istihbarat birimlerinde beden dili çözümlemelerinde çalışıyor. Mikro ifade yönetimini kullanan bu uzmanlar karşıdaki kişinin yüz ifadesindeki anlık değişimlere bakarak kişinin düşüncelerini çözümlüyorlar.
Paul Ekman ve Wallace Friesen gibi araştırmacılar insanların yüz kaslarının tüm olası konfigürasyonlarını inceleyerek istemsiz olan ve sözlü ifade ile örtüşmeyen yaklaşık 3.000 farklı mikro yüz ifadesi belirlediler. Belirledikleri bu ifadeleri kodladılar ve "Yüz İfade Analizi" (FACS) denilen bir yapay zeka ürettiler. Bugün, FBI ajanları ve diğer araştırmacılar sık sık mikro ifade analizi konusunda eğitim alıyor ve şüphelileri sorgularken bu yönteme başvuruyorlar.
Eğer vücut dilini okuma konusunda yeteri kadar tecrübeye vakıf değilseniz, karşınızdaki kişiyi tek bir ipucu ile değerlendirmeye çalışmayın. Aksi halde karşınızdaki kişiyi yanlış ölçümlemiş olabilirsiniz. Vücut dili bizlere antik insanlardan miras kalan bir yetenek. Bugün politikacılar, aktörler ve diğer tanımış kişiler bilinen vücut dili ifadelerini kullanarak karşılarındakini etkilemeye çalışıyor. Vücut dilini öğrenmek ve taklit etmek etkileyici olabilse de yapay hareketler insanlar tarafından çoğu zaman fark edilebilmektedir.