Tüm karıncayiyenler Güney Yarımküre'de bulunuyor ve bunlar böcek yiyen orta boylu memelilerdir. Bu hayvanların dişleri yok. Besinlerinin büyük bölümünü oluşturan böcekleri yemek için uzun dillerini kullanırlar. Dört tür arasında en tanınmışıi olan büyük karıncayiyen tek bir günde 35.000 karınca veya termit tüketebiliyor. Çoğu zooloğun halihazırda bildiği gibi karıncayiyen pek dostane olmayan ve daima kendi işiyle ilgilenen bir hayvan.
Karıncayiyene Dair Bilgiler
- Karıncayiyen, vücut büyüklüğüne oranla herhangi bir hayvan arasında en uzun dile sahip.
- Cüce tembel hayvan, karıncayiyenin en yakın akrabalarından biridir ve ortak ataları 55 milyon yıldan öncesine dayanır.
- Bacaklarındaki desen bir pandanın yüzünü andırır.
- Bebek karıncayiyen annesinin bacak tüyleriyle aynı renk ve desenler taşır ve böylece annesinin sırtındayken görünmez olur.
- Dört türün de pençelerinde muazzam uzunlukta ve keskinlikte tırnaklar var ve hayvan yürürken kendine zarar vermemek için parmak eklemleri üzerine basması gerekiyor.
- Muhtemelen düşük kalorili böcek tüketmesinden dolayı büyük karıncayiyen tüm memeliler arasında en düşük vücut ısısına sahip: 32.7 santigrat derece.
Karıncayiyenlerin Bilimsel İsimleri
Büyük karıncayiyenin bilimsel adı, kökeni Yunanca olan ve üç parmaklı karıncayiyen anlamına gelen Myrmecophaga tridactyla'dır. Çoğu insan karıncayiyenden bahsederken aslında bu hayvanı düşünür. Ancak başka karıncayiyenler de var: Güney tamandua (Tamandua tetradactyla), kuzey tamandua (Tamandua mexicana) ve bu sınıflandırmadaki en küçük hayvan olan ipeksi karıncayiyen (Cyclopes didactylus). "Tamandua" ana dil Tupi'de ve Brezilya Portekizcesi'nde karınca yiyen demektir. Tetradactyla ise Yunanca dört pençe demek. Yine Yunancadan Cyclopes sincap anlamına gelirken didactylus iki parmaklı anlamına geliyor.
Karıncayiyenin Görünümü ve Davranışı
Dört karıncayiyen türünün en büyüğü olan büyük karıncayiyen genelde burundan kuyruğa 1,5 ila 2,4 metre uzunluğunda ve 60 kg ağırlığında oluyor. Uzun burunlu, dar kafalı, küçük gözlü ve yuvarlak kulaklıdır. Büyük karıncayiyen, gövdesi boyunca beyaz-siyah çizgilere ve kafasında ise gri veya kahverengi tüylere sahip olur. Gür kuyruğu 60 ila 90 cm uzunluğa ulaşıyor.
Büyük karıncayiyen uzun ön pençelere sahip tür ve yürürken bunları büker. Güçlü bacaklarını ve pençelerini kendisinden büyük hayvanları uzaklaştırmak için kullanıyor ve köşeye sıkıştığında hayli agresif olurlar. Önce arka ayakları üzerinde yükselir ve kuyrukları ile denge alırlar. Genellikle asosyal hayvanlar olduğundan diğer karıncayiyenler dahil olmak üzere tüm hayvanlardan kaçınıyorlar, sadece çiftleşmek için bir araya gelirler.
Bu hayvanların gözleri zayıftır bu yüzden yiyecek ararken insanlardan 40 kat güçlü keskin koku alma duyularını kullanırlar. Büyük karıncayiyenlerin göğüs kemiklerinden başlayan ve ayaklarına kadar ulaşan uzun dilleri var. 60 santimetreye varan dillerindeki geriye dönük dikenli çıkıntılar yapışkan tükürükleriyle birleşince böcekleri toplamaları kolay oluyor.
Kuzey tamandua türü büyük karıncayiyenden çok daha küçük. Vücut uzunlukları 45 cm ile 75 cm arasında ve kuyrukları ise 40 cm ila 70 cm'dir. Bu karıncayiyenler sırtlarından uzanan siyah "V" deseni ile bilinir ve gövdeleri genel olarak açık kahverengi ila kahverengimsi bir renk taşır. Bu karıncayiyenler hem gündüz hem de gece toplam sekiz saat aktif kalıyor ve zamanlarının yarısını genelde içi boş ağaçlarda geçiriyorlar.
Güney tamandua küçük karıncayiyen olarak da bilinir ve 50 cm ila 90 cm arasında boyuta sahipler. Kuyrukları 40 ila 60 cm arasında. Bazılarının sarı, bronz veya kahverengi tüylerinin üstünde belirgin siyah desenler var. Kuyruklarının alt tarafı ve ucu tüysüz ve biraz pulludur. Öncelikle gececiler ancak bazen gündüz aktif olurlar. Küçük karıncayiyen zamanının çoğunu ağaçta yiyecek arayarak geçiriyor ve çünkü yerde pek kabiliyeti yok. Ağaçtayken tehdit edilen güney tamandua arka ayakları ve kuyruğu ile dalı sıkıca kavrar ve güçlü ön kollarını kendini savunmak için savurur.
Tamandua tehdit edildiğinde kuyruğunun altındaki bezden kokarca benzeri bir koku yaydığından yerel halk tarafından "ormanın pis kokuluları" olarak adlandırılıyor.
İpeksi karıncayiyen yaklaşık yarım kilo ağırlığa sahip ve tüm karıncayiyenler arasında en küçüğü. Ağaçların tepelerinde yaşayan ve nadiren yere inen şirin gececi hayvanlardır. Bu hayvanlar Ceiba ağaçlarında yaşıyor ve ağaçtaki tohum kabukları ile aynı rengi taşıyan ipeksi kürkleri ile dikkat çekiyorlar. Vahşi doğada bir tanesini görmek zor. Bu nedenle sosyal alışkanlıklarına dair çok az şey bilinir.
Karıncayiyen Nerede Yaşıyor?
Büyük karıncayiyen, Orta ve Güney Amerika'nın otlaklarında, ormanlarında ve aşağı dağlık bölgelerinde yaşıyor. Gelişmek için karıncaların bol miktarda olduğu geniş çimenli alanlara ve de elbette ormanlara ihtiyaçları var.
Kuzey tamandua ise yağmur ormanlarında, tarlalarda, galeri ormanında ve kurak savanada yaşar. Genelde karınca ve termit yuvalarına ev sahipliği yapan bol miktarda asmanın olduğu dere ve ağaçların yakınında olurlar. Yiyecek aramıyorsa içi boş ağaçlarda veya diğer hayvanların yuvalarında dinlenirler. Panama'daki kuzey tamandua yüzerek adalar arasında geçiş yapıyor.
Güney tamandua, Güney Amerika'da Venezuela ve Trinidad'dan, güneyde Arjantin, güney Brezilya ve Uruguay'a kadar 2000 metre rakımda yaşar. Bu karıncayiyenler genellikle akarsuların ve nehirlerin yakınında görülür.
İpeksi karıncayiyen ise Meksika'da, Orta Amerika'da (El Salvador hariç) ve güneyde Ekvador, kuzey Peru, Bolivya ve Brezilya'da yaşıyor. Brezilya'nın doğusundaki kuzey Atlantik Ormanı'nda önemli bir popülasyon var. Trinidad adasında da biraz olduğu biliniyor.
Karıncayiyen Popülasyonu
Büyük karıncayiyenin popülasyonu öncelikle habitat kaybı ve insanlar tarafından aşırı avlanma nedeniyle azalıyor. Raporlar vahşi doğada yaklaşık 5.000 ila 10.000 adet kaldığını göstermekte. IUCN'ye göre tamandua ve ipeksi karıncayiyen nispeten daha yaygın ancak herhangi bir nüfus tahmini yapmak mümkün olmadı.
Karıncayiyenler Nasıl Beslenirler?
Her türden karıncayiyen karınca yuvalarını ve böcek yuvalarını açmak için keskin pençelerini kullanıyor. Uzun dillerini dakikada 150 defa uzatarak hızlı beslenirler. Çoğu büyük karıncayiyen ve tamandua bir karınca yuvası veya termit tepesinde 40 saniyeden fazla zaman geçirmez. Bu hızlı yemek yeme alışkanlığının iki amacı var. Birincisi, besin kaynağını tüketmemek adına geride üreyecek böcek bırakmaktır. İkincisi ise, böcekler yuvalarında olan biteni fark ettiğinde karınca yiyenin savunmasız dilini sokar. Bu süre yaklaşık 40 saniyedir. İpeksi karıncayiyen ağaç tepelerinde bulunan böcekleri tüketiyor. Güney tamandua ise ordu karıncası ve yaprak yiyen karıncayı yemekten kaçınır çünkü bu türler güçlü kimyasallara sahip. Ayrıca bal ve arıları da yiyorlar.
Karıncayiyenin Karşılaştığı Yırtıcılar ve Tehditler
Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Listesi, Orta Amerika'da en çok tehdit altında olan ve Guatemala, El Salvador ve Uruguay'da ise nesli tükenen büyük karıncayiyeni savunmasız olarak sınıflandırıyor. Şeker kamışı yetiştiricileri tarlalarını düzenli olarak yaktığından karıncayiyenin yaşam alanları bu durumdan etkileniyor. Hayvanların otlak habitatları hızla yok olmakta. Bazı insanlar bu hayvanları besin olarak avlarken, diğerleri karıncayiyenleri zararlı gördükleri için öldürürler. Çoğu hayvan Brezilya'daki karayolu trafiğinde hayatını kaybediyor. Doğal avcıları arasında pumalar ve jaguarlar var.
Iberá Projesi ile 10'dan fazla öksüz karıncayiyen kurtarıldı ve Arjantin'deki vahşi doğaya kazandırıldı. Çevreciler karayollarının bu hayvanları nasıl etkilediğini belirlemek ve yeni koruma yöntemlerini hayata geçirmek için veri toplar.
Diğer taraftan kuzey tamandua tehdit altında değil. Doğal avcıları arasında jaguarlar, büyük yılanlar ve kartallar var. Harpy kartalı, atmaca kartalı ve gözlüklü baykuş ise ipeksi karıncayiyen avlıyor. Tamandua ve ipeksi karıncayiyenin koruma durumu en az endişe verici olarak listelenir.
Karıncayiyenlerde Üreme ve Yaşam Döngüsü
Tüm dişi karıncayiyenler tek bir bebek doğurur ancak gebelik süresi türe ve bazen bölgeye göre değişiyor. Büyük karıncayiyen yaklaşık 190 günlük gebelik süresine sahipken, tamanduanın gebeliği 130 ila 150 gün arasında. İpeksi karıncayiyen 120 günlük gebelik süresine sahip.
Dişi karıncayiyenler ayakta doğurur. Bebekler tıpkı yetişkinlerin küçük klonları olurlar. Onlarla her yönden aynıdırlar ve doğduklarında derhal annelerinin sırtına tırmanırlar. Emzirme dönemlerinin çoğunda yırtıcılardan korunmak için annelerinin sırtında ayrılmazlar ve annelerinin yarısı boyutta olana kadar orada kalırlar. Bazen anneleriyle iki yıla kadar vakit geçirir ve genellikle dişi tekrar hamile kaldığı zaman bağımsız hale gelirler.
Erkek karıncayiyenin testisleri vücutlarının içindedir ve üreme alışkanlıkları hakkında çok az şey bilinir. Ancak her dokuz ayda bir üreyebiliyorlar. Bir karıncayiyen 2,5 ila 4 yıl arasında cinsel olgunluğa ulaşır. Yaşam süreleri vahşi doğada 14 yıl ve esaret altında 26 yıla uzanıyor.
Tamandua dişileri polieströzdür yani hamile kalmadığında çiftleşme mevsimi boyunca birçok kez ateşlenir. Çiftleşme normalde sonbaharda olur ve doğum ilkbaharda gerçekleşir. Bu bebekler de annelerinin sırtına yapışırlar ancak dişi yiyecek ararken bazen bebeği güvenli bir dala yerleştirebiliyor. Maksimum ömürleri yaklaşık 9 yıldır.
İpeksi karıncayiyen dişileri yavrularını bir ağaç gövdesinin içindeki kuru yapraklardan oluşan yuvaya yerleştirir. Her iki ebeveyn de yavruyla ilgilenir hatta erkek bazen bebeği sırtında taşır. Ebeveynler yarı sindirilmiş böcekleri kusarak yavrularını besler. Bu hayvanların ortalama ömrü 2 yıl civarı.
Hayvanat Bahçesindeki Karıncayiyenler
Tüm dünyadaki hayvanat bahçelerinde yaklaşık 90 büyük karıncayiyen var. Üremeleri yıl boyunca esaret altında gerçekleştiriliyor ancak doğumlar nadirdir. Dünyada karıncayiyenlere sahip en gelişmiş tesislerden biri San Diego Hayvanat Bahçesi'nde. İlk karıncayiyenler 1937'de Paraguay'dan getirildi ve hayvanat bahçesindeki ilk doğum 1980'de yapıldı. Esaret altındaki karıncayiyenlerin beslenmeleri biraz farklı olabiliyor. Böceklere ek olarak meyve ve et yiyor ve özel olarak üretilmiş yüksek proteinli bir diyete sahip oluyorlar.
Hayvanat bahçeleri genellikle karıncayiyenleri sergilemeye yanaşmaz. Onları öncelikle elçi hayvanlar olarak kullanıyorlar yani yalnızca özel etkinlikler veya sosyal yardım programlarında gösteriliyor.
Karıncayiyene Dair Sık Sorulan Sorular
Karıncayiyeni hangi hayvanlar avlar?
Nerede yaşadıklarına bağlı olarak tüm karıncayiyen türleri puma, jaguar, büyük yılanlar, baykuş, kartal ve şahin tarafından avlanıyorlar.
Karıncayiyenler her türlü karıncayı yerler mi?
Her tür karıncayı yemezler. Güçlü kimyasal saldırıları olan karınca türlerinden kaçınıyorlar.
Karıncayiyenler dost canlısı mı?
Genellikle diğer tüm hayvanlardan ve karıncayiyenlerden uzakta, yalnız bir yaşam tarzını tercih ettiklerinden arkadaş canlısı değiller. Çiftleşmeye bile kayıtsız kalabilirler.
Karıncayiyen ile Yer domuzu arasındaki fark nedir?
Böcek yemek gibi yer domuzu ile benzer beslenme şekline ve benzer vücut yapısına (dikenli bölgeleri olmaması ve az pullu bölgeleri olması) rağmen aslında oldukça farklılar. Orta ve Güney Amerika'da yaşayan karıncayiyen ile Afrika'da yaşayan yerdomuzu arasında koca bir okyanus var. Ayrıca taksonomik sınıflandırmaları da farklı. Yer domuzu, Tubulidentata takımına üyeyken, karıncayiyen Xenarthra takımına üye. Karıncayiyenin dişleri yok ancak yer domuzunun var.
Karıncayiyenin taksonomisi nedir?
Alem: Hayvanlar, Şube: Kordalılar, Sınıf: Memeli, Takım: Xenarthra, Aile: Karıncayiyengiller (Myrmecophagidae), Cins: Tamandua, Bilimsel adı: Myrmecophaga Tridactyla
Karıncayiyenlerle İlgili İlginç Noktalar
Dört tür karıncayiyen bulunuyor: Büyük karıncayiyen, güney ve kuzey tamandua ve ipeksi karıncayiyenler. Hepsi de muhteşemler. Aşağıda karıncayiyenleri harika yapan bazı özellikleri sıraladık.
Karıncayiyenler Pek Kimsenin Favorisi Değiller
Karıncayiyen, Amerika Birleşik Devletleri'nin Irvine şehrindeki California Üniversitesi'nin 1965 maskot yarışmasında katılımcılar tarafından favori maskot seçildi. En çok oy alan ikinci seçimse "bunlardan hiçbiri" oldu. Maskotunun karıncayiyenin olduğu bilinen bu denli ünlü başka bir kurum veya şirket yok. Dolayısıyla pek kimsenin favori hayvanı oldukları söylenemez. Salvador Dalí dışında:
Sürrealistler onları sevdi
Salvador Dalí ve onun takımı karıncayiyenlere karşı hayranlık beslerdi. Bu hareketin kurucusu şair André Breton arkadaşları tarafından "le tamanoir" yani Karıncayiyen André olarak bilindi. Dalí, Breton'un gerçeküstü tarzda bir karıncayiyen halini çizmiştir. Breton'un ölümünden üç yıl sonra Dalí, Paris'te tasmalı bir karıncayiyenle yürürken görüldü. Belki de ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordu.
Dali, karıncayiyene olan hayranlığını dilinin, DNA'nın çift sarmalına birebir benzediğini söyleyerek açıklamıştır. Tıpkı karnabaharda altın oranı bulması gibi.
Karıncayiyenler Testislerine Ekstra Dikkat Ederler
Erkek karıncayiyenin testisleri vücutlarının içindedir. İlk karıncayiyenler Yeni Dünya'dan İspanya'ya getirildiğinde görünürde çiftleşme organının olmaması Avrupalıları tüm karıncayiyenlerin dişi olduğunu düşünmeye itti. Hatta titizce araştırmaya devam ederek karıncayiyenin burnundan çiftleştiklerinde karar kıldılar.
İpeksi Karıncayiyenden Daha Sevimlisi Yoktur
Tüm karıncayiyenler büyük değil. Ağırlıkları yarım kilogramdan az olan ipeksi karıncayiyen var. Profiterol kadar tatlı bu küçük yaratıklar ağaçları çok sever ve hatta tüm hayatları boyunca ağaç tepelerinden ayrılmazlar. Özellikle ceiba ağacını seviyor ve altın renkli kabarık tohumları kendisine kamuflaj sağlıyor.
Karıncayiyenler Evcil Hayvan Değiller
Sevimli olabilirler ancak ipeksi karıncayiyenden kesinlikle evcil hayvan olmaz. Her şeyden önce inanılmaz derecede gizli bir hayatları var, o kadar ki bilim adamları bu hayvanlar hakkında hiçbir şey öğrenemedi. Popülasyonlarını öğrenmek dahi zordur. İpeksi karıncayiyenin vahşi doğada yaşaması gerekiyor. Bir tanesini bulup eve götürdüğünüzde esaret altında en fazla birkaç gün hayatta kalacaktır. Zira favori ağaçlarına bağımlı durumdalar.
İpeksi Karıncayiyenle Karşılaşmak İlahi Bir Deneyim Gibidir
ABD'li dünyaca ünlü çevreci ve TV sunucusu Jeff Corwin ipeksi karıncayiyenle ilk karşılaşmasına kitabında yer verdi ve bunu ilahi bir deneyimi anlatırken ki sözlerle dile getirdi. Living on the Edge kitabındaki sözlerinde hayvanın melek yüzünden ve altın bal renginde kaşmir kadar yumuşak ve yoğun tüylerinden hayranlıkla bahseder. Hatta temiz keten gibi güzel koktuğunu söyler. "Ormanın meleği" dediği ipeksi karıncayiyen ile karşılaştığı için kendisini çok şanslı kabul ediyor.
Karıncayiyenler Ayakları Kendilerini Yaralayabilir
Dört tür karıncayiyenin patisi devasa, bıçak benzeri pençelerle kaplı. Pençeleri o kadar uzun ve keskin ki bir karıncayiyen kendisini yaralamamak için daima parmak eklemleri veya bilekleri üzerinde yürümek zorundadır.
Karıncayiyenler Dost Canlısı Değiller
Sakin mizaçları yanıltabilir ancak karıncayiyenler sosyal hayvanlar değiller. İnsanlardan, birbirlerinden ve diğer hayvanlardan kaçınırlar. Yetişkinler tipik olarak sadece çiftleşmek için bir araya geliyor ve o zaman bile ya kayıtsız kalıyor ya da düşmanca davranış sergiliyorlar. Hatta birlikte yiyecek arayan bir tamandua karıncayiyen çiftinin arada bir birbirine pençe geçirdiği görülmüştür.
Karıncayiyen Birkaç İnsanın Ölümünden Sorumludur
Tehdit altında hissetmedikçe saldırmazlar ki bu bizim için iyi haber zira bir insana saldırmaları ölümcül olabilir. Savunmacı hale geçen karıncayiyen arka ayakları üzerine kalkar, kuyruğunu denge için kullanır ve avcundaki keskin tırnakları savurmaya başlar. Büyük karıncayiyen bugüne kadar en az üç insanın ölümünden sorumlu oldu ve üç karıncayiyen de aslında köşeye sıkıştırılmıştı. Burada öğrenilecek bir ders var.