İnsan beyni simetriktir, ortadan ikiye bölünmüştür: Sağ beyin duyusal girdileri alır ve vücudun sol tarafındaki hareketi yönlendirir; sol beyin ise sağ tarafa karşılık gelen işlevleri yönetir. Ancak simetri yalnızca bir yere kadar geçerli — farklılıklar da var. Son yıllarda beynin iki tarafının insan doğasının iki yönünü simgelediği düşünülmeye başlandı: Sol beyin "mantıklı", "analitik" ve "entelektüel" bulundu ve sağ beyin "sezgisel", "duygusal" ve "yaratıcılık" ile ilişkilendirildi.
Bu yüzden son yıllarda serebral korteksin (beyin zarı) bir veya iki yanını geliştirmeyi ve de zihinsel hastalıkları hafifletmeyi vaat eden birçok popüler kitap, eğitim stratejisi ve hatta terapötik müdahaleler ortaya çıkmıştır, yani bir endüstri doğmuştur.
Beyin neden sağ ve sol olarak iki bölümden oluşuyor?
Yaklaşık 1,3 kilogram ağırlığında olan insan beyni içerdiği 100 milyar nöron ve 100 trilyon bağlantı ile karmaşık bir organdır. Bu yüzden beyni sadece sol ve sağ olarak ayırmak yanıltıcı bir yaklaşımdır. Beyin bundan çok daha derin ve sinirbilimdeki pek çok şey gibi, tam olarak anlaşılmaktan henüz uzak.
Beyindeki bu asimetrinin kökenleri bilinmiyor ancak verimlilikte evrimsel bir avantajı olduğuna inananlar var: Birbirine benzer bilişsel işlevleri beynin bir tarafındaki alana yerleştirmek ve beynin diğer tarafındaki sinir boşluğunu başka işlevlere ayırmak hatalı iletim sıklığını azaltıyor olabilir.
Beynin bu lateralizasyonu (veya yanallaşma yani ayrım) kendisini en belirgin şekilde baskın elde gösteriyor. İnsanların yaklaşık yüzde 90'ı sağlaktır: Hassas hareketleri sağ elle sol ele göre daha iyi kontrol eder ve çoğu faaliyet için tercihen sağ elini kullanır. Kalan yüzde 10 ya solaktır ya da iki elini kullanır.
Oldukça yakın zamana kadar, bilim adamları baskın elin (ve altında yatan serebral asimetrinin) insana özgü olduğunu varsayıyordu. Ancak doğadaki eşdeğerlerin oldukça yaygın olduğu fark edildi: Şempanzelerin yaklaşık yüzde 65'i zorlu görevler için sağ elini kullanıyor ve papağanların yüzde 90'ı nesneleri sol ayağıyla alıyor.
Fikir nasıl keşfedildi?
Zihinsel işlev açısından, beyin asimetrisinin incelenen ve en iyi belgelenen sonucu dildir. Beynin sol tarafındaki felç veya yaralanmanın genellikle konuşma yeteneğini bozduğu gözleminin ardından, doktor Paul Broca yaklaşık 150 yıl önce sol frontal lobdaki bir bölgenin konuşma üretiminde çok önemli olduğunu belirledi. Paul'un bu bölgeye 1861'de "Broca alanı" demesinden yaklaşık 10 yıl sonra Nörolog Carl Wernicke, sol yarımkürenin başka bir bölümünde kelimeleri anlamadan sorumlu bir üst temporal lob olduğunu tespit etti ve oraya "Wernicke alanı" adını verdi.
Beynin belirli kısımlarının belirli işlevlerle ilgilendiğine dair teoriler bu buluşların ardından 1900'ün başına kadar hız kazandı ve birçok bilim adamının sonraki yıllarda takip eden buluşuyla birlikte nihayet 1981'de Roger W. Sperry bir kitabında sağ beyin ve sol beyin teorisini yayımlayarak Nobel Ödülü'nü aldı. Sperry bu teoriye, beynin iki yanını bağlayan korpus kallozumu ameliyatla koparılmış epilepsi hastalarını inceleyerek ulaşmıştır. Ayrık beyinli hastalar beynin sağ tarafının işlediği nesnelerin ismini söyleyemiyor ancak sol tarafın işlediği nesnelerin ismini söyleyebiliyordu. Sperry bu yüzden dilin, beynin sol yanı tarafından yönetildiğini açıkladı.
Bugünlerde beynin sol yanının, dilin birçok yönünü ve mantığı yönettiği ve sağ yanının mekansal bilgi ve görsel kavrayış ile ilgilendiği biliniyor.
Beynin lobları arasındaki boyut farkı
Beynin sol ve sağ tarafı kabaca eşit büyüklükte olsa da çoğu insanda sol yarım kürenin dil ile ilgili kısımları biraz daha büyüktür. Ancak tıpkı baskın el gibi, boyut farklılığı ve dil hakimiyeti belirli kişilerde bunun tam tersi olabiliyor; solakların yaklaşık yüzde 30'unda sağ yarım küre bu açıdan daha büyüktür. Aynısı sağ elini kullananların yaklaşık yüzde 3'ü için de geçerli. Bazı azınlık insanlarda ise dilin kontrolü yarım küreler arasında daha eşit şekilde dağılmıştır. Sağ yarım kürenin baskın olduğu işlevlerin tespiti tarihte daha uzun sürmüştür ve dile dair pek baskın bulunmamıştır.
Sağ beynin özellikleri
Sağ yarımküre uzamsal yönelimde özellikle etki sahibi görülüyor. Sağ beyin hasarı olan insanlar tanıdık bir çevrede bile kaybolmaya eğilimlidir ve resim yapamayabilir. Sağ beyin, saldırganlığı (insanlarda olduğu kadar hayvanlarda da) ve yoğun duyguları düzenlemede önemli rol oynuyor.
Öz farkındalığın ve başkalarının zihinsel süreçlerini — duyguları, tutumları ve inançları — anlama yeteneğinin de sağ yarım küreden kaynaklandığına dair kanıtlar var. Mizah ve mecaz nüanslarını anlama beynin sağ tarafına bağlıyken, dikkati odaklama ve ardışık yönleri takip etme yeteneği sol ile ilişkilendirilmiştir.
Sağ beyin şu özelliklere sahiptir: Yüz tanıma, duyguları ifade etme, müzik üretme, duyguları okuma, renkleri takdir etme, hayal gücünü kullanma, sezgisel ve yaratıcı olma.
Sol beynin özellikleri
Sol beynin mantık, dil ve analitik düşünme görevlerini üstlendiği düşünülüyor. Bilimsel araştırmalar, insanların sol beyninin aşağıdaki görevleri yerine getirdiğine işaret etmiştir (ancak birazdan değineceğimiz gibi beyin aslında o kadar ayrık değildir):
Sol beyin şu özellikleri üstleniyor: Dil, mantık, kritik düşünme, sayılar ve muhakeme.
Beyni o kadar ayrı düşünmeyin
Ancak beynin bu lateralizasyonu veya yanallaşması tüm hikaye değil. Dilde bile, beynin sağ tarafında yaşanan bir felç veya yaralanma, tonlama ve cümle kuruş gibi konuşmanın duygusal yönlerini anlama yeteneğini bozabiliyor (örneğin, bilgilendirici, sorgulayıcı veya ironi ifadesi gibi). Bu yüzden dili tam olarak anlamak için beynin her iki tarafının birlikte çalışması şarttır.
Zaten beynin yarım küreleri gerçek anlamda ayrı değiller: Aradaki iletişim, komissural lifler tarafından sağlanmaktadır. Bu geniş beyaz madde sayesinde sinirsel mesajlar sürekli olarak iki yarım küre arasındaki yollar üzerinden aktarılıyor. Bunlardan en belirgin olanı korpus kallozumdur ve yarım küreleri birbirine bağlayan daha küçük komissural yollar da vardır.
Beyindeki bazı temel işlevler beynin loblarına yani belirli bölgelerine yerleştirilmiş olduğundan insanı yalnızca sağ ve sol yarım küreler olarak basitçe açıklamak zordur. Örneğin, müziği ele alalum. Müzik üretme ve müziğe tepki verme beynin sağ tarafına atfedilirken perde, tempo ve melodi gibi müzikal ögelerin işlenmesi sol yarım küreyi çalıştırmaktadır. Hatta yetenekli müzisyenlerin daha çok sol beyinlerini kullandıkları ve sol beynin bazı bölümlerinin müziğin duygusal boyutunu kavramada anahtar rol oynadığı keşfedildi.
Yaratıcı beyne dair gerçekler
Beyin lateralizasyonu ile ilgili belki de en inatçı düşünce sağ yarımkürenin yaratıcı taraf olduğu inancıdır: Hatta "sağ beyinli" olmak "yaratıcı" olmanın bir tür kısaltması haline geldi. Ancak yaratıcılık, basit açıklamalara direnen zor bir fenomen olmaya devam ediyor. Sağ yarımkürenin belirli bir bölgesinin belirli türden yaratıcılık sırasında aktive olduğuna dair kanıtlar vardır ve bu yaratıcılık, bir soruna dair yanıtın aniden ortaya çıktığı o "aha" içgörü anıdır. Ancak kişide kendisini o cevaba götüren adımların bilinçli bilgisi yoktur ve bu yüzden yaratıcı cevaba götüren süreç boyunca aslında beynin her iki yanına geniş şekilde yayılmış olan kortikal ağa devreye girmektedir.
Dahası, bazı araştırmalar yaratıcılığın farklı bir tezahürü olan hikaye üretme yeteneğinin yani ilgisiz nesneleri veya olayları tutarlı bir anlatıya dönüştürme yaratıcılığının aslında sol beyne dayandığını gösterir. Yani insan beyninde yaratıcılık bir yarım kürenin diğerine üstünlüğü değil, özünde her iki yarım kürenin birlikte çalışma becerisidir.
Sağ ve sol beyin arasındaki yanallık düzeyi her birey arasında farklılık gösterebiliyor: Bazı beyinlerde bilişsel işlevler sol ve sağ taraf arasında net şekilde ayrılırken, diğerlerinde daha eşit şekilde dağılmıştır. Yaratıcılık bilgiyi beyne entegre etme yeteneği olduğundan birçok bilim adamı yarımküreler arasındaki iletişim ve etkileşimin daha güçlü olduğu ikinci durumda yaratıcılığın daha çok geliştiğine inanıyor.
Solakların beyinleri, sağ elini kullananlardan daha az yanalize olduğundan, bu durum solakların neden daha yaratıcı olma eğilimi taşıdığını açıklıyor olabilir.
Beyni geliştirmenin ipuçları:
– Her gün okumaya veya yazmaya zaman ayırın.
– Asla öğrenmeyi bırakmayın.
– Kare bulmaca ve sudoku gibi zorlu bulmacalar çözün.
– Hafıza, masa, kart ve video oyunları oynayın.
– Odaklanmanızı gerektiren yeni bir hobi edinin.