Elmaslar nereden geliyor ve nasıl oluşuyor? "Elmas sonsuza kadar yaşar" sloganını duyduysanız 1940'ların ünlü pazarlama kampanyası hala işini yapıyor demektir. Slogan, neredeyse tek başına pırlanta nişan yüzüklerini popüler hale getiren mücevher şirketi De Beers Group'a ait. De Beers, Güney Afrika gibi ülkelerdeki elmas madenlerinin çevresinde küresel bir imparatorluk (bazıları buna "kartel" diyebilir) kurmak için on yıllarını harcadı. Hatta 1991'de Namibya kıyılarının yakınından 7.770 kilometrekareden fazla Atlantik deniz tabanı satın aldılar. Sebebi basitti: Tüm elmaslar kuru toprakta bulunmaz. Birçoğu aslında okyanus yüzeyinin altındaki tortularda gizli. Sadece nereye bakacağınızı bilmelisiniz.
Isı ve basınç
Karbon, Dünya atmosferinde ve tüm canlılarda (bildiğimiz kadarıyla) bulunan harika çok yönlü bir elementtir. Kuyumcu dükkanlarında da iyi temsil edilir. Elmaslar, karbon atomlarının son derece yüksek sıcaklığa ve basınca maruz kalmasıyla oluşuyor. Elmasların genelde sekiz kenarı var, ancak altı ve on iki kenarlı örnekler de mevcut.
Bir elmasın içindeki her karbon atomu diğer dört karbon atomuyla güçlü bağ oluşturuyor ve bu da elması şaşırtıcı derecede sert yapıyor. Bu taşlardan birini bilinen tüm diğer minerallere sürtün ve arkasında neredeyse daima bir çizik bırakacaktır.
Asteroitler gezegenimize çarptığında elmas üretmek için gereken yoğun ısı ve basıncı yaratır. Yine de bu tür "darbe elmasları" oldukça nadirdir. Ve küçük olma eğilimindeler.
Elmas arıyorsanız bunu Dünya'nın derinliklerinde bulma şansınız çok daha yüksek. Bakmanız gereken derinlik 140 ila 800 kilometre olacak. Okyanuslar, dünyamızın elmas kaynağında az bilinen bir role sahip.
Dünyadaki elmasın oluşumu ve kökeni
Birçok elmas az miktarda tuz içerir. Jeologlar yıllarca tuzun deniz suyundan mı geldiğini merak etti. Bir 2019 çalışması ise hipotezi destekledi. Deniz tortulları ile volkanik kaya peridotitini karıştırıp laboratuvar ortamında yüksek ısı ve muazzam basınca maruz bıraktığınızda ortaya bazı elmasların içindeki tuza benzer bir şey çıkıyor.
Peki bu gerçek dünyada ne demek? Aslında açık. Bugünkü çoğu elmas deniz tabanının plaka tektoniği yoluyla Dünya'nın mantosuna sürüklenmesiyle oluşmuştur. Bu işlem sırasında okyanustan gelen bazı mineraller kristalleşerek değerli taşlara dönüşür. Daha sonra volkanik patlamalar bu elmasları gezegenin yüzeyine ya da oldukça yakınına getirmiştir.
Afrika'da elmas madenciliği
Elmasın oluşumuna ve nereden geldiğine dair bu açıklamanın ardından De Beers ve diğer elmas gruplarının neden özellikle Afrika kıyılarında elmas madenciliği yaptığına bakalım. Volkanların yüzeye getirdiği elmaslar nehir akıntıları ile denize taşınabiliyor. Namibya'nın güney sınırı güçlü Orange Nehri ile bilinir. Bu nehir milyonlarca yıldır anakaradaki yataklardan elmas taşıyor ve onları kıtanın başka yerlerine bırakıyor.
Orange gibi nehirler bazen bu değerli mücevherleri okyanusa kadar ulaştırır. 1960'lardan bu yana elmas avcıları kuzeybatı Güney Afrika ve güney Namibya kıyılarında elmas arıyor. 2018'de Nabimya'nın toplam elmas üretiminin yaklaşık yüzde 75'i okyanus temelli madencilik operasyonlarından geldi.
De Beers 1970'lerde endüstri lideri oldu. Şirketin web sitesinde şöyle yazar: "Deniz tabanındaki elmas içeren malzemeleri araştırıp alabilen ve bunları elmas açısından zengin konsantrasyona getirebilen altı motorlu gemiden (mv) oluşan bir filo işletiyoruz."
Okyanustan elmas çıkarmak
Bu Afrika ülkelerinde deniz seviyesinden sadece 120 ila 140 metre derinlikte elmaslar çıkarılıyor. Okyanus tabanından alınan tortular deniz yatağında hızla ilerleyen uzaktan kumandalı paletli bir araca çekilir. Mekanik kolla donatılmış makine, elmas yüklerini yukarıdaki ana gemiye çıkararak makinelerin mücevherleri ayırmasını sağlar. Dronlar ve iki kişilik denizaltılar dalgaların altında gizlenen elmas bakımından zengin yatakların bulunmasında kullanılıyor.
Deniz madenliğinin doğaya olumsuz etkisi
Ne yazık ki bu elmas tarama çalışmalarının sudaki canlı yaşamı üzerinde uzun vadeli sonuçları var. Namibya kıyıları gibi sular köpekbalıkları, balinalar, yunuslar ve foklar gibi yüksek çeşitlilikte yerleşik ve göçmen türler barındırır. Deniz madenciliğinde ağır makinaların deniz tabanını kaldırarak yarattığı habitat yıkımının iyileşmesi on yıllar alıyor. Deniz tabanı kalktığında sık sık toksinlerle dolu olan toz bulutları oluşur. Bunlar denizdeki canlıları boğar ve dalgalara karıştığında kıyıya vurur.
Bu yüzden okyanustaki elmasları küçük tekneler ve kiralık dalgıçlarla elle çıkarmak son yıllarda uygulanan başka bir seçenek oldu.