Aşırı Ekran Süresi Düşük Bilişsel İşlevle İlişkilendiriliyor

Ekranlar günlük hayatımıza kusursuz bir şekilde entegre olmuş, iş, eğitim ve eğlence için vazgeçilmez araçlar olarak hizmet vermektedir.

Ekranlar günlük hayatımıza kusursuz bir şekilde entegre olmuş, iş, eğitim ve eğlence için vazgeçilmez araçlar olarak hizmet vermektedir. Ancak hayatımızı sayısız yönden zenginleştirirken, ekran başında geçirdiğimiz sürenin bilişsel becerilerimiz üzerindeki potansiyel etkisini genellikle göz önünde bulundurmuyoruz.

Daha önce yapılmış düzinelerce çalışmanın yeni bir meta-analizinde, düzensiz ekran kullanımı ile daha düşük bilişsel işlevsellik arasında açık bir bağlantı bulundu.

Bulgular, daha fazla ekran süresini savunmadan önce ve ekranları günlük yaşamın daha da fazla yönüne sokmadan önce dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor.

Gençlerin Ekran Süresi Artıyor

2020 yılında UNSW Gonski Eğitim Enstitüsü tarafından hazırlanan bir rapor endişe verici bir istatistiğe dikkat çekmiştir: Avustralyalı eğitimcilerin yaklaşık yüzde 84'ü dijital teknolojilerin öğrenme ortamında dikkat dağıtıcı olduğuna inanmaktadır.

ABC'ye göre, Avustralyalı öğretmenlerle yapılan yakın tarihli bir Beyond Blue anketi, aşırı ekran süresini, ruh sağlığı sorunlarının hemen ardından gençler için en önemli ikinci zorluk olarak tanımladı.

Artan endişelere rağmen, Avustralya'daki okulların yarısından fazlası "kendi cihazını getir" politikasını benimsemiş durumda. Öğrenciler internette her zamankinden daha fazla zaman geçiriyor ve buna giderek daha küçük yaşlarda başlıyor. Common Sense Media tarafından 2021 yılında yayınlanan bir rapora göre, aralarındaki çocuklar her gün ortalama 5 saat 33 dakikalarını ekran tabanlı eğlenceye ayırırken, gençler bu süreyi 8 saat 39 dakikaya çıkarıyor.

Ekran kullanımındaki artış, çocuklar, ergenler ve yetişkinler de dahil olmak üzere bazı bireylerin ekranla ilgili bağımlılıklar geliştirmesine yol açmıştır. Bunun bir örneği, insanların yüzde 2-3'ünün kriterleri karşıladığı oyun oynama bozukluğudur.

'Düzensiz Ekran Kullanımı' Nedir?

Ekranların bilişsel yeteneklerimiz – yani dikkat, hafıza, dil ve problem çözme gibi düşünme becerilerimiz – üzerindeki etkisi pek çok tartışmaya yol açmıştır.

Bir yandan bazı araştırmacılar ve yayıncılar ekran kullanımının sağlık sorunları, dikkat süresinin kısalması ve gelişimin engellenmesi gibi olumsuz etkileri olabileceğini iddia ediyor. Öte yandan, okullar öğrenci katılımını artırmak için teknolojiyi giderek daha fazla benimsiyor. Teknoloji şirketleri de ürünlerini problem çözme ve hafıza becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacak araçlar olarak pazarlıyor.

Yakın zamanda yapılan bir çalışmada "ekranla ilgili düzensiz davranışların" potansiyel bilişsel sonuçları anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu, ekran bağımlılığını ve zararlı olsa bile ekran kullanımına devam etmeyi içerebilen geniş bir sorunlu davranış kategorisidir.

Araştırmacılar, çeşitli ekran kullanım biçimlerini (oyun oynama, internette gezinme, akıllı telefon kullanımı ve sosyal medya kullanımı dahil) araştıran 34 çalışmanın meta-analizini gerçekleştirmiş ve düzensiz ekran kullanımı olan bireylerin bilişsel performansını ekran bağımlılığı olmayanlarla karşılaştırmıştır.

Bulgular endişe verici bir tablo çiziyor.

Bilişsel Fonksiyonlardaki Farklılıklar

Bu titiz ve hakemli çalışmalarda, ekran kullanım bozukluğu olan bireyler, diğerlerine kıyasla tutarlı bir şekilde önemli ölçüde daha düşük bilişsel performans göstermiştir.

En çok etkilenen bilişsel alan dikkat ve özellikle de uzun bir süre boyunca değişmeyen bir uyarıcıya odaklanmayı sürdürme yeteneği olan sürekli dikkat olmuştur.

İkinci en önemli fark ise "yürütme işlevlerinde", özellikle de kişinin otomatik tepkilerini kontrol etme becerisi olan dürtü kontrolünde ortaya çıkmıştır.

İlginç bir şekilde, ekran aktivitesinin türü sonuçlarda bir fark yaratmadı. Ayrıca bu eğilim çocuklarla sınırlı kalmamış, tüm yaş gruplarında gözlemlenmiştir.

Sonuçları Yorumlamanın İki Yolu

Ekranla ilgili düzensiz davranışları olan kişilerin bilişsel işlevleri neden daha zayıftır?

İlk açıklama, düzensiz ekran kullanımının aslında daha zayıf dikkat becerileri de dahil olmak üzere daha zayıf bilişsel işlevlere yol açtığıdır (ancak nedenselliği belirlemek için daha fazla deneysel ve uzunlamasına çalışmaya ihtiyaç duyacağız).

Eğer durum buysa, bunun nedeni dikkatimizi çekmek için tasarlanmış algoritmalar ve özellikler tarafından sürekli bombardımana tutulmak olabilir. Ekran kullanımı, odağımızı dışarıya doğru yönlendirerek kişinin içsel konsantrasyon yeteneğini zaman içinde zayıflatabilir.

Daha da önemlisi, dikkat bozukluğu bağımlılık yaratan davranışlardan uzaklaşmayı da zorlaştırır ve bu nedenle ekran kullanımının bir sorun haline geldiğini fark etmeyi zorlaştırır.

İkinci açıklama, halihazırda daha zayıf bilişsel işleyişe (daha az engelleyici kontrol gibi) sahip olan kişilerin düzensiz ekran kullanımına girme olasılığının daha yüksek olmasıdır.

Bu, bizi ekranlarımıza bağlı tutmak için tasarlanmış çok sayıda bağımlılık yapıcı ipucunun bir sonucu olabilir. Bunlar tarafından bombardımana tutulmak, ekran kullanımında frene basmayı zorlaştırabilir.

Literatür bu açıklamayı desteklemiyor gibi görünse de – ve düzensiz ekran kullanımının bir sonucu olarak bilişsel işlevlerin bozulduğunu öne sürüyor gibi görünse de – yine de göz ardı edemeyeceğimiz bir olasılık.

Dikkat, günlük işlerin temelini oluşturur. Dikkati zayıflamış kişiler, durağan bir işyeri veya sınıf gibi daha az uyarıcı ortamlarda ayak uydurmakta zorlanabilirler. Sonuç olarak kendilerini bir ekrana yönelirken bulabilirler.

Benzer şekilde, daha az engelleyici kontrole sahip kişiler de ekran kullanımlarını denetlemeyi daha zor bulacaktır. Bu da onları ilk etapta ekranla ilgili sorunlu davranışlara iten şey olabilir.

Sorumluluğu Kim Üstlenmeli?

Araştırmalar, bilişsel işlevleri bozuk olan kişilerin genellikle kendi ekran sürelerini denetlemek için yeterli donanıma sahip olmadıklarını göstermektedir.

Düzensiz ekran kullanımı olan birçok kullanıcı gençtir ve genellikle erkekler internet oyunlarına ve kadınlar sosyal medya kullanımına yönelmektedir. Nöroçeşitlilik sergileyen kişiler de daha büyük risk altındadır.

Teknoloji şirketleri dikkatimizi çekme hedefiyle hareket ediyor. Örneğin Netflix CEO'su Reed Hastings, şirketin en zorlu rakibinin uyku olduğunu kabul etti.

Aynı zamanda, araştırmacılar kendilerini teknolojik yeniliklerin hızına yetişmekte zorlanırken buluyorlar. İleriye dönük potansiyel bir yol, teknoloji şirketlerinin açık erişimli veri politikalarını teşvik etmektir; böylece araştırmacılar ekran kullanımını ve bunun bireyler üzerindeki etkisini daha derinlemesine inceleyebilirler.