Boxer Ayaklanması 1900'de Çin'de gerçekleşen ve Çinlilerin tüm yabancıları ülkeden çıkarmayı amaçladığı bir ayaklanmadır. Boxer İsyanı veya Boxer Ayaklanması sırasında Hak ve Uyum Yumrukları adlı bir gizli Çinli örgüt kuzey Çin'deki Batı ve Japon etkisinin yayılmasına karşı baş kaldırdı.
Batılılar tarafından "Boksörler" olarak adlandırılan milliyetçi grup, mermilere dayanabileceklerine inandıkları fiziksel egzersizler yapıyordu. Grup yabancıları ve Çinli Hristiyanları öldürdü ve yabancıların mallarını talan etti. Haziran-Ağustos ayları arasında Boksörler Çin'in başkenti Pekin'in yabancı bölgesini kuşattı. Ardından Amerikan birliklerinin dahil olduğu uluslararası bir kuvvet Boxer Ayaklanması'nı bastırdı. 1901'de ayaklanmayı resmen sona erdiren Boxer Protokolü şartlarına göre Çin, 330 milyon dolar tazminat ödedi.
Boxer Ayaklanması'nın bitişinden 10 yıl sonra, 1911 Çin Devrimi'nde, devrimden yana olanlar Sun Yet-sen'in liderliğinde Qing monarşisini devirdi ve Çin tarihinde ilk kez bir cumhuriyet kuruldu. Boxer Ayaklanması Çin tarihindeki köklü bir değişimin tetikleyicisi oldu. Çing Hanedanı, önceki Ming Hanedanı'nı yenerek Çin'in başına geçmiş Mançurya kökenli bir Tunguz (Türkçe "Domuz") halkıydı.
Boxer Ayaklanması'na Giden Yol
Batı'nın büyük devletleri 19. yüzyıl boyunca, bir yandan Afrika'da birbirleriyle rekabet ederken, bir yandan da gözlerini Çin'e dikmişlerdi. Bu alanda en önde, Avrupa ve Amerika'da müşterilerin çok rağbet ettiği Çin çayı, ipek, porselen ve öteki ürünler karşılığında afyon gönderen İngiltere geliyordu. Bu ticaretin utanç verici yönü ve Çin'in engel olma girişiminin sonucu olan 1839-1842 ve 1857-1860'taki iki "Afyon Savaşı", Çin'in Batılı devletlerle olan ilişkilerinin üzerine uzun bir süre gölge düşürmüştür.
Zamanla, "eşit olmayan antlaşmalar" diye adlandırılacak bir dizi antlaşmayla, Batılı devletlere "en kayrılan ülke" statüsü verilmişti. Çin, gümrük gelirleri ve ulaşıma elverişli ırmakları üzerindeki egemenlik haklarını yitirirken, yabancı şirketler Çin'in madenlerini kıyıya taşımak için ülkenin içlerine demiryolu döşüyorlardı. Almanya Shandong'daki madenler üzerinde denetim hakkı kazandı. Fransa, Aşağı Mekong havzası üzerinde himaye yönetimi kurdu ve İngiltere Burma (bugün Myanmar) ile Hong Kong'u aldı. Bu arada Hristiyan misyonerler de Çin'de serbest dolaşım hakkı kazandılar ve kendi okullarını açtılar.
Çin'in içine, hem ticari açıdan, hem de misyonerler açısında iyice girme politikası ilerledikçe Batılı güçler de tacirleri, resmi görevlileri ve ailelerini barındırmak için üzerinde anlaşma yapılmış limanlarda yerleşim kurdular. Bunların en büyükleri Şanghay ve Pekin'deydi. Bu bölgeler içinde yaşayanlar silahlı nöbetçiler tarafından korundukları gibi, Çin yasaları onları bağlamıyordu. "En çok kayrılan ülke" maddesi Çin halkının edinemeyeceği topraklar edinme hakkını yabancılara tanıyordu.
Yabancıların varlığı, Avrupalılar henüz kaba saba "barbarlar"ken gelişmiş uygarlığı ve kültürüyle övünç duymuş bir ulus için büyük bir hakaretti. Yabancılar Çince öğrenmekle ya da Çin törelerini anlamakla pek ilgilenmiyorlardı. Kendilerini akıl ve kültür açısından daha yüksek görüyorlar ve bunu belli etmekten geri durmuyorlardı. Çinlileri bunca düşman eden tutum Şanghay'daki bir parkın girişine asılan levhada dile getirilmişti: "Köpekler ve Çinliler giremez."
Boxerlar Kimdi?
Boxerlar kökeni oldukça karanlık, köktenci bir gizli örgüttü ve yıllar boyu uykuya yattıktan sonra 1898'de yeniden ve özellikle de Shensi, Chihli ve Shandong eyaletlerinde ortaya çıkmışlardı. Taoculuktan alınmış çok eskiden kalma bir tür dövüş sanatı ya da gölge boksu yaparlardı. Bu boksa Yihe quan (Hak ve Uyum Yumrukları) adı verilirdi. Bugün de uygulanan Tai Çi (Pinyin yazımıyla Taji quan) aynı esinden gelmedir.
Başlangıçta birçok Mançu karşıtı örgütten biri olan Boxerlar, Cixi'nin baş danışmanı Prens Tuan'ın onların dövüşçü niteliklerini Batılıları denetim altında tutma yolu olarak görmesiyle Qing Hanedanlığı ile yakınlaştılar. 1900 yılının ocak ayında imparatoriçe Boxerları resmen "olumlu" bir örgüt olarak ilan etti. O zamana kadar sayıları iyice artmış, belki de 150.000'i bulmuştu ve yabancılara duydukları kin kabarıp taşma noktasına gelmişti.
Çay içmemeye, et yememeye ve kadınlarla ilişki kurmamaya yeminli Boxerlar yabancılara karşı nefreti destekliyor, bu yolda vaaz veriyorlardı. Hem eski Çin ülkesinin hem de tanrılarının kanını içip etini yediğine inandıkları ve yabancı hükümetler adına "casusluk" yaptığını söyledikleri "yamyam" Hristiyan misyonerlerden nefret ediyorlardı.
Boxerlar demirden yolların ve demir arabaların toprak ejderhasını rahatsız ettiğini ve toprağın yararlı etkilerini yok ettiğini öne sürüyorlar; telgraf direklerinden damlayan pastan kızarmış suyun "havada bulunan çok öfkelenmiş cinlerin kanı" olduğunu söylüyorlardı. Elçilikler bölgesine son saldırıya geçmeden önce tam 18 ay boyunca Boxerlar, kiliseleri ve köyleri yakarak, yardım etmeye yanaşmayanları öldürerek ortalığı kasıp kavurmuşlardı.
Yabancılar bölgesinin kurtarılmasından sonra Boxerlar ortadan siliniverdi. Ne var ki, bir sonraki kuşağın "silahlanmış, eğitilmiş ve disiplinli" Çin milliyetçileri, yabancıları ülkeden kovacak ve ellerinden alınan her şeyi geri isteyeceklerdir.
İmparatoriçe Cixi Neden Boxerları Destekledi?
Çin imparatoriçesi 1861 yılında oğlu, çocuk İmparator Tongzhi adına ortak naiplerden biri olunca "şefkatli anne" anlamına gelen Cixi (Dowager Cixi) unvanını almıştı. Acımasız ve iktidara susamış biri olan oğluna, 1873 yılında iktidara geçmesinden kısa süre sonra bilerek ve isteyerek çiçek hastalığı bulaştırdığına inanılır. Oğlu 1875'te öldü ve Cixi'nin ortak naibi de şüpheli bir biçimde hayatını kaybetti. Böylece Cixi, ülkenin tek hükümdarı oldu.
Çin ekonomisi emekleme döneminde olsa da, imparatoriçe bol bol harcama yapmaktan kaçınmadı, özellikle Yuan-ming Yuan'da yaptırdığı Yazlık Sarayı için. Çin'i Japonlara karşı giriştiği 1894-1895 savaşında askeri açıdan felakete sürükledi. Çin'de ve ona bağlı devletler olan Burma, Güney Vietnam ve Kore'de emperyalist devletlerin ilerlemesini engelleyemedi; giderek bu eyaletler Çin'in elinden gitti. Yıkılmaya yüz tutmuş bir rejimi ayakta tutma savaşında ona destek olsunlar diye Boxerlara dostluk ilan etti. Cixi'nin inanılmaz hainliği söylencelere geçmişti.
İmparatoriçenin iktidar mücadelesinde yenilgiye uğrattığı İmparator Guangxu zamanından kalma cariyelerinden biri, Boxerların yenilgiye uğramasının arifesinde imparatorun yanında Sian'a kaçmadan hemen önce Pekin'de kalmak için yalvardı. Cixi'nin yanıtı, nöbetçilere kadını bir kuyuya atmalarını emretmek oldu. Cixi, Ekim 1901'de Pekin'e döndü. 1908'de 73 yaşındayken öldü. 1911'de monarşi devrilip yerine cumhuriyet kuruluncaya kadar Mançuların Qing Hanedanlığı sadece üç yıl yaşayabildi.
Boxer Ayaklanması'nın Başlangıcı
Ülkedeki çeşitli ekonomik çıkarları olan yabancı güçler ile Batı karşıtı tutucu Çinli vatanseverler arasında için için kaynamakta olan gerilim, 1900 yılında vahşi ve kanlı bir eylemle patlak verdi. Boxer Ayaklanması başlamıştı. Birkaç yıldan beri, kendilerine "Hak ve Uyum Yumrukları" adını veren aşırı milliyetçi bir akım, Pekin'in güneyinde, Shandong, Chihli ve Shensi'de yerli halkı yabancı iş adamları ve Hristiyan misyonerler aleyhine kışkırtma yaparak ve nefret uyandırarak kendine yandaş arıyordu. İngiliz bir misyoner, somut ve bedensel tehlikeye karşı ruhsal bağışıklık sağlamak için boks ve beden eğitimi ayinleri yapan bu aşırı milliyetçilere "Boxer"lar adını taktı.
Emperyalist ülkelerin vatandaşı olan tüccarların ve resmi görevlilerin, "elçilik bölgesi" diye bilinen, etrafı duvarlarla çevrili bir bölgede yaşadığı başkent Pekin, Boxerların terör eylemlerinden bir süre etkilenmedi. Bununla birlikte, 19 Mayıs 1900 günü, Pekin'deki Fransız elçisi, kapalı bölgede yaşayan Avrupalıların tehlikede olduğunu bildiren bir mektup aldı. İddiaya göre Boxerlar saldırıya geçmek için şehirde gizlice yığınak yapıyorlardı. Bir hafta sonra, Pekin'i Tianjin'e bağlayan demiryolu havzası havaya uçuruldu. Bu eylem, Pekin savaşının başlamak üzere olduğunun işaretiydi.
18 Haziran'da, naibe İmparatoriçe Cixi, düşmanı olan tüm yabancılara savaş ilan etti; ertesi gün de elçilikler bölgesinde yaşayan 11 batılı elçiye 24 saat içinde başkent Pekin'den ayrılmaları doğrultusunda ültimatom sundu. Buna karşın elçiler kalmaya karar verdiler. Çünkü ayrılmak demek hem misyonerleri hem de milliyetçi güçlerden kaçarak günlerdir elçilikler bölgesine akın eden binlerce Hristiyan Çinliyi kesin ölüme terk etmek olacaktı.
Güçleri Birbirine Denk Olmayan Düşmanlar
Bunun üzerine bölge kuşatma altına alındı. Boxerlarla düzenli ordunun 140.000 askerinin karşısına yabancılar sadece 400 kişi ve dört parça hafif topla çıkabiliyorlardı. Bu arada, çoğunluğu İngiliz ve Rus asker ve denizcilerden oluşan bir uluslararası yardım kuvveti Pekin'e gitmek üzere Haihe Irmağı'nın ağzındaki Taku'dan yola çıkmıştı; ama yol uzundu ve birlikler çok yavaş ilerliyordu. Elçilikler bölgesinin kuşatılmasından bir hafta sonra, yardıma gelecek kuvvetler hala Pekin'in 48 km güneyinde Tianjin'deydi.
Kuşatmanın ilk birkaç gününde, elçilikler bölgesindeki her bina, Çin sahra toplarının yoğun ateşine tutuldu. İtalyanlar, Almanlar, Japonlar, Fransızlar ve Avusturyalılar kendi elçiliklerinden ayrılıp İngiliz karargahına sığınmak zorunda kaldılar. Burası savunma harekatının merkezine dönüşmüştü. Siviller, "Oyma Bıçağı Tugayı"na yazıldılar, çarçabuk siperler kazıldı ve barikatlar kuruldu; kadınlar da kum torbalar yaparak ve yangın söndürmek için kovaları suyla doldurarak yardım ettiler.
Elçilikler bölgesinde su boldu, ama yiyecek kıttı, sığır ve koyun bitince at etinden sosis yapıldı ve kuşatmanın sonuna doğru bölgedeki Hristiyan Çinliler ağaç kabuğu ve yaprak yemek zorunda kaldılar. En büyük tehlikeyle karşı karşıya olanlar, barikatları bekleyen Çinli üniversite öğrencileriydi. Bir tanesi "Anlamıştık ki" diye anlatıyor, "hepimizin güvenliği için, yabancıların canlarının korunması gerekiyor."
İmparatoriçe Cixi'nin Kaçışı
Üç hafta eli kolu bağlı bekledikten sonra elçilikler bölgesindekiler yabancı yardımcı güçlerinin Tianjin'i ele geçirdiği haberini aldı. İmparatoriçe 14 Temmuz günü silah bırakılmasına razı oldu. Boxerler 14 Ağustos günü, kuşatmanın başlamasından sekiz hafta sonra son saldırıya geçtiklerinde, yardım güçleri Pekin'in dış mahallelerine ulaşmışlardı. Surlarla çevrili şehrin kapıları birbiri ardından Avrupalı yardım güçlerinin eline geçerken, naibe imparatoriçe şehirden sessizce çıkarak Shensi Sian'a kaçtı. Oradan, kendisinden başka herkesi felaketten dolayı suçlayan bildiriler yayımladı.
Pekin halkı için Boxerların yenilgiye uğratılması, çok acılı bir son getirdi. Zafer kazanmış olan Batılılar öç alma peşinde bir yağma çılgınlığına düştüler; Yasak Şehir'in mücevherleri ve başka tarihi hazinelerinin hepsi soyuldu; yüzlerce Çinli kadın, Batılı askerlerin karşısında dehşete kapılarak kendilerini şehrin kuyularına atmak zorunda kaldılar. Boxer Ayaklanması'nın kaç bin Çinlinin canına mal olduğunu kimse bilmedi. Pekin'deki yabancılar bölgesindeyse çoğu misyonerlerden olmak üzere toplam 231 yabancı yaşamını yitirdi.
Batılılar Boxer Ayaklanması'nı Çinlilere çok ağır ödetti. 1901'de varılan bir antlaşma gereğince Çin Hükümeti 67 milyon sterlin gibi olağanüstü bir tazminat ödemeye mahkum edildi. Yabancı ordu birliklerinin elçilikler bölgesi içinde ve Tianjin'den Pekin'e giden demiryolu boyunca konuşlanmasına izin vermek zorunda bırakıldı. Çin'in dışarıdan silah satın alması yasaklandı. Gelecekte yabancı karşıtı hareketleri önlemekte yetersiz kalacak olan bakanların derhal görevden uzaklaştırılacağına dair söz alındı. İmparatoriçe'nin kabul etmek zorunda kaldığı bu aşağılayıcı hükümler, 1644'ten beri Çin'i yönetmiş olan Qing Hanedanlığı'nın sonu olacaktı.
Boxer Ayaklanması Sonuçları
19. yüzyılın ikinci yarısı Çin'in, ülkenin gelecekte seçeceği yolu tartışmasına tanık oldu. Bir yanda tutucular vardı; Çin tarihinin binlerce yılının mirasçıları olarak geleneksel yöntemlerin geçerliliğini, dünyanın geri kalan kesimlerinden kopuk yaşamanın erdemini "cennetten alınan bir emirle" yürütülen bir monarşiyi, Konfüçyüsçülük öğretilerine göre eğitim görmüş bir bürokrasiyi ve geniş ölçüde tarıma dayalı bir ekonomiyi öngörüyorlardı. Çağdaşlıktan yana olanlar, onların karşısındaydı; Çin'in çağdaş dünyaya ayak uydurabilmesi için, sanayileşebilmesi ve ekonomisini geliştirebilmesi için Batı'nın bilim ve teknoloji yöntemlerini benimsemesi gerektiğini savunuyorlardı.
Boxer Ayaklanması gelenekçilerin son büyük atılımı oldu. Batılılaşma sayesinde Doğu'nun en büyük gücüne dönüşen Japonya karşısında uğranılan bozgundan sonra ayaklanmanın cezası olarak ağır ve onur kırıcı hükümleri kabul etmeleri Mançuların ölüm fermanını imzalamış oldu. Ülke öyle ağır bir borç altındaydı ki, zaten bilfiil Batı dünyasının gücüne boyun eğmiş bulunuyordu. Ne var ki saray, gerçek reformlar yapabilecek durumda değildi. 1911'de devrimden yana olan reformcular, Sun Yet-sen'in liderliğinde Qing monarşisini devirdiler ve Çin'in tarihinde ilk kez bir cumhuriyet kurdular. Yani Boxer Ayaklanması Çin tarihindeki köklü bir değişimin tetikleyici kıvılcımı oldu.
Boxer Ayaklanması Hakkında Sık Sorulanlar
Boxer Ayaklanması neydi ve ne zaman meydana geldi?
Boxer Ayaklanması, 1899'dan 1901'e kadar Çin'de gerçekleşen yabancı ve Hristiyan karşıtı bir ayaklanmaydı.
Boksörler kimlerdi ve amaçları neydi?
Dürüst ve Uyumlu Yumruklar olarak da bilinen Boksörler, Çin'de dövüş sanatları uygulayan ve kurşunlara karşı savunmasız olduklarına inanan gizli bir topluluktu. Yabancı etkileri kovmayı ve Çin geleneklerini ve değerlerini yeniden tesis etmeyi amaçlıyorlardı.
Boxer Ayaklanması'nın nedenleri neydi?
Boksör Ayaklanması yabancı güçlere, onların siyasi etkilerine ve Çin'in ekonomik sömürüsüne karşı duyulan kızgınlıktan kaynaklanıyordu. Aynı zamanda milliyetçilik duygusu ve Hristiyan misyonerlik faaliyetlerine muhalefetten de kaynaklanıyordu.
Qing Hanedanlığı Boxer Ayaklanması'nda nasıl bir rol oynadı?
O dönemde Çin'de iktidarda olan Qing Hanedanlığı başlangıçta Boksörleri ve onların yabancı karşıtı duygularını destekledi. Ancak isyan tırmandıkça Qing sarayı iç bölünmelerle karşı karşıya kaldı ve bazı yetkililer yabancı güçlere sempati duymaya başladı.
İmparatoriçe Dowager Cixi kimdi ve Boxer Ayaklanması'ndaki rolü neydi?
İmparatoriçe Dowager Cixi, Qing Hanedanlığı'nda güçlü bir figürdü ve hükümet üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Başlangıçta Boxerları destekledi, ancak daha sonra isyanın yarattığı büyüyen tehdidi fark etti ve barışçıl bir çözüm için müzakere etmeye çalıştı.
Uluslararası Temsilcilikler Kuşatması sırasında ne oldu?
Uluslararası Temsilcilikler Kuşatması, Pekin'deki yabancı diplomatik elçiliklerin Boxer saldırısı ve ardından kuşatılması anlamına gelmektedir. Yabancı diplomatlar ve çalışanları 55 gün boyunca kapana kısılmış, ancak Sekiz Uluslu İttifak'tan gelen kuvvetler tarafından kurtarılana kadar direnmeyi başarmışlardır.
Sekiz Ulus İttifakı'nın üyeleri kimlerdi ve Boxer Ayaklanması'na neden müdahale ettiler?
Sekiz Uluslu İttifak, Amerika Birleşik Devletleri, Büyük Britanya, Fransa, Almanya, Rusya, Japonya, İtalya ve Avusturya-Macaristan dahil olmak üzere sekiz ülkenin askeri güçlerinden oluşuyordu. Çin'deki vatandaşlarını ve çıkarlarını korumak için Boxer Ayaklanması'na müdahale ettiler.
Boxer Ayaklanması'nın sonucu ne oldu?
Boksör Ayaklanması sonunda Sekiz Uluslu İttifak güçleri tarafından bastırıldı. Ayaklanmanın başarısızlığa uğramasının bir sonucu olarak Çin, artan yabancı kontrolü ve daha fazla imtiyaz ve tazminatın dayatılmasıyla karşı karşıya kaldı.
Tianjin Sözleşmesi'nin Boxer Ayaklanması açısından önemi neydi?
Tianjin Sözleşmesi 1901 yılında Çin ile yabancı güçler arasında imzalanan bir anlaşmasıydı. Çin'in tazminat ödemesini, reformları yürürlüğe koymasını ve yabancı güçlere ek haklar ve korumalar sağlamasını öngörüyordu.
Boxer Ayaklanması Çin'in dış dünya ile ilişkilerini nasıl etkiledi?
Boxer Ayaklanması Çin'in uluslararası ilişkilerdeki konumunu daha da zayıflattı ve Qing Hanedanlığı'nın zayıflıklarını ortaya çıkardı. İmparatorluk sisteminin çöküşüne katkıda bulunmuş ve Çin'de devrimci ve milliyetçi hareketlerin yükselişinde rol oynamıştır.