Journal of Psychiatric Research dergisinde yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan yetişkinler arasında narsistik kişilik özelliklerinin yaygınlığını araştırmıştır. DEHB hastalarının kayda değer bir kısmının narsistik kişilik bozukluğu belirtileri sergilediğini ve bu narsistik özelliklerin dikkatsizlikten ziyade özellikle hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileriyle ilişkili olduğunu bulmuşlardır.
DEHB kalıcı dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik örüntüleriyle karakterize yaygın bir nörogelişimsel durumdur. Dünya genelinde yetişkinlerin yaklaşık %2,8'ini etkileyen DEHB genellikle sosyal, duygusal ve mesleki alanlarda önemli işlevsel bozukluklara yol açar. Belirtiler tipik olarak çocuklukta ortaya çıkar ve günlük işlevselliği etkilemeye devam ettikleri yetişkinlikte de devam edebilir.
Öte yandan narsisizm, şişirilmiş bir öz-önem duygusu ve derin bir hayranlık ve onaylanma ihtiyacı içeren karmaşık bir kişilik özelliğidir. Büyüklenmeci narsisizm, açık üstünlük, hakimiyet ve yetki ifadeleriyle karakterize edilir. Büyüklenmeci narsisizme sahip bireyler genellikle yüksek özsaygı, özgüven ve ilgi ve hayranlık arzusu sergilerler.
Öte yandan, savunmasız narsisizm, eleştiriye duyarlılık, yetersizlik duyguları ve sürekli güvence ihtiyacı ile işaretlenen daha gizli bir narsisizm biçimini içerir. Savunmasız narsisizme sahip bireyler genellikle yoğun utanç, endişe ve depresyon yaşarlar ve öz saygılarına yönelik algılanan tehditlere yanıt olarak savunmacı bir şekilde tepki verebilir veya geri çekilebilirler.
Önceki çalışmalar DEHB ile borderline, şizotipal, antisosyal ve histrionik kişilik bozuklukları da dahil olmak üzere çeşitli kişilik bozuklukları arasında önemli ilişkiler olduğunu vurgulamıştır. Bunlar arasında narsistik kişilik bozukluğu, benlik saygısı düzenlemesi ve kişilerarası işlevsellik üzerindeki potansiyel etkisi nedeniyle öne çıkmaktadır. Narsisizmin hem büyüklenmeciliği hem de kırılganlığı kapsadığı göz önüne alındığında, DEHB ile ilişkisini anlamak bu hastaları daha etkili bir şekilde yönetmek için değerli bilgiler sunabilir.
DEHB ve kişilik bozukluklarının bir arada bulunmasına ilişkin mevcut bilgilere rağmen, DEHB ve narsisistik özellikler arasındaki spesifik bağlantıyı araştıran çok az çalışma bulunmaktadır. Yeni çalışma, yetişkin DEHB hastalarında narsisistik patolojinin yaygınlığını inceleyerek ve DEHB belirtileri ve sonuçlarıyla ilişkilerini araştırarak bu boşluğu doldurmayı amaçlamıştır.
Çalışmaya, yetişkin DEHB ve borderline kişilik bozukluğu için özel bir birimde tedavi görmek isteyen, DEHB tanısı konmuş 164 yetişkin katılmıştır. Katılımcılar ağırlıklı olarak kadın (%63,4) ve yaş ortalaması 36,5'tir. Çalışmaya yalnızca belirli dahil edilme kriterlerini karşılayanlar dahil edilmiştir: en az 18 yaşında olmak, doğrulanmış bir DEHB tanısına sahip olmak ve sağlık verilerinin araştırmada kullanılması için bilgilendirilmiş onay vermek.
DEHB'yi değerlendirmek için araştırmacılar, hem Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-10) hem de Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM-5) kriterlerini içeren yarı yapılandırılmış bir tanı görüşmesi olan ADHD Child Evaluation Plus'ı (ACE+) kullandılar.
Ayrıca, borderline ve narsistik kişilik bozukluğu semptomları olan katılımcılar DSM-5'e uyarlanmış DSM-IV Kişilik Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID) kullanılarak değerlendirilmiştir. Narsisistik özellikler iki öz bildirim aracı kullanılarak ölçülmüştür: Narsisistik Kişilik Envanteri (NPI) ve Patolojik Narsisizm Envanteri – Kısa form (PNI).
Çalışmada ayrıca majör depresif bozukluk, bipolar bozukluk, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu ve madde kullanım bozuklukları dahil olmak üzere çeşitli diğer psikiyatrik bozukluklar hakkında da veri toplanmıştır. Katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, çalışma durumu ve medeni durum gibi demografik bilgileri de kaydedilmiştir.
Çalışma, DEHB hastalarının %9,5'inin narsistik kişilik bozukluğuna sahip olduğunu ortaya koymuştur; bu oran, genel nüfusun yaklaşık %1'lik tahmininden önemli ölçüde daha yüksektir. Ayrıca, PNI ile ölçülen narsistik özellikler, hiperaktivite ve dürtüsellikle ilgili DEHB semptomlarıyla güçlü ilişkiler göstermiş, ancak dikkatsizlik semptomlarıyla ilişkili bulunmamıştır. Hem narsistik büyüklenmecilik hem de kırılganlık bu DEHB boyutlarıyla ilişkilendirilmiştir.
Narsistik özellikler ayrıca anksiyete, depresyon, dürtüsellik ve düşük yaşam kalitesi gibi çeşitli olumsuz psikososyal sonuçlarla da ilişkilendirilmiştir. Özellikle, narsistik kırılganlık özellikle duygu düzensizliği ve hastaneye yatış öyküsü, intihar girişimleri ve intihar amaçlı olmayan kendine zarar verme ile bağlantılıydı. Bu ilişkiler, borderline kişilik bozukluğunun varlığına göre ayarlandıktan sonra bile devam etmiştir; bu da narsisistik kırılganlığın DEHB'nin klinik şiddeti üzerinde benzersiz bir etkisi olduğunu düşündürmektedir.
Bu çalışma değerli bilgiler sağlamakla birlikte, dikkate alınması gereken bazı sınırlamaları vardır. İlk olarak, örneklem ağırlıklı olarak kadınlardan oluşmaktadır ve bu durum DEHB'li yetişkinlerin daha geniş bir popülasyonunu temsil etmeyebilir. Ayrıca, örneklemde borderline kişilik bozukluğu prevalansının yüksek olması, bu bozukluklar arasındaki örtüşen semptomlar ve komorbiditeler göz önüne alındığında bulguları etkilemiş olabilir.
Gelecekteki araştırmalar, dengeli cinsiyet dağılımları ve çeşitli kişilik bozukluklarının daha geniş değerlendirmeleri ile daha çeşitli ve temsili örnekleri içermeyi amaçlamalıdır. Boylamsal çalışmalar da DEHB, narsisistik özellikler ve ilişkili psikososyal sonuçlar arasındaki gelişimsel yörüngeleri ve nedensel ilişkileri netleştirmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, bu ilişkilerin nörobiyolojik temellerinin araştırılması, bu karmaşık etkileşimleri yönlendiren ortak mekanizmalar hakkında daha derin bilgiler sağlayabilir.
Araştırmacılar, "Ancak, bu sayısız kısıtlamaya rağmen, özellikle DEHB'de narsisizm üzerine yapılan araştırmaların azlığı göz önünde bulundurulduğunda, sonuçlarımızın ilgi çekici olabileceğine inanıyoruz" sonucuna varmıştır. "Gerçekten de, DEHB'li yetişkinlerde kişilik patolojisinin az çalışılmış ve potansiyel olarak önemli bir yönü hakkında yeni ve önemli bilgiler sağlıyorlar ve gelecekteki araştırmalar için bir temel oluşturabilirler."