Dil öğrenmek için en uygun yaş nedir diye sorulduğunda genç yaşta başlamanın en iyisi olduğunu sonucuna varmak en kolayı olacaktır. Dil öğrenmeye genç yaşta başlayanları cesaretlendirecek çok şey var ancak bilim, dillerle olan ilişkimizin bir insan ömrü boyunca çok daha karmaşık bir şekilde geliştiğini düşünmektedir. Dil öğrenmeye geç başlayanlar için cesaret verici birçok şey bulunuyor.
Dil öğrenmek için en uygun yaş nedir?
Genel olarak konuşursak, yaşamın farklı evrelerinde dil öğrenmek için farklı avantajlara sahip oluruz. Bebekler, farklı seslere karşı daha duyarlı bir kulağa sahiptir; Küçük çocuklar olarak, yerel aksanı şaşırtıcı bir hızla öğreniriz. Yetişkinler olarak, kelime dağarcığımızı ana dilimizde bile sürekli olarak genişletmemizi sağlayan okuryazarlık gibi önemli becerilere ve dikkatimizi konu üzerinde daha uzun tutabilme gibi dikkat çeken becerilere sahibiz.
Yaşlanmanın ötesinde birçok diğer faktör de kaç tane dil konuştuğumuzu ve bunlarda ne kadar iyi olduğumuzu etkileyebilir; sosyal koşullar, öğretim yöntemleri ve hatta sevgi ve arkadaşlık bile. Dil öğrenme becerisi biz yaşlandıkça yokuş aşağı giden bir şey değildir. Çocuklar bazı yeni şeyleri öğrenmede daha hızlı olabilir ancak çocukken yabancı dil öğrenmemiş olmanız bunu artık yapamayacağınız anlamına gelmez.
Bilişsel kontrol, dikkat ve hafıza gibi dil öğrenmek için gerekli olan başlıca becerilerde çocuklar oldukça zayıftır. Yetişkinler ise bu konuda çok daha iyidir. O nedenle yeni bir dili daha hızlı öğrenebilirler.
İsrail'deki araştırmacılar, yaşlı katılımcılarının daha ileri problem çözme stratejileri gibi – ve daha fazla dilbilimsel deneyim gibi – olgunluk ile gelen becerilerden faydalanmış olabileceğini öne sürdüler. Başka bir deyişle, daha yaşlı öğrenciler kendileri ve dünya hakkında zaten çok fazla şey bilmekte ve bu bilgiyi yeni bilgileri işlemek için kullanabilmektedir.
Yaşın getirdiği daha gelişmiş problem çözme becerileri ve daha fazla dilbilimsel deneyim, daha olgun insanların genç insanlara göre bir dili daha çabuk öğrenebildiğini göstermektedir. Küçük çocukların üstünlükler dili dolaylı olarak öğrenmeleridir. Yabancı bir dili, o dilde konuşan insanları dinleyerek ve taklit ederek öğrenebilirler. Bu tür bir öğrenme, ana dili konuşanlar için çok zaman gerektirir.
İskoç hükümeti için hazırlanan ve ilkokulda verilen Mandarin derslerini kapsayan bir raporda, beş yaşındakilere haftada bir saat eğitim vermenin anlamlı bir fark oluşturmadığı sonucuna vardılar. Ancak bunun üzerine bir saat daha eklenmesi ve dersi ana dilde konuşan birinin vermesi çocukların Mandarin'in tüm noktalarını kavramasına yardımcı oldu. Mandarin tonlaması özellikle yetişkinler için daha zordur.
Bebekler olarak, tüm dünya dillerinde bulunan 600 ünsüz ve 200 ünlü harfi duyabilecek beceriye sahibizdir. Birinci yılımızda beynimiz değişir ve en sık duyduğumuz sesleri seçmeye başlar. Bebekler ana dillerinde mırıldanır ve yeni doğanlar bile anne rahminde duydukları sesi taklit eden bir aksanla ağlar. Japon bebekler İngilizce'nin "I" ve "r" seslerini ayırt etmede başarılıyken, Japon yetişkinler bunu daha zor bulur.
Yeni bir ülkeye taşınan ailelerde genellikle, çocuklar dili ebeveynlerinden daha hızlı öğrenir. Bunun nedeni, o dili okulda sürekli duymalarıdır; ebeveynleri ise yalnız çalışıyor olabilir. Çocuklar, o yabancı dilde ustalaşmanın sosyal olarak hayatta kalabilmeleri için önemli olduğunun farkına varır; arkadaş edinme, kabul edilme ve uyum sağlama gibi. Bu da öğrenmede bir tür aciliyet hissi yaşatır. Öte yandan, ebeveynlerinin kendilerini anlayan insanlarla sosyalleşmeleri daha muhtemeldir; diğer göçmenler gibi.
Ana dillerini konuşanlar orta yaşlarına kadar kendi dillerinde günde yaklaşık bir yeni kelime öğreniyorlar.
Dil öğreniminde sizi daha iyi yapan şey duygusal bağdır. Yetişkinler elbette bu duygusal bağı kurabilir. Sosyal bir motivasyon olmadığı sürece, hangi yaşta olursanız olun dil öğrenmeyi sürdürmek zordur. Aynısı tam tersi için de geçerlidir. Buradan yola çıkarak, dil öğrenmek için en uygun yaşın 10 yaş civarı olduğu sonucuna varılmaktadır. Ancak öğrenme sürekli olarak devam ediyor. Kendi dilimizin gramerini bile ancak 30 yaşına kadar tamamen öğrenmiş oluyoruz. Kişi ana dili hakkında daha fazla şey bildikçe bir yabancı dili de o kadar iyi öğreniyor.
İnsanlar, yabancı dillerin en büyük avantajı nedir, yabancı dil öğrenmek daha fazla para kazandırır mı veya dil öğrenmek insanı daha akıllı yapar mı gibi sorular soruyor. Ancak asıl bilinmesi gereken şey şudur; yabancı dil öğrenmenin en büyük avantajı daha fazla insanla iletişim kurabilmektir.