Guernica Bombardımanı: Guernica Halkına Gökyüzünden Yağan Ölüm

Guernica Bombardımanı hakkında saldırının gerçekleştiği günü anlatan bir yazı hazırladık. İspanya'nın kuzeydoğusundaki küçük Guernica kasabasında 26 Nisan 1937 Pazartesi günü öğleden sonra saat 16:30'u biraz geçe kilise çanları çılgın gibi çalmaya başladı. Bir hava akınının başladığı haber veriliyordu ve bunu izleyen üç saat boyunca Alman bombardıman uçakları Heinkel II ve Junkers 52'ler, yüksek tahrip gücü olan patlayıcılar, şarapnel ve yangın bombalarıyla Guernica'yı vurdular. Onlara eşlik eden avcı uçakları da pazar dolayısıyla kalabalık olan ana meydanda alçak uçuş yaparak halkı tekrar tekrar makineli tüfekle taradılar.

Her yerden acı çığlıklar yükseliyor ve insanlar dehşet içinde diz çöküp ellerini Tanrı'ya sığınır gibi göğe kaldırıyorlardı.

Peder Alberto Onaindia

Pazarın kurulduğu gündü ve İspanya'nın bağımsızlığına şiddetle düşkün Bask bölgesinin önceki hükümet merkezi olan kasabanın 7.000 kişilik nüfusu, çiftçiler ve yakındaki kıyıdan gelen balıkçı kalabalığının içinde kalmış, adete yutulmuştu. Guernica ayrıca 30 km kadar ötedeki cephe çizgisinden geri çekilmekte olan askerler ve sığınmacılarla da dolup taşıyordu. Saldırganların gözünde bu durum kasabayı, askeri bölge kabul etmek için yeterliydi; Alman hava ordusu Luftwaffe'nin seçkin birliği Condor Tümeni'nin komutanı Albay Wolfram von Richthofen kasabayı harita üzerinde yerle bir edilmek üzere belirlemişti.

Saldırı sürerken Guernica'nın merkezi her yana dağılmış kolu bacağı kopmuş kavrulmuş cesetler ve ağır yaralı erkek, kadın ve çocuklarla dolmuştu. Meydana açılan birçok sokak ya yıkılan binaların kalıntılarından geçilemez ya da duman ve ateş duvarlarından girilemez durumdaydı. Yanık et kokusu nefes aldırmıyor, bomba sesleri kulakları sağır ediyordu. Çağdaş savaş tarihinde Guernica bombardımanı savunmasız bir kentin, bir sivil hedefin yok edildiği ilk örnek olmuş ve bunu gerek Cumhuriyetçilerin gerek Milliyetçilerin eseri olan bir dizi vahşet eylemi daha izlemiştir.

Faşist milliyetçiler kuşatılıyor

İspanyol ressam Pablo Picasso, en ünlü tablolarından Guernica'yı Baskların pazar kentinin yıkılmasından kısa süre sonra yaptı. İnsanları, hayvanları, iç karartıcı, şiddet dolu tasvir ederek savaşın ürkütücülüğünü dile getirdi

İspanya'nın uzun süren can çekişmesi bundan 9 ay önce Fas ordusunun sadece altı ay önce iş başına gelmiş Cumhuriyetçi hükümete başkaldırdığı 17 Temmuz 1936 günü başlamıştı. Alman Hava Ordusu Luftwaffe'nin nakliye uçakları askerleri ana karaya taşıdılar ve isyancıların ülkenin dört bir yanına yerleşmesi için destek verdiler.

Milliyetçilerden yana olan Kilise, Cumhuriyetçilerin hedefi haline geldi. Halkın öfkesi denetlenemeyince kiliseler yıkıldı; rahiplerin kulakları kesildi, gözleri oyuldu, kimileri maden kuyularına atıldı, kimileri işkenceden geçirilip vuruldu. Rahibeler birçok yerde, önce ırzlarına geçilip sonra öldürüldü. Cumhuriyetçiler tam 19 rahibenin iskelete dönüşmüş cesetlerini mezarlarından çıkarıp Barselona'daki bir manastırın dışında ibret olsun diye sergilediler.

Bu sırada orta İspanya'daki Toledo kentinde bir isyan patlak verdi ve Milliyetçiler denetimi ele geçirdi. Bu ayaklanmayı bastırmak amacıyla hükümet merkezi Madrid'den yürüyüşe geçen cumhuriyetçi ordulardan bir bölük, 1000 kişilik milliyetçi garnizonu Toledo'ya yüksekten bakan XIV. yüzyıldan kalma görkemli kale Alcazar'a sığınmaya itti.

Böylece iki tarafın da sonuçsuz olacağını bildiği bir kuşatma başlamış oldu. İyi silahlanmış ve ele geçirilemez kalelerinde dünyayla ilişkisi kesilmiş olan asilerin bolca içecek ve yiyeceği vardı. Kurşunlara ve bombalara yılmadan meydan okumaları onları milliyetçi gururunun ve kahramanlığının bir simgesi haline getirdi. 17 Ağustos günü Milliyetçilerin bir uçağı kalenin üzerinde uçarak General Francisco Franco'dan gelen övgü ve destek mesajları attı.

Guernica Bombardımanı nasıl başladı?

Adolf Hitler'in seçkin Condor Tümeni için, General Franco'nun Milliyetçilerine verilen hava desteği, İkinci Dünya Savaşı'nda Lufwaffe'nin oynayacak olduğu çok daha büyük rolün bir denemesi olmuştu

Uzun süre hareketsizlik, eylül ayı sonunda Franco'nun Faslı askerlerden ve gönüllü alaylardan oluşan bir orduya kuşatma altındaki garnizonu kurtarma emrini vermesiyle son buldu. Milliyetçiler çaresiz kalan cumhuriyetçilerden hiç tutsak almadılar ve çok geçmeden Toledo'nun ana caddesi bir görgü tanığının deyişiyle "kan ırmağı"na dönüştü. Bununla birlikte bu kuşatma Madrid savunmasının Cumhuriyetçilerle güçlendirilmesi ve ileride hükümetin yardımına koşacak Uluslararası Tugayların oluşturulmasına zaman tanımış oldu. Eğer Uluslararası Tugaylar olmasaydı, faşist İtalya'nın lideri Mussolini'nin gönderdiği 50.000 askerin de yardımını alan General Franco'nun zaferi kazanması an meselesiydi.

1936'nın sonuna gelindiğinde, Madrid yoğun bombardıman altında olduğu halde hala düşmemişti. Franco şimdi ikmal açısından yaşamsal önemi olan Portekiz sınırı da dahil İspanya'nın yarıdan fazlasını elinde tutuyordu. Mart 1937'de başkentte üslenmiş olan Uluslararası Tugayların, İtalyanların elindeki Guadalajara'yı geri almasıyla Milliyetçiler ilk önemli yenilgiyi yaşadı. Yabancı gazeteciler bu olayı demokrasi adına büyük bir zafer olarak selamladılar. Guadalajara'da uğradıkları yenilginin öcünü almak isteyen Milliyetçiler gözlerini Bask bölgesine çevirdi. Artık Guernica katliamı için sahne hazırdı.

İspanya İç Savaşı barındırdığı siyasi hiziplerin ve savaşan birliklerin çeşitliliğiyle dikkat çeker. General Franco'nun liderliğindeki faşist bir siyasi grup olan Falanjistler de dahil sağ kanat asileri kendilerine Milliyetçiler derken, sol kanat hükümet kuvvetleri Cumhuriyetçiler olarak bilinir. Milliyetçilerin tank, top ve uçakları Almanya ve İtalya'dan gelirken, İngiltere ve Fransa tarafsız kaldılar.

Cumhuriyetçilerin mücadelesine, İngiliz, Fransız, Rus ve Amerikalı gönüllülerden oluşan birkaç Uluslararası Tugay yardım ediyordu. Rusya tanklar, bombardıman ve avcı uçakları, uçaksavar topları, zırhlı arabalar ve başta pilotlar olmak üzere subaylar sağlıyordu.

Exit mobile version