Dünya üzerindeki her şeyin bir işlevi vardır ve her ekosistem birbiriyle bağlantılıdır. Belirli bir hayvan veya bitki türünün ekosistemi, nüfus değişimlerinden önemli ölçüde etkilenebilir. Hayvanların neslinin tükenmesi pek de yeni bir ekolojik olay değildir. Dinozor, mamut, kılıç dişli kaplan ve dodo kuşu da dahil olmak üzere tüm bu eski türler yüzlerce hatta milyonlarca yıl önce yok olmuştur. Tüm bunlar hayvan neslinin tükenmesinin geçmişte kaldığını düşündürmektedir. Ancak türler korkutucu oranlarda yok olmaya devam ettikçe yok oluş bir kez daha normal bir olay haline gelecektir.
Artan sıcaklıklar iklim değişikliğinin sadece bir yönüdür; aynı zamanda doğal felaketler ve kuraklıklardaki artışları da kapsamaktadır. Hayvan neslinin tükenmesinin başlıca nedenleri bu, insan faaliyetlerinin yol açtığı habitat tahribatı ve kaçak avcılıktır. Council on Foreign Relations'a göre, 2022 yılının sadece ilk yarısında Amazon yağmur ormanlarında New York'un beş katı büyüklüğünde bir alan yok oldu. Jaguarlar, tembel hayvanlar, kurbağalar, nehir yunusları ve maymunlar bu ormanda yaşayan canlıların sadece küçük bir kısmını oluşturuyor.
Open Development Thailand, ekonomik büyümenin sürdürülebilir bir şekilde nasıl yapılabileceği pek düşünülmeden doğal kaynaklara ulaşma kaygısıyla dünyanın her yerinde nasıl gerçekleştiğini gösteriyor. Hayvanların yaşam alanlarının sayısı azalmaktadır. Hayvanlar ayrıca kaçak avcılar ya da ruhsatsız avlanan avcılar tarafından öldürülüyor ve parçaları karaborsada satılıyor. En popüler olanlar arasında kaplan derileri, gergedan boynuzları ve fil dişleri yer alıyor. Facebook bile bu tür şeylerin satışını teşvik etmeye devam etmektedir.
Biyoçeşitlilik Neden Bu Kadar Önemli?
Hayvan neslinin tükenmesi nedeniyle insanlar artık Dünya'nın barındırdığı muhteşem hayvanlara bakıp onları hayranlıkla izleyemeyecekleri gibi, bunun başka sonuçları da olacaktır. Dahası, insanlar için çevrenin de büyük zarar göreceği anlamına gelir. Çevremizdeki her şey bir işleve hizmet eder. Bitki örtüsünün insanların soluduğu havanın yaratılmasında gerekli olduğu bilinmektedir, ancak hayvan yaşamı da insanların varlığı için aynı derecede gereklidir.
Canlıların çeşitliliği biyoçeşitlilik olarak adlandırılır. Bu, genetik, tür ve çevresel çeşitliliği kapsar. Dünya üzerinde yaklaşık 13 milyon farklı bitki ve hayvan türü bulunmaktadır. Avustralya, Güney Amerika'daki Amazon yağmur ormanları ve Güneydoğu Asya en fazla çeşitliliğe sahip bölgeler arasındadır. Biyoçeşitlilik küçük solucanları ve böcekleri bile kapsamaktadır.
Colombia Climate School, biyoçeşitliliğin değerini tartışmak için Yellowstone kurtlarını örnek olarak kullandı. Ülkenin ilk milli parkı olan Yellowstone'da kurtlar neredeyse yok olacak kadar öldürülmüştü. Yellowstone ekosistemindeki ana yırtıcı oldukları için kurtların bölgeden ayrılması geyik gibi otçul hayvanların sayısının artmasına neden oldu. Geyiklerin aşırı nüfusu aşırı miktarda bitkinin otlanmasına yol açtı. Bitkilerin aşırı otlatılması kuşlar için habitat kaybına ve su kaynaklarının etrafında erozyona yol açtı. Kuşlar için önemli bir besin kaynağı olan sivrisinek gibi böcekler, kuş habitatının kaybının bir sonucu olarak arttı. Bu durum, 1995 yılında kurtlar Yellowstone'a yeniden getirilinceye kadar devam eden ve gerekli dengeyi sağlayan bir domino etkisi yarattı.
Konuyla ilgili:
Yalnızca Bir Türün Yok Olması "Birlikte Yok Oluşu" Tetikliyor
Scientific Reports'ta 2018 yılında "Co-extinctions obliterate planet life after catastrophic environmental change" başlıklı bir makale yayımlandı. Bu araştırma, Yellowstone'un kurt nüfusunun önemli bir bölümünü kaybettikten sonra yaşadığı nedensel etkiyi yansıtmaktadır. Araştırmanın başyazarı Dr. Giovanni Strona, tüm türler yaşam ağında birbirine bağlı olduğu için, "çalışmamız, en toleranslı türlerin bile, dayandıkları daha az toleranslı türler yok olduğunda eninde sonunda yok olmaya yenik düştüğünü ortaya koyuyor" demiştir. Ortak yazar Corey J. A. Bradshaw bu zincirleme reaksiyonu "birlikte yok olma" olarak adlandırıyor. İklim değişikliği, Strona ve Bradshaw tarafından yirmi birinci yüzyıldaki yok oluşun başlıca nedeni olarak gösterilmektedir.
Unutmamalıyız ki, şehirler büyüdükçe insanlar bazen doğayla bağlarını kaybetse de, solunan hava, içilebilir su ve verimli topraklar için yine de doğaya bağımlıyız. İnsanın hayatta kalması için elzem olan bu bileşenler yaban hayatının etkisi altındadır. İnsan yaşamı da dahil olmak üzere bir ekosistemin varlığı "birlikte yok olma" nedeniyle sona erebilir.
Hayvanlar Bitki Yaşamı ve toprak Kalitesi İçin Önemli
Çok fazla atmosferik karbondioksit iklim değişikliğine önemli bir katkıda bulunmaktadır. Bu maddenin sıcaklık artışı ile bağlantısı söz konusudur. Bitkiler atmosferden karbondioksiti alır ve depolar. Ancak hayvanlar (özellikle memeliler) ve çevreleri arasındaki etkileşimler, toprakta ve bitkilerde tutulan karbon miktarını artırır. Frontiers dergisinde yayınlanan bir araştırma, topraktaki karbon miktarı ile bir ekosistemdeki hayvan sayısı arasında bir bağlantı buldu. Daha fazla toprak karbonu daha fazla hayvanla ilişkilidir. Sonuç olarak atmosferden daha fazla karbon uzaklaştırılıyor. Peki hayvanların bitki karbon seviyeleri üzerindeki etkisi nedir? Bitkileri tüketmenin yanı sıra, sadece orada bulunarak bitkileri fiziksel olarak da hareket ettirirler. Böylece karbon taşınımını artırırlar. Bu da hayvan popülasyonlarının havadaki karbondioksitin azaltılmasına katkıda bulunabileceği anlamına gelir.
Filler, karbondioksit hareketlerinin yanı sıra hayvanların gezegene katkıda bulunabileceği fiziksel değişikliklerin mükemmel bir örneğidir. Asya ve Afrika'da filler tohum yayar, dışkılarıyla toprağı besler ve hatta su içmek için çukurlar kazarlar. İnsanlar karbondioksiti yöneten bitki örtüsünden fayda sağlarken, diğer hayvanlar da bu tohumlardan yetişen bitkilere bağımlıdır.
En Önemli Tozlayıcılar OlanAarı Popülasyonundaki Azalma Tehlike Arz Ediyor
Bu böceklerin sayıları küresel olarak azaldığı için arılar 2010'lu yıllarda sık sık haberlere konu olmuştur. Bitki yaşamı üzerinde etkisi olan tek hayvan olmamalarına rağmen genellikle tozlaşma (polenleşme) ile özdeşleştirilirler. Çiçeklerin yanı sıra insanlara yiyecek sağlayan bitkileri de tozlaştırırlar. Bu nedenle dünyanın arılara ihtiyacı var.
Peki, hayvanların insanların hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları bileşenler üzerindeki yararlı etkileri göz önüne alındığında, hayvanların soyu tükenirse insanların soyu da tükenmiş olur mu? Avustralya'daki Monash Üniversitesi'nde biyolog olan Dr. Suzanne Sadedin'e göre evet. Ormanların ve otlakların yok olmasının yanı sıra tozlaşmayı sağlayan besin kaynakları da kaybolacaktır. Bitkiler iklim değişikliğine katkıda bulunan karbondioksiti emdiği için daha az yağmur yağacak ve iklim değişikliği daha da artacaktır. Dr. Sadedin'e göre, "insanların neden olacağı küresel bir yok oluşun önümüzdeki yüzyılda türlerin %30-50'sini yok edeceği tahmin ediliyor." İnsanların hayatta kalmalarını sağlayacak kaynakları bulmaları için yeterli zamanları olmayacaktır. İşin kötüsü, yetki sahiplerinin bu yok oluşa kayıtsız kalmasıdır. Gezegenimizin sürdürülebilir yaşamına katkıda bulunacak şekilde yaşadığımız çevreyi değiştirmeyi önemseyen yeterli sayıda insan yok.
Çevreyi Koruyan Yasalar Dünya Genelinde Önemsizleştiriliyor
En azından birkaç kişi endişeleniyor. Örneğin, 1960'lardan itibaren dünyanın dört bir yanındaki hükümetler balina avcılığını yasakladı. Kambur balina sayıları o zamandan bu yana iyileşme belirtileri gösterdi. Ancak, tüm hükümetler hayvanları koruyan yasaları geçirmeye istekli değil. CNBC'ye göre, 2016'dan 2020'ye kadar Amerika Birleşik Devletleri federal hükümeti "tehdit altındaki hayvanlar ve bitkiler üzerindeki korumaları kaldırmayı kolaylaştırdı ve federal kurumların bir türü kritik habitatlardaki inşaat projeleri gibi şeylerden koruyup korumayacağına karar verirken ekonomik değerlendirmeler yapmasına müsaade etti". Bu arada Brezilya hükümeti çevre koruma fonlarını azalttı ve çevre düzenlemelerinin uygulanmasını yumuşattı.
Kısacası, hem şimdiki hem de gelecek nesiller için Dünya'nın yaşanabilirliğini korumanın ekonomik faydadan çok daha öncelikli olduğu söylenebilir. Doğa koruma uzmanı Jane Goodall, nasıl oluyor da yeryüzünde yürüyen en zeki türün tek yaşam alanını yok ettiğini merak ediyor? The Guardian'ın haberine göre Goodall hala iyimser ve herkesi sürdürülebilirlik konusunda sahip olduğumuz bilgilerden faydalanmaya ve insanların hayvanlar üzerindeki etkisini azaltmak için sürekli geliştirilen teknolojiyi kullanmaya teşvik ediyor