Anayasalar devlet gücünü organize eder, dağıtır ve düzenler. Anayasada devletin yapısı, başlıca kurumları ve birbiriyle ve yurttaşlarla ilişkisinin ilkeleri vardır. İngiltere ise bir anayasaya sahip olmaması bakımından sıra dışı. Ülkelerin büyük çoğunluğunun aksine, Birleşik Krallık'ta devletin nasıl işlediğini gösteren o temel yasaların olduğu tek bir belge yoktur. İngiltere'nin ve Birleşik Krallık'ın yazılı bir anayasaya sahip olmamasının nedeni ise tarihiyle ilgili.
İngiltere'nin Neden Anayasası Yok?
Birçoğu devrim veya rejim değişikliği yaşamış diğer ülkelerde, sıfırdan başlamak veya temel ilkeleri düzenlemek, yeni devlet kurumları inşa etmek ve bunların birbiriyle ve yurttaşla ilişkisini ayrıntılı olarak tanımlamak gerekli olmuştur. Buna karşılık Britanya Krallık Anayasası, Britanya yönetiminin uzun ve istikrarlı dönemi içinde gelişti. Britanya'da bu düzenin temel yapı taşlarını sağlamlaştırmak hiçbir zaman gerekli görülmedi. Bugün İngiltere gibi Birleşik Krallık ülkelerinin sahip olduğu şey çeşitli tüzükler, yapılagelişler, yargı kararları ve antlaşmaların bir birikimidir ve topluca "Birleşik Krallık Anayasası" olarak ele alınırlar. Bu nedenle Birleşik Krallık Anayasası için 'yazılı olmayan' bir anayasadan ziyade 'kodlanmamış' bir anayasa olduğu söylenebilir.
Birleşik Krallık Anayasası sık sık şu dört kelimeyle özetlenir: Kraliçe'nin parlamentoda çıkardığı kanundur. Yani parlamento, Kraliyet'in gücünü kullanarak başka hiçbir organın karşı çıkamayacağı yasalar yapıyor. Parlamenter egemenliğin genellikle İngiliz Anayasası'nın tanımlayıcı ilkesi olduğu kabul edilir. Demokratik olarak seçilmiş parlamento, yasa oluşturmak veya yürürlükten kaldırmak konusunda nihai yasa yapma yetkisine sahiptir.
İngiliz Yönetimleri Hukuki Kararları Nasıl Alıyor?
İngiliz Anayasası'nın diğer temel ilkelerinin genel olarak hukukun üstünlüğü, hükümetin yürütme, yasama ve yargı organlarına ayrılması ve nihai gücün merkezdeki Westminster Parlamentosu'nda olduğu üniter devlet fikrini içerdiği düşünülür. Bununla birlikte bu ilkelerden bazıları aslında söylenceseldir (İngiliz anayasasında yürütme ve yasama birleşiktir) veya kuşkuludur (Yetki devri, Avrupa konusu, mahkemeler ve insan hakları düşünüldüğünde parlamenter bağımsızlık kuşkuludur).
İngiliz Anayasası'nda kararlar birkaç kaynağa göre veriliyor: Tüzükler, parlamento tarafından kabul edilen yasalardır ve genellikle en yüksek yasa biçimidir. Yapılagelişler (Teamüller) zaman içinde gelişmiş olan ve yönetme işini düzenleyen yazılı olmayan uygulamalardır. Genel hukuk ise mahkemeler ve hakimler tarafından davalar yoluyla gelişen hukuktur. Birleşik Krallık'ın 1972 Avrupa Toplulukları Yasası'na katılması Avrupa hukukunun İngiliz Anayasası'nı giderek daha fazla etkilediğini göstermiştir. Birleşik Krallık ayrıca uluslararası hukuka tabidir.
İngiliz Anayasası tek bir belgede bulunmadığından politikacılar ve hukukçular anayasayı bulmak ve anlamak için anayasa otoritelerinden yardım alır.
Kodlanmamış Bir Anayasanın Sorunları
Kodlanmamış bir anayasa iki sorun yaratıyor. Birincisi, anayasanın gerçekte nasıl bir durum içinde olduğunu bilmek zordur. İkinci olarak, yazılı anayasaları olan diğer ülkelere göre Birleşik Krallık Anayasası'nda değişiklik yapmak daha kolaydır çünkü yazılı anayasalara sahip ülkeler, kanun ve hükümet eylemlerinin test edildiği 'yüksek hukuk' statüsüne sahip belgelere sahiptir ve yalnızca ayrıntılı usuller izlenerek değiştirilebilir.
Birleşik Krallık anayasasının esnekliği 1997'den bu yana çok sayıda anayasa reformu yapılması ile açıkça görülebiliyor: Lordlar Kamarası'ndaki kalıtsal akran çoğunluğu fikrinin kaldırılması, 1998 İnsan Hakları Yasası ile ilk kez bireylere kodlanmış haklar verilmesi ve İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'ya yetki devri bunlar arasında. Bu son anayasal reformların bazı açılardan anayasayı daha az esnek hale getirdiğine inanılıyor: Örneğin, yetki devri anlaşmalarının yürürlükten kaldırılıp kaldırılamayacağı tartışmalıdır.