Biz insanlar çoğu zaman sanki bu gezegendeki en üstün türmüşüz gibi davranıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu gezegeni paylaştığımız pek çok muhteşem tür, pek çok açıdan bizden çok daha üstündür.
Su altındayken nefes alamama buna iyi bir örnektir. Bu, tüm dünyadaki deniz ve havuzlarda yaygın olarak yapılan bir etkinliktir, ancak bu özel beceri söz konusu olduğunda diğer türlerin bazılarının eline su dökemeyiz. Uzmanlara göre, Cuvier gagalı balinası bilinen endoterm su hayvanları arasında en yüksek nefes tutma kapasitesine sahip. Bu olağanüstü balinanın yiyecek aramak için büyük derinliklere dalarken bir seferde 138 dakikaya kadar nefesini tutabildiği söyleniyor.
İnsanlar bununla nasıl rekabet edebilir? Adil olmak gerekirse, bu imkansız. Guinness Dünya Rekorları'na göre, Hırvatistan'dan Budimir Šobat 24 dakika 37,36 saniye ile "gönüllü olarak en uzun süre nefes tutma (erkek)" rekorunu elinde tutuyor. Eğitim için harcanan zaman serbest dalıcı için karşılığını verdi.
Neden su altındayken nefes alamıyoruz? Oksijenin ciğerlerimizle olan yakın ilişkisi bundan büyük ölçüde sorumludur.
İlk olarak; solungaçlarımız yok
Balinaların solungaçlarının olmaması, balıklarla aralarındaki en belirgin yapısal farktır. Sonuç olarak, balıklar balinalar gibi hava almak için yukarı çıkmak zorunda değildir. Bazı türler nefeslerini etkileyici derecede uzun süreler boyunca tutabilir, ancak onlar bile bir noktada hava almak zorundadır.
Live Science'a göre, iki solunum tarzı arasında birkaç temel fark vardır. Bir balığın solungaçları sudaki oksijeni filtreler ve bu sırada istenmeyen atıkları uzaklaştırır. Havadaki oksijen, alveol adı verilen küçük keseler aracılığıyla akciğerlerimize çekilir. Nefes tutulduktan sonra karbondioksit serbest bırakılır.
Solungaçlar aracılığıyla nefes alma ve solungaçlar olmadan nefes alma süreçleri benzer olsa da, aradaki ayrım çok önemlidir. İnsanlar su altında nefes alamazlar ve balıklar da karada nefes almak için solungaçlarını kullanamazlar. Yine de, tamamen yüzeyde yaşayabilen ve hava soluyabilen balıklar vardır.
Çamur Zıpzıpları ve Benzer Canlılar Bu Kuralın Dışında
Çamur zıpzıpı, yüzeyde nefes alabilen balıkların büyüleyici bir örneğidir. BBC, çamur zıpzıplarının, yüzeydeki hareketlerini daha iyi yönlendirmelerini sağlayan benzersiz yüzgeçleri ve eklemleri sayesinde bir seferde iki günden fazla su dışında kalabildiğini ifade ediyor. Ayrıca suyun dışını, içindekinden daha iyi görebiliyorlar. En önemlisi de ağızları ve derileri, tıpkı bizim gibi havadan doğrudan oksijen alabiliyor.
Suyun oksijen ve hidrojenden oluşmasına rağmen neden su altında nefes alamadığımız gibi zor bir soruyu düşünüyor olabilirsiniz. Esasen, sudaki oksijen olması gereken türden değil. Sıvı suyu soluyamamamızın nedeni, suyu yapmak için kullanılan oksijenin iki hidrojen atomuna bağlı olması ve ortaya çıkan sıvıyı soluyamamamızdır.
Balıkların soluduğu oksijen, suyun kendisinde mevcut olan değil, suda çözünmüş olan oksijendir. Sıcakkanlı insanlar (ve balinalar) da balıklardan daha fazla oksijene ihtiyaç duyuyor ve oksijeni sudan çıkarmanın zorluğu nedeniyle suyun altında nefes almamız mümkün değil.
Kısacası, teknolojik gelişmeler ve çamur zıpzıpı gibi hünerli yaratıklar bir yana, bu, dünyadaki türlerin ev dedikleri ortamlara nasıl adapte olduklarının bir başka inanılmaz örneği.