Soyu Tükenmiş Hayvanları Geri Getirmek Mümkün mü?

Neslin tükenen hayvanı tekrar hayata döndürme işleminde (de-extinction) önce bir zigot veya kök hücrenin canlı bir rahim içine yerleştirilmesi gerekir.

cropped yünlü mamut 1

Son zamanlarda, soyu yüzlerce veya binlerce yıl önce tükenmiş türlerin "yeniden üretilmesi" programını ele alan bir bilimsel çalışma yürütülüyor. Bilimsel ilerlemenin hızına bağlı olarak tamamen yok olmuş bir türü beş yıl veya 50 yıl içinde geri getirebiliriz (ya da hiç bir zaman). Yünlü mamut, hayata döndürme şansımızın en yüksek olduğu aday. Yaklaşık 10.000 yıl önce dünyanın yüzeyinden silindi ve geride çok sayıda fosil örneği bıraktı. Öyleyse nesli tükenen hayvanları geri getirmek için tam olarak nelere ihtiyacımız var?

Aday Türü Belirleme

Soyu tükenmiş hayvanları geri getirmek
Soyu tükenmiş hayvanları geri getirmede yünlü mamutlar en büyük aday.

Aday türlerin seçimi ilk ve en kolay adımı oluşturuyor. Bazı hayvanlar kuşkusuz diğerlerinden daha ilginç. Elbette kimse dodo kuşu veya kılıç dişli kaplan yerine önce Karayip keşiş foku ya da fildişi gagalı ağaçkakanı diriltmek istemeyecektir. Ancak hayvanlar daha ziyade pek esnek olmayan bilimsel kısıtlamalar tarafından belirlenecek. Genel bir kural olarak araştırmacılar ya küçük hayvanlarla başlamayı (nesli yeni tükenmiş Pyrenean dağ keçisi veya küçük gastrik kuluçka kurbağaları gibi) ya da tüm kaynaklarını Tazmanya kaplanı veya fil kuşu gibi büyük türlere ayırmayı planlıyor. Yünlü mamut şu anda en muhtemel aday durumunda.

Yaşayan Bir Yakın Akrabayı Belirleme

Soyu tükenmiş hayvanları geri getirmek
Afrika fili.

Bilim henüz genetik olarak işlenmiş bir fetüsün tamamen bir tüp veya başka bir yapay ortamda inkübe edilebileceği noktada değil — ve muhtemelen asla olmayacak. Neslin tükenen hayvanı tekrar hayata döndürme işleminde (de-extinction) önce bir zigot veya kök hücrenin canlı bir rahim içine yerleştirilmesi gerekir. Burada doğum, akraba anneye yaptırılabilecek. Yünlü mamut örneği için Afrika fili mükemmel bir aday olacaktır: Bu iki tür kabaca aynı büyüklüktedir ve genetik materyallerinin büyük bir kısmını halihazırda paylaşmaktadır.

Diğer taraftan dodo kuşunun hayata döndürme işlemi için iyi bir aday olmamasının ana nedeni, bu 50 kiloluk tüy yumağının binlerce yıl önce Hindistan'ın Hint Okyanusu adası Mauritius'a giden güvercinlerden evrimleşmesidir. Dolayısıyla günümüzde canlı yumurtadan çıkacak 50 kiloluk güvercin akrabası yoktur.

Korunmuş Örneklerden Yumuşak Dokular Alma

Soyu tükenmiş hayvanları geri getirmek
Bozulmamış mamut yavrusu.

Nesli tükenmeyi tersine çevirme işleminin en zahmetli kısmı başlıyor. Soyu tükenmiş bir türün genetik olarak tasarlanması ya da klonlanması için, bilim insanlarının çok miktarda sağlam genetik materyali geri kazanmaları gerek. Ve çok miktarda sağlam genetik materyal bulmak için tek yer kemik değil; yumuşak dokulardır. Bu nedenle girişimlerin çoğu son birkaç yüzyıl içinde soyu tükenmiş hayvanlara odaklanmaktadır. Çünkü korunan müze örneklerinin kıllarından, derilerinden ve tüylerinden DNA parçaları almak mümkündür. Yünlü mamut'un durumunda ise, Sibirya permafrost bölgelerinde düzinelerce yumuşak doku örneğin bulunmuştur. Burası 10.000 yıllık büyük bir derin dondurucudur.

DNA'nın Canlı Bölümlerini Çıkarma

fil dnası

Tüm yaşamın genetik planı olan DNA, bir organizmanın ölümünden hemen sonra bozulmaya başlayan şaşırtıcı derecede hassas bir moleküldür. Bu nedenle, bilim insanlarının milyonlarca baz çiftinden oluşan tamamen bozulmamış bir yünlü mamut genomunu geri kazanma şansları düşük. Bunun yerine, işlevsel genler içerme ihtimali olan bozulmamış DNA'nın rastgele uzantılarına razı olacaklar.

İyi haber şu ki, DNA geri kazanımı ve replikasyon teknolojisi üstel bir hızda ilerliyor ve genlerin nasıl inşa edildiğine dair bilgiler sürekli olarak gelişiyor. Bu yüzden kötü şekilde hasar görmüş yünlü bir mamut geninin "boşluklarını doldurmak" mümkün olabilecek. Tam bir Mammuthus primigenius genomuna denk olmayacak ancak mevcut en iyi alternatif olarak görülecek.

Hibrit Genom Oluşturma

hibrit fil

İşler burada karmaşıklaşmaya başlıyor. Bozulmamış yünlü mamut DNA'sını geri kazanma şansının olmadığı anlaşıldığında, bilim adamları, belirli yünlü mamut genlerini canlı bir filin genleriyle birleştirerek hibrit genom oluşturmaktan başka seçeneğe sahip olmayacak.

Bilim adamları Afrika fili genomunu yünlü mamut örneklerinden kazanılan genlerle karşılaştırarak, "mamutluğu" kodlayan genetik sekansları tanımlayabilir ve bunları uygun yerlere yerleştirebilirler. Diğer taraftan, her ne kadar yünlü mamut için işe yaramayacak olsa da, daha az tartışmalı bir yol da mevcut: Varolan evcil hayvan popülasyonundaki ilkel genleri tanımlamak ve bu canlıları vahşi atalarına yakın bir şeye dönüştürmek (bu bir program ve şu anda sığır üzerinde uygulanarak auroch'u (yaban öküzü) diriltmek amaçlanıyor).

Canlı Hücreyi İmplant Etme

Koyun Dolly'yi hatırlıyor musun? 1996'da genetiği değiştirilmiş bir hücreden klonlanan ilk hayvandı (Dolly'nin teknik olarak üç annesi vardı: Yumurtayı veren koyun, DNA'yı sunan koyun ve implante edilen fetusu fiilen taşıyan koyun). Proje ilerledikçe, hibrit yünlü mamut genomu bir fil hücresine (somatik bir hücre, örneğin özel bir deri veya iç organ hücresi veya daha az farklılaşmış bir kök hücre) implante edilebilir. Birkaç kez bölünen zigot ardından dişi bir konakçıya verilebilir. Ancak bir hayvanın bağışıklık sistemi "yabancı" organizmalar olarak algıladığı şeylere oldukça duyarlıdır ve düşük yapmayı önlemek için karmaşık teknikler gerekecektir. Fikirlerden biri implantasyon işlemine genetik olarak dayanıklı olması için tasarlanmış dişi fil yetiştirmektir.

Genetiği Değiştirilmiş Yavruları Yetiştirme

fil

Dişi Afrika filinin genetiği değiştirilmiş yünlü mamut fetüsünü doğurduğunu ve tüylü, parlak gözlü bebeğin dünyaya başarıyla geldiğini varsayalım. Bu elbette önce dünya çapında manşetlere neden olacaktır. Peki ya sonra? Gerçek şu ki hiç kimsenin bir fikri yok. Anne Afrika fili bebeği benimsemeyebilir ve ona bakabilir ya da "farklı" olduğunu fark edebilir ve kaderine terk edebilir. İkinci durumda yünlü mamutu yetiştirmek araştırmacılara düşecek. Ancak bebek mamutların nasıl büyüdüğü ve sosyalleştiği hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyor. İdeal olarak, bilim adamları aynı anda doğacak dört ya da beş bebek mamut ayarlayabilir ve bu sayede bu yeni nesil eski filler aralarında birleşerek bir topluluk oluşturabilirler.

Soyu Tükenmiş Türleri Vahşi Doğaya Bırakma

Soyu tükenmiş hayvanları geri getirmek

Tek bir anneden farklı cinsiyetlerde beş ya da altı mamutun doğması durumunda, yani en iyi senaryo gerçekleştiğinde, bilim adamları bir noktadan sonra onları doğaya bırakmak zorunda kalacaklar. Yünlü mamutlar soğuk ortamlarda yaşadığından doğu Rusya veya ABD'nin kuzey ovaları en uygun adaylar arasında. Zira bu hayvanlar yaşamlarını sürdürmek için çok geniş arazilere ihtiyaç duyuyorlar.

Tarih Tekerrür Edebilir

Soyu tükenmiş hayvanları geri getirmek

Şüphesiz artık mamutların bir zamanlar yaşadığı çevreye benzer bir dünyaya sahip değiliz. Her şey plana uygun gitse bile yünlü mamutların yaşamak için yeterli besini bulabileceğinin garantisi yok. Avcıların hedefinde olacakları da kuvvetle ihtimal. 2 metre uzunluğundaki dişleri kara borsada satabilmek için en zorlu kanunlara bile karşı geleceklerdir. Mamutların yeni fauna ve ekosistemde ne tür etkilere yol açacakları bilinmiyor. Kendilerinden daha küçük otçulların soylarının tükenmesine bile yol açabilirler. Pleistosen dönemde bulunmamış parazit ve hastalıkların yayılmasını sağlayabilirler. Kısacası ihtimaller sınırsız.

Fon Bulma

Son birkaç yılda, sanayileşmiş ülkeler çevre girişimlerine etkileyici miktarda bütçe ayırıyor. Sivil toplum kuruluşları da emirlerinde nakit paraya sahipler. Ancak yünlü mamutu geri getirmek için en iyi ihtimal bir devlet kurumundan ya da üniversite düzeyinde araştırma projeleri için başvurulan kaynaklardan (ABD'deki ana destekçiler Ulusal Bilim Vakfı ve Ulusal Sağlık Enstitüleri'dir) hibe almak olacak. Ancak vakıflar ya da devlet kurumları bu paranın nesli tükenmiş bir tür yerine, tükenmekte olan risk altındaki türlere harcanması gerektiğine karar verebilir. Bu da araştırmacıları bekleyen zorlu sınavlar arasında yer alıyor. (Proje elbette eksantrik bir milyarder tarafından makul bir şekilde finanse de edilebilir ancak bu daha çok filmlerde gerçekleşiyor.)