Bir vaha, doğal bir su kaynağı veya kuyu etrafında gelişen, çölün ortasında gür yeşil bir alandır. Bir anlamda adanın tersi sayılabilir, çünkü etrafı kum veya kaya denizi ile çevrili küçük bir su alanıdır. Vahaları tespit etmesi oldukça kolaydır — en azından yüksek kum tepelerine sahip olmayan çöllerde. Vaha böyle bir ortamda hurma ağacı gibi ağaçların kilometrelerce uzandığı tek yer olacaktır. Yüzyıllar boyu, ufukta bir vahanın görülmesi çöl gezginlerince çok hoş karşılanmaktaydı.
Vahanın Bilimsel Açıklaması
Bir vahada ağaçların filizlenmesi şaşırtıcı görünebilir. Zira tohumları nereden geliyor diye düşünebilirsiniz. Bilim adamları bu mucizevi olayı göçmen kuşların havadan su parıltısını görmeleri ve su içmek için aşağı inmeleriyle açıklıyor. Daha önce yuttukları tohumlar su birikintisinin etrafındaki nemli kumda birikir ve yeterince sert olanlar filizlenerek vahanın etrafındaki ağaçları meydana getirirler.
Afrika'nın Sahra bölgesi veya Orta Asya'nın kurak bölgeleri gibi çöl bölgelerindeki kervanlar, zorlu çöl geçişlerinde hem develeri hem de sürücüleri için uzun süre bu tür yiyecek ve su kaynaklarına güvendiler. Bugün, batı Afrika'daki bazı yerli halklar, farklı otlatma alanları arasındaki çöllerden geçerken kendilerini ve hayvanlarını hayatta tutmak için vahaları kullanıyor. Ayrıca çöle adapte olmuş pek çok yabani hayvan türü su ararken ve aynı zamanda yanan güneşten korunurken yerel vahalara sığınır.
Vaha Nasıl Oluşur?
Vahalar, rüzgarın çölün alçak noktalarında derin kanallar açarak yeraltı sularını ortaya çıkarmasıyla oluşur. Bu yeraltı suyu uzun zaman önce yağmur olarak düşmüştür. Bazı vahalardaki su 20.000 yıl önce yağan yağmurlardır. Vahalar bu yönüyle çölde palmiye ağaçlarının ve diğer bitkilerin büyüyebildiği tek yer. Palmiye ağaçları 100 yıldan uzun yaşayabiliyor. En üstte görülen vaha Kuzey Afrika'daki Sahra Çölü'ne ait.
Vahanın Tarihsel Önemi
Tarihsel olarak İpek Yolu'nun belli başlı şehirlerinin çoğu, Semerkand (bugün Özbekistan'da), Merv (Türkmenistan) ve Yarkent (Sincan Uygur) gibi vahalar etrafında kuruldu. Bu gibi durumlarda söz konusu vaha elbette bir kaynak suyu ya da kuyu olmayacaktır–bu vaha hem kalıcı bir nüfusu hem de gezginleri besleyecek kadar büyük bir yeraltı nehri gibiydi. Yine Uygur Sincan bölgesinde bulunan Turfan şehrinde olduğu gibi, dünyada sulama işlerini ve yerel tarımı destekleyecek kadar büyük birkaç vaha var.
Asya'daki daha küçük vahalar çöl kervan yoluna kurulan bir otel ve çay evi olan kervansarayları tek başına destekliyordu. Bu yapılar tamamen izole olduğundan genellikle çok az kalıcı nüfusu vardı.
Vaha Kelimesinin Kökeni ve Modern Kullanımı
"Vaha" terimi Türkçe'ye Arapça'dan girdi ancak İngiliz haliyle "oasis"in öyküsü daha farklıdır. Oasis, daha sonra Kıpti "ouahe" terimine evrilmiş olan Mısırca "wh't" kelimesinden gelmiştir. Yunanlılar Kıpti kelimesini ödünç alarak "oasis" haline getirdiler. Bazı bilginler, Yunan tarihçisi Herodot'un aslında bu kelimeyi Mısır'dan alan ilk kişi olduğuna inanıyor. Her halükarda, kelime eski Yunan dönemleri için hayli egzotik görülmüş olabilir, çünkü Yunanistan'ın toprak yapısı geniş bir çölleşme veya vaha içermiyordu.
Ufukta vaha görmek çöl gezginleri için cenneti görmek anlamına geldiğinden, kelime şimdi İngilizce'de herhangi bir rahatlatıcı dinlenme noktasını belirtmek için kullanılıyor — özellikle sıvı içecek sunma vaadi olan barlarda.