Journal of Human Evolution dergisinde kısa süre önce yayımlanan çığır açıcı bir çalışma, Buzul Çağı ergenlerinin yaşamlarına ışık tutarak, günümüz ergenlerine oldukça benzer ergenlik evrelerinden geçtiklerini ortaya koydu. Bu araştırma, yaklaşık 25.000 yıl önce Pleistosen döneminde insan gelişimine dair anlayışımızdaki önemli bir boşluğu dolduruyor.
Victoria Üniversitesi'nden (UVic) paleoantropolog April Nowell liderliğinde yürütülen çalışmada, yaşları 10 ila 20 arasında değişen 13 antik insanın kemikleri analiz edildi. Ekip, kemiklerde, bu bireylerin ölümleri sırasında yaşadıkları ergenlik evrelerini değerlendirmelerine olanak tanıyan farklı belirteçler buldu. Nowell, iskeletin belirli bölgelerini analiz ederek, bir kişinin adet görme ve ses değişimi gibi konularda çıkarımlarda bulunduklarını açıkladı.
Çalışmada Reading Üniversitesi'nden başyazar Mary Lewis tarafından geliştirilen öncü bir teknik kullanıldı. Lewis'in yöntemi, bireyin ulaştığı ergenlik aşamasını belirlemek için köpek dişlerinin mineralizasyonunu ve el, dirsek, bilek, boyun ve pelvis kemiklerinin olgunlaşmasını değerlendirmeyi içeriyor. Lewis, ergenlik evresini tahmin etme yöntemimin Paleolitik fosillere ilk kez uygulandığını söyledi. Bu aynı zamanda biyolojik cinsiyet tahmini için başka bir yöntemin (peptit analizi) en eski uygulamasıdır.
Bulgular, filozof Thomas Hobbes'un tanımladığı gibi tarih öncesi çağlarda yaşamın kötü, acımasız ve kısa olduğuna dair uzun süredir devam eden inanca meydan okuyor. Aksine, çalışma bu Buzul Çağı ergenlerinin nispeten sağlıklı olduğunu ortaya koyuyor. Çalışma örneklemindeki bireylerin çoğu ergenliğe 13,5 yaş civarında başlamış ve 17 ila 22 yaşları arasında tam yetişkinliğe ulaşmıştır. Bu zaman çizelgesi, modern ve varlıklı ülkelerdeki gençlerin zaman çizelgesine oldukça benzemektedir; bu da ergenliğin başlangıcının binlerce yıl boyunca tutarlı kaldığını göstermektedir.
Uzak geçmişimizle bağlantı kurmak zor olabilir, ancak Buzul Çağı ergenlerinin bugün bizim yaşadığımız gibi ergenlik döneminden geçtiğini anlamak onları insanlaştırmaya yardımcı olur. Nowell, araştırmamızın, taş aletleri incelemenin tek başına yapamayacağı bir şekilde bu ergenleri insanlaştırmaya yardımcı olduğunu söyledi. Bu daha derin bağlantı, onların yaşamlarına, sosyal yapılarına ve toplulukları tarafından nasıl algılandıklarına dair daha samimi bir bakış sunuyor.
İncelenen 13 iskelet arasında Romito 2 olarak bilinen ve bir tür cüceliğe sahip bilinen ilk birey olduğu tahmin edilen ergen bir erkek de vardı. Yeni araştırma, Romito 2'nin muhtemel fiziksel görünümü ve sosyal rolü hakkında daha fazla bilgi sağlıyor. Ergenliğin ortalarında, sesi yetişkin bir erkeğe benzer şekilde daha kalın olurdu ve üreme yeteneğine sahip olurdu. Bununla birlikte, ince yüz kıllarıyla muhtemelen hala oldukça genç görünüyordu. Kısa boyu nedeniyle daha çok bir çocuk gibi algılanmış olabilir ve bu da toplumu tarafından kendisine nasıl davranıldığını etkilemiş olabilir.
Bu çalışmadan elde edilen Buzul Çağı ergenlerinin fiziksel görünümleri ve gelişim evreleri hakkındaki spesifik bilgiler, gömülmelerini ve ölümden sonraki muamelelerini yorumlamak için yeni bir mercek sağlıyor. Liverpool Üniversitesi'nden arkeolog ve çalışmanın ortak yazarlarından Jennifer French şunları söyledi: "Elde ettiğimiz bilgiler, bu ergenlerin toplumlarındaki sosyal rollerini ve kültürel önemlerini yorumlamak için yeni bir bakış açısı sunuyor.
Bu ortak araştırma çalışmasına dünyanın dört bir yanından altı kurum katılmıştır: UVic (Kanada), Reading Üniversitesi ve Liverpool Üniversitesi (Birleşik Krallık), Monako Tarih Öncesi Antropoloji Müzesi (Monako) ve Cagliari ve Siena üniversiteleri (İtalya). Ekip, Buzul Çağı ergenlerinin yaşamlarını ve toplumları içindeki rollerini araştırmaya devam ederek tarih öncesi çağlarda insan gelişimi ve sosyal dinamikler konusundaki anlayışımıza önemli katkılarda bulunmaktadır.