Ellis Adası: Avrupalı Göçmenlerin Amerika'ya Alındığı Yer

Ellis Adası, Manhattan yakınlarındaki New York Limanı'nda bulunan küçük bir adadır. Ada, 1892'den 1954'e kadar birincil göçmenlik istasyonu olarak hizmet vermiş ve Amerika Birleşik Devletleri'ne giriş yapan milyonlarca göçmenin işlemlerini gerçekleştirmiştir.

Polonyalı mülteciler, 9/23/1920

Ellis Adası ile ilgili iki bölümlük bir yazı hazırladık. İlk bölümde adanın işlevini, nasıl inşa edildiğini, göçmenlerin ülkeye kabul edilme ve nadiren de olsa kabul edilmeme süreçlerini anlatarak, günümüz Birleşik Devletler'in neden onlarca farklı mezhepten oluştuğunu ifade edeceğiz. Arkasından, göçmenlerin geliş yollarını, neden göç ettiklerini ve en önemlisi neden Amerika'yı hedeflediklerini okuyacaksınız.

Ellis Adası muhtemelen çoğu insan tarafından bilinmez. Fakat "Amerikan Rüyası" denildiğinde tam tersi şekilde herkes bir şeyler anımsayacaktır. İşte bu sloganın çıkmasını sağlayan yer Ellis Adası'nda toplanıp kontrolden geçirilerek ülkeye alınan göçmenlerdi. Bu yazımızda Ellis Adası'ndan bahsediyoruz.

Dünya tarihinin en büyük göçü, 1820'den başlayarak 100 yıl içinde gerçekleşti, 30 milyon Avrupalı, Amerika Birleşik Devletleri'ne geldi. 1892 yılının ocak ayından itibaren, bu insan selinin büyük bir bölümü, yalnızca 30 metre genişliğindeki bir "huni"den, New York limanının göçmen istasyonu Ellis Adası'nın Kayıt Odası'ndan geçerek içeriye aktı.

Ellis Adası Nasıl Açıldı?

1892'de açılan Ellis Adası ve Amerikan Rüyası'nın başladığı yer
Yüzyıl başında ABD'ye gelen göçmenler özgürlük umudunun, iş ve servet olanaklarının çekimine kapılmışlardı. Amerika'yı çeşitlilik açısından başka hiçbir ülkede görülmemiş bir farklı kültürler ve diller mozaiğine dönüştürdüler

Ellis Adası açılmadan önce, otuz beş yıl boyunca tek bir yılda sayıları 476.000'i bulan göçmenler, Manhattan'ın ucundaki Castle Garden'a inmişlerdi. Ancak 5.000 kişi alabilen Castle Garden, 1855-1890 arası New York eyaletince yönetildi ve bu zaman dilimi içerisinde 8 milyon kişinin işlemi yapılmıştı. Eyalet kuralları zorbalıkla, hileyle veya sayıları durmadan artan göçmenlerin baskısıyla çiğneniyordu. 1880'lerde burası, yeni gelenlerin dolandırıcıların veya rüşvet alan görevlilerin ağına düştükleri yer olarak ün kazanmıştı.

1891'de federal hükümet yeni bir Göçmen Bürosu kurdu ve yeni kabul istasyonu olarak 1,3 hektarlık Ellis Adası'nı seçti. Adını eski sahibinden alan bu ada, İngiltere'ye karşı açılan 1812 Savaşı sırasında tahkim edilmiş ve silah deposu olarak kullanılmıştı. Hükümet, yeni istasyonu birkaç ahşap binada açtı ve denizi toprakla doldurarak 1893'e kadar adanın büyüklüğünü dört katına çıkardı.

1892'den sonraki göç akınından %72'si New York limanından geçti ve bunun da %8 veya 10'u Ellis Adası'ndan giriyordu. Toplam olarak aşağı yukarı 12 milyon kişi, Amerikan Birleşik Devletleri'ne Ellis Adası'ndan girmişti. Bugünün 10 Amerikalısından 4'ü, atalarının izini geriye doğru, buraya kadar sürebilir. 1897'de bir yangınla harap olan merkez, minare benzeri dört kulesiyle kırmızı tuğla bir bina yapılarak yenilendi. Binanın tam ortasında büyük Kayıt Odası bulunuyordu; yanında mutfaklar, yatakhaneler ve bir çamaşırhane vardı.

Amerika Topraklarına Girişi Engellenenler

Musevi şair Emma Lazarus
Musevi şair Emma Lazarus

Kayıt Odası'nın bir amacı da, "istenmeyenleri" eleyerek dışarıda bırakmaktı. Başlangıçta elenenler akıl hastaları, suçlular, yoksullar ve "tiksindirici veya bulaşıcı hastalığı" olanlar diye sınıflara ayrılmıştı. İşverenler onları düşük ücretlerle çalıştırmaya kalkışmasınlar diye yeni gelenlerin kendilerini bekleyen hazır bir işi olmasına izin verilmiyordu. Giderek listeye başka "istenmeyen" sınıflar eklendi: çok eşliler, fahişeler, anarşistler.

Gelenler karaya çıkmadan önce göçmen bürosu görevlileri bir ön gözlem yapmak üzere gemilere biniyorlardı. Birinci mevki ve ikinci mevki yolcularının hemen girmelerine izin veriliyor ve onlar Ellis Adası'ndan geçmek zorunda bırakılmıyordu. Buna karşılık, çoğunluğu pek yoksul insanlardan oluşan güverte ve ambar yolcularına kimlik kartları yapıştırılıyor ve mavnalara bindirilerek kabul istasyonuna götürülüyorlardı. Tekneler onları Ellis Adası'na getirirken görkemli Özgürlük Heykeli çıkıyordu karşılarına, koskocamandı, 1886 yılında daha yeni dikilmişti. Üzerinde Musevi şair Emma Lazarus'un, kaidesine sonradan bir bronz plakayla yerleştirilmiş şiir vardı.

… Bana özgürce soluk almayı özlemiş,
yorgun, yoksun
Halk yığınlarını getir
Kucak açmış kıyılarının havasını
koklamayı
Onları, evsizleri gönder bana
Fırtınaya tutulmuşları,
Altın kapının yanında kaldırıyorum
ışığımı!

Şair Emma Lazarus

Yeni göçmenlerin "özgürce soluk alıp alamayacaklarını" öğrenme olanağı yoktu. Bir yazar yaşananları "Son Yargı gününün dünya üzerindeki en yakın benzeri" olarak tanımlanmıştır.

Ellis Adası'ndaki Göçmenlere Sağlık Kontrolü

Göçmenler tek sıra halinde muayeneden geçiyor, görevli hekimler ciddi bedensel veya ruhsal hastalığı olanları geri yolluyordu
Göçmenler tek sıra halinde muayeneden geçiyor, görevli hekimler ciddi bedensel veya ruhsal hastalığı olanları geri yolluyordu

Ellis Adası'na getirilen göçmenler tek sıra halinde Büyük Salon'a giriyorlar, "kafes" diye bilinen demir parmaklıkların arasından yürüyorlardı. Tıbbi muayenelerini yapanlar, onlarda sağlık kusurları arıyorlar ve bulgularını omuzlarına tebeşirle yazıyorlardı: G guatr demekti, K fıtık ve X de zeka geriliği. Bulaşıcı hastalıklar için ayrı bir kontrolden geçiyorlardı. En sık rastlanan geri çevrilme nedeni, ileride körlüğe yol açabilecek trahom hastalığıydı. Sonra kayıt işlemine sıra geliyordu, bir çevirmen yardımıyla göçmenlere "Paran var mı?", "Okuman yazman var mı?", "Yol paranı kim ödedi?" gibi 30 kadar soru soruluyordu.

Bu heyecanlı köylülerle karşı karşıya kalan resmi görevliler kimi zaman yanlış bilgi yazıyorlardı. Birçok göçmenin Ellis Adası'ndan yanlış adla ayrılmış olduğu söylenir. Bir "Johannes" Joe Arness'e dönüşebilirdi; bir Alman o kadar korkmuştu ki sorulduğunda "Ich vergessen!" (Unuttum) diye yanıtlayınca ismi "Ferguson" olarak kayda geçirilmişti. Akıl karıştıran, acımasız bir süreçti ve bu merkeze "Gözyaşı Adası" adının takılmasına yol açmıştı ancak geri çevrilenler nispeten azdı. 10 göçmen adayından ancak 2'si geri gönderiliyordu, genelde toplum açısından "istenmeyen kişi" oldukları için değil de, ileride devlete yük olabilecekleri için.

Bir kez salondan çıkınca eşyalarını geri alıyor, ailelerinin yanına varıyor, sonra ya New York ya da New Jersey'ye giden feribotlara biniyorlardı. Giyecek çıkınlarını sımsıkı kavramış ve canlarını kurtardıkları için içleri rahatlamış olarak bilinmedik bir toprakta kendilerine yeni bir yaşam kurmak için yola koyulma zamanıydı.


Amerika'ya Göçmenler Nereden Geldi?

19. yüzyılda, Avrupa'dan ABD'ye gelen göçmenler yoğun bir etnik gruplar karışımıydı. Bunun tersine, Arjantin'e giden göçmenlerin çoğu İtalya ve İspanya'dandı ve yeni Avusturyalılar ile Kanadalıların çoğu İngilizce konuşanlardandı.

On dokuzuncu yüzyılda Avrupa'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne çok çeşitli etnik gruplar göç etmiştir. Buna karşılık, Arjantin'e göç edenlerin çoğunluğu İtalya ve İspanya'dan gelirken, Kanada ve Avusturya'dan yeni gelenlerin çoğunluğu İngilizce konuşuyordu.

Göçmen seli dalga dalga geldi:

  • 1820-1860 arası, çoğu Kuzey ve Batı Avrupa'dan yaklaşık beş milyon insan ABD'ye geldi. 1845'te İrlanda'da yaşanan kıtlık İrlanda'dan bir göçmen seli getirdi: 1847 ile 1854 arasında bir milyonu aşkın İrlandalı ABD'ye kaçtı. 850.000 göçmen de Almanya'dan geldi.
  • 1860'dan 1930'a kadar, çoğu Doğu ve Güney Avrupa'dan yaklaşık 27 milyon göçmen ABD'ye geldi. 1900 ile 1914 arasında İtalya'dan 3 milyonu aşkın, Rusya'dan ve Baltık devletlerinden toplam 2,5 milyon, Orta ve Doğu Avrupa'nın başka yerlerinden 3 milyonu aşkın göçmen geldi. Daha az sayıda göçmen Fransa'dan, daha da azı, Güney Amerika'da ilişkileri olduğu için İspanya'dan geldi.

Bu arada, Amerika'nın batı kıyısında, XIX. yüzyılın ikinci yarısında, küçük çaplı bir göç dalgası Çin'den aktı. 1854 ile 1900 arasında California'da bulunan altının peşine düşen 300.000'den fazla Çinli göçmen ABD'ye girdi.

Avrupalılar Topraklarını Neden Bıraktı?

Ellis Adası'ndaki göçmen çocuklar
Ellis Adası'ndaki göçmen çocuklar

19. yüzyılda Avrupa kıtası, toplumsal ve siyasal değişikliklerle kaynayan huzursuz bir dönem yaşıyordu. Ne var ki gene o yüzyıl boyunca Avrupa, tarihin o güne kadar görmediği bir uygarlık düzeyine ulaştı, kıtanın içindeki değişimler denizaşırı yayılmalara yansıdı. Sanayi, daha önce zengin olan kuzeyde, sonra da daha yoksul, daha kırsal olan güneyde şehirleri büyüttü, kırsal alandaki nüfusu merkezlere çekti. Tarım gelişti. Zenginlik arttıkça daha sağlıklı koşullarda yaşayan nüfus arttı. Avrupa nüfusu yüz yıl içinde iki katının da üstüne, 190'dan tam 423 milyona çıktı. Hükümetler göçlere o sırada işlerine geldiği için izin verdiler, hatta desteklediler.

Milyonlar kıta içinde oradan oraya taşındı ve gene milyonlar, belki topu topu elli milyon insan denizaşırı ülkelere, Brezilya, Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada, Güney Afrika, Arjantin ve ABD'ye gitti. Kimileri hükümetlerinden kaçıyor, kimileri ise sadece genç ve hırslıydılar. Göç genellikle, korku, hoşnutsuzluk, daha iyi bir yaşam özlemi ve önceden gitmiş olanlardan gelen bilgiler gibi sebeplerden kaynaklanan kişisel kararlar sonucuydu. Göçü çekici kılan bir dürtü de yolculuk koşullarının giderek daha kolaylaşmasıydı. 1843'te buharın ve uskurla çalışan yolcu gemisinin ortaya çıkışı, okyanus ötesi yolculuklarda umulmadık bir artışa olanak sağladı.

Göçenlerin çoğunun hedefi Amerika'ydı. Yeni Dünya, dini baskıdan, vergilendirmeden ve toplumsal kısıtlamalardan kurtulmak demekti. Ama en önemlisi, ekonomik açıdan daha iyi bir yaşam umuduydu. Daha 1840'larda bir Amerikan yurttaşı, Avrupa'da yaşayan benzerinden beş kat daha çok kazanabiliyordu. Toprak batıda ucuzdu ve 1869'dan beri göçmenler yeni yapılan kıta aşırı demiryoluyla batıya gidiyorlardı. Toprak giderek azalıyor olsa da, birdenbire gelişen şehirlerde hemen iş bulmak kolaylaştı. Daha iyi ulaşım olanakları umut dolu haberlerin de Avrupa'ya hızla gönderilmesine olanak sağladı. İşi iyi giden bir göçmen, başka beş, on, yirmi göçmene de esin kaynağı olabiliyordu.

ABD Bu Göçlerden Nasıl Etkilendi?

New York'un Lower East Side Mahallesi, kirası ucuz daireleriyle Batı dünyasının nüfus yoğunluğu en yüksek bölgelerinden biri haline geldi
New York'un Lower East Side Mahallesi, kirası ucuz daireleriyle Batı dünyasının nüfus yoğunluğu en yüksek bölgelerinden biri haline geldi

Göçmen dalgalarının kısa vadede yarattığı bir sonuç, Amerika'nın bir "uluslar ulusu" haline gelmesiydi. Yüzyılın ilk yıllarında, Amerikalıların neredeyse yedide biri Amerika dışında doğmuştu. Wisconsin gibi kimi eyaletlerde nüfusun yaklaşık dörtte biri yabancı doğumluydu.

ABD'ye yeni gelenlerin özümsenmesine sık sık yakıştırılan "potada eritme" benzetmesi, gerçeği sadece kısmen dile getirir. Aslında, birdenbire kimliğini yitirmek tehlikesiyle karşı karşıya kalan göçmenler birdenbire sık sık sarılmak, kültürlerinden ve dillerinden yarattıkları dokunun üzerine Amerikalılığı yakıştırmak eğilimindeydiler. Göç birleştirmedi, tersine, parçalara ayırdı. İngiltere'de İrlanda sorunu, İrlanda'yla ilişkili bir sorundu; Amerikalı politikacılar içinse aynı şey İrlandalı göçmenlerin sorunlarıyla baş etmek demekti.

Zamanla her büyük şehrin bir Polonya mahallesi ya da bir "Küçük İtalya"sı oldu. Massachusetts'teki Lawrence dokuma tezgahlarında çalışan işçiler tam 45 ayrı dil konuşuyorlardı. 1910'da New York, Chicago, Detroit ve Boston şehirlerinin nüfusunun dörtte üçü göçmenler ve onların Amerika doğumlu çocuklarıydı. O tarihte New York'un Lower East Side Mahallesi'nde 4 kilometrekarelik bir bölgede 540.000 Yahudi nüfusu vardı ve 1912'de New York'ta bir milyon yani 1948'de kurulan yeni İsrail Devleti'nin nüfusu kadar Yahudi yaşıyordu.

Chicago'nun tarihçesi bir göçmen şehrinin öyküsüdür. 1830'da burası bir sınır köyüydü. 1870'te 300.000 nüfusu vardı. 1871'de yandı kül oldu, yeniden kalkındı ve 20 yıl sonra nüfusu yaklaşık 1 milyona çıktı. Nüfusun hemen hemen yüzde 80'i 40 ayrı ulustan gelme göçmenler ya da onların çocuklarıydı. Birçok mahallenin niteliği değişti, İrlandalılar ve Almanlar, yeni gelen İtalyanlar ve Yahudilere yer açtılar ve aralarında sık sık şiddetli kavgalar, çatışmalar patlak verdi.

Günümüzde Ellis Adası

Liverpool'dan ABD'ye bir güverte bileti 1860'larda sadece 3 pound oldu. Ama göçmenler, aşırılı kalabalık gemilere sıkış tıkış bindiriliyor; deniz tutması, yiyecek ve su sıkıntısı gibi sorunlarla baş başa bırakılıyordu
Liverpool'dan ABD'ye bir güverte bileti 1860'larda sadece 3 pound oldu. Ama göçmenler, aşırılı kalabalık gemilere sıkış tıkış bindiriliyor; deniz tutması, yiyecek ve su sıkıntısı gibi sorunlarla baş başa bırakılıyordu

I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi Yeni Dünya'ya göçmen akının azalttı. Bu arada Birleşik Devletleri'ndeki genel eğilim de, "denizler ötesinden gelen yığınların" aleyhine döner gibi oldu. Neden ırkçılıktı. Gelişen ve zenginleşen Amerikan toplumunda karar noktalarındaki insanlar genellikle "Kuzey Avrupa kökenli, iyi eğitimli beyazlar"dı. Güney Avrupalı yoksul göçmen akını sürüp gittikçe iktidarın kulislerdeki tutumu da değişmeye başladı. Kendilerini Amerika doğumlu seçmenlerine karşı sorumlu hisseden siyasetçiler, göçmenlerin önünü yasal olarak nasıl kesebilecekleri sorunuyla karşı karşıya kaldılar.

Genelde Güney ve Doğu Avrupalılara, diğer Avrupalılara oranla daha cahil gözüyle bakılıyordu. Başkanın vetosuna rağmen 1917 yılında göç akınının önünü kesmek için göçmenlere uygulanacak bir okur-yazarlık testi öngörüldü. Bunu çok geçmeden başka kısıtlamalar izledi. 1921'de konulan bir kota sistemi belirli bir ulustan gelen göçmenleri 1910'da ABD'de bulunan aynı ulustan göçmen sayısının yüzde 3'ü olarak sınırlandırdı. Bu da göçmen sayısını yılda 350.000'e indirdi ve böylece yerleşik göçmen toplulukları lehine bir ayrımcılık yapılmış oldu.

1943'te göçmen kabul istasyonu Manhattan'a taşındı; Ellis Adası sınır dışı edilen veya belgelerinde sorun çıkan göçmenler için bir alıkoyma merkezine dönüştürüldü.

Ellis Adası Hakkında Sık Sorulanlar

Ellis Adası nedir?

Ellis Adası, Manhattan yakınlarındaki New York Limanı'nda bulunan küçük bir adadır. Ada, 1892'den 1954'e kadar birincil göçmenlik istasyonu olarak hizmet vermiş ve Amerika Birleşik Devletleri'ne giriş yapan milyonlarca göçmenin işlemlerini gerçekleştirmiştir.

Ellis Adası neden önemlidir?

Ellis Adası, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında milyonlarca göçmen için Amerika'ya açılan kapıyı sembolize ettiği için önemlidir. Amerikan göç tarihinde çok önemli bir rol oynamıştır.

Ellis Adası'nın kuruluş amacı neydi?

Ellis Adası'nın temel amacı Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen göçmenlerin işlemlerini yapmak ve denetlemekti. Göçmenlerin ülkeye kabul edilmeden önce tıbbi muayenelerden ve yasal denetimlerden geçtiği bir göçmenlik istasyonu olarak hizmet veriyordu.

Ellis Adası'ndan kaç göçmen geçmiştir?

Faaliyette olduğu yıllar boyunca Ellis Adası'ndan 12 milyondan fazla göçmenin geçtiği tahmin edilmektedir. Bu göçmenler Amerika'da daha iyi bir yaşam arayışıyla dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmişlerdir.

Ellis Adası'nda göçmenler için nasıl bir deneyim vardı?

Ellis Adası'na vardıklarında göçmenler, Amerika Birleşik Devletleri'ne giriş için uygunluklarını belirlemek üzere tıbbi muayenelerden, yasal denetimlerden ve mülakatlardan geçtiler. Bu süreç bunaltıcı ve uzun olabilirdi, ancak çoğu kişi için hayatlarında yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyordu.

Ellis Adası hala ziyaretçilere açık mı?

Evet, Ellis Adası bugün de ziyarete açıktır. Adadaki ana bina, göçmenlik süreci ve göçmenlerin deneyimleri hakkında sergi ve bilgi sağlayan Ellis Adası Müzesi'ne ev sahipliği yapmaktadır.

Ellis Adası aracılığıyla aile geçmişimin izini sürebilir miyim?

Evet, Ellis Adası soy araştırmaları için önemli bir kaynaktır. Ellis Adası Vakfı, göçmenlik kayıtlarına ve yolcu manifestolarına çevrimiçi erişim sağlayarak bireylerin Ellis Adası'ndan geçen atalarını aramalarına olanak tanır.

Ellis Adası bir göçmenlik istasyonu olarak ne zaman kapandı?

Ellis Adası 1954 yılında bir göçmen istasyonu olarak faaliyet göstermeyi bıraktı. Kapanışından sonra ada restorasyondan geçti ve sonunda Ulusal Park Hizmeti tarafından yönetilen Özgürlük Anıtı Ulusal Anıtı'nın bir parçası oldu.

Ellis Adası'nın günümüzdeki önemi nedir?

Ellis Adası, Amerikan göç tarihinin ve Amerika Birleşik Devletleri'nin çeşitli kültürel dokusunun bir sembolü olarak durmaktadır. Amerika'da daha iyi bir yaşam arayışıyla gelen milyonlarca göçmenin öykülerini ve deneyimlerini koruyan bir müze ve anıt olarak hizmet vermektedir.

Kaynaklar: