Çoğunlukla öjenik hareketin babası olarak tanınan Francis Galton Afrika'da keşiflerden, psikoloji, istatistik ve parmak izi kontrolüne uzanan çok çeşitli alanlarla ilgilenen bir kişiydi. Tertius ve Violetta Galton'un dokuz çocuklarının en küçüğüydü. Kendinden daha büyük kuzeni Charles Darwin'le büyükbabaları Erasmus Darwin vasıtasıyla akrabaydı.
Francis Galton'un İlk Yılları
Darwin gibi Francis Galton'un da tıp alanında eğitim alacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Birmingham'daki tam teşekküllü hastanede eğitimine başladı ama 1839 yılında Londra'daki King's College'a geçiş yaptı. Beagle gezisinden yeni dönmüş ve Emma ile yeni evlenmiş Darwin yakınlarında oturuyordu. Edinburgh'daki tıp deneyiminden nefret eden Darwin anlaşıldığı kadarıyla Galton'u tıp eğitimini bırakarak kendi üniversitesi Cambridge'e gitmeye ikna etmişti. Ekim 1840'ta, Galton matematikte onur derecesiyle mezun olacağını ümit ederek Trinity College'a gitmiş ancak ortalama bir dereceyle mezun olmuştu.
Altı yıl boyunca amaçsızca sürüklendikten sonra Francis Galton Namibya'nın keşfedilmemiş kısımlarına bir keşif gezisi düzenleyerek yeni bir kabileyi, Ovamboları keşfetti ve titiz enlem, boylam ve sıcaklık ölçümleri yaptı. 1852'nin başında İngiltere'ye döndüğünde Royal Geographical Society (Kraliyet Coğrafya Cemiyeti) tarafından Kurucu Madalyası ile ödüllendirildi. 1853 yılında Peterborough Katedrali'nin dekanı George Butler'ın kızı Louisa Butler ile evlendi ve ilk kitabı Tropical South Africa (Tropikal Güney Afrika) yayımladı.
İki yıl sonra Art of Travel (Seyahat Sanatı) adlı çok başarılı rehber kitap yayımladı. Ancak geriye dönük hava raporu haritaları yapmakla ilgilenmeye başlamıştı, bu süreçte rüzgarın saat yönünde devindiği yüksek basınç sistemlerini keşfetti. Bu çeşitli adımlar Galton'un kariyerinin ilk kısmını oluşturdu.
Yeteneğin Aktarılması Fikri
İkinci kısım Darwin'in 1859'da On the Origin of Species (Türlerin Kökeni) adlı eserini yayımlamasıyla başladı. Darwin doğal seçilimin nasıl işliyor olabileceğini göstermek için yapay seçilim örnekleri – örneğin çok süslü güvercinler – kullanmıştı. Francis Galton, eğer seçilim güvercinler için işliyorsa, insanlar için de işleyebilir diye düşündü. Belki insan ırkı da seçici üreme ile geliştirilebilirdi.
1865'te Viktoryen dönemin çok sayıdaki yüksek kalite süreli yayınlarından biri olan MacMillan's Magazine'de Galton'un "Kalıtımsal yetenek ve karakter" başlıklı yazısı yayımlandı. Bu yazıda onu ve onu takip eden 1869 tarihli Hereditary Genius (Kalıtımsal Dahi) adlı kitabında ünlü kişilerin yakın akrabalarını inceledi. Eğer "yetenek ve karakter kalıtımsalsa" diye düşündü, bu seçkin kişilerin daha yakın akrabalarının daha uzak akrabalarına göre daha seçkin olmaları olasıydı. Galton ayrımcılığı ve görevi kötüye kullanmayı – yani, seçkin bir adamın oğlunun yerini sağlama alabileceğini – göz ardı ederek durumun gerçekten de böyle olduğu sonucuna vardı.
Hereditary Genius insan ilerleyişinin ya da bireylerin kişisel özelliklerinin tarihi araştırmasının ilk örneği kabul edilir. Ayrıca Francis Galton, bu bağlamda "doğa mı yetişme mi?" kalıbını ilk kullanan kişidir. Hatta bu konuyu sağlam kanıtlarla temellendirmek için anket hazırlayarak Kraliyet Cemiyeti'nden 190 kişiye gönderdi. Bu kişilerin ailelerinin özelliklerini cetvel haline getirdi ve bilime ilgilerini "doğuştan" mı diğerlerinin desteğiyle mi olduğunu bulmayı denedi. Bu çalışmalar 1874 yılında English Men of Science: Their Nature and Nurture (İngiliz Bilim İnsanları: Doğaları ve Yetiştirilişleri) adıyla kitap haline yayımladı.
Kazanılmış Özellikler
1875 yılında Darwin'in The Variation of Animals and Plants under Domestication (Evcilleştirilmiş Hayvan ve Bitkilerdeki Varyasyonlar) adlı kitabının ikinci basımı yapıldı. Francis Galton'un merakını uyandıran "Geçici Pangenez Hipotezi" başlıklı bölümdü. Darwin doğal seçilimin işlemeye devam etmesi için bir varyasyon kaynağına ihtiyaç duyuyordu. Gemül adını verdiğini parçacıkların "eşey unsurları meydana getirmek için" vücudun değişik parçalarından toplandığını ve "bir sonraki nesilde gelişimlerinin yeni bir canlı yarattığını" ileri sürüyordu.
Charles Darwin varyasyonları üreten iki mekanizma düşünmüştü. İlki, üreme organlarının gemüllerin uygun şekilde toplanmasını önleyen bir hasara maruz kalmasıydı. İkincisi, gemüller "değişen koşulların doğrudan etkisiyle" değişikliğe uğrayabilirdi. Bu değişmiş gemüller daha sonra yavrulara naklediliyor ve pek çok kuşak sonra değişiklik kalıtımsal oluyordu.
Francis Galton, değişen çevre koşullarıyla gemüllerin farklılaşması fikrinden hoşlanmadıysa da Darwin'in hipoteziyle çok ilgilenmişti. Buradan yola çıkarak kendi kalıtım teorisini oluşturmaya girişti. Teorisi Alman evrim biyoloğu August Weismann'ın – kalıtım sadece irsiyet hücreleri (yumurta ve sperm hücrelerinde) aracılığıyla gerçekleşir, yani kazanılmış özellikler sonraki nesillere aktarılmaz (Weismann bu noktayı Galton'a yazdığı 1889 tarihli mektupta belirtmişti) diyen – irsiyet plazması teorisinin bir versiyonuydu.
Antropometri Laboratuvarı Kuruluyor
Ama Francis Galton bir kuramcıdan ziyade pratik bir bilim insanıydı. Bilhassa insan özellikleriyle ilgili verileri analiz etmek istiyordu. Darwin ve botanikçi Joseph Hooker'ın tavsiyesiyle, ıtırşahi (tatlı bezelye) tohumlarını ölçmeye karar verdi. Itırşahiyi seçmesinin bir nedeni genellikle çapraz döllenme yapmamasıydı. Galton tohum ölçülerinin bir sonraki nesilde de ata bitkiler gibi dağıldığını buldu. Ama aynı zamanda büyük tohumlu atadan alınan ortalama tohum boyutunun, ortalamaya geri döndüğünü buldu. Bu küçük tohumlar için de geçerliydi. Galton ata tohumların ortalama çapını x ekseni boyunca, yeni neslinkini y ekseni boyunca işaretlediğinde, doğru bir hat elde etti. Şimdi istatistiğin temel ilkelerinden olan regresyon eğrisini ilk kez elde etmişti. Buradan ilk regresyon – ya da onun tabiriyle ters çevirme – katsayısını hesapladı.
1884'te Francis Galton Londra, South Kensington'daki Uluslararası Sağlık Fuarı'nda bir antropometri laboratuvarı kurdu. Ziyaretçilere çeşitli ölçümlerin kayıt edildiği kartlar verildi. Galton kısmi köken verileri toplamayı da başarmıştı. Buradan, ortalamaya regresyonun insanlarda da geçerli olduğunu gösterdi. Ayrıca ön kol uzunluğu gibi bir ölçümü boy ile koordinasyon ekseninde işaretlediğinde, ölçümlerin bağlaşımlılığını gördü ve böylece korelasyon katsayısını elde etti, bu da istatistik tarihinde yeni bir kilometre taşıydı.
1895'te Ulusal Sağlık Fuarı kapandığında Francis Galton antropometri laboratuvarını South Kensington Müzesi'nin Güney Galerilerine (bugün Victoria & Albert Müzesi) taşıdı. Artık parmak iziyle ilgilendiğinden anket formuna başparmak izi için bir yer eklemişti. Arkadaşı Bengal Sivil Hizmetlerden Sir William Herschel parmak izi desenlerinin zaman içerisinde aynı kaldığına dair kilit gözlemi yapmıştı. 1890'larda Francis Galton parmak izi üzerine iki kitap yayımladı ve kişisel kimlik tespitinde parmak izi kullanılmasında önemli rol oynadı.
Kalıtım ve Öjenik
1889 yılında en önemli kitabı Natural Inheritance (Doğal Kalıtım) yayımlandı. Bu kitap üç ana takipçisine esin verdi: Karl Pearson, W. F. R. Weldon ve William Bateson. Pearson ve Weldon'ın ilgisini çeken normal dağılım ve karakterlerin sürekli varyasyonu üzerine bölümlerdi. Fakat Bateson'ın ilgisini çeken başka bir şeydi. Francis Galton bir sorunla boğuşuyordu. Regresyon ile ortalamaya geri dönüş tarafından sürekli engellenen doğal seçilim küçük marjinal adımlarla nasıl ilerleyebilirdi?
Sorunu çözmek için Francis Galton ortalamaya geri dönemeyen varyantları oluşturmak için "organik istikrar" hipotezini öne sürdü. Bateson'a göre bu süreksiz varyantlar heyecan vericiydi. Süreksiz çeşitlenmenin pek çok örneğini derledi ve 1894 yılında Material for The Study of Evolution (Evrim Araştırmaları için Materyal) adıyla yayımladı. Bunların sonucunda 1900'de Bateson, Gregor Mendel'in ilkelerini yeniden keşfetmeye zihnen hazırdı. Mendel'in yasaları Bateson'ın ilgilendiği farlı özelliklerin – örneğin sarı ile yeşil bezelye tohumları – ayrımını ve çeşitliliğini tanımlıyordu.
Tam tersine Pearson ve Weldon, Galton'ın 1898'de ileri sürdüğü Atasal Kalıtım Yasaları denilen yeni modelin sıkı destekçileriydi. Atasal yasa gerçekten tüm genoma uygundu, çünkü kalıtıma ebeveynlerin yarım (0,5), büyükanne ve büyükbabaların dörtte bir (0,5)2, büyük büyükanne ve büyük büyükbabaların sekizde bir (0,5)3 katkıda bulunduğu sürekli seriyi göz önüne alıyordu. Tüm seri toplandığında 1'e eşitti. Pearson ve Weldon, Galton'un Atasal Yasasını farklı özelliklere uygun hale getirmeye çalıştı ama her seferinde Bateson, Mendel'in ilkelerinin verilere çok daha uygun olduğunu göstererek girişimlerini boşa çıkardı.
Francis Galton ve insan zekası
Francis Galton insan zekasını ölçmekle de ilgileniyordu. Antropometri laboratuvar verilerinden ilk kestirimi elde etmişti. Ama daha sonra aklına daha iyi bir fikir geldi. İkizlerin şimdi tek yumurta ikizleri ve çift yumurta ikizleri dediğimiz iki farklı türü olduğunu biliyordu. Bulgularını 1875 tarihli makalesiyle Fraser's Magazine'de yayınladı. Tek yumurta ikizlerinin fiziksel benzerliklerinin ötesinde davranışsal olarak da benzediğini buldu. Zekalarının niceliksel ölçümünü yapamadı çünkü henüz IQ testi oluşturulmamıştı. Fakat sonuçları davranışın ve buna bağlı olarak zekanın belirgin bir kalıtsal bileşeni olduğunu akla getiriyordu.
Galton öjeniği 1883 tarihli Inquiries into Human Faculty and its Development (İnsan Yetisi ve Gelişimi Araştırmaları) adlı kitabında bir dipnotta tanımladı. Öjenik "Yunanca eugenes, yani iyi döl kelimesiyle terimselleştirilerek kalıtımla üstün niteliklere sahip olan üzerine sorularla ilgilenir" diye yazmıştı. Konuşmalarında ve yazılarında öjeniği kullanmaya devam etti ve öjenik 20. yüzyılda popülerlik kazandı. Ama gözde olan iyi dölü (müspet öjeni) geliştirme ve aşağı görüleni ayıklama (menji öjeni) Galton'un fikri değildi.
Francis Galton'un ölümünden bir yıl sonra, 1912'de Londra'da düzenlenen İlk Uluslararası Kongre'de bu fikir hız ve güç kazanmaya başladı. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde, İskandinav ülkelerinde ve en acısı Nazi Almanyası'nda zihnen ya da bedenen sağlıksız görülen kadınların kısırlaştırılmaya zorlanması gibi pek çok talihsiz ve tahmin edilemeyen sonuçlar oldu.
Kısacası, Francis Galton ardında oldukça karmaşık bir miras bırakmıştır. Afrika keşifleri, gezi yazılar, istatistik ve parmak izi gibi çok çeşitli konularda önemli katkılar yapmış ama aynı zamanda dehşet verici sonuçlara yol açan öjeniği kurmuştur.
Francis Galton Hakkında Sık Sorulanlar
Francis Galton kimdir ve ne yapmıştır?
Sir Francis Galton, 19. yüzyılın sonlarında yaşamış bir İngiliz bilim yazarı ve amatör araştırmacıydı. İstatistik, deneysel psikoloji ve biyometri alanlarına büyük katkılarda bulunmuştur. Biyoloji tarihinde Galton, 20. yüzyılın başlarındaki öjenik hareketinin yaratıcısı olarak kabul edilmektedir.
Francis Galton neleri keşfetti?
Bilimsel meteorolojinin başlatıcısı olarak, ilk hava durumu haritasını tasarladı, antisiklon teorisini önerdi ve Avrupa ölçeğinde kısa vadeli iklim olaylarının tam bir kaydını oluşturan ilk kişi oldu. Ayrıca diferansiyel işitme yeteneğini test etmek için Galton Düdüğü'nü icat etti.
Francis Galton psikoloji alanında ne ile tanınıyordu?
Galton ilk deneysel psikologlardan biriydi ve günümüzde Diferansiyel Psikoloji olarak adlandırılan, ortak özelliklerden ziyade insanlar arasındaki psikolojik farklılıklarla ilgilenen araştırma alanının kurucusuydu.
Francis Galton zekayı nasıl inceledi?
Galton, zekayı tepki süresi testleri aracılığıyla ölçmeye çalışmıştır. Örneğin, bir kişi bir sesi ne kadar hızlı algılayıp tanımlayabiliyorsa, o kişi o kadar zekiydi.
Francis Galton'un zeka teorisi nedir?
1869 yılında, topladığı verileri bir araya getirerek "Kalıtsal Deha" başlığı altında yayınlamıştır (Galton, 1869). Bu kitapta Galton, başarının aileden geldiğini ve bir kişi yüksek başarı gösteren biriyle ne kadar yakın akrabaysa, kendisinin de öyle olma ihtimalinin o kadar yüksek olduğunu göstermiştir (Galton, 1869; Mackenzie, 1976). Bunun zeka, başarı ve diğer çeşitli özelliklerin kalıtsal olduğunu kanıtladığını savunmuştur. Bir kişinin çevresinin bu tür özelliklerin gelişimiyle çok az ilgisi olduğunu düşünüyordu.
Kaynaklar: