Sargasso Denizi birçok yönüyle şaşkınlık bırakan özelliklere sahip. 1100 km genişlikte ve 3200 km uzunlukta olan Sargasso, Kuzey Atlas Okyanusu bölgesinde yer alıyor. Eliptik şekilli bu deniz okyanus akıntılarıyla çevrili ve nispeten hareketsiz. Batısında Körfez Akıntısı, doğusunda Kanarya Akıntısı, kuzey tarafında Kuzey Atlantik Akıntısı ve güneyde ise Kuzey Atlantik Ekvator Akıntısı bulunuyor. Bermuda adası ise hemen batı saçaklarında yer almakta.
Sargasso Denizi'nin Eşsiz Özellikleri
"Kıyısı olmayan deniz" adıyla da bilinen Sargasso Denizi, saat yönünde akan bir okyanus akıntısı sistemi içinde yer alıyor. Derinliği 1.500 ila 7.000 metre arasında değişen Sargasso, zayıf akıntılara, düşük yağışa, yüksek buharlaşmaya, hafif rüzgarlara ve ılık, tuzlu sulara sahip. Tüm bunlar termal karışım eksikliği ile birleşince ortaya balıkların temel besin kaynağı olan planktondan yoksun biyolojik bir çöl çıkıyor.
Çevresindeki okyanus akıntılarına rağmen bu deniz alanı soğuk Kuzey Atlantik'in aksine sıcaktır. Bölge stabil hava koşullarına ve sakin rüzgarlara sahip. Dünya'nın hiçbir yerinde görülmeyen bir diğer özelliği de yüzeyinin kahverengi yosunlarla kaplı olması. Serbest yüzen bu kahverengi deniz yosunları Sargassum adına sahip ve denize ismini veriyor.
Sargasso Denizi dört bir yanını çevreleyen akıntılara rağmen şaşırtıcı biçimde sakin olmasına rağmen aynı zamanda bir subtropikal girdaba sahip. Bu girdap yüzeyindeki kahverengi yosunları yavaşça saat yönünde döndürmektedir. Çevredeki hava koşulları dönüşü etkileyebiliyor.
Sargasso'nun Kahverengi Yosunları
Sargasso Denizi'nin yüzeyinde yalnızca kahverengi deniz yosunları yüzer. Bu hayvanlar ıstakoz yumurtasına benzeyen küçük keseleri sayesinde su üstünde kalıyor. Rüzgar ve akıntıyla seyahat eden kahverengi yosunlar, güneydoğudan gelen kıyı bitkileri ile beslenir.
Sargasso'nun kahverengi deniz yosunlarının önceleri bölgeye kıyı rüzgarlarıyla geldiği düşünülürdü. Ancak bugün kanıtlandığı üzere aslında bölgeye özgü endemik canlılardır. Kıyıdan yüzlerce kilometre uzaklıktaki bu "deniz çölünde" büyüdüler. Sargasso sahip olduğu canlı yaşamıyla oldukça özel çünkü Güney Pasifik ve Kuzey Pasifik de benzer akıntılarla çevrili alanlar olmasına rağmen hiçbiri bu kadar kalın deniz yosunu tabakası barındırmıyor.
Bununla beraber, okyanus akıntıları nedeniyle çok sayıda deniz bitkisi ve hatta çöp yakındaki okyanus bölgelerinden Sargasso Denizi'ne sürükleniyor ve bu yosunlara takılıyor. Her bir yandaki akıntılar nedeniyle bir kez Sargasso'nun içine girdiklerinde tekrar dışarı çıkmaları mümkün değil.
Geçmişte bu alandan geçmeye çalışan birçok yelkenli gemi son derece zayıf rüzgarlar nedeniyle kimi zaman neredeyse hareketsiz kalıyordu. Kalın deniz yosunu ise gemilerin hareketini kolaylaştırmıyordu. Sargasso Denizi bu nedenle At Enlemleri adını taşıdı çünkü bölgede haftalarca mahsur kalan İspanyol gemiciler içme sularını kurtarmak için atlarını denize atmak zorunda kaldılar.
Sargasso Denizi'nin Keşfi
Bermuda adalarını kapsayan Sargasso Denizi tarihte ilk kez Portekizli denizciler tarafından 15. yüzyılın başlarında keşfedildi. 1492'de bölgeye ilk yolculuğunu gerçekleştirilen Kristof Kolomb da Sargasso'dan bahsetti. Kolomb alana geldiğinde karşılaştığı deniz yosunu nedeniyle karaya yaklaştığını düşündü. O yıllarda birçok gemicinin deniz yüzeyindeki bitki örtüsüne takılı kalma (aslında asılsızdı) korkusu vardı. Kolomb buna rağmen ekibine devam etmesini söyledi. Girdaba yakalanan gemi ancak 3 gün sonra alandan çıkabildi.
Bermuda Şeytan Üçgeni İlişkisi
Sargasso, batı kısmında Bermuda Şeytan Üçgeni'nin yer aldığı üçgen bir alanın kalbinde yer alıyor. Büyük nakliye ve mavnaların bu alandan kolaylıkla geçtiği ve deniz yosununun bu taşıtlara gerçek tehdit oluşturmadığı bilinse de, geçmişte bu alanda birçok gizemli olay yaşandı.
Alana yelken açılan ilk yıllardan günümüze dek, Sargasso önce kaybolan ve sonra ortaya çıktığında üzerinde tek bir kişinin bulunmadığı gemi vakalarına sahne oldu. 1840'ta London Times'ta haberi yapılan Rosalie isimli gemi böyle bir olay yaşadı. Önce kaybolan ve daha sonra aniden beliren gemide mürettebat yoktu. Yelkenleri açık, sızıntı yok ve değerli mallar hala üzerinde duruyordu. Yarı aç bir kanarya ve kayıp insanları dışında her şey yolundaydı. Rosalie'deki insanlara ne olduğuna dair asla bir ipucu bulunamadı.
Amerikan uskunası Ellen Austin 1881 yılında bu bölgeden geçerken iyi bir hızda seyreden tayfasız bir gemiye rastladı. Kaptan, ele geçirilen gemileri yönetmekten sorumlu ekibini isimsiz gemiye gönderdi. Ancak gemi kayboldu. İki gün sonra ortaya çıktığında gemide kimse yoktu.
Günümüzde de Sargasso Denizi ile ilgili pek çok açıklanamayan olay yaşandı. Bunlardan biri 1955'te Bermuda'nın 220 km uzağında kendi başına sürüklenen Connemara IV idi. Bunun yanı sıra 1960'lı ve 1980'li yıllar arasında Sargasso Denizi'nde insansız yüzen bir dizi tekne ve yata daha rastlandı.
Sargasso Denizi'nin Korunması
Tuhaf özelliklerine rağmen uluslararası deniz bilimciler ve oşinograflar Sargasso Denizi'nin önemini ve daha geniş Kuzey Atlantik ekosistemindeki rolünü kabul ediyor. Oşinograflar Sargasso Denizi için okyanusun altın yağmur ormanı benzetmesini yapmaktalar. Bermuda Bilim Enstitüsü 50 yılı aşkın bir süredir bu alanı inceliyor.
Kahverengi deniz yosunu çevredeki balıkları, kaplumbağaları ve birçok deniz yaşamını besliyor. Yılan balıkları uzun yollardan buralara gelerek yosunları üreme alanı olarak kullanılıyor. Genç deniz kaplumbağaları avcılardan gizlenmek ve olgunlaştıktan sonra evlerine geri dönmek okyanus akıntılarıyla Sargasso Denizi'ne gelirler. Yüzeydeki bitkiler Vahu ve Tuna gibi farklı deniz bölgelerinden göç eden balık türleri için zengin yiyecekler halini alır. Göç eden kambur balinalar için bile harika bir beslenme yeridir.
Ne yazık ki okyanus akıntıları bu bölgeye bir yandan çok sayıda deniz bitkisi ve bir yandan da biyobozunur olmayan plastikler dahil büyük miktarda çöp getiriyor. Bermuda Hükümeti'nin Sargasso Denizi'ni korumak için başlattığı girişimin ana nedeni de bu.