Fransız bir genetikçi olan Eva-Maria Geigl, Kuzey Suriye'deki bir mezarlıkta hayvan kemiklerini incelerken alışılmadık bir keşif yaptı. Atları, katırları ve eşekleri içeren atgil kemiklerine benziyorlardı. Ancak herhangi bir bilinen atgille eşleşmiyorlardı. İlk öngörü bunun Suriye yaban eşeği olarak bilinen soyu tükenmiş bir türe ait olduğuydu. Ancak kemikler Suriye yaban eşeği kemiklerinden de büyüktü.
Suriye yaban eşeği geçmişte çok daha büyüktü. Yıllar geçtikçe boyutu küçülmüştü. Bu yüzden 10.000 yıl önceki Suriye yabani eşeği kemiklerine bakıldı. Ancak hala aynı değillerdi. Bulgular araştırmacıları şaşırttı. Kemikler, 4500 yıl önce antik Mezopotamya'da yaşamış bir hayvan türüne aitti. Tarihteki ilk insan yapımı melez hayvanın bilinen ilk örneğini ortaya çıkarmışlardı. Sümerler onlara kunga dedi. Pek kunga neydi ve ne işe yarardı?
Tarihteki ilk insan yapımı canlı
Bilim insanları, Suriye'nin Halep yakınlarındaki Umm el-Marra'daki bir kraliyet mezar kompleksinden 25 hayvan kemiği çıkardı. Hayvanlar kurban edilerek sahipleri ile birlikte toprağa gömülmüştü. Kemikleri bereketli hilalin en eski yerleşim yerlerinden Tuba Antik Kenti yakınlarında bulmuşlardı.
Hayvanların DNA'sını çözdüklerinde dikkat çekici bir hikayeye ulaştılar. Hayvanların Y kromozomu, Suriye yaban eşeğine ve mitokondriyal DNA ise evcilleştirilmiş bir eşeğe aitti. Mezardaki hayvanlar babadan Y kromozomunu ve anneden mitokondriyal DNA'yı almıştı. Tüm analizler Umm el-Marra'dan gelen kemiklerin %50 Suriye yaban eşeği ve %50 yerli eşek olduğunu doğruladı. Tarihteki bilinen ilk insan yapımı hayvan ortaya çıkarılmıştı.
Kemikleri incelenen hayvan karışık ırktandı. Tesadüfi bir çiftleşme vakası değildi. Genetik olarak planlanmış ve düşünülmüştü. Mezopotamyalılar bu hayvanları yaklaşık 4500 yıl önce yetiştirdi. Sümer belgeleri ayrıntılar net olmasa da kunga denilen bu canlıları yetiştirdiklerini gösterir. Genetik araştırmalar kungayı üretmek için hangi hayvanların kullanıldığını anlamayı sağladı.
Kungalar: Tunç Çağı savaş hayvanları
Bilim insanları kunga iskeletlerini MÖ 2700 ile 2600 yılları arasına tarihlendirir. Bu keşfe dek bilinen en eski hayvan melezi bugün hala yaşayan bir katırdı. Ama bu kunga katırdan bin yıldan daha önceydi. Kunga, katır gibi kısırdı. Attan bile hızlı olan dayanıklı hayvanlardı. Bir Suriye vahşi eşeğinin hızına ve bir yerli eşeğin gücüne sahipti.
Mezopotamya şehri Ur'dan bir eser olan Ur Standardı'nda Sümerlerin savaş arabalarını çekmek için kunga kullandığı görülür. Yukarıdaki görselde kungaların arabaya koşum takımıyla bağlı olduğunu ve burunlarında yüzük olduğunu görebilirsiniz. Ur Standardı, atların savaş arabalarında ve savaşta süvari olarak kullanılmasından çok öncedir.
Ama bereketli hilaldeki insanların neden savaşta eşek kullanmadıklarını merak edebilirsiniz. Neden yeni bir hayvan üretme yoluna girdiler? Eşekler iyi yük hayvanları olmasına rağmen cesur değildir. Ayrıca inatçıdırlar ve emirlere kolay uymazlar. Eşek savaşta kendisini riske atmaz. En önemlisi de hızlı değildir.
Antik Mezopotamyalılar bir eşek gibi çok ağırlık çekebilen ancak aynı zamanda hızlı ve risk almaya istekli bir hayvan yaratmak istedi. Sonuç olarak kunga doğdu. Tarihin ilk insan yapımı hayvanı. Sümer kayıtları kunganın çok değerli bir hayvan olduğundan bahseder. Bunun nedeni onları yetiştirmenin zorluğuydu. Suriye yaban eşeği gibi hızlı bir tür olduğundan evcilleştirmesi zordu.
Sümerler Kungaları sadece savaşta değil, aynı zamanda yüksek sosyal statüye sahip olanlar için bir hediye olarak kullandı. Kungaların Güney Irak'ta Ur'daki soylulardan Suriye'nin Ebla kentindeki kraliyet ailesine hediye edildiğine dair kanıtlar var. Bereketli hilaldeki soylular kungaya saygı duyuyorlardı, peki neden kunga üretmeyi bıraktılar? Kunga bugün neden yok?
Yeni bir hayvan ortaya çıkar
Kungalar, Bronz Çağı'nın süper arabalarıydı. Ancak kısa süre sonra başka bir hayvan kunganın yerini aldı: At. Türkler tarihte at süren ilk toplumlardandır. Yaklaşık 5500 yıl önce Orta Asya'da atı evcilleştirdik. At ilk olarak süt ve et için kullanılmıştır. Kısa süre sonra insanlar onu ulaşım, avcılık ve atlı savaş için kullanabileceğini keşfettiler. 4000 yıl önce yani MÖ 2000'de Hint-Avrupa halkının göçleri sonucu atlar bereketli hilale getirildi. Hint-Avrupalılar Mezopotamya'da ve diğer Yakın Doğu'da yaşayan insanlarla ticarete başladılar. Oradaki insanlara at kullanmayı öğrettiler.
At ticareti, ulaşım ve savaşta küresel devrim yarattı. Atın evcilleştirilmesi insanlık tarihinde dönüm noktasıdır. Atları yetiştirmek kolaydı. Mezopotamya toplumları değişimi benimsemeye başladı. Ancak atın gelişiyle kunganın modası hemen geçmedi. Atlardan daha hızlıydılar, bu nedenle savaşta araba çekmede kullanılmaya devam ettiler.
Neo-Asur İmparatorluğu'nun (MÖ 911 – 609) başkenti olan Ninova'dan alınan kabartmalar, kunga yakalamaya çalışan adamları gösterir. Kungaların Demir Çağı'na kadar kullanımda olduğunu gösteriyor. İş üremeye geldiğinde atların kungalara göre muazzam bir avantajı vardı. Kungadan yavaş olsalar da, daha az bakım maliyeti olan hızlı canlılardı. At da güçlüydü ve uzun mesafeler kat edebiliyordu.
Atların popülaritesinin artmasıyla birlikte Mezopotamyalılar kungaları sadece hediye olarak kullandılar. Kısa süre sonra kunga çekiciliğini kaybetti ve insanlar onları yetiştirmeyi bıraktı. Hayvan hibridizasyonu bugün normal karşılanabilir ancak atların yaygın kullanımından önceki bir dönemde insanların genetik olarak bir hayvan tasarlamış olması ilgi çekicidir.
Ayrıca insanların zamanın başlangıcından beri en iyi savaş silahlarını yapmak ve hayvanları toprak fethetmek ve düşman yenmek için kullanmaya çalıştığını gösteriyor. Durum sadece hayvan melezi yapmak veya hayvan evcilleştirmekle ilgili değildi. İnsanlar hayvanları mühendislik silahı olarak da kullandı.