Fibromiyalji (FMS) ve kronik yorgunluk sendromu (ME / CFS) hastalıklarının ortak bir yanı, enerji eksikliğidir. Bu, yorgunluktan veya depresyon ile gelebilecek motivasyon eksikliğinden farklıdır. Bir şeyi yapmak istiyorsunuz ancak fiziksel olarak bunu yapacak durumda olamıyorsanız bu yazı tam size göre.
Birincisi, bu yorgun olmak ve uyumak gibi bir şey değil. Daha çok kemik yorgunluğu, kasların hissizliği gibi diyebiliriz. Eğer uzuvlarınızı kaldırılmayacak kadar ağır hissediyorsanız, sizi ancak anesteziden yeni çıkmış birisi anlayabilir. Uyumak isteyebilirsiniz, ancak kesinlikle başka bir şey yapmadan önce kaslarınızı dinlendirmeniz gerekiyor.
Kronik yorgunluk sendromu ve fibromiyalji hastalıklarında ne kadar dinlendiğimize bakılmaksızın, enerji eksikliği aniden başlayabilir ve uzun süre devam edebilir. Bir alışveriş gezisinin ortasında, işte veya yataktan çıktıktan on dakika sonra olabilir. Aynı zamanda sabah ilk iş başlayabilir ve sizi hiç ayağa kaldırmaz.
Bu belirtileri veya neden bu hastalıkların bir parçası olduğunu tam olarak anlamıyoruz, ancak araştırmalar, bunun kısmen de olsa adenozin trifosfat veya ATP'nin düşüklüğünden kaynaklandığını ileri sürüyor.
Adenozin trifosfat nedir?
ATP enerjiyi vücudunuzda saklar. Biyologlar genellikle "hayatın enerji para birimi" olarak adlandırırlar. Tüm canlı hücrelerin ana enerji kaynağıdır. Yani yediğiniz her şeydeki enerjinin dönüştürülerek vücudun kullanımına hazır hale getirilmesini sağlayan şey ATP'dir.
ATP, hücrelerinizdeki mitokondri tarafından üretilir. Hücrelerinizin çalışması gerekiyor, kaslarınızın kasılması gerekiyor, vücudunuzdaki her şeyin olması gerektiği gibi çalışması için buna ihtiyacı var.
Adenozin vücudunuzda doğal olarak bulunur ve diğer şeylerin yanı sıra, bazı organlarınıza kan akışının düzenlenmesiyle de ilgilenir. ATP'ye gelince, burada daha önemli olan trifosfat kısmıdır.
ATP'yi oluşturmak için adenozin, üç grup fosfat ile birleşir. Bir bölgenin enerjiye ihtiyacı olduğunda ve ATP gönderildiğinde, bu fosfatlardan biri ayrılarak enerji açığa çıkar. Öyleyse vücudunuz fosfatın yerini bir kez daha ATP oluşturmak için değiştirir. Bu enerji üretimi sonsuz bir geri dönüşüm işlemidir.
ATP'nin yapı taşları vücudunuz için uygun olmadığında veya bir şey geri dönüşüm sürecine müdahale ettiğinde, ATP seviyeleri düşük olabilir ve enerji yetersizliğine neden olabilir.
Fibromiyalji ve ATP eksikliği
ATP'nin FMS'deki rolü hakkında yüzlerce araştırma yok ve yapılan çalışmalar da oldukça ufak. Neyse ki, bu durumda bile ATP seviyelerinin düşük olduğunu belirtmekte oldukça iyi araştırmalar olarak görülüyorlar.
2013'te yayınlanan bir Avrupa merkezli çalışmada, fibromiyalji'de ellerdeki ve ayaklardaki kas kapasitelerinin azalması ile vücudunuzun geri dönüşüm sürecini enerji yakarken sürdürmek için kullandığı bir fosfat torbası gibi, ATP ve fosfokreatin konsantrasyonları arasında anlamlı bir korelasyon olduğunu gösterdi.
Daha önceki çalışmalarda, FMS'li katılımcıların trombositlerinde ve diğer anormalliklerle birlikte vücudun tutarlı ATP miktarlarını koruyamadığını gösteren düşük ATP seviyeleri bulundu.
Dolayısıyla, çalışmalar bir eksikliği tespit ediyor gibi görünmekle birlikte, bu eksikliğin enerji eksikliğinde bir rol oynadığı varsayılırken, şimdilik söylenebilecek tek şey bu.
Kronik yorgunluk sendromu ve ATP eksikliği
Kronik yorgunluk sendromu, ATP araştırmacılarının daha fazla ilgisi çekti. Çünkü muhtemelen enerji eksikliği, kronik yorgunluk sendromu'nda odaklamanın fibromiyalji'ye kıyasla daha kolay olduğu bir belirtisidir.
Hücrelerdeki mitokondriyal fonksiyona bakan birkaç ME / CFS çalışması, düşük ATP üretiminin mitokondriyal disfonksiyondan kaynaklandığına, hücrelerin yapı taşlarının düzgün çalışmadığına inandığını desteklemiştir.
ME / CFS'nin en belirgin belirtilerinden biri, egzersiz sonrası semptomlarda anormal ve aşırı bir yükseliş olan, egzersiz sonrası halsizliktir. Yapılan efor miktarı kişiden kişiye göre değişir, ancak ertesi gün bu hastalığın belirtisi olarak alışılmadık ve benzersiz şekilde aynı oranda aktivite yapamadıklarını söyler.
2015 tarihli bir makale, egzersiz sonrası yorgunluğu yetersiz adenozin nedeniyle kritik derecede düşük ATP seviyelerine bağlamaktadır, bu durum, vücudun önce adenozin, sonra da ATP'ye yetişmesi gerektiğinden, uzun süreli iyileşme süresinin oluştuğunu göstermektedir.
2014'te yayınlanan bir inceleme makalesi, bu hipotezi desteklemektedir, araştırmacılar ATP üretimindeki kusurları yalnızca egzersiz sonrası halsizliğe değil, muhtemelen hastalığın başlangıcına ve bununla ilişkili çeşitli metabolik anormalliklere bağlamaktadır. Bu yazının yazarları ayrıca, ME / CFS'deki düşük ATP üretiminin, hücrelerin ölümünü etkileyerek otoimmüniteye yol açabileceği olasılığını ortaya koymuştur.
Tedavi
Genellikle bu hastalıklar için reçete edilen farmasötik tedaviler olası mitokondriyal fonksiyon bozukluğu veya ATP eksikliğine odaklanmaz. Bununla birlikte, bazı doktorlar bu temel sorunları iyileştirdiğine inanılan takviyelerle ilgili olumlu bildirimlerde bulunmuştur. Bu takviyelerin bazıları, en azından etkinlikleri hakkında bazı kanıtlar sunan araştırmalara sahip.
Muhtemelen vücudunuzda doğal olarak bulunan ve ek olarak da alınabilen koenzim Q10'u (CoQ10) duymuşsunuzdur. Genel sağlık için olduğu gibi, FMS, ME / CFS, ve diğer birçok rahatsızlığı olan insanlar arasında popüler bir takviye. Kısmen de olsa buna ihtiyaç duyulmasının nedeni vücudunuzun ATP üretmek için CoQ10'dan yararlanması olabilir.
FMS ve / veya kronik yorgunluk sendromu ile ilgili çeşitli çalışmalar, düşük ATP seviyelerini CoQ10 eksikliği ile ilişkilendirir. Bazı çalışmalar, CoQ10 takviyelerinin bu koşullarda enerjiyi geliştirdiğini de göstermektedir. CoQ10 takviyeleri şunları yapabilir:
- Enerji artırmak
- Egzersiz sonrası ağrıları gidermek
- Yorgunluğu azaltmak
- FMS'nin ağrı amplifikasyonunu (hiperaljezi) hafifletmek
Bazen mitokondriyal disfonksiyon için önerilen diğer takviyeler ise şunlardır:
- Karnitin
- Kreatin
- D-Ribose
- Magnezyum
- Niasinamid (B3 vitamini)
Doktorunuz, ATP seviyelerini yükselterek enerjinizi artırmak için başka tedaviler önerebilir.
Son olarak, bu doğal takviyelerin bile aldığınız diğer şeylerle yan etkileri ve olumsuz etkileşimleri olabileceğini unutmayın. Başlamadan önce ilgilendiğiniz tüm tedaviler hakkında doktorunuzla konuştuğunuzdan ve bu tarz bir diyeti nasıl güvenli bir şekilde başlatacağınızı bildiğinizden emin olun.