Benjamin Hornigold, 18. yüzyıl başlarında Karayipler'in içinde, genellikle Bahamalar'da etkinlik gösteren bir İngiliz korsandı. Kendisi en iyi şekilde 'Korsanlar Cumhuriyeti'ni kurmasıyla biliniyor. Burası Bahamalar'daki New Providence adasına inşa edilen günümüzde de Nassau olarak bilinen fakat lakabı "Korsan Kalesi" olan bir bölgeydi. Benjamin Hornigold daha sonra taraf değiştirerek kendi kurduğu konfederasyonun yıkılmasını sağlamış ve korsan avcısı olmuştur.
Korsanlığın altın çağında korsanlık
Benjamin Hornigold'un korsan olmadan önceki hayatı hakkında az şey biliniyor. Genellikle 1680 civarında doğduğu ve gerçekte İngiltere'nin Norfolk bölgesinden olduğu düşüncesi yaygın. İkinci veriye dayanarak, Hornigold'un ilk dönemlerde King's Lynn ya da Great Yarmouth'tan yola çıkan gemilerde çalıştığı söylenebilir. 1710 civarında korsanlığa adım attı ve kayıtlara geçen ilk korsanlığı 1713 – 1714 kışına işaret ediyor. Hornigold o sene, periagua olarak bilinen kanolarla ve küçük bir yelkenli kullanarak Nassau, New Providence bölgesindeki ticaret gemilerini yağmaladı.
Hornigold, Korsanlığın Altın Çağı olarak tanımlanan dönemde ortaya çıkmıştı. Bu dönem Hornigold'un doğumundan kısa bir süre sonra 1680'lerin ortalarında başladı (bazı tarihçiler 1650'ler olarak kabul etse de) ve Hornigold'un ölümünden yaklaşık on yıl sonra, 1730 civarında sona erdi. Korsanlığın Altın Çağı sırasında denizlerde dolaşan 5.000'den fazla korsan gemisi olduğu düşünülmektedir ve bilim insanları bu zaman diliminde korsanlığın bu kadar yaygınlaşmasına dair bir dizi faktörü belirlemişler.
İngiltere sosyal parçalanma dönemine girmişti. Dolayısıyla insanlar kırsal bölgelerden kentlere iş bulma umuduyla akın ediyordu. Fakat kentsel bölgelerdeki yaşam şartları daha iyi denilemezdi ve büyük bölümü, gemilerde çalışarak bu çıkmazdan kurtulma yolunu seçti. Diğer yandan sıradan yetkisiz bir denizci daima çok efor harcamak zorundaydı. Kesin bir disiplin altındaydılar ve oldukça düşük ücretle kazandılar. Korsanlık ise bu zordaki denizcilere hızla servet edinme ve kendi yollarını çizme fırsatı verdi. Bu nedenle, tüm büyük risklerine rağmen korsanlığın çekiciliğini anlamak çok zor olmasa gerek.
İspanyol Habsburglarının en sonuncusu II. Charles 1701'de ölmesiyle başlayan İspanya Veraset Savaşı 13 senenin ardından bitti. Fakat Charles arkasında bir varis belirlemediği için iki hanedan – Avusturya Habsburgları ve Fransız Bourbonları- aynı anda İspanya tahtında hak iddia etmişti. Dolayısıyla Avrupa için savaşın kapısı çalındı. Savaşın yan etkilerinden birisi, savaştaki Avrupa donanmalarında dışarıdan birçok denizciye yer verilmesiydi. 1714'te savaş bitirildiğinde, bu denizcilerin büyük bölümü ortada kalmıştı. Tek geçim kaynağı olarak korsanlığı seçtiler. Hornigold'un da savaş sonrası işsiz kalan bu denizcilerden olduğu düşünülüyor.
Korsan veya Özel Yetkilendirilmiş Korsan arasındaki fark
Hornigold hakkında dikkat çekici olan nokta, korsanlık yaptığı yıllar içinde İngiliz gemilerine saldırmamış olmasıydı. Bu davranışı bir korsandan çok, özel yetkili korsan ( İngilizce privatee) olduğu düşüncesini kuvvetlendiriyor. Özel yetkilendirilmiş korsan ile geleneksel korsan arasındaki fark şudur: ilkini başka devletlerin gemilerine saldırmasına karşılığında ganimetten pay ödenir. Bu tarz kazançları savaş dönemlerinde elde etmek, hem çok kolay hem de miktar açısından da anlamlıydı. Savaş bittiğinde kazanç kapısı da kapanırdı. Dolayısıyla birçok yetkilendirilmiş korsan savaş sonrası yoluna devam etmek istedi. Yani geleneksel korsanlığa geçtiler.
Hornigold'un İspanya Veraset Savaşı günlerinde İngilizler için korsanlık faaliyeti yapması ve düşman gemilerine baskınlar düzenlemiş olması mümkün görünüyor. Bu doğruysa, Hornigold'un faaliyetleri karşılığında aldığı payda sona ermiş ve artık faaliyetlerini yasa dışı olarak sürdürüyordu. Fakat İspanyol tahtı İngilizlerin savaşta çarpıştığı Bourbon Hanedanı'nın bir üyesi tarafından ele geçirilmişti. Yani Hornigold, İspanyol gemilerine saldırmaya devam ederek ve İngiliz gemilerini koruyarak ülkesine hizmet ettiğini düşünebilirdi. Bu tuhaflık, mürettebatının onun aleyhine pozisyon almasına neden olacaktı.
Nassau'da Korsanlar Cumhuriyeti'nin kurulması
Benjamin Hornigold, New Providence adasındaki Nassau'da Korsanlar Cumhuriyeti'nin inşa edilmesi destek oldu. Korsanlar Cumhuriyeti kurulmadan önce dahi New Providence bir korsan merkezi olarak tanınıyordu. Korsanlık adada ve daha genel anlamda Bahamalar boyunca, onları dikkate almayan İngiliz hükümetinin bir sonucu olarak 1680'ler kadar erken tarihlerde gelişmişti. Nassau çok etkileyici bir konumdaydı. Karayipler ve Atlantik arasındaki ticaret yollarının tam ortasında, korsanlar için bir maden gibiydi. Üstelik yerleşim alanı, doğal yapısı nedeniyle korunaklı bir körfeze sahipti ve korsanların elindeki kaçak malları almak isteyen bir yerel nüfus barındırıyordu.
17. yüzyılın sonundayken, Nassau'nun tüm korsanları bünyesinde toplaması tedirginliği iyice artırdı. Komşu topraklardaki İngiliz sömürgelerinin valileri burasının tamamen bir "korsan kovanı" olduğunu net şekilde ortaya koymuştu. İspanyol Veraset Savaşı'nın sürdüğü 1703 senesinde Fransız ve İspanyollar Nassau'yu ele geçirmek istediler. Bu küçük yerleşimi işgal ederek yıktılar. Bunun sonucunda İngilizler bir sömürge parçasını ellerinden kaybetmişti. Fakat kendilerine yapılan bu saldırı karşısında korsanlar, özellikle Nassau'yu harekat merkezi olarak kullanma kararı alacaktı.
İspanyol Veraset Savaşı'nın 1713'te bitirilmesiyle, korsanlığa olan ilgi arttı. Dolayısıyla Nassau artık korsanların geçiş üssü değil, tamamen yaşayabilecekleri bir yer olmaya başladı. Nassau'daki Hornigold, Korsanlar Cumhuriyet'nin adı konulmamış tepe yöneticisiydi. Bir başka İngiliz korsan, Henry Jennings ise Hornigold'un yardımcısı ve aynı anda politik rakibiydi. Korsanlar Cumhuriyeti ise bir korsan yuvasının çok ötesindeydi. Artık korsanlardan oluşan bir yapı olmaktan çıkarak, Amerikan ve Jamaikalı sömürgecilerin ve Kraliyet Donanması'ndan ayrılmış eski denizciler gibi çeşitli sınıflardan insanları içine çekiyordu.
Korsan Yasası, Korsanlar Cumhuriyeti'nin tam kalbinde yer alıyordu. Bu, korsanların daima bağlılık göstereceği bir davranışla ilgili bir kuraldı ve Nassau'ya küçükte olsa kanun düzeni getirmişti. Diğer olan bitenlerin yanı sıra, Korsan Yasası, kazanılan ganimetlerin eşit paylaşılmasını şart koşarken, mürettebatlar kendi liderlerini oylama yaparak kovabiliyordu. Bu gibi kurallar, birçok denizcinin, yıllar önce Avrupalı donanmalarda çalışırken kendilerine uygulanan işkencelere bir tepkisi olarak ortaya çıkmıştı. Nasıl olursa olsun, sıradan korsanlar en üst noktaya çıkması ve gaddar liderlerin ise bu tarz demokratik yöntemlerle yıkılması bir şekilde mümkün olabiliyordu. Hatta bunlardan ikincisini Hornigold yaşadı.
Hornigold'a karşı ayaklanma ve Kral'ın Affı
Bundan önce de ifade edildiği gibi, Hornigold İngiliz gemilerine saldırmamaya özen gösterirken, bu durum mürettebatının pek hoşuna gitmeyen bir davranıştı. Bunun sonucu olarak, 1716'da adamları isyana başladı ve istedikleri herhangi bir gemiye baskın yapabilmek için Hornigold'un elinden kaptanlığını almak için oylamaya geçtiler. Hornigold ve yandaşları daha önce ele geçirdikleri bir küçük yelkenliyle ayrılmak zorunda kaldı. Gemide kalan mürettebatı, kaptan olarak onun yerine Samuel Bellamy'yi seçti. Bu isyan sonucunda Hornigold'un gücü ciddi oranda azalsa da, bir şekilde baskınlar gerçekleştirmeye devam etti. Dolayısıyla Hornigold'un korsanlık faaliyetleri 1717'nin sonuna kadar sürdürdü.
Hornigold 1718'de, önceki yıl 5 Eylül'de Kral I. George tarafından duyurulan Kral'ın Affı'ndan (King's Pardon) haberdar oldu. Bu af, korsanların kendi arzusuyla Britanya İmparatorluğu'nun sömürge valilerine teslim olmasıyla ilgiliydi. Bu sayede tüm korsanlar sorgusuz sualsiz affedilecekti. Hornigold bu affı kabul etti ve kendi isteğiyle Bahamalar'ın yeni atanan Kraliyet Valisi Woodes Rogers'a teslim oldu.
Şans eseri Rogers'ın kendisi de 1708-1711 yılları arasında korsanlık yapmıştı. Bu özel yetkilendirilmiş korsanlık, Rogers'ta dünyayı dolaşma isteği uyandırmıştı. Bu yolculuklar sırasında Güney Pasifik Okyanusu'nda bir adada yardım bekleyen İskoç denizci Alexander Selkirk'i kurtardı. İngiltere'ye geri döndüğünde Selkirk'in anlattığı hikayeler inanılmaz bir kitle edindi ve Daniel Defoe'nun Robinson Crusoe kitabını yazması için bir esin kaynağı oldu.
Dolayısıyla Woodes Rogers öylesine bir vali değil, diğer yandan tecrübeli bir denizciydi. Ayrıca aklını kullanacağı yerleri çok iyi bilirdi. Örneğin, Kral'ın Affı'nı reddeden korsan arkadaşlarını, affedilmiş korsanları kullanarak avlamayı planladı. Bu nedenle Hornigold'u bu göreve verdi. Hornigold artık bir korsan avcısı olarak yeni bir mesleğe adım atmıştı.
Korsan avcısı Benjamin Hornigold
Hornigold, eski yol arkadaşlarını yakalamaktan herhangi bir rahatsızlık duymadı. Bu durum oldukça açıklanabilir. Çünkü ülkesine hizmet etmeye dair hep bir arzusu vardı ki, hâlâ bir korsanken İngiliz gemilerini görmezden gelmesinin arkasındaki durumda budur. Her ne olursa olsun, Hornigold şüphesiz yetenekli bir korsan avcısıydı ve daha sonra asılarak idam edilecek olan birçok korsanı kendisi yakaladı. Hornigold tarafından ele geçirilen en ünlü korsanlar Charles Vane'in ortağı olan Nicholas Woodall ve John Auger'dı. Aslında Hornigold'un ana hedefinde her zaman Charles Vane olsa da kaçmayı başardı.
Vali Rogers bir durumun farkındaydı. Yalnızca Hornigold ve benzerlerini kullanarak Bahamalar'daki korsancılığı sonlandıramazdı. Yapması gerekenin Korsanlar Cumhuriyeti'ni yıkmaktı. Bu amaçla, Temmuz 1718'de Nassau ablukaya alındı. Bazı korsanlar ablukadan kurtulmaya başlarsa da, büyük bölümü İngilizler tarafından yakalandı. Tek bir saldırıyla Korsanlar Cumhuriyeti yıkılmış ve Nassau tekrar İngilizlerin eline geçmişti.
Hornigold'un korsan avcılığı kariyeri kısa sürdü. 1719 sonlarında öldüğü söyleniyor. Ölümünde Karayipler'de korsan avlamaya çalışırken vurulması ve Meksika'ya ticaret yolculuğu yaptığı sırada kasırga tarafından suya gömülmesi olarak iki farklı senaryo var. Bir resif civarında kaza yapan gemideki bazı adamlar küçük yelkenlilerle kaçarken, Hornigold'un bu imkanı olmadı ve yaşamını kaybetti.
Hornigold'un korsan ligindeki başarısı
Hornigold, ganimet kazanma açısından en başarılı korsan olmaktan çok gerideydi. Örneğin, ele geçirdiği en büyük gemi 26 silahlı Concorde isimli Fransız-Hollanda yapımı bir yelkenli kargo gemisiydi. Concorde Hornigold'un yağlamadığı son gemi oldu. Ayrıca Hornigold'un gaddar olduğuna dair de hiçbir kaynak yok. Hatta Honduras açıklarında saldırdıkları küçük bir yelkenliden sadece adamların şapkalarını istemişlerdi. Öyle görünüyor ki mürettebat sarhoşken şapkalarını denize düşürmüştü ve ihtiyaçlarını başka gemideki şapkaları alarak çözdüler.
Hornigold'un en büyük başarısız şüphesiz Korsanlar Cumhuriyeti'ni kurması oldu. Ancak unutulmamalıdır ki; Karasakal olarak bilinen Edward Teach gibi büyük korsanların akıl danıştığı birisiydi. Teach'in hayattaki ilk dostu olan Hornigold, ondaki yeteneği görmüştü. O nedenle kendisini kaptan yaparak, küçük bir gemi ve adam verdi. Ardından iki dost kendi yollarına ayrıldı. Hornigold korsan avcısı yolunu seçerken, Teach ise tarihin en kötü korsanı olmak için çabaladı.
Benjamin Hornigold, en başarılı ya da en acımasız korsanlar liginde yer almayabilir. Fakat kilit anlardaki davranışlarını korsanlık tarihini derinden etkiledi. Döneminin geleneksel korsanlarından çok ayrı bir düşünceye sahipti ve kendi başına bir ligi vardı.