Bikini Adası'nda yapılan atom bombası testleri neydi ve neler yaşandı? 1946 ve 1958 yılları arasında ABD, Bikini Atolü'nü oluşturan küçük, uzak adalarda 23 nükleer silah patlattı. Kasım 1945'te, II. Dünya Savaşı'nın sonunda Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombalarının atılmasından sadece birkaç ay sonra, ABD askeri liderleri ek nükleer silah testleri planlamaya başladılar.
Patlama yapmak için seçtikleri ilk yer, çok az Amerikalının varlığından haberdar olduğu uzak bir yerdi. Burası toplam kara kütlesi sadece yaklaşık 5 km kare olan küçük mercan adalarından oluşan Bikini Atolü veya Bikini Adası'ydı. Orta Pasifik Okyanusu'ndaki büyük Marshall Adaları zincirinin bir parçasıydı.
Bikini Atolü ordunun atom bombası test kriterlerini karşılıyordu. ABD kontrolü altındaydı ve nakliye yollarından uzaktı, dahası bombardıman uçağının kalkabileceği bir üsse 1600 km kadar yakındı. Ayrıca, adanın çevrelediği lagün, hedef olarak kullanılacak gemiler dahil korumalı bir liman sağladı. Dahası yalnız 167 kişilik bir nüfusu vardı. Radyoaktif veya nükleer felaketler denilince akla ilk gelen yer Çernobil'dir ancak teknik olarak Pasifik'teki Bikini Adası çok daha radyoaktiftir.
Şubat 1946'da, Marshall Adaları'nın askeri valisi Bikini Adası'na gitti ve bölge sakinlerine geçici olarak ayrılmak zorunda oldukları haberini verdi. Amiral Wyatt onlara gelecekteki savaşları önlemek için ada üzerinde testlerin yapılması gerektiği yalanını söyledi. Liderleri Kral Yahuda "Her şeyin Tanrı'nın elinde olduğuna inanarak gideceğiz" diyerek son sözü söyledi.
Bu küçük atol yakında dünyadaki en ünlü yerlerden biri haline gelecekti, öyle tanınabilir bir isim oldu ki bir Fransız tasarımcı "bikini" dediği bir mayo icat etti (Marshall dilinde Pikinni, kelime anlamıyla Hindistan cevizi toprakları demektir). 1946 ve 1958 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri Bikini Atolü'nde 20 hidrojen bombası dahil 23 nükleer cihaz patlattı. Bunlar arasında 1945'te Nagazaki'yi yok eden atom bombasından 1000 kat güçlü olan 15 megaton verime sahip 1 Mart 1954 Castle Bravo H-bomba testi vardı.
Bikini Adası'na İlk Atom Bombası Atılır
Bikini Atolü, nükleer patlamaların donanma gemileri üzerindeki etkilerini araştırmak için kurulmuş bir program olan Crossroads Operasyonu'nun yeri olarak seçilmişti. 1 Temmuz 1946'da Test Able sahnelendi. Bilim adamlarının radyasyonun gemi mürettebatı üzerindeki potansiyel etkilerini inceleyebilmeleri için, içinde laboratuvar hayvanları (domuzlar, keçiler ve fareler) bulunan 95 gemilik bir hedef filosu Bikini Atolü lagününe yerleştirildi. 150 gemiden oluşan bir destek filosu, Mercan Adası'ndan 10 deniz mili uzakta bir konuma çekildi ve bekletildi.
Sabah 9'da bir B-29 bombardıman uçağı lagünün üzerinden uçtu ve yüzeyden 160 metre yükseklikte patlayan ve lagünün ortasındaki hedef gemiyi 450 ila 650 metre ıskalayan bir atom bombası attı. Atom bombası gemilerin yalnızca beşini batırdı, ancak patlamanın gücü ve radyasyon laboratuvar hayvanlarının yaklaşık üçte birini öldürdü.
İkinci Atom Bombası Testi Tsunami Yarattı
25 Temmuz 1946'daki Test Baker'da ABD ordusu, lagünün su yüzeyinin 30 metre altında bir bomba patlattığı farklı bir yaklaşım denedi. Bir nükleer silahla yapılmış ilk sualtı testiydi. Şaşırtıcı sonuçlar doğurdu. Patlama, aynı anda aşağı ve yukarı doğru genişleyen büyük bir sıcak gaz kabarcığı oluşturdu.
Deniz tabanının yüzeyinde 9 metre derinliğinde, 600 metre genişliğinde bir krater oluşturdu. Yüzeyde ise bir gayzer gibi patladı ve yüksekliği 1,5 km'den fazla muazzam bir su kubbesi yarattı. Patlama, 27.000 tonluk bir gemi olan Arkansas'ı kaldıracak kadar güçlü 28 metre yüksekliğinde bir tsunami başlattı. Su dalgası hedef gemilerin çoğunu savurdu ve onları radyoaktiviteyle kapladı. Gemilerden sekizi battı.
Sovyetler Bikini Adası Testlerinden Etkilenmedi
ABD, testlerde uluslararası gözlemcilere izin verdi ve hem Sovyet atom programının başkanı hem de Stalin rejiminin gizli polisinin şefi olan Lavrentiy Pavlovich Beria Bikini Adası'na fizikçi ve jeolog gönderdi.
Sovyetlerin nükleer bomba girişiminde uranyumdan sorumlu olan gözlemcilerden Simon Peter Alexandrov, oradaki bir ABD'li bilim adamına, testin amacının Sovyetleri korkutmaksa işe yaramadığını çünkü Sovyetlerin ABD şehirlerine ulaşabilir bombardıman uçakları olduğunu söyledi. Sovyet gazetesi Pravda Bikini Adası testlerini "şantaj" olarak eleştirdi ve Amerika'nın nükleer silahsızlanma konusundaki ciddiyetine olan inancı yok ettiğini söyledi.
ABD nükleer silah programı 1946'da çıkmaza girmişti çünkü hala yeteri kadar nükleer bomba yoktu. Able ve Baker testleri ABD stokundaki üç nükleer çekirdekten ikisini kullanmıştı. Yeni bombaların üretimi kısa sürede hızlandıysa da, ABD ordusu kaynakları israf etme konusunda endişeliydi.
Manhattan Projesi ve Pentagon'daki üst düzey yetkililer testlerin askeri bir değeri olmadığını ve daha hafif ve küçük atom bombası üretme çabalarını engellediğini savundu. Üçüncü test ertelendi ve iptal edildi. Yetkililer, atolün bir destek üssü oluşturacak arazisi kalmamasından ve uçak pisti inşa edilememesinden de şikayetçiydi. 1946 testlerinden sonra Bikini Atolü tekrar kullanılmadı. Ta ki ABD'nin adaya hidrojen bombaları attığı 1954 yılına kadar.
Hidrojen Bombası Testi Beklenenden Şiddetli Oldu
Bravo testi, ABD'nin patlattığı ilk hidrojen bombası değildi. O bomba Kasım 1952'de Marshall Adaları'ndaki Enewak Adası'na atılan Ivy Mike'tı. Ancak Bikini Adası'ndaki Bravo testi silah olarak kullanılabilecek kadar küçük ilk termonükleer silahtı. Tasarımcıları teknolojik bir ilki başarmış olsa da, füzyon yakıtının yaratacağı verimin boyutunu büyük ölçüde küçümseyerek kritik bir hata yaptılar.
10.600 kiloluk cihaz 1 Mart 1954'te patlatıldığında planlanandan üç kat büyük 15 megatonluk bir patlama üretti. Patlama o kadar güçlüydü ki, atoldeki adalardan üçünü buharlaştırdı ve lagünün dibinde 1,6 km genişliğinde krater yarattı.
2017'de bomba patlamasının havaya 216 Empire State Binası'na eşdeğer enkaz fırladığı tahmin edilmiştir. Patlamanın yaydığı radyoaktif enkaz, 130 km uzakta bulunan bir Japon balıkçı teknesindeki 23 mürettebatın yanı sıra Rongelap ve Utirik atoll sakinlerine radyasyon yaydı. Japon teknesinden bir mürettebat olan Kuboyama Aikichi, altı ay sonra 40 yaşında öldü. Aikichi'ye otopsi yapan Japon doktorlar, ölüm nedeni olarak radyasyon hastalığını gösterdiler.
Bikini Adası'na Atılan Bombaların Tuhaf Adları
1950'lerde Bikini Adası'na atılan hidrojen bombalarının tuhaf adları vardı. Bravo testinin nükleer cihazı 10.600 kg ağırlığında olmasına rağmen "Karides" olarak adlandırıldı. Bravo'dan birkaç hafta sonra yapılan Romeo testinde "Bücür I" olarak adlandırılan daha da büyük bir bomba kullanıldı. Diğer bombaların "Morgenstern" ve "Çalar Saat" gibi takma adları vardı.
Bikini Atolü Hala Yerleşime Uygun Değil
Bikini Atolü'nün sakinleri 1946'da adadan taşınırken geri dönebilecekleri sözü verilmişti. Ancak onlar Marshall Adaları'ndaki diğer adalara taşındılar. Nüfusun çoğu iki yıl boyunca sürekli açlıkla karşı karşıya kaldıkları 175 km ötedeki Rongerik Adası'na taşınmış ve uygun bir konut inşa edilmeden askeri çadırlarda yaşamaya bırakılmıştı.
1960'ların sonlarında ABD Bikini Atolü'nün insan yerleşimi için tekrar güvenli olduğunu ilan etti ve bazı eski sakinlerin dönmesine izin verdi. Ancak on yıl sonra yapılan bir çalışma geri dönenlerin vücutlarındaki Sezyum-137 seviyelerinin yüzde 75 arttığını gösterince ada yeniden yerleşime kapatıldı.
Bikini sakinleri, bu kez 720 km uzaklıktaki Kili Adası'na yerleştirildi. Bilim adamları Bikini Atolü'ne dönmenin hala güvenli olmadığını söylüyor. Yiyeceklerdeki Sezyum-137 seviyeleri, arka plan gama radyasyonu ve toprak ve okyanus tortusunda çeşitli izotopların varlığı Bikini Adası'nı yaşanılmaz kılar.
2010 yılında UNESCO, Bikini Atolü'nü nükleer silahların korkunç gücünü ve insanlık üzerindeki etkilerini hatırlatmak için Dünya Mirası Alanı ilan etti.