İnsan vücudunun her bir parçasının işlevi düşünüldüğünde, erkeklerdeki meme uçları en anlamsız olanı olarak öne çıkabilir. Peki, süt vermiyorlarsa tabiat bu bölgeleri neden muhafaza etti?
Erkekler neden meme uçlarına ihtiyaç duyar? Zira göğüslerinin üzerinde güzel görünmeleri dışında pratik bir kullanımları yoktur. Üstelik bu "güzel görünüm" sadece en kaslı olanlar için geçerlidir. Erkek meme uçları en ufak bir süt bile üretemedikleri için evrimde kaybolup gidebilirlerdi. Ancak tabiat ana buna karşı çıkmış ve onları ait oldukları yerde tutmakta ısrar etmiştir. Peki ama bu ne amaçla gerçekleşmiştir?
Meme uçlarının doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için kökenlerine kadar izlerinin sürülmesi gerekir. İşin bu noktası bebeğin doğumundan öncesine dayanır.
Meme Uçları İlk Andan İtibaren Oluşmaktadır
Gelişimin en erken aşamalarında, her iki cinsiyetin embriyoları, sonunda erkek veya dişi üreme organları (veya nadiren her ikisi) haline gelebilecek temel yapıları içerir. Bir yenidoğanın erkek ya da dişi olarak doğup doğmayacağı genlerin bir kombinasyonu ile belirlenir. Önemli bir ana gen Y kromozomunun kısa kolunda bulunur ve SRY (cinsiyet belirleyici bölge Y) olarak bilinir.
Embriyonik gelişim sırasında yaklaşık yedi hafta sonra SRY devreye girer. Devreye girdiğinde dişi üreme sisteminin yok olmasına neden olurken erkek üreme sisteminin de gelişmesine yol açar.
Ancak meme ve meme ucu gelişimi, SRY geni açılmadan çok önce, dört ila altıncı haftalar arasında başlar. Bunlar gerçekleştiğinde, primitif koltuk altı ile kasık arasında iki yumru (meme çıkıntıları) oluşur. Böylece, meme çıkıntıları erkek gelişiminin ilerleyen dönemlerinde kaybolsa bile, primitif meme uçlarını ve meme ucu düz kasını üreten hücreler o bölgede kalmaya devam eder. Geriye kalan hücreler gelişerek memelerin ve meme uçlarının bütününü oluşturur.
Başka bilim insanlarına göre, erkeklerde meme uçları var çünkü bu bölge bazı insanlar için çok duyarlıdır. Vücudumuzun erojen bölgeleri üreme için çok önemli görünmektedir.
Gelişimin Erken Aşamasında İnsan Göğsü
Döllenmeyi takip eden ilk birkaç saat içinde embriyo hızlı ve dramatik değişikliklere uğrar. Meme uçları belirli bir döneme kadar normal erkek ve kadın gelişiminin bir parçasıdır. Basitçe söylemek gerekirse, erkek ve kadınların hepsi aynı genetik şemadan inşa edilmiştir.
Ancak farklılıklar hamileliğin altıncı ve yedinci haftalarında görünür hale gelmeye başlar. Bunun nedeni sadece erkeklerde bulunan Y kromozomal genleridir. Bu baskın erkek genleri sonunda testis büyümesini teşvik ederek testosteron hormonu üretimine yol açar. Bu hormon, gelişmekte olan embriyo üzerinde birçok etkiye neden olur.
Erkeklik özellikleri olgunlaşır ve cinsel organları tam olarak şekillenir, ancak gelecekteki herhangi bir kadınsı özellik potansiyeli engellenir. Üstelik meme uçları bu ani değişimden sonra da varlığını sürdürür. Yerleştikten sonra onları oradan çıkarmanın bir yolu yoktur.
Bebek erkek ve dişilerin meme uçları ve göğüsleri aynıdır. Sadece ergenlik çağında, hormonların devreye girmesiyle değişmeye başlarlar. Her iki cinsiyette de meme uçlarının boyutunda bir büyüme yaşanır, ancak kadın meme ucu daha fazla genişler. Kadın memeleri büyüyüp şekil değiştirdikçe erkeklerdeki meme kanalları kapanır. Olgun erkek meme ucu, dişi muadiline göre daha küçük ve daha düzgün bir şekle sahiptir.
İnsan Meme Uçlarının Evrimsel Olarak Hayatta Kalmasının Nedeni Nedir?
İnsanlar doğduklarında her bir ebeveynden genlerin birer kopyasını alırlar. Dolayısıyla, bir çocuğun kalıtsal özellikleri ebeveynlerinin özelliklerinin bir karışımı olacaktır. Genetik bir bakış açısıyla, geriye doğru şunu sormalıyız: Genler her iki ebeveynden de alınıyorsa, erkekler ve kadınlar nasıl farklı olabilir?
Eşeysel dimorfizmin yaygın örnekleri kuşlarda görülen farklı tüy renkleri ve erkek ve dişi böceklerin farklı boyutlarıdır. Erkek ve dişilerde aynı özellik (örneğin renk) genetik olarak ayrıştırılmadığı sürece, bu tür farklılıkların ortaya çıkması imkansızdır.
Bu durum, bir özellik erkeklerde ve dişilerde farklı genler tarafından kontrol edildiğinde, ilgili genler ayrı kromozomlar üzerinde yer aldığında veya genlerin ekspresyonu çevresel faktörlere bağlı hale geldiğinde (genler erkek veya dişi genomundaysa) ortaya çıkar. Evrimsel genetikçiler genellikle genetik korelasyon olarak bilinen ve iki niteliğin (burada erkek ve kadınlarda) ortak bir genetik temele sahip olduğu varsayımını temsil eden bir istatistiği değerlendirirler. Doğal olarak evrim, cinsiyetlerin genetik olarak benzer olduğu varsayımı üzerinde çalışır.
Eğer özellik hem erkeklerin hem de kadınların üreme başarısı için hayati önem taşıyorsa, ancak daha iyi veya ideal özellik erkek ve kadın için farklıysa, o zaman erkek ve kadın özellikleri arasında bir ayrışma durumu söz konusudur. Eğer özellik her iki cinsiyette de önemliyse ve her ikisinde de kıyaslanabilir bir "optimal" değere sahipse, o zaman ayrışmanın gelişmesi olası değildir. Öte yandan, özellik bir cinsiyette önemliyken diğerinde önemsizse ayrışmanın ortaya çıkması muhtemeldir.
Buna özellikle meme uçları örnek verilebilir. Üremedeki başarı oranlarına bakarsanız, dişiler söz konusu olduğunda belirgin bir üstünlüğe sahip oldukları açıktır. Genetik "öntanımlı" olarak erkek ve dişilerin ortak özelliklere sahip olduğu göz önüne alındığında, erkeklerde meme uçlarının varlığı, muhtemelen en iyi şekilde, onlar için seçilimden ziyade onlara karşı seçilim eksikliği nedeniyle hayatta kalan genetik bir bağlantı olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla evrim, erkek meme ucunu makul bir sebepten ötürü ortadan kaldırmamıştır.
Evrimin Bozuk Olmayanı Düzeltmeye Çalışmaması
Tabiat Ana neden böyle bir karar verdi? Erkeklerin meme uçları elbette işe yaramıyor, ancak kötü de değiller. Meme uçlarına sahip olmanın gerçek bir metabolik maliyeti yok. Yararlı değiller, ama can sıkıcı da değiller ve zararlı da değiller. Öyleyse neden onlardan kurtulma zahmetine girelim? Onları, erkeklik bahşedilmiş bedenlerde küçük bir gösteriş işareti olarak da tutabiliriz.
Ne yazık ki bu, bazı talihsiz erkekler için pahalıya mal olan bir düşünce olabilir. Sanılanın aksine meme kanseri sadece kadınlara özgü değildir ve bazı erkeklerde de meme tümörü gelişebilir. Neyse ki riskler düşüktür – erkek kanserleri vakaların %1'inden daha azını oluşturur – ve erkekler sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürdüğünde minimum düzeydedir.