Çarşamba günü Journal of the American Heart Association'da yayınlanan çalışma, esrarın günlük kullanımının – ağırlıklı olarak sigara yoluyla – esrar kullanmayanlara kıyasla kalp krizi olasılığının yüzde 25 ve felç olasılığının yüzde 42 artmasıyla bağlantılı olduğunu ortaya koydu.
Esrarın daha az sıklıkta kullanımı da kardiyovasküler olay riskinde artışla bağlantılı olup, haftalık kullanıcılarda kalp krizi olasılığı yüzde 3, felç olasılığı ise yüzde 5 artmıştır.
Kısmen Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından finanse edilen çalışmada, 2016-2020 yılları arasında yaklaşık 435.000 Amerikalı yetişkinden elde edilen veriler kullanılmıştır. Çalışmaya katılanların yaklaşık yüzde 75'i esrarı öncelikle içerek kullandıklarını söylerken, yüzde 25'i uyuşturucuyu elektronik sigara, içme veya yeme gibi diğer yöntemlerle kullandıklarını belirtti.
Boston'daki Massachusetts General Hospital'da veri analisti olan baş çalışma yazarı Abra Jeffers, NIH ile yaptığı açıklamada "Esrar yakıldığında tütün dumanında bulunanlara benzer toksinlerin açığa çıktığını biliyoruz" dedi.
Araştırmacılar esrar ve kardiyovasküler hastalıklar arasındaki bağlantının hiç tütün sigarası ya da elektronik sigara kullanmamış kişiler arasında da gözlemlendiğini ekledi.
Jeffers, bilim insanlarının tütün içmenin kalp hastalıklarıyla bağlantılı olduğunu uzun zamandır bildiklerini ve aynı eğilimin şimdi esrarda da görüldüğünü belirtti.
"Esrar kullanımı kalp hastalığının önemli ve yeterince takdir edilmeyen bir kaynağı olabilir" dedi.
Araştırmacılar esrar ile kalp hastalığı arasında bağlantı kuran spesifik mekanizmaların net olmadığını, ancak esrardaki ana psikoaktif bileşen olan THC'yi tanıyan endokannabinoid reseptörleri de dahil olmak üzere çeşitli potansiyel faktörlere işaret ettiklerini söyledi.
Bulgularına atıfta bulunan araştırmacılar, hastaları ve politika yapıcıları, özellikle de birçok eyalette yasal hale geldikçe esrarla ilişkilendirilen "azalan risk algısının" ardından, esrar kullanımının ilişkili riskleri hakkında bilgi sahibi olmaya çağırdı.
Çalışmada, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından ülke çapında yürütülen yıllık bir telefon anketi olan Davranışsal Risk Faktörü Gözetim Sistemi'nden elde edilen veriler kullanılmıştır.
