Fransız yasama meclisi 2022'nin ilk aylarında Fransız topraklarında kenevir yetiştirilmesine yeşil ışık yaktı. Burada amaçlanan, ülkenin tıbbi içerikte esrar kullanılmasına yönelik pilot programına katkıda bulunmak. Klinik testler Mart 2021'de yurt dışından getirilen esrarla başlatıldı ve devletin gıda ve ilaç ofisi olan Agence Nationale de Sécurité du Médicament (Ulusal İlaç ve Sağlık Ürünleri Güvenliği Ajansı) tarafından denetim altına alındı.
Bu iki yıllık pilot program 3.000 hastadan oluşuyor. İlginç olan ise Fransa'da 1953'ten beri yasak olan tıbbi esrar kullanımının yeniden başlayacak olması.
Ajans başlatılan pilot programı kanserleri, sinir hasarını ve epilepsiyi tedavi etmeye yönelik tıbbi tedaviler bulmak için, esrarın "verimliliği ve güvenirliği hakkındaki ilk Fransız verilerini" ortaya koyma noktasındaki yenilikçi çabalarından dolayı övdü. Oysa Fransız devletinin bu denemesi, ülkenin tıbbi esrar endüstrisine ilk giriş hamlesi değildi. Fransızların esrara olan ilgisi çok eskiye dayanıyor.
'İhmal Edilmemesi Gereken Bir İlaç' Olarak Pazarlanan Esrar
Modern Fransa'da esrar ve sömürgecilik tarihçisi olan David A. Guba, Jr. konuya oldukça hakim. David'in araştırmalarına göre 19. yüzyılın ortalarında Paris, esrarı tıbbileştirmeye yönelik başlatılan uluslararası bir hareketin merkez üssü olarak görev görüyordu. O dönem Paris'te, preslenmiş kenevirin reçinesinden üretilen TCH yönünden zengin esrar hızla yaygınlaşmıştı.
O yıllarda Fransa'daki eczacı ve doktorların büyük bölümü, esrarın "Doğu'dan" -Müslüman Arap dünyasından- gelen tehlikeli ve garip bir bitki olduğunu düşündü. Fakat eczacılık bilimi kullanılarak ehlileştirilebilir ve dönemin en korkunç hastalıklarına karşı güvenli bir karşı koyma yöntemi olarak kullanılabilirdi.
Bu eczacı ve doktorlar, 1830'ların sonlarından itibaren ülke genelindeki işyerlerinde içine esrar eklenmiş gıdalar, pastiller ve daha ileri noktada tentürler -esrar eklenmiş alkol- ve hatta astım için "tıbbi sigaralar" satmaya başladı.
1840'lar ve 1850'lerde sayısız Fransız eczacı, tüm yatırımlarını ve bilgilerini esrar üzerinde kullandı. Hatta tıbbi ve bilimsel faydalarına yönelik tezler, monografiler ve hakemli makaleler yayınlanmaya başlamıştı.
1840 yılında Fransız epidemiyolog Louis-Rémy Aubert-Roche, kahve ile birlikte tüketilen ve içine esrar eklenmiş "dawamesk" adlı küçük bir yemelik gıdayı, 1834-35 salgını sırasında İskenderiye ve Kahire hastanelerinde 11 hastasına verdi. Ardından bu kişilerden yedisinde vebanın başarılı bir şekilde iyileştirdiğini öne sürerek bir inceleme yayınladı. Aubert-Roche, mikrop teorisinin (mikropların hastalığa yol açabileceği düşüncesi) bilimsel dogma durumuna gelmeden önceki dönemde bir bulaşma karşıtıydı (anti-contagionist). Yani o dönemdeki çoğu doktor gibi, vebanın, hijyenik olmayan ve yetersiz temiz hava olan alanlarda "miasma" veya kötü hava yoluyla insanlara bulaşan, merkezi sinir sisteminin bulaşıcı olmayan hastalığı olduğuna inanıyordu.
Böylece Aubert-Roche, semptomların hafiflemesi ile bir tedavi yöntemi bulmayı birbirine karıştırarak, esrar sarhoşluğunun merkezi sinir sistemini tetiklediğine ve vebanın olumsuz etkilerini ortadan kaldırdığına inanıyordu. Bu süreci şöyle açıklamıştı:
Paris'teki Esrar Çılgınlığı
1840'larda Paris'te yer alan Club des Hachichins'in başında olan doktor Jacques-Joseph Moreau de Tours, dawamesk'i akıl hastalıklarını tedavi etmeye yönelik harika bitkisel bir ilaç olarak anlattı. Doktor Moreau, delirmenin beyindeki doku bozulmalarından kaynaklandığını düşünüyordu ve ayrıca esrarın olumsuz etkilere karşı koyduğuna inanıyordu.
Moreau, 1845 tarihli "Du Hachisch et l'aliénation mentale" ("Esrar ve Akıl Hastalığı Üzerine") adlı yazısında 1840 ve 1843 yılları arasında, Paris'in merkezindeki Hôpital Bicêtre hastanesinde akıl hastalığı olan yedi hastayı esrar içirerek iyileştirdiğini anlatıyor. Moreau tam olarak yoldan çıkmış sayılmazdı; çünkü günümüzde de esrar katkılı ilaçlar depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu ve bipolar bozukluklar için reçete edilmektedir.
Örneklerin küçüklüğüne rağmen, ABD, İngiltere, Almanya ve İtalya'daki doktorlar, 1840'ların sonlarında ve 1850'lerde Moreau'nun esrarla ilgili araştırma sonuçlarına yönelik olumlu eleştiriler yayınladı. Hatta bir tanesini çalışmayı "medeni dünyamız için çok önemli bir keşif" olarak ifade etmişti.
Tentür Savaşları
Fransa'daki ve yurtdışındaki doktorlar dawamesk gıdasını büyüleyici bir tedavi olarak anlatsalar da, farklı kenevir türlerinin etkisindeki farklılıklar nedeniyle dozları standardize edememişlerdi. Kuzey Afrika'dan ihraç edilen ve genellikle diğer psikoaktif bitki özleri ile karıştırılan dawamesk'in yaygın biçimde tağşiş edilmesi sorununu da dile getirdiler.
1830'ların başında, Britanya İmparatorluğu'ndaki birkaç doktor ve eczacı, esrarı bir tentür haline getirmek için alkolle sıvılaştırmaya çalıştı. O dönemin ortasında, Fransızlar da aynı şeyi deneyerek, Fransız hastalar için kendi esrar tentürlerini geliştirerek satışa sundular. Paris'te bir eczacı olan Edmond de Courtive, Fransız kültüründe sıklıkla esrar kullanmalarıyla anlatılan acımasız Müslüman suikastçılardan yola çıkarak bu esrar karışımını "Hachischine" olarak markalaştırdı.
Esrar tentürünün yaygınlığı 1840'ların sonlarında Fransa'da hızla arttı ve 1848'de en üst noktaya ulaştı. Bu aynı zamanda, eczacılar Joseph-Bernard Gastinel ve yukarıda adı geçen Edmond de Courtive'ın belirli bir damıtma yöntemiyle üretilen tentür ürününe yönelik, patent için hukuksal bir savaşa girdiği dönemdi. Basının tabiriyle "L'Affaire Gastinel" ya da The Gastinel Affair, Fransız tıp gruplarında bir kargaşaya neden oldu ve sonbaharın büyük bölümünde Paris'teki dergi ve gazetelerin sayfalarını işgal etti.
Gastinel, patentini korumak için Ekim 1848'de iki meslektaşını davasını savunmak üzere Fransız Tıp Akademisi'ne gönderdi. Willemin adındaki bir doktor, Gastinel'in dava konusu tentür damıtma yöntemini sadece icat etmekle kalmadığını, aynı zamanda tentürünün kolera hastalığı için de bir tedavi yöntemi olduğunu iddia etti. Aynı zamanda bir sinir hastalığı olduğu da düşünülüyordu.
Willemin, Gastinel Akademisi'nin öncelik hakkını alması gerektiğine ikna edemese de, Paris'teki doktorları kolera tedavisinde esrar tentürünü kullanmaları konusunda ikna etti.
Paris'teki doktorlar Willemin'in iddiasını test etmek için uzun süre beklemek zorunda değildiler. Sadece aylar sonra şehrin kenar köşelerinde büyük bir kolera salgını patlamıştı. Ancak esrar tentürü "mavi ölüm" tarafından acı içinde öldürülen yaklaşık 7.000 Fransızı sağlığına kavuşturmayı başaramayınca, doktorlar bu mucize ilaca olan inancını hızlıca yitirdi.
Esrar tentürü sonraki yıllarda itibarını tamamen yitirmeye başladı. Çünkü mikrop teorisiyle başlayan salgın hastalıklar ve tedavi yöntemlerine yönelik yeni fikirler, tıp alanında hızlı ilerlemeler yaşanmasını sağladı. Doğal olarak "bulaşma karşıtı (anti-contagionism)" tıbbi teorilerde artık görmezden geliniyordu. Aynı günlerde, Fransız Cezayir'indeki doktorlar, yerli Müslüman topluluklar arasında gelişen delirme ve suça bulaşmanın nedeni olarak esrar kullanımına işaret etmeye başladı. Hatta bir hastalık adı bile bulmuşlardı: folie haschischique" yani esrar kaynaklı psikoz. Oysa seneler önce mucize olarak anlatılan esrar, 19. yüzyılın sonunda yeniden "Doğu'nun zehri" olarak tanımlandı.
Bugün İçin Dersler
19. yüzyıl Fransa'sında esrara tıbbi etiket kazandırmaya yönelik daha önceki çabalar, günümüz halk sağlığı çalışanlarına ve politika üreticilerine bir içgörü sağlayabilir.
Örneğin ilk olarak, esrarın ilaç olma potansiyeli ile 19. yüzyılda Fransa'da esrarın hem yükselişine hem de çöküşüne aynı anda neden olan sömürgeci "Doğu" ötekileştirmesi ve Müslüman şiddeti kavramları birbirlerinden ayrılmalıdır. Bilim insanı Dorothy Roberts'ın 2015 TED Talk sunumunda zekice ifade ettiği gibi, "ırk temelli tıp kötü bir ilaçtır, zayıf bilimdir ve insanlığın yanlış bir yorumudur."
Ayrıca, doktorlar ve hastalar kesinlikle tıbbi esrarın yararlarına ilişkin beklentilerini hafifletmeli ve 1848-49 kolera salgını sırasında esrar tentürünün işe yarama iddiasında olduğu gibi aşırı vaatlerde bulunmamalı ve ardından ümit kırıcı sonuçlar alınmamalıdır.
Tıbbi tecrübelerin tarihsel süreçlerde edinildiği unutulmamalıdır. Esrarın yeniden başlamak üzere olan kariyerini, yeni bir ilaçmış gibi tartışmalı zeminlere dayandırmak hata olacaktır. 1860'larda anti-bulaşıcılık teorisinin esrar eşliğinde çökmesi gibi, bu hamle esrarın muhtemelen başarısını engelleyebilir.
Son olarak Fransa sömürge geçmişiyle yüzleşip yasaklara dair yasalarını yeniden düzenleyerek tıbbi ve eğlence amaçlı esrara yasal kapı açarsa bu yeni tıbbi esrar akımında yeniden küresel lider olabilir.