1800'lerde fotoğraf çekmek bugün veya 90'ların ortalarındaki kadar kolay değildi. Buna rağmen fotoğraf çekilmek 19. yüzyılın en büyük akımları arasındaydı ve insanlar bu işi ciddiye alıyordu. Sanırım bu yüzden o dönemde çekilen fotoğrafların çoğunda en çok bir şey dikkati çeker: İnsanların gülümsememesi. Tarihçiler 19. ve 20. yüzyılın başlarındaki bu ciddiyetin nedenini ararken güçlü çıkarımlar ve bulgular edindiler.
Uzun süre gülmek gerekiyordu
Deklanşör hızı ve pozlama süreleri özellikle 1900'lerin ortalarından çok farklıydı. Bugün bir saniyede fotoğraf çekebiliyoruz. Ancak geçmişte öyle değildi. 1826'da çekilen ilk fotoğrafı pozlamak 8 saat sürdü. Sonraları 15 dakika ve sonra 20-40 saniyeye dek indirildi. Yani 19. yüzyılda fotoğraf çekilmek hızlı bir şey değildi. Fotoğrafı çekilen insanlar, görüntü tamamlanana dek uzun bir süre kameranın önünde durmak zorundaydı.
İlk fotoğrafların çoğunda gülümsemeyen, düz bakan yüzler olmasının bir nedeni bu. Bırakın birkaç dakikayı birkaç saniye bozmadan gülmek kolay değildir. Bu yüzden insanlar fotoğraf çekilirken sürdüremeyecekleri bir yüz ifadesi yerine daha kolay ve rahat görünmeyi seçtiler. Modern insanların onları üzgün ya da duygusuz göreceğini bilmiyorlardı.
Fotoğraf çekilmek korkutucu bir şeydi
Bugünün kameraları ve fotoğraf çekimi çoğu insanı gülümseten bir şeyken fotoğrafçılığın ilk yıllarında çoğu insan farklı düşünüyordu. İlk fotoğraf makineleri ile fotoğraf çekilirken insanlar ameliyathanelere giriyordu. Buradaki gelişmiş enstrümanların önünde poz vermeleri isteniyordu.
Tüm bu fotoğraf çekim işlemleri insanların keyfini bozan, soğuklaştıran bir şeydi. Bu ameliyathanelere girenler fotoğraf çekilirken geriliyordu ve gülümsemek zordu. İnsanların eski fotoğraflarda gülümsememesinin bir diğer nedeni bu.
Soylular gibi ciddi görünmek
Bir neden var ki kesinlikle daha yaygındı: Avrupa ve dünyanın birçok noktasının hala kraliyet ailelerinin kontrolünde olduğu bir zamanda herkes soylular gibi görünmek istiyordu. Soylu insanların resimlerde gülümsemediği belliydi.
Güçlü ve ihtişamlı görünmek için daha ciddi bir yüz takınıyorlardı. Dolayısıyla halk da en üst sınıftan insanların fotoğraflardaki pozuna bakarak aynısını yapmak istedi. Tıpkı günümüz sosyal medyası gibi.
O zamanlar fotoğraflarda gülümseyenler palyaçolar, kanunsuzlar, yoksullar veya sarhoşlardı. Fotoğraf çekimine katılan çoğu kişi bu önyargının farkındaydı. Bu yüzden çoğu insan bu eski fotoğraflarda gülümsememiş ve biraz öfkeli, ciddi veya üzgün görünmüştür.
Fotoğrafçılık 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında doğdu ve fotoğraf çekilmek o zamanlar bir ressamdan portre istemek kadar resmiydi. Bu resmiyet nedeniyle insanlar aldıkları hizmete saygı duydu çünkü uzun zamanlar var olacak değerli bir şeydi. Fotoğraf çekimine saygı duyulmasında bir diğer etken teknolojinin yeni ve benzersiz olmasıydı. Çoğu kişi bu işe baştan savma yaklaşmak istemedi.
O zamanlar büyük değil küçük dudaklar güzeldi
Bugünün tam aksine 1900'lerin başlarında küçük dudaklı görünmek daha güzeldi. Avrupalı fotoğrafçılar bu yüzden fotoğraf makinesine poz veren insanlardan sakince prune (kuru erik) demesini istiyordu. Yani "peynir!" henüz yoktu. Amaç insanların dudaklarını resimde daha küçük göstermekti.
Çünkü Viktorya döneminde küçük ağızlar ve dudaklar bir güzellik göstergesiydi. Görgü kuralları ve mütevazılık bilinci olan kişileri yansıtıyordu.
Kötü dişler
Günümüz dünyasında diş bakımı herkesin takip ettiği bir şey. Ancak o günlerde durum farklıydı. 19. yüzyılda insanlar dişlerinden pek rahatsız değildi, bu yüzden kimilerinin dişleri epey kötüydü.
Bu yüzden fotoğrafta daha iyi görünmenin yolu gülümsememekti. Dişleri kötü olan insanlar ağızlarını kapalı tuttu. Sonuçta fotoğrafçılar insanların eksik veya çürük dişlerini sonradan kapatamıyordu. Bu yüzden kameraya gülümsemeden, donuk baktılar.