Jean-François Champollion: Hiyeroglifler ve Rosetta Taşı'nın Şifresinin Çözülmesi

Jean-François Champollion'un zekice stratejileri sayesinde Eylül 1822'de Taş'ın şifresi kırıldı ve zengin antik Mısır metinlerine erişim sağlandı.

1806 yılında Fransa'nın doğusundaki Académie de Grenoble'da yapılan sunumu öne çıkaran iki şey var: İlk olarak, yazarı sadece 16 yaşındaydı; ikinci olarak, şaşırtıcı derecede bilgili olan bu genç çok güçlü bir iddiada bulundu. Afrika dili Kıpti'nin eski Mısır dilinin bir devamı olduğunu düşünüyordu. Kısmen yanılmış olsa da (Kıpti dili eski Mısırca ile aynı değildir, ondan türemiştir), genç bilim adamının bulguları 19. yüzyılın en büyük bilimsel bulmacalarından birinin çözülmesine yardımcı oldu.

Genç bilgin Jean-François Champollion, 1790 yılında Fransa'nın güneyindeki Figeac kasabasında doğdu. Onun yetişme yılları Fransız Devrimi, Terör Dönemi ve Napolyon Bonapart'ın ortaya çıkışının arka planında geçti. Champollion kitapçılık yapan alkolik bir babanın yanında büyüdü. Ağabeyi Jacques-Joseph, Champollion'un güçlü bir savunucusu ve teşvikçisiydi. Champollion araştırmalarında daha önce bilinmeyen dilleri keşfetti ve sonunda Yunanca, Latince, Amharca (Etiyopya'da konuşulan eski bir Sami dili), Çince ve Kıpti dillerini öğrendi.

Rosetta Taşı'nın sırları

Champollion'un tarihsiz not defterinde sütunlar halinde hiyeroglifler görülmektedir.
Champollion'un tarihsiz not defterinde sütunlar halinde hiyeroglifler görülmektedir.

Çocukken uzak bir diyarda bulduğu bir eşya Champollion'un Kıpti diline olan ilgisini artırdı ve daha sonra bu ilgisinin işe yarayacağını kanıtladı. Napolyon'un 1799'da Mısır'ı işgal etmesinin ardından, Al Rashid bölgesinde (İtalyanlar ve Fransızlar tarafından Rosetta Taşı olarak bilinir) bir kaleyi yenileyen Fransız askerleri, binada kullanılan bazı taşların üzerinde hiyeroglif yazılar keşfetti. Bu taşlar muhtemelen eski binalardan alınmış ve modern binalar için yeniden kullanılmıştı. Uyanık bir polis, parçalardan birinde hiyeroglifler, bir blok Yunanca metin ve çözemediği üçüncü bir yazı (şimdi demotik metin olarak biliniyor) olduğunu gördü.

Hiyeroglif yazının bitişi, hiyeroglifleri okuma ve yazma becerisinin neredeyse tamamen ortadan kalktığı MS 4. yüzyılın sonunda doruk noktasındaydı. Bu yazılar, şifrelerini çözen ilk kişiler olmayı uman 18. yüzyıl sonu akademisyenlerinin adeta Kutsal Kase'siydi. Fransız hükümetinin yeni kurduğu Institut d'Égypte, taşın keşfinden haberdar edildi. 15 Eylül 1799 tarihli Courier de l'Égypte, Yunan yazısının hiyerogliflerin bir çevirisi olduğu ortaya çıkarsa, bu olağanüstü taşın belki de hiyeroglif kodunu kırmak için "anahtar sağlayacağını" belirtti.

Ancak Napolyon'un Fransız kuvvetleri İngiliz kuvvetleri tarafından yok edildi ve Rosetta Taşı İngiltere'ye getirilerek British Museum'un Mısır koleksiyonunun temelini oluşturdu.

Rosetta Taşı'nın üzerindeki Yunanca yazı tercüme edildiğinde bunun MÖ 246-180 yılları arasında yaşamış olan firavun Ptolemaios V. Epifanes'in bir fermanı olduğu ortaya çıktı. MÖ 4. yüzyılda Mısır'ı fetheden Yunanlıların soyundan gelen Ptolemaios kralları Yunanca konuşuyor ve hiyeroglifleri dini kullanımda kısıtlıyorlardı. Dünyanın dört bir yanından gelen bilginler artık Yunanca metni kullanarak beraberindeki hiyeroglif yazıları deşifre etmeye başlamak için yarıştı. Mısır kültürünün ve bilgisinin sırları bunların içinde yatıyordu.

Kralların isimleri İngiliz bilim adamı Thomas Young tarafından hiyerogliflerden deşifre edildi. Bunlar olurken, Fransa'da bilim adamı Antoine-Isaac Silvestre de Sacy ve İsveçli diplomat Johan kerblad, kartuşlarda (kraliyet isimlerini taşıyan oval form) yazılı kral ve kraliçe isimlerindeki fonetik göstergeleri doğru bir şekilde tanımlayarak Rosetta Taşı'nı ve diğer yazıtları deşifre etti.

Paris'e özgü arayışlar

J.-F. Champollion
J.-F. Champollion, ölümünden bir yıl önce Léon Cogniet tarafından 1831 yılında yapılan bir tabloda resmedilmiştir.

Silvestre de Sacy, Grenoble'dan Paris'e yeni gelen 17 yaşındaki Champollion'u 1807 yılında öğrenci olarak kabul etti. Genç öğrenci için bu heyecan verici bir dönem olmalıydı: Napolyon'un Fransa'ya getirdiği Mısır eserleri Fransa'nın başkentinin her yerinde sergileniyordu ve Description de l'Égypte (Mısır'ın Tanımı) adlı kitabın basımı devam ediyordu.

Champollion'un nihayet saplantısını tatmin edebilmesi için Vatikan kütüphanesinden Paris'e çok sayıda Kıpti kitabı gönderildi. Bir Kıpti sözlüğünü 1815'te tamamladı ve Waterloo Muharebesi'ndeki yenilgisinden hemen önce Napolyon'a verdi. Champollion, dilin Yunan alfabesinden türetilmiş harflerle yazılmış olmasına rağmen, Kıpti diline dair kapsamlı bilgisinin hiyeroglifleri deşifre etmenin anahtarı olacağına inanıyordu.

Young'ın çalışmalarına aşina olan Champollion, Rosetta ve Philae dikilitaşındaki yazıtları okudu. Aslen Mısır'a ait olan ve şu anda İngiltere'de Kingston Lacy'de bulunan bu dikilitaşta hem Yunanca hem de hiyeroglif yazılar bulunuyordu.

Champollion ve diğer araştırmacılar önemli ilerlemeler kaydettiler, ancak hiyeroglifleri çözemediler. Geçmişte bazı araştırmacılar resimlerin tasvir ettikleri şeyleri (baykuşlar, arılar, ekmek, tanrılar, binalar ve tekneler gibi) temsil ettiğini varsaymış, ancak bu ilkeye dayanan "çeviriler" anlamsız sonuçlar vermiştir. Tek sesli fonetik işaretler Kerblad, Silvestre de Sacy, Young ve Champollion tarafından tespit edilmişti, ancak bu yöntem dilin basit bir alfabe kullanılarak yazılmadığını ima ederek daha birçok işareti açıklanmadan bıraktı.

Champollion tarafından yapılan keşif, tarihin en büyük "işte bu!" anlarından biri olarak kabul edilir: 14 Eylül 1822'de, II. "Büyük" Ramses tarafından inşa ettirilen Abu Simbel tapınak kompleksindeki bir hiyeroglif metinde geçen Ramses ismini tamamen deşifre etti. Champollion bu ismin "aynı anda hem mecazi, hem sembolik, hem de fonetik" olduğunu anladı. İçindeki heyecan kabararak, "Je tiens l'affaire-Buldum!" diye haykırdı. Birkaç gün sonra Paris'teki Académie Royale des Inscriptions et Belles-Lettres'in sekreteri M. Dacier'e bir mektup göndererek demotik yazı ve hiyerogliflerde doğrulanan 25 fonetik işareti detaylandırdı.

"Ramses" kelimesi, Champollion'un iç işleyişini ortaya çıkardığı karmaşık mekanizmanın mükemmel bir örneğidir. Bu kelimenin doğru yazılışı ra-mes-u'dur. Hiyerogliflerden ya da Koptçadan birebir çevrildiğinde, ra kelimesi "güneş" anlamına gelmektedir. Mes hem ses hem de anlam (ideogram) göstergesi olarak hizmet eder. Mes "doğurmak" ya da "yaratmak" anlamına gelen bir fiil, su ise "o" anlamına gelen bir isimdir (bir zamir). Dolayısıyla, hiyerogliflerde işaretler çeşitli amaçlara hizmet ediyordu. İşaretlerin hepsi sesteş ya da aynı ses için farklı işaretler değildi; bazıları bir, iki, hatta üç sesi temsil eden fonetik işaretlerdi.

Kooptik ipuçları

Üzerinde Kıpti Sahidik dilinde 5 satır yazılı bir çömlek kap parçası. Bizans dönemi, MS 6. yüzyıl. Teb, Mısır. Petrie Mısır Arkeoloji Müzesi
Üzerinde Kıpti Sahidik dilinde 5 satır yazılı bir çömlek kap parçası. Bizans dönemi, MS 6. yüzyıl. Teb, Mısır. Petrie Mısır Arkeoloji Müzesi

Kökleri eski Mısır'a dayanan bir dil olan Kıpti dili, Yunan alfabesinden uyarlanan harfler kullanılarak yazılır. MS ikinci yüzyıldan itibaren Mısır'da yaygın bir dil haline gelmiştir. Kıpti Hristiyan dini Mısır'da ve Kuzey Afrika'nın diğer bölgelerinde uygulanmaktadır ve burada gelişen Bohairic lehçesi kilisenin ayinlerinde kullanılmaktadır.

Bundan tam 200 yıl önce, 1822'de Champollion, Antik Mısır yazısının incelenmesine yaptığı anıtsal katkının temelini oluşturan çığır açıcı bir keşif yaptı. Champollion'un diğer metinlerle yaptığı çalışmalar, Kıpti ve diğer Sami dilleri hakkındaki eşsiz bilgisi ve kendini ömür boyu çalışmalarına adaması, Rosetta Taşı'na olan borcuna rağmen İngiliz rakiplerine karşı üstünlük sağladı.

Mısırbilimin kurucusu

Yıldızları ve onların tanrıçalarını tasvir eden bu astronomik tavan, Krallar Vadisi'ndeki I. Seti'nin mezarının en görkemli parçasıdır. Champollion, 1828-1829 yıllarında Mısır'da seyahat ederken bu mezara uğramıştır.

Champollion, ilerleyen yaşlarında nihayet yazıtları bizzat görmek için yıllarca sabırla araştırma yaptığı kütüphaneden ayrılmaya karar verdi. Ağustos 1828'de başladığı 16 aylık Mısır gezisi onu Nil'in İkinci Akanakı yakınlarındaki Abu Simbel tapınak kompleksinin güneyine kadar götürdü.

Champollion'un kardeşi Jacques-Joseph'e yazdığı mektuplar seyahatlerini anlatır. Mektuplarını, Mısır kıyafetlerini giyip bunaltıcı sıcakta Abu Simbel'i gezmekten duyduğu zevk ve yemek için hazırlanan timsahı gördüğünde yaşadığı dehşet de dahil olmak üzere Mısır'daki deneyimlerini detaylandıran çizimlerle doldurmuştur. Mısır eserlerine duyduğu saygıya rağmen Champollion, Krallar Vadisi'ndeki I. Seti'nin mezarından bir duvar panelinin sökülmesini ve Fransa'ya geri gönderilmesini emrederek zamanının tipik bir sömürgecisiydi.

Champollion'un sağlığı 1829'un sonlarında ülkesine döndükten sonra kötüleşti. Pek çok uzman, Mısır maceralarının yarattığı stresin, hayatının geri kalanında kronik bir hastalığa yakalanmasına katkıda bulunduğuna inanmaktadır. 41 yaşında Paris'te hayata veda etti. 1824 tarihli Précis du système hiéroglyphique des anciens Égyptiens adlı eserinde yer alan 400 sayfalık tartışma ve hiyeroglif, demotik yazı ve Kıptice sözcük, işaret ve işaret gruplarının yer aldığı ayrı bir levha cildi, o dönemde herhangi bir bilim insanı tarafından hiyeroglif araştırmalarına yapılan en büyük katkıyı temsil etmektedir. Champollion hiyeroglifleri deşifre ederek Mısırbilimcilerin eski Mısırlıların iç düşüncelerini dinlemelerine ve dinleri ve toplumları hakkında daha derin bir anlayış kazanmalarına olanak sağlamıştır.