Küçük plastik parçaları sadece hayvanlara, uzak buzullara, okyanuslara ve hatta vücudumuzun derinliklerine karışmakla kalmıyor. Aynı zamanda kaya katmanlarından da sızarak jeolojik kayıtlarda plastiklerin ortaya çıkışını insan çağının başlangıcı için zayıf bir belirteç haline getiriyorlar.
Yeni bir çalışmada, Letonya'daki üç farklı gölden – Seksu, Pinku ve Usmas – alınan tortu örnekleri, mikroplastiklerin ne kadar derine battığını görmek için analiz edildi. Sonuçlar, daha küçük parçacıkların çamurun daha derinlerine inebildiğini ve 1950'lerin başında plastik üretimi hızlanmadan önce ortaya çıkan katmanlara ulaşabildiğini gösterdi.
Letonya Su Ekolojisi Enstitüsü'nden ekolog Inta Dimante-Deimantovica ve uluslararası bir araştırmacı ekibi, bu durumun kaya tabakalarındaki plastik varlığını, plastiğin toplumda yaygınlaşmasının güvenilmez bir göstergesi haline getirdiğini söylüyor.
Bazı jeologlar bu plastik varlığını, Antroposen olarak bilinen insanoğlunun gezegen yüzeyini şekillendirmesinin resmi başlangıcını tanımlamak için uygun bir jeolojik başlangıç noktası olarak önerdiler.
Araştırmacılar yayınladıkları makalede "İncelenen sediman profillerinde mikroplastik dağılımının yorumlanmasının belirsiz olduğu ve Antroposen Çağının başlangıcını kesin olarak göstermediği sonucuna vardık" diye yazıyor.
Sonuçlar, şehirleşmiş alanlardan ne kadar uzakta oldukları ve halka sundukları erişim düzeyi açısından farklılıklar göstermelerine rağmen, göller arasında nispeten tutarlıydı – bu da mikroplastiklerin ne kadar yaygın hale geldiğinin bir başka kanıtı.
Her bir numune, yaşlarının güvenilir bir şekilde ölçülmesini sağlayan bağımsız vekiller kullanılarak modern zamanlardan 1700'lerin başına kadar tarihlendirilmiştir. Tüm alanlardan alınan örneklerde mikroplastik parçacıklar bulunmuş ve araştırma süresi boyunca toplam 14 farklı plastik türü tespit edilmiştir.
Mikroplastik parçacık türleri arasında poliamid (naylonda kullanılır), polietilen (genellikle ambalajlarda bulunur), poliüretan (köpüklerde ve liflerde kullanılır) ve polivinil asetat (yapıştırıcılarda bulunur) yer almaktadır.
Bu üç gölün seçilmesinin nedeni, üzerinde bulundukları çökeltilerin kapsamlı bir şekilde incelenmiş ve tarihlendirilmiş olmasıdır; bu da ekibin daha küçük plastik parçacıkların daha eski çamur katmanlarına ulaştığından emin olabileceği anlamına gelmektedir.
Araştırmacılar, "Bu bulguların gerçek bir doğal fenomeni, mikroplastiklerin tortu profillerinde aşağı doğru kesin hareketini gösterdiğini öne sürüyoruz" diye yazıyor.
Araştırmacılar, bu hareketi sediman malzemesinin türünden mikroplastik türüne ve çevredeki çevresel koşullara kadar her türlü faktörün etkileyebileceğini ve bunun da çalışmayı zorlaştırdığını söylüyor.
Açık olan şu ki, mikroplastiklerden kaçamayacağımız bir aşamadayız. Uzmanlar hala bunun sağlığımıza ne yaptığını anlamaya çalışıyor, ancak küçük parçacıkların mümkün olduğunu düşündüğümüzden çok daha yaygın olduğu netleşiyor.
Araştırmacılar, "Bugüne kadar üretilen tüm plastiğin sadece yüzde 9'unun geri dönüştürüldüğü ve yüzde 12'sinin yakıldığı tahmin edilmektedir; bu da 6.000 milyon metrik tondan fazla atık plastiğin çevreye sızma ve doğal döngülere ve gıda zincirlerine dahil olma potansiyeline sahip olduğu sonucuna yol açmaktadır" diye yazıyor.