Bal arıları dünyayı dolaştıkça çevreden aldığı parçacıkları beraberinde getirir. Bu arılar özel tüylerle kaplı ve bu tüyler bir arının günlük yolculuğunda karşılaştığı küçük her şeyi kasıtlı veya kasıtsız toplamasını sağlıyor. Tüyler uçuş sırasında elektrostatikle yüklenir ve bu da parçacıkların tüye daha kolay çekilmesini sağlar. Polen bu tüylere çekilen en bilinen materyal ancak bitki artıkları, balmumu ve hatta diğer arı parçaları da öyle. Hatta şimdilerde bu listeye bir materyal daha eklendi: Plastik.
Bal Arısı ve Çevre Kirliliği
Bugün mikroplastiklerin gezegenin her yerine yoğun şekilde yayıldığı biliniyor. Ancak atmosfer boyunca nasıl hareket ettikleri hala çözülebilmiş değildi. Örneklemesi zordur ve bugüne kadar havayla taşınan mikroplastiklere dair çalışmaların çoğu yer seviyesinden yapıldı.
Bal arıları bu soruna bir çözüm sunuyor. Bal arısının tüm o tüylü vücudu rüzgarla taşınan plastik lif ve parçaların dağılımını incelemede iyi bir araç olmasını sağlar. Sayıca çok olmaları ve yiyeceği geniş kapsamlı aramaları bal arısının mikroplastik gibi çevre kirleticilerinin dünyaya nasıl dağıldığını görmemize yardımcı oluyor.
Danimarka'da bal arıları ve mikroplastik üzerine yapılan araştırmalar arıların 13 farklı sentetik polimer taşıdığını ortaya çıkarmıştır.
Minyatür Çevreciler
Bilim adamları onlarca yıldır arıları kirliliğin koruyucuları olarak kullanıyor; onlar sayesinde ağır metalleri, böcek ilaçlarını, hava kirliliğini ve hatta radyoaktif serpintileri tespit ettik. Arıların plastikle etkileşimi üzerine 1970'lere dayanan araştırmalar var ancak bunlar mikrodan çok makro plastik odaklı olmuştur. Örneğin, Avrupa bal arılarına benzeyen ancak tek başına yaşayan ve dünyanın her yerinde bulunan yaprak kesici arıların tıpkı yaprak ve taç yaprağı çenesiyle kesmesi gibi plastikten yarım ay şeklinde parçalar kestiği görülmüştür.
Şili, Arjantin, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bilim adamları, yaprak kesici arıların torba, ambalaj ve diğer plastik malzemelerden bu tür parçalar topladığını ve yuvalarında kullandığını gözlemledi. ABD'de yapılan bir araştırma arıların yuva malzemesi olarak şantiyedeki plastik bantları kestiğini bile ortaya koymuştur.
Mikroplastik Taşıyorlar…
Danimarka'daki ilgili çalışmada bilim adamları 9 tanesi Kopenhag'ın merkezinde ve 10'u şehrin dışındaki banliyö ve kırsal alanlarda olmak üzere 19 arı kovanından dişi binlerce işçi arı topladı. Arıların koloni oluşturduğu bir zamanı (ilkbahar) bekleyip doğrudan kovanlarının içinden aldılar. Böylece bitki, su, toprak ve hava ile -mikroplastiğin olduğu her yer- etkileşime girmek için bolca zamanları oldu.
Arıları ötanazi yapmak üzere donduruldu, ardından bacak ve gövdeye yapışmış parçacıkları yıkayarak ve ovalayarak çıkardılar. Mikroskop ve kızılötesi ışık yardımıyla parçacıklar boyut, şekil ve malzeme türüne göre ayrıldı.
Arılarda biriken parçacıkların %15'i mikroplastikti. Bunların yüzde 38'i ise elyaftı. Baskın elyaf polyesterdi ve ardından polietilen ve polivinil klorür geldi. Arılar ayrıca doğal pamuk elyafları da toplamıştı.
Kent arıları, beklendiği gibi en yüksek mikroplastik oranına sahipti çünkü kentsel alanların en yüksek yoğunlukta mikroplastik içerdiği biliniyor. Şaşırtıcı olansa banliyö ve kırsal alandaki arılarda mikroplastik sayısının pek de düşük olmamasıydı. Bilim adamları rüzgar dağılımının geniş alanlardaki mikroplastik konsantrasyonunu eşitlediğini düşünüyor.
Plastik Kirliliği Arılara Zarar Veriyor mu?
Plastiğe maruz kalan arıların bundan nasıl etkilendiği sorusu hala açık. Bilim adamları yaprak kesici arıların yuva yapımında plastik kullanmasıyla ilgili olarak da ikiye bölünmüş durumda.
Journal of Hazardous Materials (Tehlikeli Maddeler Dergisi)'nde yayımlanan bir çalışmada Çin'deki bilim adamları mikroplastiğin bal arısında oluşturduğu potansiyel riskleri değerlendirmeye çalıştı. Bal arılarını iki hafta boyunca polistiren mikroplastikle beslediler ve bunun ölüm oranını değiştirmediğini gördüler. Ancak yapılan test arıların mikrobiyomunu (biyolojik işlevler için gerekli bağırsak bakterileri) değiştirmişti ve Çin ekibi bunun için "önemli sağlık riski" oluşturabilir dedi.
Bununla beraber ekip özellikle arıcılıkta larva hastalığını önlemede yaygın bir antibiyotik olan polistiren ile tetrasiklinin birlikte tüketiminin arıların ölüm oranını %20'den %55'e yükselttiğini gösterdi. Araştırmacılar sonuç olarak "mikroplastikler tek başına en zehirli kirletici olmayabilir ancak diğer kimyasallarla birleşmeleri toksisitelerini artırabilir" dedi.
Birçok bilim adamı mikroplastiklerin pestisit, veteriner ilacı ve plastik katkı maddesi gibi kirleticilerle birleştiğinde zehir etkisinin büyüdüğünü düşünüyor. Bazı pestisitler plastik döküntüler tarafından emilir ve teoriye göre arı gibi canlıların bunları yutması yıkıcı etkiyle sonuçlanacaktır.