Hızlı ve doğru yazmak başlı başına inanılmaz bir beceridir. Bir mahkeme davasını belgeleyen veya bir medya röportajını yazan kişinin her şeyi bu kadar hızlı şekilde not etmeyi nasıl başardığını merak etmiş olabilirsiniz. Stenografinin anlamı bu. Bu insanlar, "steno" dediğimiz yöntemle yazmak üzere eğitiliyor. Ancak stenografi aslında antik yöntemlerden geliyor.
Stenografi Nedir?
Bir stenograf, dikte veya konuşmayı yazıya kaydedebilen eğitimli bir transkripsiyonist yani katiptir. Stenografi terimi, Yunanca "stenos" ve "graphy" kelimelerinden geliyor. Stenos dar anlamına gelirken grafi yazı anlamına gelir, yani stenografi dar yazı demek. Steno ile yazmak tam olarak böyle.
Geçmişte, stenograflar konuşmayı elle yazıya döküyordu. İlk steno yöntemi, belirli kelimeleri, harfleri veya sesleri temsil eden sembollere dayanıyordu. Tam kelimeler ve cümleler yazmak yerine bu sembolleri kullanmak, konuşmayı daha hızlı not etmeyi kolay hale getirdi.
Ancak günümüzün stenografları elle yazmaz. Günümüzde stenotip makineleri olarak adlandırılan çok sayıda stenotip makinesi var. Bunlar, bir stenografın dakikada yaklaşık 300 kelime yazabilmesini sağlayan, özel olarak tasarlanmış klavyelere sahip daktilo makineleridir. Bir kişinin normal bir klavyeyle yazabileceği hızın iki katıdır ve insanın ortalama konuşma hızı zaten dakikada 150 kelimedir.
Stenografinin İcadı ve Yöntemin Tarihi
Steno yazımı İngiliz eğitimci Sir Isaac Pitman tarafından Pitman steno yöntemi adıyla 1837'de geliştirildi. Ancak steno yani kısaltmalar veya semboller kullanarak kısa biçimde yazma aslında antik zamanlardan geliyor. Steno genel olarak ilk kez Roma İmparatorluğu'nda kullanıldı. Cicero'nun hanehalkının üyesi olan ve bilgili bir azatlı adam olan Marcus Tullius Tiro, ilk Latince steno sistemi olan notae Tironianae'yi ("Tironia notaları") MÖ 63'te icat etti. Bin yıldan fazla süre kullanıldı.
Stenotip Makinesi Nasıl Çalışıyor?
Mahkeme katibi veya yazmanı ve transkripsiyon uzmanları tarafından kullanılan stenotip makinesi (stenograf olarak da bilinir), sadece 22 tuşlu özel bir klavyeye sahip. Stenografın her iki yanında ünsüzleri temsil eden iki sıra tuş ve ortada A, O, E ve U sesli harfleri bulunan 4 tuş vardır. Makinenin üst kısmında sayıları yazmaya yarayan bir çubuk vardır.
Makinenin oluşturduğu transkript yani yazı meslekten olmayan kişi için anlaşılabilir gelmez. Soldaki tuşlar kelimedeki hecenin ilk harfini yazmak için kullanılır, sağdaki tuşlar ise hecenin son harfini verir. Elbette sesli harfler için sesli harf tuşları kullanılır.
Bir stenograf, bir heceyi yazmak için akor denilen 3 tuşa aynı anda basıyor. Örneğin 7 veya 8 harfli üç heceli bir kelime 7-8 vuruş yerine sadece 3 vuruş gerektirir.
Öyleyse eksik harfleri nasıl yazdıklarını merak ediyor olabilirsiniz. Makinenin ve dilin mucidi olan İngilizler için İngiliz alfabesinde 26 harf vardır ancak stenografta yalnız 22 harf bulunur. Yani stenograf heceleri fonetik (sese göre) olarak heceler. Örneğin stenotip makinesinde M harfi yoktur. M ile başlayan veya biten bir heceyi yazmak için, stenograf sesi tutturmak için P ve H'yi birlikte yazar. Benzer şekilde, N harfi için T, P ve H'yi aynı anda kullanırlar. Bu yaklaşım Türkçe gibi her dile uyarlanabilir. Sonuç normal insanlara anlamlı görünmez ancak eğitimli bir stenograf için okuma dilinden farksızdır.
Stenografiyi Anlamak
Stenotip makinesinin nasıl çalıştığını anladık. Peki stenograflar yazdıklarını nasıl anlıyor? Stenografın bir kelimeyi harf harf yazmak yerine hecelere göre yazdığını belirtmiştik. Yani bize kıyasla bir kelimeyi zamanın yarısında veya üçte birinde yazabilirler.
Steno konusunda eğitim almış mahkeme katipleri eşsesli veya farklı anlamlara sahip sözcükler gibi belirli sözcükler için farklı kurallar kullanabiliyor. Kullanabilecekleri birçok steno teorisi vardır ve her birinin kendi kuralları ve yaklaşımları bulunur.
Stenograflar genellikle anlayabilecekleri kendi kısaltma sistemlerini kullanır. Yani her zaman genel bir kuralı izlemezler. Örneğin, bir mahkeme yazmanı her yasal belgeye veya mahkeme işlemine belirli ifadeler yazmak zorunda. Bunları her seferinde yazmak yerine, anlayabileceği bir sembolle gösterebilir.
Örneğin, "Mahkemenin izniyle" veya "İtiraz reddedildi" gibi standart ifadeler hemen her davada var. Mahkeme katibi, kendisine biraz zaman kazandırmak için bu ifadenin tamamı için kendi özel sembolünü kullanabilir.
Stenotipteki Yazının Çevrilmesi
Stenotip transkripti, eğitimli bir stenograf için tümüyle anlamlıdır. Ancak mahkemedeki avukata, jüriye veya davacılara ya da transkripsiyon hizmetlerini kullanan tıp doktoruna anlamsız gelir. Bu yüzden konuşma diline çevrilmesi gerekir. Peki, stenografi nasıl konuşma diline çevriliyor?
Eskiden bir stenografın kendi yazısını çevirmesi gerekiyordu ve ayrı bir stenograf çevirinin doğru olup olmadığını kontrol ediyordu. Mahkeme yazmanlarının belirli steno teorilerine dayanan sözlükleri vardır.
Ancak günümüz stenotip makineleri, tuş girdilerini gerçek zamanlı olarak çevirebilen kendi çeviri yazılımlarına sahip. Yazılım, stenografın kendi kısaltmalarını ve hecelerini okumak ve tercüme etmek için özelleştirilmiştir. Gerçek zamanlı çeviri ile yazı mahkemedeki tüm taraflara anında gösterilir.
Konuşma Tanıma Teknolojisi Stenografinin Yerini Alabilir mi?
Teknolojide tanık olduğumuz gelişmelere bakarsak stenografi otomatikleştirilebilir görünüyor. Konuşmayı metne çevirebilen yapay zeka araçları ve konuşma tanıma yazılımları var. Ancak bu yüksek kaliteli sistemlere rağmen hala bazı eksikler var.
Örneğin, dijital sistem net ve yüksek sesli bir konuşma ister. Mahkeme salonundaki mikrofon, genellikle statik, vızıltılı sesler üreterek konuşmayı bozma eğilimindedir. Yine mikrofondan biraz uzaklaşıldığında ses duyulmaz hale gelir. Bu gibi durumlarda, yapay zeka transkripsiyon aracı hatalı transkript üretecektir ve mahkeme davalarında veya hayati bir tıbbi transkripsiyonda çok ciddi etkisi olabilir.
Yani mahkemede konuşma tanıma aracı kullanmak yararlıdır ancak henüz bir stenograf kadar güvenilir değiller. Yapay zekanın eğitimli bir stenografın sunduğu doğruluk ve zekaya erişmesine uzun bir yol var.