Tuz Gölü, Ankara'nın yaklaşık 120 kilometre güneyindeki Kapadokya'da yer alıyor. Deniz seviyesinden 905 metre yukarıda bulunur. Göldeki suyun herhangi bir çıkış noktası yoktur. 1500 kilometrekarelik yüzölçümü ile Türkiye'nin ikinci en büyük gölü burası. Bununla birlikte yaz aylarında yüzey alanı bin kilometrekareye kadar düşer. Bu şaşırtıcı tuz gölü 80 kilometre uzunluğa, 48 genişliğe ve sadece 1,5 metre derinliğine sahip. Daha önceleri çok daha derin olduğu tahmin ediliyor. Bugün yüzeyi 50 cm kalınlığında tuz bloklarıyla kaplı. Bölgeye düşen yağış yılda yalnızca 250 mm kadardır.
Tuz Gölü'nün Özellikleri
Tuz Gölü, etrafı yaylalarla çevrili kapalı bir göl. Göl, Melendiz Çayı, bazı küçük dereler ve yer altındaki tuzlu su kaynaklarından beslenir. Beslenme kaynakları yetersiz olduğundan yazın yaşanan buharlaşma sonucu göl neredeyse kurur ve kalan çamurun üzerinde sadece 30 santimetre kadar tuz tabakası olur. %33 oranla dünyadaki en yüksek tuzluluğa sahip göllerden biri. Hatta dünyanın en tuzlu ikinci gölü olduğu düşünülüyor.
Bu nedenle etrafında tarım yapmak imkansızdır. Tuz Gölü yılda 300 bin ton tuz üretir ve bu da Türkiye'deki tuz üretiminin %60'dan fazlasını karşılar. Dünyanın en zengin doğal tuz kaynaklarından biri. Ancak tuz yalnızca gölün kuru olduğu Temmuz ve Ağustos aylarında toplanabilir. Dahası, çamurun yapışmaması için sadece üst katmanlar toplanır. Temiz tuz işçiler tarafından ayrı bir alana yığılır ve küçük taşıma vagonlarına aktarılır. En çok Şereflikoçhisar'daki tuz işleme tesisine taşınıyor.
Tuz Gölü'ndeki Kirlilik
Tuz Gölü'ne akan ana su kaynağı ne nehirler ne de yağışlardır; yakınlardaki Konya'dan ve yerel köy ve kasabalardan gelen kanalizasyonlardır. Bu kirlilik yıllarca yalnızca göldeki ekosistemi öldürmekle kalmadı aynı zamanda tüm Türkiye'deki sofralara ulaştı. Zira Türkiye'de kullanılan tuzun %64'ü Orta Anadolu'daki Tuz Gölü'nden gelir. Tuz Gölü'ndeki kirli su ayrıca yerel köylülerce mahsul sulamak için kullanıldı. Yalnızca bu iki gerçek, insan sağlığı ve çevre için gölün temizlenmesini acil bir konu haline getirir. 2002'de TBMM tarafından bir araştırma komisyonu raporu hazırlanmış ancak raporun sonuçları hiçe sayılmıştır.
Göldeki yetersiz yağış, aşırı sulama ve buharlaşma bugünkü sığ su seviyelerini meydana getirdi. Bu durum kirli atıkların göl boyunca yüksek oranda (ve tehlikeli şekilde) yoğunlaşmasına neden oluyor.
Verilere göre her yıl 944 ton deterjan, 90.000 ton yağ ve gres, 1.500 ton organik madde ve 276 ton cıva, kurşun ve diğer ağır metaller Tuz Gölü'ne dökülüyor. Konya Belediyesi Su İşleri Müdürlüğü (KOSKİ) tarafından dört yıl gibi uzun bir sürede inşa edilen arıtma tesisi tam kapasitede günde 200.000 metreküp evsel atık suyu temizlemeyi ve sığ göldeki kirlilik seviyelerini azaltmayı vaat eder.
Ancak eleştirmenler, yeni 750.000 metrekarelik arıtma tesisinin kimyasalları değil yalnızca biyolojik kirleticileri ortadan kaldırdığını ve asıl tehdit olan endüstriyel atıkları arıtmak için bölge genelinde daha fazla tesisin inşa edilmesi gerektiğini belirtirler.
Tuz Gölünün Kuruma Tehlikesi
Tüm bu etkenler yüzünden Türkiye'de son 60 yılda 70'e yakın doğal göl kurudu. Kuruyan suların büyüklüğü üç Van Gölü'ne eşittir ve bu da Marmara Denizi'nin yüz ölçümünden büyüktür. Su savaşlarının başlamaya yaklaştığı Dünya'da bu Türkiye için ciddi bir sorun. Son 18 yılda suyunun yüzde 60'ını kaybeden Tuz Gölü on yıl içinde aynı sonu paylaşabilir.
Konya bölgesi Türkiye'deki en düşük su yüzeyi seviyelerine sahip ve yer altı su seviyelerinde de keskin düşüşler var. Bölge kurak olmasına rağmen yoğun şekilde bilinçsiz tarım yapılır ve Tuz Gölü'nün 25.000 metrekarelik havzası önemli bir su ve habitat kaynağıdır. Tuz Gölü suistimal edilmeden önce bir zamanlar Türkiye'nin en büyük flamingo kolonisine sahipti. Ancak tuzlu su karidesindeki dramatik düşüş kuşların sayısını bir avuca indirdi. Bölgede yaşayan turnalar, sakarcalar ve diğer su kuşları risk altında.
Tuz Gölü'ndeki Pembelik
Tuz Gölü, Aksaray yakınlarında bulunur ancak Kapadokya'dan arabayla 1,5 saat uzaklıkta olması yönüyle turistlerin ilgi odağı olur. Bunun nedeni gölün zaman zaman aldığı canlı pembe renk oluyor. Pembe göller, Dünya'da oldukça nadirdir ancak buna rağmen Tuz Gölü bu özelliğiyle fazla bilinmez. Buharlaşmanın arttığı zamanlarda sular çekilir ve fazlasıyla yapışkan olan keskin tuz birikintileri belirginleşmeye başlar. Ancak göldeki tek değişim bu değildir: Aynı zamanda suyu da pembe renge bürünür.
Çoğu tuzlu göl gibi, Tuz Gölü'ndeki pembelik de mikroalg Dunaliella salina gibi kırmızı renge bürünen bir halofilin suda üremesinden kaynaklanıyor. Bu halofilin hücreleri, yüksek tuzluluk ve ışık yoğunluğunun olduğu alanlarda güneşten korunmak için karotenoid üretir ve bu da organizmanın renk değiştirmesine neden olur. Bu pigmentler Tuz Gölü'ndeki suyu kırmızıya veya pembeye boyuyor. Halofiller yüksek tuzlu alanlarda ürediğinden tuz göllerinde sık görülürler ve pembe olmalarını sağlarlar (Halofil, Yunanca'da tuz seven anlamına gelir).
Tuz Gölünde Canlı Yaşamı
Tuz Gölü bir zamanlar büyük flamingo sürülerine ev sahipliği yaptı. Ayrıca çokça turna, sakarca ve doğangillerden kerkenez kuşuna sahipti. Alan çok uzun yıllardır hükümet ve şehir yönetimi tarafından suistimal edildiğinden bugün canlı yaşamı seyrelmiş durumda. Kirlenen su, tuzlu su karidesi gibi kuşların besin kaynağı olan canlıları azalttı. Kalan flamingolar ise en çok tuz yoğunluğunun düşük ve mikroalglerin bol olduğu batı kesimini tercih eder.
Kapak görseli: Ensuite Tourism