Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı (Aziz Bartalmay Yortusu Kıyımı) ile iç savaşın nedenlerini ve katliamın yaşandığı günü ve anlatan detaylı bir yazı hazırladık. Yazının ilk bölümünde Huguenot'ları, din savaşlarının nedenlerini ve acımasız Catherine de' Medici'yi anlatacağız. İkinci bölümünde ise bu kıyımın yaşandığı sabaha gidiyoruz.
Huguenot'lar Kimdi?
Martin Luther tarafından başlatılan ve 1520'li yıllarda Almanya'da Protestanlığın temelini oluşturan reformlar Fransa'da hızla yanıt bulurken, Katolik Kilisesi'nin son derece şiddetli tepkisiyle karşılaştı. İlk Protestan 1523 yılında kazığa oturtularak yakıldı.
Bundan hemen sonra Fransız Protestanlar Almanca bir sözcük olan Eidgenosse (bir yeminle bağlanmış olan yoldaş) sözcüğünden esinlenilerek Huguenot olarak anılmaya başladılar. Kraliyetin, dinen kabul edilmiş olan inançlara aykırı düşüncelere karşı yayınladığı fermanlar Protestanlığın yayılmasını sınırladı ve 1550'li yıllarda Huguenot'lar halkın yüzde 10'unu geçmiyorlardı.
Fakat 1559'da Paris'te 15 kilisenin temsil edildiği bir Huguenot kilise meclisi toplantısı yapıldı ve sonrasında bu inanca yöneliş hızla arttı. Yeni mezhep siyaset hayatına girdi ve 40 yıl süren çatışma dönemi başladı.
Fransa'da Din Savaşları Nasıl Başladı?
Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa'da da bir ulusal kimlik biçimleniyordu ve bunun itici gücü varlıklı aileler arasındaki mücadeleydi. Kökleri çok eskilere dayanan ve kendilerine ait arazilerinde yaşayan önde gelen aileler, daha düşük derecede asalet sahibi olanları hizmetlerine alarak bir patron-hizmetli piramidi ve bahşedilen lütuflar ile yerine getirilen hizmetlerden oluşan bir ilişkiler ağı yarattılar.
Bunların arasındaki en güçlü piramit elbette tepesinde kralın oturduğu olmalıydı. Ne var ki, 1559 yılında, 15 yaşındaki zayıf ve kırılgan delikanlı II. François Fransa kralı olduğunda, Fransa'nın hazinesi, kraliyet ailesi Valois'lar ve Alman Habsburglar (bkz. Habsburg Hanedanı) arasındaki hanedan savaşları nedeniyle boşalmış durumdaydı.
Egemenlik iddiasındaki Guise, Chatillon ve Bourbonlar gibi büyük aileler krallığı hırpalamaya başladılar. François'nın karısı olan Mary Stuart (İskoçya Kraliçesi Mary) anne tarafından Guise ailesine mensuptu. Guise'ler bu konumlarından hızla yararlandılar ve François'i ordunun, kilisenin ve dış işlerinin kontrolünü onlara devretmesi konusunda ikna ettiler, kendileri ve onlara bağlı olanlar dışında herkese destek akışının yolunu kapattılar.
Yerleşik Katolik Kilisesi onları destekledi ve İspanyol Kralı II. Felipe ile iyi ilişkiler kurdular. Bourbonlar ve Chatillonlar destek arayışı içinde Protestanlığa döndüler ve ülke dini çizgilerle bölünmeye başladı. Her iki taraftan da küçük soylular koruyucu rolü üstlenerek milis kuvvetleri oluşturdular. Böylece Fransa Krallığı'nı sonraki 50 yıl boyuna acılara boğacak sekiz din savaşının safları belirlenmiş oldu.
Catherine de' Medici'nin Rolü
Giderek artan korku, entrika, belirsizlik ve rekabet atmosferinin tam ortasında güçlü bir kadın bulunuyordu: Önceki Kral II. Henri'nin dul eşi ve II. François'nun annesi Catherine de' Medici. Gençliğinde, üçü sonradan Fransalı kralı olarak tahta çıkacak (II. François, XI. Charles, III. Henri) 10 çocuk doğurmaktan başka bir şey yapmamış, kralın metresi Diane de Poitiers'nin gölgesinde kalmıştı.
Şimdi ise ülkenin istikrarı ve böylece hem kendisinin hem de oğlunun geleceği tehlikedeydi. Kocasının ölümü ve henüz olgunlaşmamış François'nun tahta çıkması onu, olayları kendi iradesine göre şekillendirme konusunda serbest bırakmıştı. Fransa'da ipleri elinde tutan bir kişi olmak için çalışmaya başladı. Gösterişli bir yaşam tarzını öne çıkararak büyük yapıların inşa edilmesini emretti.
Catherine'in amacı güçlü Valois hakimiyeti altındaki ulusal birlikti. Fakat Fransız toplumunu oluşan ayrılık ve aykırılıklar yönünde harekete geçiren güçler o denli karmaşık, güçlü ve ön görülemeyen bir yapıya sahipti ki, Catherine'in eylemleri düzeltmeyi arzu ettiği ayrımları daha da derinleştiriyordu. Her şeyden önce, kraliyet otoritesine karşı en büyük tehdit, hakim olan İspanya taraftarı Guise'lerden gelmekteydi.
Bir Katolik olmasına rağmen Catherine başlangıçta dini ayrımcılıktan kaynaklanan gerilimi azaltmayı ve Huguenot'ları yatıştırmayı amaçladı. 1560 yılında François'yı Katolik inancın gereklerine karşı gelenlerle ilgili yasaları hafifletme konusunda ikna etti. Aynı yıl içinde François'nın ölümünden sonra kendisini kral naibi ilan etti ve oğlu IX. Charles tahta geçti.
Catherine, dini ayaklanmalar başlayınca Katolikleri ve Huguenot'ları anlaşmazlıklara çözüm bulmak üzere bir araya gelmeye davet etti. Bu müzakere yalnızca şiddeti tahrik etti ve 1562-1570 arasında hepsi sonuçsuz kalan üç iç savaşa yol açtı.
Giderek siyasete intikam duyguları hakim oldu. 1562'de Guise Dükü François, Vassy'de Huguenot'ları katleden Katolik birliklerini yönetti. Daha sonra da dük öldürüldü. Bu işin içinde olan Huguenot liderlerinden biri de Gaspard de Coligny'ydi. Katolik liderler Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'ndan çok önceleri intikam almak peşindeydi.
IX. Charles katliamdan iki yıl sonra öldüğünde halefi III. Henri Catherine'in müdahalelerine izin vermedi. Catherina 1589 yılında 70 yaşındayken öldü.
Din Savaşlarının Sonu ve Nantes Fermanı
IX. Charles'ın 1574'te ölümünden sonra ülkede neredeyse çöküşe neden olabilecek bir anarşi yaşandı. Küçük soylular kendilerini yerel diktatörler olarak ilan ettiler ve köylüler silahlandılar. Bazı bölgelerde Huguenot'lar minyatür devletler kurarak kendi vergilerini topladılar ve kraliyet otoritesini reddettiler. Katolikler de bir Katolik Birliği altında birleşti. İç savaş bu yıllarda Fransa Kralı, Huguenot'lar ve Katoliklerin oluşturduğu üçlü bir çıkmaza dönüştü. Bununla birlikte her iki tarafta da, güçlü ve merkezi bir yönetime karşı bir alternatif olmadığını düşünenler vardı.
Ancak en sonunda ülkeyi yeniden birleştirecek kişi 1589'da ortaya çıktı. Son Valois Kralı III. Henri'nin yerine, Bourbon hanedanından ilk kral olan ve IV. Henri olarak hüküm sürecek Navarra Kralı Henri geçmişti. Bu kişi, Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'nın hemen öncesinde Catherine'in kızı Margaret'le evlenen Bourbon Prensiydi. Katolikliğe dönerek kıyımdan kurtulmuş, ancak daha sonra pişmanlık duyarak asıl tercihi olduğunu söylediği Huguenot inancına geri dönmüştü.
Katolik Birliği kendi kral adayı olan Charles'ı öne sürmüştü. İç savaş başladığında Almanlar ve İngilizler Huguenotları, İspanyollar ise Katolikleri desteklediler.
Tahtın Katolik talibi Charles öldüğünde Henri Katolik inancına tekrar geri döndüğünü ilan etti. Katolik muhalefet buharlaştı ve tahta çıktıktan beş yıl sonra Kral Chartres'da taç giydi. Paris onu bağrına bastı ve uzun süre onu izlemiş olan Huguenot'lar da kralın kendilerini korumalarını beklediler.
1598'de Henri Nantes Fermanı'nı ilan etti. Bu ferman Huguenot'lara kendi bölgelerinde ibadet özgürlüğünü garanti ekmekte, topluca ibadet etmelerine izin vermekte ve onlara kanun önünde eşitlik tanımaktaydı. Tarafsız kalmaya özen gösteren IV. Henri, her iki tarafa da bağlılığını korudu ve iradesini kanunlaştırdı. 1599'da tartışmayı seven Toulouse'lu yurttaşları şu sözlerle azarladı: "Bugün aramızda savaş sarhoşluğu içinde herkesin ayrılmasının tam zamanıdır." Fransa'nın geri kalanı sonunda birleşerek asırlar boyu huzur içinde yaşadı.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı Nedir?
Peki, Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'nın başladığı gün neler yaşandı? Aziz Bartolomeus Yortusu'na denk gelen 24 Ağustos 1572 pazar gününün ilk saatlerinde Paris'teki Saint-Germain-I'Auxerrois'nın çanları çalmaya başladı. Bu, şehrin Katolik nüfusunun silahlara sarılması ve masum Huguenot veya Protestanlara saldırması için bir işaretti.
Katliam, Katolik Anjou Dükü tarafından yönetilen askeri birliklerin, zayıf iradeli bir Katolik olan Fransa Kralı IX. Charles üzerinde giderek artan tehlikeli bir etkisi olduğu düşünülen Huguenot lideri General Gaspard de Coligny'nin evine ulaşmasıyla başladı.
Askerler evdeki nöbetçileri hızla etkisiz hale getirerek Coligny'yi yakaladılar. Merhamet dilenmesine rağmen askerlerden biri onu mızrağıyla yaraladı. Daha sonra yarı ölü haldeki Coligny pencereden aşağı atıldı ve aşağıda bekleyen Katolik önderlerden Guise Dükü onu ağzından mızraklayarak öldürdü.
Ertesi gün Coligny'nin başsız bedeni yüzlerce küçük çocuk tarafından Paris sokaklarında sürüklendi ve sonra da darağacına asıldı. O sırada Huguenot katliamı tüm hızıyla başlamıştı. Yollara barikatlar kuruldu ve şapka üstündeki beyaz bir haç gibi Katoliklerin işaretlerini taşımayan tüm insanlar anında öldürüldü. Sonraki iki gün boyunca şehirde 3000'den fazla Protestan katledildi.
Bu arada katliamı gönülsüzce onaylamış olan IX. Charles kıyımın durdurulması emrini verdi. Fakat çok geçti. Ölüm haberleriyle birlikte bir şiddet çılgınlığı yayılmıştı. Fransız eyaletlerinde Rouen, Lyons, Orleans, Bordeaux, Bourges ve Toulouse gibi Protestanların kalabalık olduğu şehirlerde vahşi kıyımlar yaşanıyordu. Katolikleri savunanlarca tahmin edilen ölü sayısı 2000'ler civarındayken, zulme uğramış olan Huguenot'lar 70000 civarında ölü olduğunu iddia ediyordu. Bugün yaygın olarak kabul edilen rakam 10000'dir.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı Fransa'da esas olarak, Katolik Guise'ler ile onların Huguenot rakipleri Bourbonlar ve Chatillonlar arasında on yıllar sürmekte olan hanedanlar arası rekabetin doruk noktasını oluşturuyordu. Entrikalar ağının merkezinde İtalya'nın en güçlü ailesinin çocuğu olan, ülkesini ve ailesinin kraliyet gücünü korumaya kararlı olan Ana Kraliçe Catherine de' Medici bulunuyordu.
Barış Çabalarının Engellenmesi
On yıl süren iç savaş sonrasında 1570 yılında barış ilan edilmişti. Catherine, kızı Margaret de Valois'yı en güçlü Huguenot'lardan biri olan Navarre Kralı Henry de Bourbon'la evlendirerek birleşmeyi kesinleştirme zamanının geldiğine karar verdi. Bu arada Fransa Kralı, bir Chatillon ve önde gelen bir Huguenot olan Coligny'nin fikirlerinden etkinlendi. Uzun bir askeri deneyime sahip bir Fransız amirali olan Coligny barışın sürekli olacağına inanmıyordu.
Çare olarak son beş yıldır İspanyol egemenliğine karşı isyan halinde olan Hollanda'daki Protestanlara yardım gönderilmesini öneriyordu. Coligny krala "İç savaşları önlemenin en iyi çaresi, ulusun savaşçı kısmını yabancı topraklarda görevlendirmektir" demişti. Katolikler ve Huguenot'lardan oluşan ve kralın kumanda ettiği bir güç yardımıyla barışın pekiştirilebileceğini savunuyordu. Bu konuşmadan etkilenen Charles razı oldu.
Fakat Catherine Katoliklerin Huguenot'larla birlikte hizmet etmeyi kesinlikle kabul etmeyeceklerine inanıyordu. Daha da kötüsü, İspanya'yla ilişkiler kopabilirdi. İspanya Kralı II. Felipe Fransa'yı istila edebilirdi. Felipe, ailesi uzun süre Valois'larla rekabet etmiş Habsburg hanedanının bir mensubuydu. Avrupa'nın en zengin kralıydı ve Katoliklerin koruyucusu olduğunu ifade etmişti.
18 Ağustos 1572 tarihinde Navarre Kralı Henri usulüne uygun olarak Margaret de Valois'yla evlendi. Düğüne davet edilenler arasında 53 yaşındaki Coligny de vardı. Büyük bir Huguenot topluluğu da katıldı düğüne ve daha fazlası da caddeleri doldurdu. Katolik Parislilerle aralarındaki gerilim artmaktaydı.
Dört gün sonra, 22 Ağustos günü Coligny'ye bir suikast girişiminde bulunuldu. Guise'lere ait olan bir evden ateş edilmişti. General yaralandı ve olası fail kaçtı. Fakat Coligny'nin etrafında toplanan ve Guise'lerin evinin önünde hakaretler yağdıran Huguenot'ların, kimin suçlanması gerektiği konusunda hiç şüphesi yoktu.
Vahşi Çözümler, Kanlı Düşler
Belki de Catherine'in de bu saldırıyla ilişkisi vardı. Hiçbir kanıt bulunmadığı halde Catherine söylentileri yalanlamak amacıyla kralla yaralı generale geçmiş olsun dedi. Hatta bir soruşturma komisyonu bile kurdular. Bir sonraki akşam kraliyet konseyi dini gruplar arasındaki artan gerilimi tartışmak üzere toplandı. Ortaya vahşi bir çözüm önerisi atıldı: Coligny dahil olmak üzere Huguenot liderlerinin öldürülmesi. Catherine bu fikri kararlılıkla destekledi. Charles ise Coligny'ye karşı duyduğu saygıya rağmen, gönülsüzce rıza gösterdi. Bu karar 24 Ağustos Pazar günü gerçekleşen katliamla sonuçlandı ve Coligny öldürüldü.
Charles daha sonraları, Huguenot'ların, eşi Avustralyalı Elisabeth de dahil olmak üzere tüm kraliyet ailesini yok etmeye yönelik bir komplo hazırlığı içinde olduklarının saptanmış olduğunu ifade ederek, katliamları haklı göstermeye çalıştı. Çocukluğundan beri ruhsal açıdan dengesiz olan Charles depresyondaydı ve derin bir suçluluk duygusu içindeydi. Kanlı katliam ve kargaşa kuruntuları nedeniyle bir enkaz haline gelmişti. İki yıldan az bir süre sonra veremden öldü.
Bu arada Huguenot'lar da Katoliklere karşı mücadeleye giriştiler. Catherine tüm gücünü ülkeyi kontrol altında tutma çabasına yoğunlaştırdı. Dini çatışmalar daha 20 yıl süreyle Fransa'yı zorlayacaktı.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı Hakkında Sık Sorulanlar
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı nedir?
Aziz Bartholomew Yortusu Kıyımı veya Aziz Bartalmay Yortusu Kıyımı, Fransız Din Savaşları sırasında 24-25 Ağustos 1572 tarihlerinde Paris, Fransa'da meydana gelen şiddetli bir olaydır. Katolikler tarafından Huguenotların (Protestanlar) hedef gözetilerek öldürülmesiydi.
Catherine de' Medici kimdi ve katliamda nasıl bir rol oynadı?
Catherine de' Medici Fransa'nın kraliçe eşiydi ve Kral IX. Charles'ın annesiydi. Katliama yol açan olaylarda önemli bir rol oynadı ve Fransa'daki Protestan etkisini bastırmak amacıyla cinayetlere onay verdiğine inanılıyor.
Fransız Din Savaşları neydi?
Fransız Din Savaşları, 16. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın başlarına kadar Fransa'da meydana gelen bir dizi çatışmadır. Savaşlar öncelikle Katolikler ve Protestanlar (Huguenotlar) arasındaki dini gerilimlerin bir sonucuydu ve siyasi, sosyal ve dini çatışmaları içeriyordu.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'na karışan Huguenotlar ve Katolikler kimlerdi?
Huguenotlar, John Calvin'in öğretilerini takip eden Fransız Protestanlardı. Katolikler ise o dönemde Fransa'daki baskın dini gruptu. Katliam Huguenotları hedef almış ve Katolik çeteler ve askerler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Amiral Coligny'nin Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'ndaki rolü neydi?
Amiral Gaspard de Coligny önde gelen bir Huguenot lideri ve askeri komutandı. Katolik grup tarafından bir tehdit olarak görülüyordu ve katliamdan önce uğradığı suikast şiddetin katalizörü oldu.
Paris'teki Katliam sırasında neler oldu?
Katliam sırasında Katolik çeteler ve askerler Paris şehri boyunca Huguenotlara saldırdı ve onları öldürdü. Cinayetler birkaç gün boyunca devam etti ve önemli sayıda ölüm ve yaygın yıkımla sonuçlandı.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'na yol açan siyasi ve dini gerilimler nelerdi?
Katliam, Fransa'daki Katolikler ve Huguenotlar arasındaki köklü siyasi ve dini bölünmelerden kaynaklandı. İktidar mücadeleleri, dini rekabetler ve Protestanların monarşi ve toplum üzerindeki etkisinden duyulan korkular gerilimi daha da arttırdı.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı'nın sonuçları neler oldu?
Katliamın Fransız Din Savaşları ve Avrupa'daki daha geniş çaplı dini çatışmalar üzerinde derin bir etkisi oldu. Katolikler ve Huguenotlar arasındaki şiddet ve düşmanlığı tırmandırarak Fransa'da daha fazla kan dökülmesine ve istikrarsızlığa yol açtı.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı Fransa'daki Protestan davasını nasıl etkiledi?
Katliam Fransa'daki Huguenot hareketine önemli bir darbe vurdu. Siyasi ve askeri konumlarını zayıflatmış ve destek kaybına yol açmıştır. Ancak Huguenotlar direnmeye devam etti ve çatışma birkaç on yıl daha sürdü.
Fransız Din Savaşlarının nihai sonucu ne oldu?
Fransız Din Savaşları, 1598 yılında Huguenotlara bazı hak ve özgürlükler tanıyan Nantes Fermanı ile sona erdi. Ferman geçici bir dönem getirdi.
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı Fransız Din Savaşlarını nasıl etkiledi?
Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı, Katolikler ve Huguenotlar arasında şiddetin tırmanmasına yol açtığı için Fransız Din Savaşları'nda bir dönüm noktası oldu. Huguenotlar katliama öfkelenerek bir dizi isyan ve ayaklanma başlatırken, Katolik davasını savunmak için Katolik Birliği kuruldu.