Britanya Muharebesi ile ilgili savaşın yaşandığı günleri ve Adolf Hitler'in nerede hatalar yaptığını anlatan iki bölümlü bir yazı hazırladık. İlk olarak özellikle Hitler'in neden geç saldırdığı, saldırı planı ve belki de İngilizleri kurtaran radar istasyonlarını ve avcı uçağını ele alacağız. Ardından savaşın başladığı güne dair notları okuyacaksınız.
Neden Hitler İngiltere'yi daha önce vurmadı?
Haziran 1940'ta Dunkerque'ten çekilmek zorunda kaldıktan sonra İngiltere tehlikelere son derece açıktı. Ordu bitkin düşmüştü, donanmaları harap edilmişti ve moralleri çökmüştü. Göring Hitler'e hemen saldırmayı önerdi. Ne var ki Hitler öteden beri İngiltere'ye hayrandı ve İngilizlerin barış teklifini kabul edeceğinden kuşkusu yoktu.
Ayrıca Führer Rusya'yı istila planları yapmaya başlamıştı ve önce İngiltere'yi ya tarafsızlaştırması ya da yenmesi gerekiyordu. Eğer İngiltere Almanya'yla komünistlere karşı bir anlaşma yapacak olursa işi çok kolaylaşacaktı. Ama Churchill'in vurucu yanıtı sadece direniş sözü veriyordu. Hitler buna inanamadı. Sonunda, 16 Haziran günü bu "nankörlüğe" son derece öfkelenerek İngiltere'ye saldırı emri verdi. Ama artık çok geçti; İngiltere savaşa hazırdı.
Hitler'in Britanya'yı İstila Planı
Adolf Hitler, İngiltere'nin barış isteyeceğinden o kadar emindi ki, hiçbir ayrıntılı istila planı hazırlamamıştı ve zamanı geldiğinde generalleri alelacele bir şeyler uydurmak zorunda kadılar.
Denizaslanı Harekâtı, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri yenilgiye uğratıldıktan sonra Güney İngiltere'ye havadan bir saldırı öngörüyordu, ardından da birlikler paraşütle indirilecekti. Uzaktaki üslerden kurtarmaya koşacak olan İngiliz Donanması, Luftwaffe tarafından yok edilecekti. Bir kez gökyüzü ile Manş Denizi Almanların kontrolüne geçtikten sonra Kara birlikleri Alman Donanması tarafından karşıya taşınabilirdi.
Sonra Heinrich Himmler komutasındaki SS'ler terör estirmeye başlayacaklardı. Evler yağmalanacak, rehineler alınacaktı. Hitler'i yüksek sesle eleştirenlerden 2000 kadarı tutuklanacaktı. Tutuklanacaklar arasında Churchill'in dışında yazarlardan H.G. Wells, E.M. Forster, Aldous Huxley ve Virginia Wolf ile oyun yazarı Noel Coward da olacaktı.
Hedef olacak Almanlara düşman örgütler arasında devlet okulları ve "İngiliz İstihbarat Teşkilatı için mükemmel bir bilgi kaynağı" olan İzciler vardı. Sonra da yaşları 17 ila 45 arasındaki sağlıklı tüm erkekler toplanıp Kıta Avrupası'na çalışma kamplarına yollanacaklardı.
Spitfire mı, Messerschmitt mi daha iyiydi?
Britanya Muharebesi aynı zamanda adları efsane olacak iki avcı uçağı arasındaki savaştı: İngiliz Supermarine Spitfire 1A ile Alman Messerschmitt Bf 109 E.
583 km/s hızla uçabilen Spitfire, 575 km/s yapabilen 109'dan daha hızlıydı; sayıca kendisinden kalabalık düşmanla karşılaştığında her zaman kaçma olanağı bulabiliyordu. Bu karşılık Messerschmitt dakikada 182 metre yükselerek 10973 metreye çıkabiliyor, Spitfire ise 973 metrede kalıyordu. Böylece Messerschmitt rakibinin üzerinde duruş alabiliyor ve vurmak için dalış yapabiliyordu. Bu manevraya uçağın motorunu dik pikeler sırasında da çalıştırabilen bir yakıt enjeksiyon sistemi yardımcı oluyordu.
Manevra yeteneği yönünden iki uçak da birbirine denkti, ancak Bj-109E öyle duyarlıydı ki, mutlaka bir uzman tarafından kullanılması gerekiyordu. Silah donanımı açısından Spitfire üstündü; sekiz makine tüfeğiyle, 109'un iki makineli tüfeği ve iki 20 mm'lik topuyla rahatça baş edebiliyordu. Bununla birlikte çatışma hiçbir zaman denk koşullarda gitmesi. 109'un sadece 660 km'lik menzili vardı ve hedef eğer Londra ise, Manş Denizi'ni aşmak pilotlara sadece 10 dakikalık çarpışma süresi bırakıyordu.
Radar nasıl işe yaradı?
İngiltere'yi kurtaran pilotları da radar kurtardı. Gerçi bilim adamları uzun zamandır, nesnelere çarpıp geri dönen radyo dalgalarının yakalanıp katot ışını tüplerinde gösterilebileceğini biliyorlardı ama bu sistemi düşman uçaklarının yerini saptamak için kullanmayı ilk akıl eden İngilizler olmuştur.
İngiltere'nin güneyi ve doğusundaki radar istasyonlarında teknisyenler üzerlerine gelen uçakların sayısını ve konumunu saptayarak bilgiyi, saldıranların ve savunanların konumlarını kocaman bir haritada belirleyen WAAF (Kadın Yardımcı Hava Kuvvetleri / Women's Auxiliary Air Force) timlerine aktarıyordu. Bu bilgiler oradan Savaş Komutası Genel Karagahı'na ve savaş filolarına aktarılıyordu.
Artık pilotların keşif uçuşunda zaman ve yakıt harcamalarına gerek kalmamıştı. Şimdi, önceden uyarıldıkları için kendilerini de, uçaklarını da tümüyle savaşa verebiliyorlardı.
Britanya nasıl direndi?
Kısaca Blitzkrieg diye adlandırılan yoğun hava saldırıcı başlamadan önce, kimse kentlerin topyekün bombalanmasının etkisinin ne olacağını bilmiyordu. Sivil savunma örgütlerinin etkisiyle İngilizler, sivil savunma kuvvetlerine yazıldılar, arka bahçelerine binlerce oluklu teneke Anderson sığınağı veya ev içlerine çelik kafesli Morrison barınağı yaptılar. Tehlikeden uzaklaşmak için çocuklarını şehir dışına gönderdiler. Korku elle tutulacak kadar somuttu ama Churchill'in "Asla teslim olmayacağız" sözü hatırlardaydı.
Hava saldırıları başladığında acımasız da olsa gerçek gene de korkularının yanında önemsiz göründü. Beklenen zehirli gaz saldırıları hiçbir zaman gerçekleşmedi ve ölümler on binlerle değil sadece binlerle ölçüldü. Gerçi Londra East End'de oturan işçiler, halkı korumak için pek az şey yapıldığından yakınmış olsa bile yine de direnç, kısa zamanda yerine geldi, toparlandı.
İngilizler Almanların elinden gelene en kötüsüne karşı durabildikleri için onur duymaya bile başladılar. Mağaza vitrinlerinde "Her zamanki gibi açığız" yazıları görülmeye başladı. Bir akından sonra bile pek çok kimse, gönüllü ekiplerin yanından geçerken yıkıntıların üzerinden atlayarak, yangın söndürerek ve yararlılara yardım ederek çalıştı.
Şehirde oturanlar yeni bir yaşam biçimi benimsediler; gece karartmaları ve hava saldırısını haber veren siren sesleri gündelik yaşamın bir parçası olup çıktı. Her akşam insanlar hava saldırısına karşı sığınaklarına, mahzenlere ve metro istasyonlarına doluşuyorlardı. Önceleri gayri resmi sığınaklar olarak kullanılan metro istasyonları, sonradan tuvaletler, ilk yardım merkezleri ve yiyeceklerle beraber donanımlı hale getirildi.
Zamanla insanlar bu yer altı sığınaklarındaki dostluk havasından hoşlandılar, müzikli eğlenceler düzenlediler veya resmi gösterileri izleyerek eğlendiler. Mayıs 1941'de 8 aylık yoğun hava saldırıcı sona erdiğinde İngiltere, saldırıda öfkeli, savunmada birleşmiş ve zafere ulaşmaya kararlı bir ulusa dönüşmüştü.
Britanya Muharebesi'nin "skorerleri"
Avcı uçaklarının komutan şefi Hugh Dowding, gökyüzündeki İngiliz zaferinin arkasındaki adam diye bilinir. Britanya Muharebesi boyunca filolarını, eleştirmenlerinden bazılarının önerileri doğrultusunda, büyük arı sürüleri gibi değil de küçük gruplar halinde uçurarak düşmana olabildiğince büyük zarar verirken, kendi en az kayıpla kalmasını bildi.
Britanya Muharebesi sırasında İngiliz halkının muhayyilesinde yer edenler ulusal kahraman konumuna yükselen avcı uçağı pilotları olmuştur. Britanya Muharebesi boyunca en çok düşman uçağı düşüren Kraliyet Hava Kuvvetleri pilotu unvanı, 16 uçakla Eric Lock ve Çek pilot Josef Frantisek arasında paylaşıldı.
Britanya Muharebesi pilotları içinde Güney Afrikalı Adolphus Malan, muharebenin en yüksek çetelesini tutmuş olacaktı: 32 ölü; James Lacey ise 28. Diğer savaş asları arasında Stanford Tuck, Richard Hillary, Yeni Zelandalı Colin Grey ile Alan Deere ve sonradan Prenses Margaret'le yaşadığı aşk ilişkisiyle tanınacak Peter Townsend sayılabilir. Bununla birlikte en ünlü savaş kahramanı, 1930'da Kraliye Hava Kuvvetleri'ne giren ve 18 ay sonra bir uçuş kazasında iki bacağını yitiren Douglas Bader'dır.
Bader, savaş başlayınca Kraliyet Hava Kuvvetleri'ni kendisini geri almaya razı etti. Ve 1941'de Fransa üzerinde vurularak düşüp tutsak alınmadan önce tam 23 düşman uçağını düşürdü.
Müttefik pilotların hiçbiri, çetele açısından, Alman Experten (Ustalar) ile yarışamazdı. Adolf Galland Britanya Muharebesi sırasında 57 ve tüm savaş boyunca 103 uçak düşürdüğünü öne sürerken, Werden Mölders Britanya Muharebesi'nde 20 ve tüm savaş boyunca 101 can almıştı. Heimut Wick ancak Kasım 1940'a kadar sağ kalabildiği halde 56 uçak düşürmüştü.
Britanya Muharebesi'nin yaşandığı günler
Britanya Muharebesi hakkında bombalamanın başladığı dönemi anlatan bir yazı okuyacaksınız. Fransa'nın yenilgisinden ve İngiliz kuvvetlerinin Haziran 1940'ta Fransa'da Dunkerque'ten sürülüp çıkarılmasından 6 hafta sonra, Hitler, "Deniz Aslanı Harekatı"nı başlatma niyetini açığa vurdu. 15 Eylül için tasarlanan saldırının amacı kesindi: "İngilizlerin anavatanını savaş dışı bırakmak… ve gerekirse tümüyle ele geçirmek."
Ne var ki, bunu yapmak için Almanların hem Manş Denizi'ne, hem de gökyüzüne egemen olmaları gerekiyordu. Hitler'in Hava Kuvvetleri Komutanı Büyük Almanya Mareşalı Hermann Göring ona bu işin hiç sorun olmayacağını söylemişti. İspanya, Polonya ve Fransa'da büyük ün kazanmış uçaklarının ve pilotlarının geniş sayısal üstünlüğüyle Luftwaffe'nin, Kuzey Fransa, Belçika ve Hollanda'da yeni ele geçirdiği üslerinden kalkarak, Kraliyet Hava Kuvvetleri'ni kolayca yenilgiye uğratacağından hiç kuşkusu yoktu.
Ne var ki İngilizler Dunkerque'ten beri geçen zamanı, yakında olduğunu bildikleri istila girişimine hazırlanarak, büyük bir gayretle silah ve uçak üreterek geçirmişlerdi. Ayrıca Almanların habersiz tepeden inmelerini önleyecek radarlara sahip olmak ve kendi topraklarında, kendi üstlerine yakın savaşmak gibi iki üstünlüğe sahiptiler. Luftwaffe iyi bir başlangıç yaptı. Ağustos ortalarına gelindiğinde İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri'ni Dover'deki gemilerini Portsmouth'a geçmek zorunda bırakmıştı. Bununla birlikte, zaferin kolay olmayacağı anlaşılıyordu.
İlk çarpışmalarda Almanlar 300'e yakın uçak kaybetmişken Kraliyet Hava Kuvvetleri bu sayının ancak yarısı kadar kayıp vermişti. 13 Ağustos 1940'ta Göring yoğun bir hava saldırısı başlattı. Adlerangriff ya da "Kartal saldırısı" diye adlandırılan bu saldırının amacı Kraliyet Kuvvetleri'ni göklerden temizlemek ve hava alanlarını tarihin ilk topyekün hava savaşında yok etmekti. Ne var ki o gün Luftwaffe 1500 kadar sorti yaptığı halde, tek bir hava sahasını bile etkisiz hale getiremedi ve İngiltere'nin yitirdiği 13 uçağa karşılık 46 uçak yitirdi.
Bu nedenle, kendimizi var gücümüzle görevlerimize adayalım… İngiltere İmparatorluğu ve İngiliz Uluslar Topluluğu bin yıl daha yaşayacak olsa, insanlar "Bu, onların en iyi zamanıydı!" diyebilsinler.
Winston Churchill
Londra saldırısına yanıt
İki gün sonra Almanlar, Britanya Muharebesi döneminin en büyük saldırısına giriştiler. Hava saldırısı Kent'ten batıya, Devon'a ve kuzeye, ta Tyneside'a kadar kasıp kavurdu. Uçaklar, sivillerin gözleri önünde havada çarpıştılar. Duman izleri, motor homurtuları ve makineli takırtıları it dalaşının ne kadar ileri gittiğini gösteriyordu. Hareket yoğun, hızlı ve kararlıydı. O gün Almanlar 90 kadar, Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin kayıplarının iki katı uçak kaybettiler. İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Avam Kamarası'nda şöyle dedi: "Savaş tarihinde bu kadar çok insanın, bu kadar az insana böylesine borçlandığı asla görülmemiştir."
Ne var ki, 'az insan"ın bir günlük başarısı yeterli değildi. Savaş ağustos ve eylül boyunca sürdü ve Alman saldırısı ne kadar yoğun olmasa da etkisini göstermeye başladı. İngiliz kayıpları sürekli arttı. 6 Eylül'e kadar geçen iki hafta içinde 470 kadar avcı uçağı, üretilen uçak sayısının 200 fazlası kaybedildiği gibi, verilen ağır kayıplar sonucu deneyimli pilot sayısı da tehlikeli derecede azalmış oldu. Kraliyet Hava Kuvvetleri bozguna uğrama olasılığıyla karşı karşıya geldi.
Rastlantı denebilecek bir olay, savaşın gidişini değiştirdi. 24 Ağustos'ta, askeri hedeflere yönelen birkaç Alman bombardıman uçağı yolunu şaşırdı ve bombalarını Londra üzerine bıraktı. Churchill de kısasa kısas, aynı biçimde karşılık verdi; ertesi gece 50 İngiliz bombardıman uçağı Berlin'i kalbinden vurdu. Almanlar neye uğradığını şaşırmıştı. O zamana kadar başkentlerinin dokunulmaz olduğuna inanmışlardı. Hitler'in yanıtı, İngilizlerin moralini bozmak amacıyla, saldırıların hedefini hava üslerinden kentlere kaydırmak oldu. Böylece, bu kadar kritik bir zamanda Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne kendini toparlama olanağı doğdu.
Britanya Muharebesi son buluyor
7 Eylül Cumartesi Luftwaffe'nin bombardıman uçakları savaşın niteliğini değiştirecek olan saldırıya kalktılar. 600 kadar ağır bombardıman uçağı Londra'nın East End bölgesindeki doklara yöneldi. Pazar sabahının erken saatlerinde 300 ton bomba binlerce evi yıkmış ve 450 kişiyi öldürmüştü. Bu, İngiltere kentlerine, özellikle de Londra'ya yapılacak ve genelde Blitz (Yıldırım) diye adlandırılacak yüzlerce hava akımının ilki oldu. Binlerce kişinin yaralanmasına ve ölmesine ve binlercesinin de evsiz kalmasına karşın Blitzkrieg, İngilizlerin moralini bozmadı. Tam tersine onlara direnç kazandırdı.
15 Eylül'de Britanya Muharebesi bir dönüm noktasına ulaştı. Sabah 11:35'te, iki büyük saldırının birincisinde 200 Alman bombardıman uçağı ve 600 avcı uçağı Londra'ya gitmek üzere İngiliz kıyılarına geçti. Kraliyet Hava Kuvvetleri'nden 17 filo onları karşılamak üzere havalandı. Hurricane'ler bombardıman uçaklarını kovalarken Spiftire'lar da avcı uçaklarını karşıladılar; İngilizleri geçebilen bombardıman uçakları da bombalarını ancak, çok zarar veremeyecek kadar geniş aralıklarla bırakabildiler.
İkinci akında, Messerschmitt'ler bombardıman uçaklarını Kraliyet Hava Kuvvetleri'nden korumak ve Londra'ya sağ salim ulaşmalarını sağlamak üzere önden gönderdiler. Yedekte bekletilen her İngiliz uçağı yeni tehlikeyi karşılamak üzere görev çağrıldı. Bir kez daha İngiliz uçakları Alman bombardıman birliklerini dağıtmayı başardılar ve onları, binbir güçlükle anayurtlarına dönmeden önce bombalarını rasgele bırakmaya zorladılar. Gazete başlıkları, sonucu kriket skoru ilan eder gibi duyurdu: "185 HEPSİ DIŞARIDA!"
Gerçekte, Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin 26 kaybına karşılık sadece 57 Alman uçağı düşürülmüştü. Ama göklerdeki Nazi egemenliği hayali son buluyor ve iki gün sonra Hitler, İngiltere'yi istila etme planını sonsuza kadar erteliyordu.
Britanya Muharebesi Hakkında Sık Sorulanlar
Britanya Muharebesi neydi?
Britanya Muharebesi, II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) ile Alman Luftwaffe arasında yapılan büyük bir hava harekâtıdır. Temmuz-Ekim 1940 tarihleri arasında gerçekleşmiş ve Alman hava saldırılarına karşı Britanya'nın savunulmasında çok önemli bir muharebe olmuştur.
Britanya Muharebesi'ne hangi ülkeler katılmıştır?
Savaşta yer alan başlıca ülkeler Birleşik Krallık (öncelikle RAF) ve Almanya (öncelikle Luftwaffe) idi.
Britanya Muharebesi neden önemliydi?
Britanya Muharebesi, tamamen hava kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen ilk büyük askeri harekat olması ve savaşta bir dönüm noktası olması nedeniyle önemliydi.
Britanya Muharebesi'nin amacı neydi?
Almanlar için Britanya Muharebesi'nin amacı, İngiltere'nin olası bir işgaline hazırlık olarak RAF'a karşı hava üstünlüğü elde etmekti.
Britanya Muharebesi nerede gerçekleşti?
Britanya Muharebesi öncelikle güney İngiltere semalarında gerçekleşmiştir.
RAF'ın Britanya Muharebesi'ndeki rolü neydi?
RAF, Spitfire ve Hurricane gibi savaş uçaklarını kullanarak İngiltere'nin Alman hava saldırılarına karşı savunulmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Britanya Muharebesi sırasında Alman Luftwaffe'yi kim yönetiyordu?
Luftwaffe, Alman hava kuvvetlerinin başkomutanı Hermann Göring tarafından yönetiliyordu.
Britanya Muharebesi'nde radarın önemi neydi?
Radar, gelen düşman uçaklarının tespit edilmesinde hayati bir rol oynayarak RAF'ın Alman saldırılarına karşı etkili bir şekilde önleme ve savunma yapmasını sağladı.
Britanya Muharebesi bağlamında it dalaşları neydi?
İt dalaşları, pilotların düşman uçaklarını düşürmek için yakın mesafeden çatışmaya girdiği, savaş uçakları arasındaki hava savaşlarıydı.
Britanya Muharebesi II. Dünya Savaşı'nın gidişatını nasıl etkiledi?
RAF'ın Britanya Muharebesi'ndeki zaferi Almanya'nın hava üstünlüğünü ele geçirmesini engellemiş ve Britanya'yı işgal planlarını durdurarak Müttefiklerin moralini yükseltmiş ve savaşın gidişatını değiştirmiştir.
Britanya Muharebesi'ne yol açan neydi?
Britanya Muharebesi, Almanya'nın Denizaslanı Harekâtı olarak bilinen Britanya'yı işgal planının bir sonucuydu. Alman Luftwaffe, İngiliz savunmasını zayıflatmak ve başarılı bir işgalin önünü açmak amacıyla İngiliz havaalanlarını, radar istasyonlarını, şehirlerini ve sivil nüfus merkezlerini hedef alan bir dizi hava saldırısı başlattı.
Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin (RAF) Britanya Muharebesi'ndeki rolü neydi?
RAF Britanya Muharebesi'nde kritik bir rol oynamıştır. Spitfire ve Hurricane gibi savaş uçaklarıyla donatılmış olan RAF'ın Avcı Komutanlığı, Luftwaffe'nin saldırılarına karşı İngiliz hava sahasını savundu. RAF'ın başarılı savunması ve hava üstünlüğünü koruma yeteneği, Alman işgal planlarının püskürtülmesinde etkili olmuştur.
Britanya Muharebesi'nin kilit komutanları kimlerdi?
Britanya Muharebesi'nin kilit komutanları RAF'ın Avcı Komutanlığını yöneten Hava Mareşali Hugh Dowding ve Luftwaffe'ye komuta eden Hava Mareşali Hermann Göring'di. Ayrıca Başbakan Winston Churchill bu kritik dönemde İngiliz kuvvetlerine güçlü bir liderlik ve teşvik sağlamıştır.
Britanya Muharebesi sırasında hangi taktikler kullanıldı?
Hem RAF hem de Luftwaffe Britanya Muharebesi sırasında çeşitli taktikler uygulamıştır. Luftwaffe başlangıçta RAF'ın kapasitesini düşürmek için İngiliz hava alanlarına ve radar istasyonlarına saldırmaya odaklandı. RAF ise savaş uçaklarını stratejik noktalara konuşlandırmak, radar teknolojisinden yararlanmak ve İngiliz hava sahasını savunmak için it dalaşlarına girmek gibi savunma stratejileri uygulamıştır.
Britanya Muharebesi, Müttefiklerin II. Dünya Savaşı'ndaki zaferine nasıl katkıda bulundu?
Britanya Muharebesi, Alman yayılmasının durdurulmasında ve Britanya'nın gelecekteki Müttefik saldırıları için bir üs olarak korunmasında çok önemli bir adımdı. İngiliz savunmasının çökmesini engellemiş ve D-Day çıkarması gibi sonraki askeri operasyonlar için bir temel oluşturmuştur. Savaş aynı zamanda müttefiklerin