I. Dünya Savaşı nasıl başladı? Hepimiz Avusturya-Macaristan tahtının varisinin uğradığı suikast hakkında bilgi sahibiyiz. Şimdi bu yazıda tüm detaylarıyla neden bir Sırp'ın Franz Ferdinand'ı karısıyla beraber öldürerek, dünyayı savaşa sürüklediğini anlatacağız.
Avusturya-Macaristan tahtının varisi Arşidük Franz Ferdinand ile karısı Düşes Sophie von Hohenburg'u taşıyan Borna-Hersek eyaletinin başkenti Saraybosna istasyonunda durduğunda ılık sabah güneşi pırıl pırıl parlıyordu. Aşırı milliyetçi örgütlerin onu öldürmek için suikast planları hazırladıkları doğrultusundaki birçok uyarıya karşın, Arşidük, İmparatorluk ile eyalet arasındaki bağları güçlendireceğini umduğu bu resmi ziyareti gerçekleştirmekte diretmişti.
İlk Suikast Denemesi: Bombalı Saldırı
28 Haziran 1914 pazar sabahı yaklaşık 09:45'te, Arşidük ile eşi trenden indiklerinde eyalet valisi General Oskar Potiorek tarafından karşılanıp selamlandılar. Altı otomobilden oluşan bir konvoy, soylu ziyaretçileri Belediye Sarayı'ndaki bir kabul törenine götürmek için bekliyordu.
Arşidük Franz Ferdinand ve Düşes Sophie, görebilmek ve görülebilmek için üstü açık bir otomobile bindirildiler. Arşidük, lacivert – siyah general üniformasıyla ve yeşil tüylü miğferiyle çok heybetliydi. Düşes de, kırmızı kuşaklı beyaz ipek elbisesi ve pırıl pırıl beyaz şapkasıyla aynı derecede göz alıcıydı. Konvoy bir yanında Miljacka Irmağı, öte yanında sıra sıra birbirine bitişik binalardaki dükkanlar ve kimilerinin pencerelerinde Franz Ferdinand'ın resimleri asılı evlerin bulunduğu uzun ve dar bir sokak olan Appel rıhtımında ilerliyordu.
20. yüzyılın başlarında Bosna'da yaşayan gençlerin çoğu Avusturya'yı, parçası oldukları imparatorluğun merkezi gibi değil, Bosna'yı zorla egemenliği altında tutan bir yabancı güç gibi görüyordu. Avusturya – Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand ile 83 yaşındaki amcası İmparator I. Franz Joseph'e de, bir zamanlar parçası olduğu komşu Sırbistan eyaletiyle birleşmesine izin vermek yerine Bosna'yı Habsburg Hanedanı yönetimi altında tuttukları için, kalpsiz zorbalar gözüyle bakılıyordu.
Çocuk Militanlar
Kara El adı verilen gizli milliyetçi derneğin silah temin ettiği Genç Bosna Örgütü üyesi altı genç, ceplerinde bombalar ve çeşitli silahlar, konvoyun geçeceği yol boyunca dizilen kalabalık içinde yer almışlardı. Yirmi yaşında bile yoktular, ama kararlıydılar. Saat 10:00'u biraz geçe, konvoy Cumurija Köprüsü'nü aşarken Nedeljko Cabrinoviç adında uzun boylu bir delikanlı birden öne fırladı, kuşağından çekip aldığı bir bombayı Arşidük'ün otomobiline doğru savurdu. Bomba otomobilin içi yerine, katlanmış tentesine düşüp oradan yola sıçradı. Arkadan gelen arabanın tekerlekleri arasında kadar yuvarlandı ve büyük bir gürültüyle patladı. Bir anda yaralıların acı dolu çığlıklar yükseldi. Franz Ferdinand, derhal şoföre durmasını söyledi ve kendisine eşlik eden General Potiorek ile Yarbay Kont Franz Harrach'ı, yaralananların kim olduklarını öğrenmeleri için gönderdi. Diğer arabadaki iki subay kanlar içindeydi; biri başından yaralanmıştı, durumu ağırdı ve çevreye saçılan parçalar kalabalıktan 20 kadar seyirciye isabet etmişti.
Yaralanan yaverlerinin sağlık görevlileri tarafından yakındaki bir sağlık merkezine götürülmesi üzerine Arşidük, şoföre devam etmesini söyledi. Otomobil rıhtım boyunca hızlanırken, Düşes Sophie bir şarapnel parçasının boynunu sıyırıp geçmiş olduğunu fark etti. Bunun dışında hiçbir şeyi yoktu.
Konvoy Belediye Sarayı'na ulaştığında, Franz Ferdinand'ın öfkesi dinmemişti. Formaliteleri kısa keserek yaralanan ve yakındaki bir askeri hastaneye götürüldüğünü öğrendiği yaverlerinin birini ziyarete gitmeye karar verdi.
Saraybosna'ya dostluk ziyaretine geldim, biri bana bomba atıyor, ne kadar çirkin bir şey!
Arşidük Franz Ferdinand
İkinci Suikast Denemesi: Silahlı Saldırı
Düşes, kocasıyla birlikte gitmek için diretti ve gene otomobilin arkasında, onun yanına oturdu. General Potiorek de, önce olduğu gibi Arşidük'ün önüne, katlanır koltuğa oturdu; Kont Harrach ise sürücünün yanına geçeceği yerde, otomobilin sol tarafındaki basamağa dikilerek bedeniyle Arşidük'e siper oldu.
Hızla giden arabalar gerisin geri dönüp, Appel rıhtımını geçtiler, Lateiner Köprüsü'ne geldiklerinde öndeki iki otomobil sağa, Arşidük ve yanındakileri o gün öğleden sonra görmeye niyetlendikleri katedrale döndü. Arşidük'ün sürücüsü de tam köşeyi dönmeye hazırlanırken, General Potiorek, yanlış yöne gittiğini söyledi. Sürücü, geri gitmek için arabayı sert bir frenle durdurdu. Bu karışıklıkta kimse köprünün oralarda dolanan siyah saçlı gence dikkat etmemişti. 19 yaşındaki Gavrillo Princip, hala Arşidük'ü kollayan altı örgüt üyesinden biriydi.
Princip hızla tabancasını çekti ve doğrulttu. Yakınındaki bir polis delikanlının kolundan yakalamaya kalkıştıysa da suikastçılardan bir başkası tarafından dizinden tekmelendi. Princip yürüyüp duraklayan arabanın arkasına yaklaştı ve birkaç el ateş ettikten sonra polis tarafından yakalandı. İlk kurşun Arşidük'ü ensesinden vurmuş, boyun damarını delmişti. İkinci kurşun da Düşes'in midesine isabet etmişti.
Sophie önce vurulduğunu anlayamadı. Kocasının ağzından kan fışkırdığını ve Kont Harrach'ın mendilini yaraya bastığını gördü. Sonra, başı Franz Ferdinand'ın kucağında, olduğu yere yığıldı. Arşidük, "Sophie, Sophie ölmeyin" diye yakardı. "Çocuklarımız için yaşayın." Sonra kendinden geçti. Araba hemen valinin konutuna götürüldü. Doktorlar çağrıldı, ama soylu çifti kurtarmak için yapılabilecek hiçbir şey yoktu.
Ertesi sabah arşidük ile düşesin naaşları asker eşliğinde tren garına götürüldü, oradan kraliyet treni onları Viyana'ya geri getirdi. Bu saldırı Avrupa'nın I. Dünya Savaşı sürecine girmesine neden oldu.
Franz Ferdinand Neden Saraybosna'daydı?
Saraybosna Suikastı hakkında saldırının yaşandığı günü detaylı anlattık. Şimdi yazımızın bu kısmında Franz Ferdinand'ın neden Saraybosna'ya geldiğini, Kara El örgütünün amacını ve en önemlisi koca bir kıtanın nasıl savaşa sürüklendiğini anlatacağız.
Siyasi kaygılar bir yana, Arşidük'ün, 28 Haziran 1914'te Bosna'nın başkentini ziyaret etmek için sağlam kişisel nedenleri vardı. 50 yaşındaki veliaht; bundan tam 14 yıl önce, nişanlısı Kontes Sophie Chotek'in imparatorluk protokolüne girmeyeceğine ve doğacak çocuklarının da tahta geçmeyeceğine dair bir yemin etmişti.
Yoksul düşmüş bir Çek soylusunun kızı olan Sophie, Avusturya – Macaristan sarayı tarafından dışlanmıştı. Resmi törenlerde Arşidük'ün yanında oturamıyordu ve saraydaki törenler sırasında onun arkasında yürümek zorundaydı. Avusturya'nın başkenti Viyana'da, kocasının yanında pek seyrek görülürdü. Franz Ferdinand, karısına yönelik bu küçük düşürücü davranışlardan rahatsız olduğu için Bosna ziyaretini, onu yanı başında halka göstermek için bir fırsat olarak görüyordu.
Arşidük Avusturya – Macaristan silahlı kuvvetlerinin, Saraybosna civarındaki dağlarda yapacağı askeri manevralara katılacaktı. Bu arada Sophie de Bosna'nın başkentindeki okulları ve yetimhaneleri ziyaret edecekti. Ancak Arşidük ve eşi, Sırp Başbakanı Nikola Pasic tarafından, Franz Ferdinand'ın canına kastedileceği doğrultusunda uyarılmıştı.
Ne var ki son 12 yılda üç suikast girişiminden kurtulan Arşidük konuya kaderci bir gözle bakıyordu. "Yaşamın sürekli tehlikede" demişti çocuklarına. "İnsan işi Tanrı'ya bırakmak zorunda." Bu yüzden, Franz Ferdinand'ın nikah cüzdanı aynı zamanda idam hükmü yerine de geçiyordu, denebilir.
Örgüt Destekli Saraybosna Suikastı
1911 yılında Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da kurulan Kara El, Avusturya-Macaristan'ın Balkanlar'daki egemenliğine son vermeyi ve Sırp azınlıkları bağımsız Sırbistan halklarıyla birleştirmeyi amaçlıyordu. Lideri "Albay Apis" olarak bilinirdi, ama gerçek adı Dragutin Dimitriyeviç'ti ve Sırp askeri haber alma örgütünün de başıydı.
Kara El'in düsturu "Ya Birlik ya Ölüm"dü ve mühründe bir kafatası, çapraz kemikler, bir bomba, bir hançer ve bir zehir şişesi kazılıydı. Genelde genç subaylar, üniversite öğrencileri ve aydınlardan oluşan üyeleri, karanlık bir odada kara maskeli bir adam tarafından örgüte alınırken susmak ya da ölmek üzere ant içerlerdi. Bununla birlikte, etkinliklerini gizli tutmak için pek çaba gösterilmediğinden Saraybosna'da Arşidük'ü öldürme planı neredeyse herkesin bildiği bir sırdı.
Balkanlar'daki Anlaşmazlıklar Nasıl Başladı?
I. Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önceki yıllarda Ortodoks bir Slav Krallığı olan Sırbistan, birbirini izleyen iki Balkan savaşı sonucu, büyüklüğünü iki katına çıkarmıştı. Bu durum, Katolik Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetiminde yaşayan, Bosna-Hersek'teki güney Slavlarını "özgürlüğüne kavuşturmaya" odaklanmış Sırp milliyetçiliğinin şaha kalkmasına yol açmıştı.
I. Balkan Savaşı, Ekim 1912'de Balkan İttifakı üyeleri Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ ve Sırbistan'ın o sırada Trablusgarp'ta savaşmakta olan Osmanlı İmparatorluğu'na saldırmalarıyla başladı. Hazırlıksız yakalanan Osmanlılar Yanya, Edirne ve İşkodra dışında Batı Trakya'dan çıkmak zorunda kaldılar. Mayıs 1913'te Londra'da bir toplantıda İngiltere, Rusya ve Fransa, Makedonya'nın ve bölgedeki o zamana kadar Osmanlı egemenliği altında olan toprakların Balkan müttefikler arasında paylaşılmasını ön gören bir barış planı hazırladılar. Büyük Güçler ayrıca bir de bağımsız Arnavutluk Devleti kurulmasına karar verdiler.
Bir ay sonra Bulgaristan, kendisine düşen toprak payını beğenmeyerek, Yunanistan ve Sırbistan'a saldırdı. Bu saldırı püskürtüldü ve Karadağ, Romanya ve Osmanlılar ayrı ayrı Bulgaristan'a savaş ilan etti. Bulgarlar çabucak yenilgiye uğratıldı ve Ağustos 1913'te Bükreş Antlaşması Bulgaristan'ın Makedonya içinde istediği toprakların çoğunu Sırbistan ve Yunanistan arasında bölüştürüldü. Yangını çıkaran kıvılcım Kara El'in, ölmesi Sırp davasına yardımcı olacak inancıyla, Arşidük Franz Ferdinand'ı katletmesi oldu.
Suikast Kıtayı Nasıl Savaşa Götürdü?
Avrupa'nın geri kalanı soluğunu tutarken, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırpları, Veliaht Arşidük Franz Ferdinand'ın ölümü yüzünden en iyi nasıl cezalandırması gerektiğini tartışmaktaydı. Viyana'da, İmparator Franz Joseph en yakın müttefiki olan Alman İmparatoru Wilhelm'e mektup yazarak Sırbistan'ın Balkanlar'da siyasi bir unsur olarak bertaraf edileceğini haber veriyordu.
Avusturya, savaşmaya hevesli olduğu halde saldırgan görünmek istemiyordu. Bu yüzden, Avusturyalılar, kabul edilir gibi olmadığını bildikleri halde 23 Temmuz günü Sırbistan'da 10 maddelik bir ültimatom gönderdiler. Sırplara, Avusturya'nın tüm isteklerini yerine getirmeleri için 48 saat süre tanındı. Ültimatom, suikast konusunda Avusturya-Macaristan temsilcilerinin de katılacağı bir yasal soruşturma açılmasını içeriyordu. Bu istek hep Sırp anayasasına, hem de ceza yasasına aykırıydı.
Öyleyken bile, savaştan kaçınma telaşıyla Sırplar davayı Lehey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na götürmeyi önerdiler. Avusturya bu öneriyi geri çevirdi ve Arşidük'ün ölümünden bir ay sonra 28 Temmuz'da İmparator Franz Joseph ordusuna savaşa hazırlık emri verdi.
Ertesi gün Rusya, Balkan Slavlarının koruyucusu en büyük Slav ülkesi sıfatıyla, seferberlik başlattı. 31 Temmuz günü ordusu savaşa hazır olan Almanya, Ruslara seferberliği 24 saat içinde durdurması çağrısı yaptı. Buna ek olarak Almanlar Fransa'dan Almanya ve Rusya arasında bir savaş çıkması durumunda tarafsız kalmasını istediler. Rusya da, Fransa da Almanya'dan gelen bu istekleri duymazlıktan geldi. Bu yüzden 1 Ağustos günü Almanya Rusya'ya savaş ilan etti.
Aynı gece Almanya, tarafsız Lüksemburg'u işgal ederek, Belçika'yı istila etmek için gerek duyacağı demiryollarına el koydu. İki gün sonra Almanya Fransız orduları tarafından saldırıya uğradığını öne sürerek Fransa'ya savaş ilan etti. 4 Ağustos sabahı Alman orduları Belçika'ya yürüdüler. Bu gelişme İngiltere'nin de savaşa girmesi demekti, çünkü 1839 tarihli bir antlaşma gereğince Belçika'nın bağımsızlığını korumayı üstlenmişti.
Eylül 1914'te Fransız ve İngiliz ittifakı Fransa'nın kuzeydoğusundaki Marne Çarpışması'nda Almanları yendi. Müttefik güçleri Almanları, Paris'e bir atış mesafesi kadar yaklaştıklarında geri püskürttüler. Alman Genelkurmay Başkanı General Helmut von Moltke'ye göre bu kötüye işaretti; Wilhelm'e "Savaşı şimdi kaybettik" dedi.
Ülkelerin I. Dünya Savaşı'na Katılım Yılları
Saraybosna Suikastı sonrasında İtilaf Devletleri ile İttifak Devletleri arasında kıran kırana bir savaş için her şey hazırdı:
İtilaf Devletleri
1914
24 Haziran: Sırbistan
1 Ağustos: Rusya
3 Ağustos: Fransa
4 Ağustos: Belçika, İngiltere
5 Ağustos: Karadağ
23 Ağustos: Japonya
1915
23 Mayıs: İtalya
3 Haziran: San Marino
1916
9 Mart: Portekiz
27 Ağustos: Romanya
1917
6 Nisan: ABD
7 Nisan: Küba
8 Nisan: Panama
27 Haziran: Yunanistan
22 Temmuz: Siyam
4 Ağustos: Liberia
14 Ağustos: Çin
26 Ekim: Brezilya
1918
23 Nisan: Guatemala
7 Mayıs: Nikaragua
25 Mayıs: Kosta Rika
12 Temmuz: Haiti
19 Temmuz: Honduras
İtitfak Devletleri
1914
28 Temmuz: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
1 Ağustos: Almanya
29 Ekim: Osmanlı İmparatorluğu
1915
14 Ekim: Bulgaristan