Lale çılgınlığının veya balonuna dair detaylı bir yazı okuyacaksınız. Carolus Clusius 1526'de Fransa'da doğduğunda Avrupa bahçeleri 8. yüzyıldan beri çok az değişmişti. Doğduğu kasaba olan Arras'da yetişen bitkilerin çoğu Kuzey Avrupa kökenli olmalıydı; pek az da olsa Güney Avrupa'dan gelen bitki türleri görebilirdi. Fakat Asya kökenli bitkiler görmesi neredeyse imkansızdı. Gülhatmi, şebboy, karanfil, menekşe, düzine çiçeği, kadife çiçekleri, ülkesindeki renkli bahçelerde en sık bulunan çiçeklerdi. Fakat ay çiçeği, soğanlı süsen ya da yıldız çiçeği ve tabii kesinlikle lale olmayacaktı.
Carolus Clusius ile başlayan akım
Carolus Clusius (Charles de l'Écluse), İspanya ve Portekiz'e yapılan bitki toplama gezisine katılmadan önce Belçika, Almanya ve Fransa'da eğitim gördü. İber Yarımadası florasına ait botanik keşiflerini açıkladı. Botanik alanındaki uzmanlığı, Kutsal Roma-Cermen İmparatoru II. Maximilian'dan 1573'te Viyana'da bir kraliyet botanik bahçesi kurmak üzere davet almasını sağladı. Sadece deneyimsiz eczacılar tarafından uygulanan değersiz etkinlikler olarak kabul edilen bitki toplama işi ve botanik bilimi, artık hızla seçkinler tarafından kabul gören bir eğlence olmaktaydı ve bu dönemde ardı ardına pek çok yeni bahçe kuruluyordu.
Avrupalılar, Osmanlı İmparatorluğu'na seyahat ettiklerinde daha önce görmedikleri rengarenk bitkilerle karşılaştılar ve ülkelerine dönerken pek çok türden bitki getirdiler. Ogier Ghiselin de Busbecq, II. Maximilian'ın selefi I. Ferdinand'ın elçisi olarak Kanuni Sultan Süleyman'ın sarayına gönderildiğinde lalelerle tanışmıştı. Viyana'daki bahçeye lale tohumları ve soğanları getirtti. Carolus Clusius lale üretme denemelerine başladı ve zamanla bu konuda uzmanlaştı.
Bulgularını, bu konudaki ilk çalışma olan Rariorum Plantarum Historia adlı eserde 1601'de yayımladı. Laleleri erken, geç ve orta çiçeklenme özelliklerine göre sınıflandırdı; renklerini, biçimlerini ve diğer özelliklerini tanımladı. "Kırmızıların renkleri genellikle hayli koyu ve neredeyse siyah, fakat kimi zaman açık gölgeli ve çok zarif," diye yazmıştı.
Laleler Türkiye, İran, Kırım, Kafkasya, Levant, Çitral ve Sibirya stepleri gibi yabani olarak yetiştikleri ülkelerin yaygın birleşik bitkileri olmuşlardır. Lale desenli duvar çinileri ve diğer süslemeler 12. yüzyıldan beri Anadolu Selçukluları'nın yapılarını süslüyordu. 13. yüzyılda İranlı şair Sadi hayali bir bahçeyi şöyle tanımlıyordu: "Serin bir derenin mırıltısında / Kuşların şarkısı, olgun meyvelerin bolluğunda / Parlak renkli laleler kokulu güller."
Laleleri böylesine büyülü yapan, çiçeklerin şekillerinde ve renklerin bu sonsuz çeşitlilik ve sadece bir çiçekten çok renkli çiçeğe kadar değişen rastgelelikti. Clusius bunu, kendi yetiştirdiği bazı bitkilerde gözlemledi. Böylesi renk değişimi gösteren laleler "çizgili" olarak tanımlanmıştır. Bugün bunun, yaprak bitlerinin bulaştırdığı bir virüsten kaynaklandığı biliniyorsa da o dönemde doğanın bir mucizesi olduğuna inanılıyordu. Sonuç olarak, "çizgili laleler" çok aranan çiçekler oluyordu.
Lalenin yükselişi ve çöküşü
Clusius sonraları Frankfurt'ta çalıştı ve daha sonra da şehrin yeni üniversitesinde bir hekimlik bahçesi kurmak üzere Hollanda'nın Leiden kentine gitti. Beraberinde Batı Avrupa'nın en güzel lale koleksiyonunu götürdü ve tanıdıklarına soğan yollayarak lalelerin yaygınlaşmasını sağladı. 1597'de Bergen Hoyer ona, "Geçen yıl Leiden'dayken, baha ihsan ettiğiniz üstün cömertlik için size minnettarım, hizmetleriniz ve erdemleriniz ve hepsinden önce değerli soğanlarınız için…" diye yazdı. İnsanlar lale yetiştirerek para kazanabileceklerini hemen anladılar ve Clusius'un en değerli lalelerinin, bahçesinden çalışmasının ardından çiçek tüm Hollanda'ya hızla yayıldı.
Girişimciler, 17. yüzyılın başlarında Hollanda'da lale yetiştirme alanları kurmaya başladı. İlk yıllarda lale soğanlarını ancak arazi sahiplerine büyük miktarlarda satarken 1620'lere gelindiğinde tek renklilerin yaklaşık yarım kilogramı 12 florine satılıyordu (bu dönemde ortalama yıllık kazanç 150 florin kadardı.) Çok geçmeden lale toplama işinde patlama yaşandı ve 1624'te "Semper augustus" (kutsal kase) soğanlarının her biri 1200 florin kazandırdı. Bir yıl içinde fiyat iki katına çıktı ve bu "lale çılgınlığı"nda rekabet eden spekülatörler tüm pazarı ele geçirdi. Nederlandsch Magazijin'de yer alan bir habere göre "Semper augustus"un tek bir soğanı için 13.000 florin istenmişti; bilinen en büyük fiyat olan bu bu değer, Amsterdam'ın merkezinde kanallara bakan pahalı bir evin fiyatından daha yüksekti.
1637'de durum çığrından çıkarak satıcılar, alıcılardan daha çok olunca pazar çöktü. Bir süre içinde lalelerin değeri çok düştü hatta bu çiçekler hor görüldü. Clusius'un Hollanda topraklarında laleyi ilk kez yetiştirdiği Leiden'deki botanik profesörü, çiçeklerden öylesine nefret etmişti ki onlara bastonuyla saldırmıştı. Bu döneme gelindiğinde Clusius artık hayatta değildi. Fakat lale tutkusu Kuzey Avrupa bahçelerinin görüntüsünü sonsuza dek değiştirmişti. Hollanda'da bugün hala başarıyla devam eden soğan endüstrisinin tohumları bu sayede atılmıştı. Günümüzde her yıl 20.000 hektardan fazla alanda çiçek soğanı yetiştirilmektedir ve 2007'de mazatlarda lale satışlarından elde edilen kazanç 200 milyon Euro'dan fazladır.
Lale çılgınlığı mirası
Günümüzde yaklaşık 120 lale türü bilinmektedir. Çoğu Orta Asya'nın doğal bitkisidir. Lale, Liliaceae ailesi kapsamındaki Tulipa cinsine dahildir. Bahçe lalelerinin farklı isimlere sahip 2300 kültürü vardı. 1996'dan beri laleler 15 bölüm içinde gruplandırılmaktadır: Tek Erken, Çift Erken Triumph, Darwin Hibrit, Tek Geç, Zambak Çiçekli, Püsküllü, Viridiflora, Rembrandt, Parrot, Çift Geç, Kaufmanniana, Fosteriana, Greigii ve diğer türler. Lale isimleri, Hollanda Kraliyet Soğan Yetiştiricileri Birliği'nce yayımlanan "Sınıflandırma Listesi ve Uluslararası Lale Adları Kaydı"nda resmi olarak kayıt altına alınmıştır.
Lale çılgınlığı hakkında bilinmesi gerekenler
Birden fazla renge sahip laleler çok modaydı
Laleler Hollanda'ya 1590'larda geldi ve botanikçiler bu dönemden itibaren onları yetiştirmeye ve incelemeye başladı. İlk gelen laleler düz renkli taç yapraklara sahipti, ancak dikkatli testler ve diğer değişikliklerle taç yapraklarda farklı renkte çizgiler veya alevi andıran desenler gibi çizgili efektlere sahip yeni çeşitler geliştirildi.
Bu lale yaprağı çeşidi estetik açıdan daha üstün kabul edildi. Başlangıçta, yetiştiriciler deneyler yapmak ve lalelerdeki etkinin nasıl araştırılacağı ve geliştirileceğine dair keşiflerini paylaşmak için birbirleriyle çelik, soğan ve tohum ticareti yaparlardı.
Kimse bir lalenin nasıl 'kırılacağını' bilmiyordu
Lale çalışmaları botanikçiler tarafından yürütülüyordu, ancak genetik araştırmalara daha onlarca yıl vardı. Herkesin lale yapraklarının tek tip bir gölge yerine gökkuşağı tonlarına dönüşmesine neyin sebep olduğuna dair bir teorisi olmasına rağmen, kimse bu görünümü kopyalamanın kusursuz bir yolunu bulamamıştı.
Diğerleri farklı renkteki soğanları bir araya getirerek bu görünümü yaratmaya çalışırken, bazıları da soğanın yetiştiği toprağa istenilen renkte pigmentler serpiştiriyordu.
Bazı çiftçiler diğerlerinden daha batıl inançlıydı ve bu uygulamanın kendilerine geçmişte sağladığı başarıyı getirmesi umuduyla topraklarını ellerine geçen her şeyle gübreliyorlardı.
Lalelere olan talep hızla arttı
Laleye olan talebin artmasıyla birlikte, yetiştiriciler kendi yetiştirdikleri çeşitleri soğan ve çelik olarak satışa sunarak pazardaki boşluğu doldurdular.
Bu eğilim kısmen Hollanda'da tüccarlar, zanaatkârlar ve esnaf gibi orta sınıf vatandaşların lükse özgürce harcama yapmasına olanak tanıyan ekonomik büyüme döneminden kaynaklandı.
Semper Augustus adlı lale en değerli lale çeşidiydi
Semper Augustus lalesi 1620'lerde tüm laleler arasında en çok aranan lale haline gelmişti. Bir zamanlar sadece 12 adet Semper Augustus soğanı vardı; bilinmeyen bir koleksiyoncunun arzı adeta boğması fiyatları görülmemiş boyutlara taşıdı.
Güzel bir Amsterdam yalısı fiyatından daha fazlasına, 1623 yılında bir teklif sahibi on Semper Augustus soğanı için 12.000 Hollanda guldeni (yaklaşık 2.600 $) teklif etti.
Semper Augustus olarak bilinen çarpıcı çiçek artık mevcut olmasa da, bir zamanlar beyaz yaprakları ve düz, simetrik desenler boyunca uzanan kırmızı alevleri nedeniyle yaygın olarak güzel bir şey olarak görülüyordu.
Lale ticareti tamamen spekülatifti
Lale alım satımında aranan ve ticareti yapılan şey çiçeklerin kendisi değil, soğanlarıydı. Bu nedenle, esasen vadeli veya spekülatif bir piyasaydı: soğan ekilip çiçeklenene kadar yatırımınızın sonucunu bilemiyordunuz.
İnsanlar daha fazla para kazanma umuduyla lale ticaretine atladılar
Lalelere yatırım yapmak birkaç yıl içinde giderek daha popüler hale geldi ve fiyatları katlanarak artırdı. El değiştiren meblağlar 1630'ların başında önemli ölçüde arttı.
Lale soğanı ticareti yaparak büyük miktarlarda para kazanılabileceği söylentisi yayıldıktan sonra, birçok insan pazara koştu ve fiyatları daha da artırdı. En pahalı soğanları, orta sınıf haneler için birkaç yıllık geliri temsil eden binlerce gulden karşılığında takas etmek mümkündü.
Piyasa 1636-1937 kışında hararetli bir döneme girdi
1636'dan itibaren lale piyasası fiziksel bir emtia olmaktan çıkıp, sezon sonunda soğanların satın alınmasına yönelik sözleşmelerin alınıp satıldığı vadeli işlemler piyasasına dönüştü.
Lalelerin Hollanda'nın dördüncü büyük ihracatı olduğu ve soğan sözleşmelerinin günde birçok kez el değiştirdiği dönemde piyasa zirveye ulaştı. Lale soğanı peşinde koşan yüzlerce kişi iflas etti.
Lale balonu Şubat 1637'de patladı
Lalelerin değeri göz açıp kapayıncaya kadar düştü. Haarlem'de müzayede evlerindeki yaprak dökümü Şubat 1637'de başladı. Yatırımcılar en ucuz, tek renkli soğanları bile satın almayı bırakınca talep aniden çöktü.
Piyasa değişiminin kesin tetikleyicisi bilinmemekle birlikte, bazıları veba salgınını sorumlu tutmaktadır. Çiçek soğanı piyasası çöktüğünde, birçok insan her şeyini kaybetti çünkü artık değersiz olan soğanlara yatırım yapmışlardı.
Aslında çok az insan lale çılgınlığından finansal olarak etkilendi
Lale pazarında büyük miktarlarda para el değiştirirken, Hollanda nüfusunun sadece küçük bir kısmı gerçekten lale alıp satıyordu.
Yine de eleştirmenler ve halk, bir çiçek soğanının çoğu insanın yıllık gelirinden daha değerli olabileceği fikri karşısında şaşkınlığa uğradı. Bu da değeri neyin oluşturduğu konusunda tartışmalara yol açtı. Hollanda toplumunda bu tartışmaların artçı sarsıntıları yaşanacaktı.
Bazı tarihçiler ve ekonomistler balonun gerçekliğini tartıştı
Lale çılgınlığını takip eden yıllarda, birçok yazar lale soğanları üzerine sorumsuzca kumar oynayan kişileri bir ahlak dersi olarak ayıplamış ve kınamıştır.
Ekonomik balonun bir bütün olarak Hollanda ekonomisi üzerinde fark edilebilir bir etkisi olmadığından ve döneme ilişkin fiyatlandırma verileri nispeten kısıtlı olduğundan, bu süre zarfında tam olarak ne olduğunu ve bir balon olup olmadığını bilmek zordur.
Durum ne olursa olsun, lale çılgınlığı tarih kitaplarında ekonomideki en tuhaf spekülatif çılgınlıklardan biri olarak ölümsüzleştirilmiştir.