Dinozorlar hakkında en temel bilgilerimiz, boylarının çok büyük olduğu, bazılarının tüylü olduğu ve günümüzden 65 milyon yıl önce dev bir meteorun Dünya'ya çarpması sonucu hepsinin yok olduğu ile kısıtlıdır. Peki, sizce milyonlarca yıl Dünya üzerinde hüküm süren bu eşsiz canlıların tarihinin bu kadar dar bilgiler ile sıkışıp kalmış olması mümkün mü ? Tabii ki de "Hayır". Bu yazıda size Mezozoik Çağ'da bilinenin dışında neler olduğuna dair en önemli olayları hızlı ve basit şekilde anlatacağız.
Dinozorlar Dünyada Hüküm Süren İlk Sürüngenler Değildi
İlk dinozorların evrimleşme dönemi, günümüzden 230 milyon yıl önce Triyas Dönemi'nde şimdinin Güney Amerika bölgesi olarak kabul edebileceğimiz Pangea'nın süper kıta parçasında başladı. Bu evrimleşme süreci başlamadan önce bölgeyi domine eden sürüngenler, Archosauria (baskın kertenkeleler), Therapsida (memeli benzeri sürüngenler) ve Pelycosaurslardı (İlk memeli familya).
Dinozorların evrimleşmesinden yaklaşık 20 milyon yıl sonra, yeryüzündeki en korkunç sürüngenler tarih öncesi timsahlardı. Jurassic Dönemi'nin başlangıcında, günümüzden 200 milyon yıl önce "dinozorlar egemenliği" yükselişe başladı.
Dinozorların 150 milyon Yıllık Başarısı
Maksimum 100 yıllık yaşam süremizle biz insanlar jeologların tabiri ile "Derin zaman" olgusunu anlama konusunda zorluk yaşıyoruz. Daha net bir bakış açısı sunmak adına, modern insanlar sadece birkaç yüz bin yıldır var ve insan uygarlığı sadece yaklaşık 10.000 yıl önce başladı. Bu iki zaman aralığı Jurassic döneminin zaman ölçekleriyle ile kıyaslandığında göz açıp kapamak kadar kısa. Herkes dinozorların ne kadar "üzücü" ve geri dönülmez bir şekilde soylarının tükendiğini anlatıyor, ancak konuşulması gereken asıl konu hayatta kalmayı başardıkları 165 milyon yıl boyunca dünyayı kolonileştiren ve domine eden en başarılı omurgalı canlılar olmalarıydı.
Dinozor Krallığı İki Temel Koldan Oluştu
Yüzeysel bir bakış açısı ile dinozorları iki farklı sınıfa ayırsak ve bu iki farklı sınıfa birer isim versek bu isimler kesinlikle; "Etçil" ve "Otçul" diye adlandırılırdı. Paleontologlar biz kendimizi yormayalım diye bu sınıflandırmayı derin bir bakış açısı ile bizim adımıza yapmışlar, onlara göre bu sınıflandırma; Saurischian ("Kertenkele-Kalçalı") ve Ornithischian ("Kuş-Kalçalı") dinozorlar olarak belirlenmiş.
Saurischian sınıflandırması içinde bulunan dinozorlar hem etçil Teropodları (bazı grupları otçuldur) hem de otçul olan Sauropodlar ile Prosauropodları içerirken, Ornithischian sınıflandırması ise Ceratopsialar dahil olmak üzer diğer bitki yiyen dinozorların geri kalanını içerir. Tam bu noktada ilginç bir durum karşımıza çıkıyor; kuşların "kuş kalçalı" dinozorlardan ziyade "kertenkele kalçalı" dinozorlardan evrimleşmiş olmaları.
Dinozorlar (Neredeyse) Kuşlara Dönüştü
Dinozorların kuşlara evrimleşme teorisi her paleontologun ikna olmadığı bir konudur. Yaygın olarak kabul edilmemiş olsa da, elle tutulur bazı teoriler kuşların dinozorlardan evrimleştiğine dair net kanıtları gözler önüne koyuyor. Bu kanıtların büyük bir kısmı Geç Jurassic ve Kretase Dönemi'nde küçük ve tüylü Teropod dinozorların günümüzdeki modern kuşlara evrimleştiğini işaret ediyor. Bu süreci zihinlerimizde tasvir ederken bilmemiz gereken, bu iki canlı arasında yaşanan evrim sürecinin bir kereden fazla olduğu ve bunun milyonlarca yıla yayıldığı gerçeğidir. Aslında, yaşam ağacına kladist olarak – yani paylaşılan özelliklere ve evrimsel ilişkilere göre – bakarsanız, modern kuşlara dinozor olarak bakmak tamamen uygundur.
Bazı Dinozorlar Sıcakkanlıydı
Kaplumbağalar ve timsahlar gibi modern sürüngenler soğukkanlı veya ektotermiktir. Modern memeliler ve kuşlar sıcakkanlıdır ya da endotermik aktivite ile dış ortamın sıcaklığı ne olursa olsun, kendi vücut ısısını dengede tutabilir. Bazı etçil dinozorun ve hatta birkaç otçul ornithopodun, endotermik olduğunu gösteren sağlam kanıtlar var. Çünkü, böyle aktif bir yaşam tarzının soğukkanlı bir canlı tarafından sürdürülmesi mümkün gözükmüyor. Öte yandan, Argentinosaurus gibi dev dinozorların da sıcakkanlı olmaları mümkün değil. Çünkü, böyle bir durumda sahip oldukları devasa metabolizma kendini içeriden dışarıya doğru ısıtmaya başlayacak ve aynı fırına atılan bir patates gibi içten içe pişirecekti.
Dinozorların Büyük Bölümü Otçuldu
Tyrannosaurus Rex ve Giganotosaurus gibi besin zincirinin en tepesinde oturan iki baskın etobur canlı olmasına rağmen, genel habitatın içerisinde sayıları otoburlara göre çok düşüktü. Durum böyle iken bu kadar devasa bir otobur popülasyonunu sürdürmek için büyük ve geniş miktarda bitki örtüsü olması gerekir. Afrika ve Asya'daki modern ekosistemlere benzer şekilde, otçul Hadrosaurlar, Ornithopodlar ve daha az ölçüde Sauropodlar, geniş kıtalar arasında gruplar halinde dolaşıyorlar ve bu sırada muhtemelen seyrek aralıkla hareket eden geniş, küçük ve orta boyutlu teropod gruplarına av oldular.
Tüm Dinozorlar Aynı Zekaya Sahip Değildi
Stegosaurus gibi iri yapılı bazı bitki yiyen dinozorların, vücutlarının geri kalanına kıyasla çok küçük beyinleri olduğu bilinmektedir; hatta muhtemelen dev bir eğrelti otundan biraz daha akıllıydılar. Ancak, Troodon'dan T.rex'e kadar değişen büyük ve küçük yapılı et yiyen dinozorlar, vücut ölçülerine kıyasla daha saygı duyulacak oranda gri maddeye sahipti. Bu sürüngenler, avı rahat bir şekilde avlamak için ortalamadan daha iyi bir görüş, oku, çeviklik ve koordinasyona sahiptiler.
Dinozorlar Memelilerle Aynı Dönemde Yaşadı
Yanlış bir bilgi olarak birçok insan memelilerin 65 milyon yıl önce dinozorlardan sonra var olduklarına inanıyor. Ve büyük meteor çarpışmasından sonra nesli tükenen dinozorların bıraktığı çevrenin, memeliler tarafından işgal edilerek tüm kıtaya yayıldıklarını düşünüyorlar. Gerçek şu ki, Mezozoik Çağ'ın erken dönemlerinde yaşayan ilk memeliler olan sauropodlar, hadrozorlar ve tyrannosauruslar gruplar halinde büyük ağaçların olduğu bölgelerde, kargaşadan uzak yaşıyorlardı. Aslında, bu türler Geç Triyas Dönemi'nde terapötik sürüngen popülasyonundan evrimleştiler. Bu dönemde evrimleşen canlıların boyutu sivri fareler kadardı ve yalnızca birkaçı dinozor yiyen Repenomamus gibi ölçülere (20 ila 23 kg arası ağırlıkta) ulaşabildiler.
Teknik Olarak Pterosaurlar ve Deniz Sürüngenleri Dinozor Değil
Kusur aramak gibi görünebilir, ancak "dinozor" kelimesi sadece diğer anatomik özelliklerin yanı sıra belirli bir kalça ve bacak yapısına sahip karada yaşayan sürüngenler için geçerlidir. Uçan teruzor ve yüzen pleziyozorlar (ihtiyozor ve mosazor) aslında dinozor değillerdir. Ancak Liopleurodon ve Quetzalcoatlus gibi dinozorlar kadar büyüklerdi. Hatta içlerinden bazılarının dinozorlarla akrabalığı dahi yoktur ve sürüngen sınıfına girerler. Bir zamanlar dinozor sanılan Dimetrodon aslında on milyonlarca yıl önce (henüz dinozorlar yokken) ortaya çıkmış farklı bir sürüngendi.
Dinozorlar Aynı Anda Yok Olmadı
Sanıldığının aksine 65 milyon yıl önce Yucatán Yarımadası'na düşen büyük meteorun meydana getirdiği patlama sonucu tüm dinozorlar yok olmadı. Pterosaurlar ve deniz sürüngenleri daha az etkilendiler. Meteor yok olma sürecini başlattı ve yüzlerce ve muhtemelen binlerce yıl boyunca şu şekilde etki gösterdi:
- Küresel sıcaklıklar,
- Güneş ışığı eksikliği
- Bunların sonucu olarak bitki örtüsünün ölmesi
Tabii yine de dünyanın en uzak bölgelerinde tek başına izole hayat süren dinozor popülasyonları, kardeşlerinden biraz daha uzun süre hayatta kalmış olabilirler.