Stonehenge belki de dünyanın en ünlü tarih öncesi anıtıdır. Her yıl 1 milyon insan tarafından ziyaret edilir. Onlarca ton ağırlıkta taş bloklardan inşa edilmiştir. Bu taş yapıt birkaç aşamada bir araya getirildi: İlk anıt yaklaşık 5.000 yıl önce dikildi. Eşsiz taş çemberin ise MÖ 2500 civarında geç Neolitik dönemde yerleştirildiği biliniyor. Erken Tunç Çağı'na gelindiğinde yakınlarda birçok mezar höyüğü yapılmıştı. Sadece 38 km ötedeki başka bir taş yapıt olan Avebury ile birlikte Stonehenge bugün en eşsiz tarih öncesi anıtlar arasında yer alır ve resmi olarak Dünya Mirası Alanı listesinde bulunur. Peki önemi, tarihi ve özelliği nedir?
Stonehenge'in Önemi
Stonehenge'in önemi şu şekilde özetlenebilir:
- Stonehenge, dünyada mimari açıdan en sofistike lentolu taş çemberdir.
- Anıt ilk zamanlarında Neolitik Britanya'nın bilinen en büyük kremasyon (ölü yakma) mezarlıklarından biriydi.
- Taşlar uzun mesafelerden getirildi – Bluestone denilenler 250 km uzaktaki Preseli Tepeleri'nden ve sarsen taşları Stonehenge'in 25 km kuzeyindeki West Woods'tan taşındı.
- Taşlar, sofistike teknikler ile işlendi ve başka hiçbir tarih öncesi anıtta görülmeyen şekilde birbirine tam olarak kenetlenen mafsallar kullanılarak dikildi.
350'den fazla mezar höyüğüne ve Stonehenge Bulvarı, Cursus, Woodhenge ve Durrington Duvarları gibi büyük tarih öncesi anıtlara sahip bu yer Neolitik Çağ ve Tunç Çağı insanlarının tören ve cenaze uygulamaları hakkında geniş bilgiler sunar.
İşlevi neydi?
Stonehenge'in kökeni ve amacı hakkında diğer herhangi bir tarih öncesi anıttan daha fazla teori geliştirilmiştir. Bunlar arasında Danimarka kralları için bir taç giyme yeri, doğayla bir olan Kelt rahipleri için bir tapınak, tutulmaları ve güneş olaylarını tahmin etmek için kullanılan astronomik bir bilgisayar, atalara ibadet edilen bir yer veya şifa almak için gelinen bir kült merkezi gibi teoriler bulunuyor.
Bugün Stonehenge'in amacına dair en çok kabul yorum, güneşin hareketlerini gözlemlemek için inşa edilmiş tarih öncesi bir tapınak olmasıdır.
Yılın en uzun gününde (yaz gündönümü) binlerce insan Stonehenge'de bir araya toplanır ve Güneş'in Topuz Taşı'nın arkasından yükselişini izlerdi. Alanın bu nedenle bir takvim olarak kullanılmış olduğunu söylemek mümkündür.
Stonehenge'in özelliği
Stonehenge'deki tonlarca kilo ağırlıktaki taşların ana ekseni gündönümü eksenine göre hizalanmıştır. Yaz ortasında güneş ufukta kuzeydoğuya doğru, Topuk Taşı'na yakın bir yerden yükselir. Kışın ortasında ise güneş güneybatıdan batar. Güneş en uzun iki triliton taş arasındaki boşluktan görünür (biri artık düşmüştür). Mevsimsel döngüdeki bu zamanlar, Stonehenge'i inşa eden ve kullanan tarih öncesi insanlar için önem taşıyordu.
Birkaç farklı dönemde 1000 yılı aşan zamanda inşa edilen Stonehenge, bugün gördüğümüz haliyle aradan geçen 4.000 yıllık sürede yıkım ve bozulmaya uğradı. Alandaki dairesel kısımda en az 30 sarsen taşı varken şimdi birçok taş kaybolmuştur, bu da orijinal planın anlaşılmasını zorlaştırır.
Stonehenge nasıl yapıldı?
Stonehenge bir mühendislik şaheseridir. Peki Neolitik zamanın insanları yalnızca basit araçlar ve teknolojileri kullanarak böylesine bir yapıyı nasıl inşa ettiler Stonehenge'i inşa ederken kullanılan sarsen taşlarının çoğunun kaynak alanı olarak kilometrelerce ötedeki West Woods ormanı gösterilir.
Stonehenge'deki ilk anıt yaklaşık MÖ 3000 yılında toprağa şekil verilerek inşa edilmiş çember kısımdır. Bu çemberdeki hendek, boynuzdan basit aletlerle kazıldı ve iç ve dış cephe kireç taşı ile oluşturuldu. Hendeğin içinde kereste direk veya taş direk için oyulmuş 56 halka vardır. Anıt, birkaç yüz yıl boyunca kremasyon mezarlığı olarak işlev gördü.
Alan yaklaşık MÖ 2500'de inşa edilen merkezi taş setleri ile farklı bir forma büründü. Havaya kaldırılarak taşınan muazzam sarsen taşlar ve görece küçük mavi taşlar ile eşsiz bir anıt halini aldı. Stonehenge'i inşa etmek için iyi organize olmuş yüzlerce insan büyük bir çaba göstermiştir.
Taşların taşınması
Stonehenge'de iki tür taş kullanılmıştır büyük olan sarsen taşları ve daha küçük olan 'bluestone' taşları. Sarsen taşları güney İngiltere genelinde bulunan silika kayadır. Arkeologların çoğu bu taşların 32 km uzaklıktaki Marlborough Downs'tan getirildiğine inanıyordu ancak bundan kesin olarak emin değillerdi. Bununla birlikte, yeni bir jeokimyasal yaklaşım ile yapılan son araştırmalar Marlborough Downs'ın sadece tek kaynak olduğunu doğrulamakla kalmadı aynı zamanda sarsenlerin geldiği alanı da gösterdi. Burası Marlborough'nun güneybatısındaki West Woods olarak bilinen bölgeydi.
Stonehenge'deki Sarsen kayaları ortalama 25 ton ağırlığındadır ve en büyük taş olan Topuk Taşı (Heel Stone) 30 ton gelir.
Bluestone, Stonehenge'deki daha küçük taşlara atıfta bulunmak için kullanılan bir terim. Bu tuşlar çeşitli jeolojilere sahip ancak hepsi güneybatı Galler'deki Preseli Tepeleri'nden geliyor. Mavi renkte değiller fakat kırıldıklarında veya ıslandıklarında mavimsi bir tona sahip olurlar. Her biri 2 ila 5 ton ağırlığındadır.
Bazı insanlar mavi taşların buzulların hareketiyle Salisbury Ovası'na gelmiş olduğuna inanıyor. Ancak çoğu arkeolog bunların insan çabasıyla taşındığını belirtir. Taşların, alandan 250 kilometre uzaklıkta bulunduğu düşünüldüğünde nasıl taşındığı çözülemiyor. Ancak taşların yolun büyük kısmında su üstünde getirilmiş olması muhtemeldir.
Taşlara şekil verilmesi
Stonehenge taşlarının şekillendirildiği kuzeydeki alanda büyük miktarlarda sarsen ve bluestone atık malzemesinin yanı sıra kırık çekiç taşları keşfedildi. Ayrıca Stonehenge'de çeşitli boyutlarda sarsen ve çekiç taşları (çakmaktaşı) bulunmuştur. Büyük olanlar taşı yontmak ve küçük olanlarsa yüzeyleri pürüzsüzleştirmek için kullanıldı.
Taşlar üzerinde yakın zamanda yapılan lazer incelemesi kullanılan çeşitli taş işleme yöntemlerini ortaya çıkarmıştır ve anıtın bazı bölümlerinin diğerlerinden daha dikkatli işlendiğini göstermiştir. Özellikle orta trilitonun (üç taştan oluşan anıt) kuzeydoğu tarafı ve iç yüzleri detaylıca ele alınmıştı.
Stonehenge'deki bu düşmüş sarsen, taşın şekillendirme süreci nedeniyle diğerlerinden farklı sırtlara sahip. Bu taşın neden öylece yarım bırakıldığı bilinmiyor.
Dik taşları yatay lento halinde oturtmak için zıvana (çıkıntılı geçme yeri) ve zıvana yuvaları oluşturuldu. Lentolar (en üstteki yatay taş) bu dil ve oluklar kullanılarak birbirine geçirildi. Bu tür bağlantılar genellikle sadece kereste işçiliğinde görülür.
Taşların yerine yükseltilmesi
Bir taşı Stonehenge'e dikmek için insanlar, eğimli tarafı olan büyük bir çukur kazdı. Ardından deliğin arkasına tahta kazıklar dizdiler. Taş yerine hareket ettirildi ve bitki (hanımeli) lifinden halatlar ve A biçimli ahşap çerçeve kullanılarak dikleştirildi. Taşı dikleştirmek için ağırlıklar kullanılmış olabilir. Daha sonra deliği molozla doldurdular.
Yatay lentoları yerine yükseltmek için ahşap platform kullanıldığı düşünülüyor. Lentonun tam oturması için gömme deliklerine bir kez daha şekil verilerek son aşama da tamamlandı.
Stonehenge'den önce
Stonehenge'in yakın çevresindeki en eski yapılar arasında MÖ 8500 ile 7000 yıllarına uzanan beş oyuk var. Bunlardan üçünde Mezolitik dönemde dikilmiş totem direği benzeri büyük çam direkler bulunur. Yakınlığa rağmen bu kolonların, daha yeni Stonehenge anıtıyla ilişkisi olup olmadığı bilinmiyor.
Stonehenge'deki Aubrey deliklerinde yakılmış insan kalıntılarıyla birlikte bulunan taş (gnays) topuz başı ve kemik iğneler, Stonehenge'in ilk dönemlerde bir mezarlık olduğunu gösteriyor.
Stonehenge'in inşa edildiği zamanlarda güney İngiltere'nin geri kalanı büyük ölçüde ormanlık alanlarla kaplıydı. Dolayısıyla Stonehenge'in olduğu bölgedeki kireçtaşı ovasının alışılmadık derecede düz olması zamanın insanlarına çekici gelmiş olabilir. Ovanın, erken Neolitik çağda bir anıt merkezi haline getirilmesinin sebebi bu görünüyor.
Bu komplekste Robin Hood's Ball bölgesinde bir kapalı geçit, iki cursus anıtı (dikdörtgen biçimli toprak işleri) ve hepsi MÖ 3500 yıllarından kalma birkaç uzun höyük var. Bu anıtların Stonehenge taşları için seçilen yeri belirlediği düşünülüyor.
Stonehenge'in ilk zamanları
Yontulmamış bir sarsen taşı olan "Topuk Taşı" ve alçak bir höyük olan "Kuzey Höyüğü"nün Stonehenge'in ilk bileşenleri olduğu düşünülür. Ancak Stonehenge için yapılan ilk büyük çalışma iç ve dış setlere sahip dairesel hendektir. Bu çember hendek MÖ 3000'de tasarlandı. Yaklaşık 100 metre çapında bir alanı çevreliyordu ve iki girişi vardı. Stonehenge anıtının başlangıcını oluşturdu.
Setin ve hendeğin ahşap direkler yerleştirmek için kullanıldığı düşünülüyor. Zira setin hemen içinde Aubrey Delikleri olarak bilinen 56 çukur vardır. Bu deliklerde neyin durduğuna dair pek çok tartışma oldu: Ahşap direklerin yanı sıra son zamanlarda başka taşlar için yapılmış olabileceği fikri de ortaya atıldı.
İnsanlar, Aubrey Deliklerinin içine ve çevresine ve de hendeğin içerisine cenazelerini gömdüler. Burada yaklaşık 64 kremasyon kalıntısı bulunmuştur ve başlangıçta Stonehenge'e tahmini 150 kadar kişinin gömüldüğü düşünülüyor. Bu da Stonehenge'i en büyük Geç Neolitik mezarlıktan biri yapıyor.
Taşların özellikleri
Stonehenge anıtının ortasındaki taşlar ilk kez MÖ 2500 civarında dikildi. Stonehenge'de iki tür taş kullanılıyor – büyük olanlar sarsen taşları ve küçükler "bluestone" adını taşır. Sarsenler iki eş merkezli düzende dikilmişler. İç kısım at nalına ve dış kısım çembere benzer. Bluestone veya mavi taşlar ise bunların aralarına kavisli şekilde yerleştirilmiş.
Taşların anıtın ortasına yerleştirildiği aynı dönemde muhtemelen sarsenler de girişe yakın dikildi. Çevresinde ise dört İstasyon Taşı bulunuyordu.
Yaklaşık 200 veya 300 yıl sonra, merkezdeki mavi taşlar çember ve iç oval oluşturacak şekilde yeniden düzenlendi (daha sonra yine at nalına benzer şekilde yer değiştirildi). Stonehenge'i Avon nehrine bağlayan toprak yol da bu sırada yapıldı.
Stonehenge'deki son tarih öncesi faaliyetlerden biri iki eş merkezli çukur halkaya ait taştan set halkaların etrafını kazmak oldu. Y ve Z delikleri denilen bu yerlerden çıkarılan boynuzlar üzerinde yapılan radyokarbon yaş tayini MÖ 1800 ile 1500 arasını göstermiştir. Bu işlemin, taşları yeniden düzenlemek amacıyla yapıldığı düşünülüyor.
Stonehenge yapıldıktan sonra
Stonehenge'deki taş dekorlar tarih öncesi bu zamanda kültürde büyük bir değişimin yaşandığı bir dönemde inşa edildi. Tıpkı yeni 'beaker' seramik stilleri, metal işleme bilgisi ve kişileri eşyalarıyla gömme kültürü gibi. Amesbury Archer gibi yakınlarda bulunan iyi dekore edilmiş Beaker mezarlar yaklaşık MÖ 2400'e aittir.
İngiltere'deki en büyük höyük alanlarından biri Erken Tunç Çağı'nda Stonehenge çevresindeki bölgeye inşa edildi. King Barrow Ridge ve zengin gömülerle dolu Normanton Down mezarları gibi mezarlar kasıtlı olarak Stonehenge'den görülebilen tepelere yapılmıştır.
Stonehenge'deki sarsenlerden dördü, balta başlarını ve birkaç hançeri tasvir eden yüzlerce oymayla süslenmiştir. Bunların MÖ 1750-1500 yıllarına tarihlenen tunç baltalar oldukları bulunmuştur. Bu baltalar erken Tunç Çağı toplumu için güç veya statü sembolü olmuş olabilir.
Sonraki tarihi
Orta Tunç Çağı'na gelindiğinde artık Stonehenge gibi törensel anıtların inşasına daha az zaman harcanmaya başlandı ve insanlar daha ziyade tarla işlerine odaklandılar.
MÖ 700 dolaylarındaki Demir Çağı'nda Stonehenge'in 400 metre doğusuna Avon Nehri'ne bakan bir kale inşa edildi (sonradan Vespasian Kampı adı verilmiştir). Stonehenge'de bulunan çok sayıda Roma nesnesi, alanın Roma döneminde (MS 43'ten itibaren) sık sık ziyaret edildiğini gösteriyor. Son zamanlarda yapılan kazılar buranın Romano-İngiliz insanları için de ritüel önemi olan bir yer olduğuna işaret ediyor.
Küçük Amesbury kasabasının MS 6. yüzyılda Avon Nehri üzerindeki bir geçiş noktasına kurulmuş olduğu keşfedildi. Sakson döneminde Stonehenge'e gömülen başı kesik bir adamın kalıntıları dikkati çeker. Bu dönemden başlayarak Stonehenge çevresindeki açık arazide yoğun koyun yetiştiriciliği yapıldı. Stonehenge'de bulunan en eski yazılı referanslar ortaçağ döneminden kalmadır ve 14. yüzyıldan itibaren Stonehenge'i gösteren çizimler ve resimlerde artış görülür.
20. ve 21. yüzyılda Stonehenge
İngiltere'nin Savunma Bakanlığı, ordunun eğitim tatbikatları için Salisbury Ovası'ndan geniş bir arazi parçası satın alınca 1897'den itibaren başlayan ordu faaliyetlerinin bölge üzerinde etkisi oldu. Kışlalar, atış sahaları, sahra hastaneleri, hava limanları ve hafif demiryolları kuruldu. Bunlardan Birinci Dünya Savaşı'nda yapılmış Stonehenge havaalanı gibileri çoktan yıkılmıştır. Ancak Larkhill havaalanı hangarları gibi diğer örnekler hala ayakta ve erken askeri havacılık tarihi açısından önemlidir.
Paralı yolların ve Salisbury'ye ulaşan demiryolunun gelişimi Stonehenge'e çok daha fazla ziyaretçi gelmesini sağladı. 1880'lerden itibaren çeşitli taşlar ahşap direklerle desteklendi ancak 1900'de ilk kez dış sarsenin ve onun lentosunun düşmesi ziyaretçiler için güvenlik endişesi doğurdu. Toprakların o zamanki sahibi Sir Edmund Antrobus, Eski Eserler Derneği'nin yardımıyla 1901'de en uzun üçlü taşın yeniden dikilmesini sağladı.
Bu hareket, Stonehenge'i korumayı ve restore etmeyi ele alan yeni çalışmalara ilham oldu. Son taşlar 1964'te sağlamlaştırıldı.
Anıt uzun yıllar boyu özel mülkiyete aitti. Ta ki bölgede yaşayan Cecil Chubb isimli bir adamın bir müzayedede Stonehenge'i Atrobus ailesinden satın alması ve 1918'de halka bağışlamasına kadar. Bundan sonra, anıtın korunması görevi devlete düştü. Bugün bu görev English Heritage hayır kurumunca gerçekleştiriliyor.
1927'den itibaren National Trust, Stonehenge çevresindeki araziyi korumak ve tekrar otlak hale döndürmek için toprakları satın almaya başladı. Stonehenge bölgesi artık onların mülkiyetinde. Arazide yapılan son gelişmeler arasında eski ziyaretçi tesislerinin kaldırılması ve eski A344'ün taşlara yakın olan kısmının kapatılması var. Bunlar Stonehenge'i açık otlak araziye döndürme sürecini başlatmış oldu. Hükümetin A303'deki yoğunluğun çoğunu ortadan kaldıracak ve anıtı yeniden eski peyzajına döndürecek tünel inşa etme planları English Heritage tarafından memnuniyetle karşılanır.