Ünlü Salem cadı mahkemeleri 1692 baharında Massachusetts, Salem Kasabası'ndaki bir grup genç kızın şeytan tarafından ele geçirildiğini iddia ettiği birkaç yerel kadının cadılıkla suçlanmasının ardından başladı. Sömürge altındaki Massachusetts'in her yerine bir cadı paniği dalgası yayıldı. Bunun üzerine vakaları dinlemek üzere Salem'de özel bir mahkeme toplandı: İlk hüküm giymiş cadı Bridget Bishop oldu ve o Haziran ayında asıldı. Ardından başka 18 kişi daha Salem'deki Gallows Tepesi'nde asıldıktan sonraki birkaç ay içinde 150 kadar erkek, kadın ve çocuk cadılıktan suçlandı. Eylül 1692'de panik azalmaya başladı ve halk davalara karşı çıktı. Massachusetts Genel Mahkemesi bir süre sonra suçlanan cadılara yönelik kararları iptal etmeye başladı ve ailelere tazminat verdi. Ancak toplumdaki acı devam etti ve Salem cadı mahkemelerinin bıraktığı utanç tablosu yüzyıllar boyunca unutulmadı.
Salem cadı mahkemeleri: Bağlamı ve kökenleri
Doğaüstü güce ve özellikle şeytanın bazı insanlara (cadılara) sadakatleri karşılığında başkalarına zarar verme gücü bahşettiğine dair inanç 14. yüzyılın başlarında ilk kez Avrupa'da ortaya çıktı ve koloni bölgesi New England'da yaygındı. Buna ek olarak, o zamanki Salem Kasabası'nın (günümüzde Danvers, Massachusetts) kırsal Püriten topluluğu bazı zorlu yaşam koşulları ile mücadele ediyordu. 1689'da Amerika'daki Fransız-İngiliz savaşı, sonrasında görülen yakın tarihli bir çiçek hastalığı salgını, yerli Amerikan kabilelerinin saldırı korkusu ve Salem Kasabası'nın daha varlıklı insanları ile girilen mücadele halkı yıldırmıştı. Bölge insanlarının halihazırda birbirine yönelik duyduğu şüpheler ve kızgınlıklar ve yabancılardan korkması, bu uç gerilimin ortasında kurulan Salem cadı mahkemeleri ile daha da körüklendi.
Biliyor muydunuz? 1976'da Science dergisinde yayımlanan bir çalışmada 1692'deki "büyülenmiş" Salem sakinlerinin yaşadığı garip rahatsızlıklar bilimsel yolla açıklanmaya çalışıldı ve toksikologlar bir mantar ergotunun (çavdar, buğday ve diğer tahıllarda bulunan) sanrı, kusma ve kas spazmları gibi semptomları olduğunu belirtti. Bunlar "cadılarda" görülen garip durumlardı.
Ocak 1692'de, 9 yaşındaki Elizabeth (Betty) Parris ve 11 yaşındaki Abigail Williams (Salem Kasabası Papazı Samuel Parris'in kızı ve yeğeni) şiddetli vücut bükülmeleri ve kontrol edilemeyen çığlıklar dahil olmak üzere çeşitli nöbetler geçirmeye başladı. Yerel bir doktor olan William Griggs'e büyü teşhisi konduktan sonra, toplumdaki diğer genç kızlardan Ann Putnam Jr., Mercy Lewis, Elizabeth Hubbard, Mary Walcott ve Mary Warren da benzer semptomlar göstermeye başladı. Şubat ayının sonlarına doğru Parris'in Karayipli kölesi Tituba ile kızların kendilerini büyülediğini söylediği evsiz dilenci Sarah Good ve yoksul, yaşlı kadın Sarah Osborn için cadılıktan tutuklama emri çıkarıldı.
Cadı paniği yayılır
Bu üç sözde cadı yargıçlar Jonathan Corwin ve John Hathorne'un önüne çıkarıldı ve mahkeme salonu önünde kasılmalar, burkulmalar, çığlıklar ve kıvranmaları sürerken sorgulanmaya devam edildi. Good ve Osborn suçlarını inkar etse de Tituba itiraf etti. Tituba'nın tavrı garipti. Muhtemelen cezasının hafifletilmesi için muhbir olmaya zorlanmıştı. Bu yüzden Püritenlere karşı şeytanın hizmetinde hareket eden başka cadılar olduğunu söyledi. Cadı paniği Massachusetts'in geri kalanına yayıldı. Aralarında kilisenin ve topluluğun saygın üyeleri olarak görülen Martha Corey ve Rebecca Nurse ve Sarah Good'un dört yaşındaki kızı dahil olmak üzere birçok kişi suçlandı.
Tituba gibi bazı sanıklar "cadı olduğunu" itiraf etti ve diğerlerinin ismini verdi. Cadı mahkemeleri kısa süre sonra yerel adalet sistemini alt üst hale getirdi. Mayıs 1692'de, Massachusetts'in yeni atanan valisi William Phips, Suffolk, Essex ve Middlesex vilayetleri için cadılık davasına bakacak özel bir Oyer (dinlemek için) ve Terminer Mahkemesi (karar vermek için) kurulmasını emretti.
Hathorne, Samuel Sewall ve William Stoughton gibi hakimler tarafından yönetilen mahkeme, 2 Haziran'da Bridget Bishop'a karşı ilk mahkumiyetini verdi. Bishop sekiz gün sonra Salem Kasabası'ndaki Gallows Tepesi olarak bilinen yerde asıldı. Temmuz ayında beş kişi daha asıldı ve Ağustos'ta beş, Eylül'de sekiz kişi daha. Buna ek olarak suçlanan diğer yedi cadı hapishanede öldü. Yaşlı Giles Corey (Martha'nın kocası) ise mahkemeye girmeyi reddetmesi üzerine taşlanarak öldürüldü.
Salem cadı mahkemeleri: Sonuç ve bıraktıkları
Halkın saygı duyduğu bir papaz olan Cotton Mather cadılara dair kanıtların (rüyalar ve görülen olaylara dair tanıklar) şüpheli ve hayali olduğu konusunda uyarmasına rağmen, Salem cadı mahkemesi ve halk bu uyarıları büyük ölçüde önemsemedi. Harvard Üniversitesi başkanı (ve Cotton'un babası) olan Increase Mather daha sonra oğluna katılmış ve cadılık için sunulan kanıtların diğer suçlar gibi standardı olması gerektiğini söylemiştir ve şu sonuca varmıştır: "On şüpheli cadının kaçması bir masum kişinin hükmünden daha iyi olacaktır."
Halkın cadı davalarına yönelik desteğinin azalmasıyla Vali Phips, Ekim ayında Oyer Mahkemesi ve Terminer'i feshetti ve yerini alacak mahkemenin bu doğaüstü kanıtları göz ardı etmesini emretti. Duruşmalar 1693'ün başlarına kadar azalarak devam etti ve Mayıs ayına gelindiğinde Vali Phips cadılık suçlamasıyla hapishanede olan herkesi affetti ve serbest bıraktı.
Ocak 1697'de Massachusetts Genel Mahkemesi, Salem cadı duruşmalarının trajedisi için bir günlük oruç ilan etti; mahkeme daha sonra davaların hukuka aykırı olduğuna karar kıldı ve önde gelen yargıç Samuel Sewall bu süreçteki rolü için alenen özür diledi. Ancak topluluk olaydan kalıcı hasar almıştı. Bu hasar, bir İngiliz yerleşim yeri olan Massachusetts Koyu Kolonisi'nin 1711'de mahkumların isimlerini temize çıkaran ve mirasçılarına maddi tazminat sağlayan yasayı kabul etmesinden sonra bile sürdü. Arthur Miller, "The Crucible" (1953) adlı oyununda 1692 Salem cadı avı olaylarını bir alegori olarak anlattı. Bunun için 1950'lerde Senatör Joseph McCarthy'nin önderliğindeki anti-komünist "cadı avları"nı kullandı.