6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya ve 9 Ağustos'ta Nagasaki'ye atılan atom bombalarının ardından Japonya'nın teslim olmasıyla II. Dünya Savaşı sona erdi. Savaşın son bulmasıyla Manhattan Projesi fizikçisi Philip Morrison Savaş Bakanlığı'nın talebiyle atom bombasının etkilerini incelemek için Hiroşima'ya gitti. "O kadar geniş bir alanı o kadar hızlı ve tamamen yok ediyor ki, savunma ümitsiz" dedi. Gördüklerinden dehşete düşen Morrison hayatının geri kalanını nükleer silahlara ve potansiyel bir "üçüncü bombaya" karşı kampanya yürüterek geçirecekti.
Hiroşima ve Nagasaki bombalamalarının sonuçları
Hiroşima'daki 33 modern itfaiye istasyonundan 26'sı yok olmuş, itfaiye personelinin dörtte üçü ölmüş veya ciddi şekilde yaralanmıştı. 298 kayıtlı doktordan 268'i ölü veya yaralıydı. Kentin 2.400 hemşire ve hizmetlisinden 1.800'den fazlası ölmüştü veya ciddi şekilde yaralıydı. Biri hariç tüm hastaneler yıkılmış veya ağır hasar görmüştü. Elektrik santralleri, demiryolları, telefonlar ve telgraf hatları kullanılamaz hale gelmişti.
30 Haziran 1946'da ABD Savaş Bakanlığı, Hiroşima ve Nagasaki bombalamalarına ilişkin resmi soruşturmanın sonuçlarını kamuoyuna duyurdu. Sonuçlar Manhattan Projesi mühendisleri ve bilim adamlarınca derlenmişti. Veriler ABD Stratejik Bombalama Anketi, İngiltere'nin Japonya misyonu ve Atom Bombası Kazazede Komisyonu'ndan geliyordu. Rapor Hiroşima'nın 135.000 kayıp vererek nüfusunun yarısından fazlasının öldüğünü açıkladı. Ölümlerin çoğunluğu bombalama anında meydana gelmişti. 195.000 nüfuslu Nagasaki 64.000 kayıp verdi. Hiroşima ve Nagasaki'deki ölüm ve acıları ölçmeye yönelik bu ilk girişimler yaklaşık tahminlerdi. Dahası, bazı önemli nüfus grupları hesapta değildi. Bunların içinde iki kentte de sayıları binleri bulan Koreli zorunlu işçiler vardır.
Raporda atom bombalarının insanlar üzerindeki etkilerinin üç ana tipte olduğu belirtildi: (1) Radyasyonun neden olduğu yanıklar, (2) uçuşan enkaz, düşen binalar ve patlama etkisinden doğan mekanik yaralanmalar ve (3) patlama anında oluşmuş gama ışını ve nötronlardan kaynaklı radyasyon yaralanmaları. Yanıklar Hiroşima'da ölümlerin yaklaşık %60'ına ve Nagasaki'de %80'ine sebep oldu. Düşen enkaz ve uçan camlar Hiroşima'da ölümlerin %30'unu ve Nagasaki'de %14'ünü oluşturdu. Radyasyon Hiroşima'da ölümlerin %10'u ve Nagasaki'de %6'sından sorumluydu. Bombalamalardan sonraki aylarda iki kentteki radyoaktivite zararlı düzeyin altına indi.
Raporda, Hiroşima'da, sıfır noktasının 1,6 km içindeki hemen hemen tüm yapıların, betonarme binalar dışında tamamen yıkıldığı sonucuna varıldı. Ayakta kalan bu binaların içleri oyukluydu, çerçeveler ve tüm pencereler ise havaya uçmuştu. Hiroşima'daki tahmini 90.000 binadan 60.000'i yıkıldı veya ciddi şekilde hasar gördü. Nagasaki'de sıfır noktasından 610 metre uzakta bulunan tüm 25 santimetre duvarlı betonarme binalar çökmüştü.
Rusya'nın Japonya'yı işgal planı
Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra ortaya çıkan belgeler İmparator Hirohito'nun bombalardan sonraki teslimiyet konuşması ile resmi Japon teslimiyeti arasındaki iki hafta içinde Josef Stalin'in Hokkaido'yu işgal ve ilhak etmeye hazır olduğunu gösterir. Yalta anlaşmaları uyarınca (Şubat 1945) halihazırda kendisine Kuril Adaları vaat edilen Stalin, Japonya'nın en kuzeyindeki adaları da talep ederek Okhotsk Denizi'ni bir Sovyet gölüne çevirme fırsatını gördü. Truman'ın baskısı ve özellikle üst kapalı atom bombası tehdidi ile Stalin Japonya'yı işgal planından vazgeçti. Hokkaido, Kuzey Kore'nin savaş sonrası yıllarda yüzleşeceği kaderden kurtulmuştu.
Hiroşima ve Nagasaki'nin yeniden yapılandırılması
ABD'nin Japonya'yı işgali sırasında her iki kentte de kapsamlı yeniden yapılanma başlatıldı. 1950'de Hiroşima için kapsamlı bir planlama şeması hazırlandı ve kent hızla bölgenin sanayi merkezi haline getirildi. Mazda Motor Şirketi'nin ana fabrikası topografyanın tuhaflığı sayesinde bombalamadan sağ çıkmıştı ve Japon otomobil endüstrisinin büyümesi Hiroşima'nın yeniden doğuşunu başlatan kıvılcım oldu.
Nagasaki'nin coğrafyası nedeniyle zor bir hedef olması kentin büyük tarihi kısmının bombalamadan sağ çıkmasını sağlamıştı ve kent turistler için büyük bir çekim merkezi oldu. Urakami Havzası'nın atom bombasıyla harap olan kesimi yeniden inşa edildi. Hem Hiroşima hem de Nagasaki, nükleer silahların yasaklanması hareketinin küresel merkezi oldular. Hiroşima'daki Barış Anıtı Parkı, atom bombasıyla ölenlere adandı ve kubbesi harap olmuş Hiroşima Valiliği Endüstriyel Tanıtım Salonu (şimdi Atom Bombası Kubbesi denilen) 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası alanına eklendi.
Atom bombalarından sağ kalan kurbanlara (Hibakuşa denilir) Japon hükümeti tarafından ömür boyu ücretsiz tıbbi bakım sözü verildi. 1947'de Atom Bombası Kazazede Komisyonu (1975'ten itibaren Radyasyon Etkileri Araştırma Vakfı; RERF) radyasyonun etkileri üzerine tıbbi ve biyolojik araştırmalar yaptı. Atom bombası radyasyonuna maruz kalmanın sağlığa etkilerini araştıran RERF'nin Ömür Süresi Çalışması isimli büyük projesine 120.000'den fazla hibakuşa kaydoldu. Veri grubunun muazzam büyüklüğü ve veri toplama süresinin genişliği, projeyi radyasyona maruz kalmanın uzun vadeli etkilerini araştıranlar için paha biçilmez kılmıştır.