Çoğu insan Kral Midas'ı ve onun "altın dokunuş" efsanesini duymuştur ancak çok azı söylencenin tarihsel kökenini bilir. MÖ 8. yy – 7. yy arasında Demir Çağı'nın başlarında Yakın Doğu'nun en büyük krallarından biri Kral Midas'tı. Kendisi Frigya'da bugünkü Ankara olan Ancyra kentini kurdu. Onun yöneticiliği ve politikaları Anadolu'nun Frigya Krallığı'nı en zengin ve güçlüler arasına yerleştirdi. Yunanlar ve Romalılar bu yüzden Midas'a doğa üstü öyküler atfedip dokunduğu her şeyi altına dönüştürdüğünü söylemiştir. Kral Midas elbette o "altın dokunuşa" sahip değildi ancak özellikle Asurlularla mücadelesinde verdiği politik ve ekonomik kararlar Frigya'yı dönemin en iyi uluslarından biri yaptı. Romalılar ile Yunanlara altın dokunuş esinini veren de aslında buydu.
Midas'ın kral oluşu
Kral Midas'ın altın dokunuş söylencesine dair öyküleri ilk anlatanlar Yunanlar oldu. Ancak Midas'ın başa gelme biçimi de bir o denli gizemlidir. Hikayeyi MS 2. yüzyıl Yunan tarihçisi Arrianus anlatır. Midas'ın babası çiftçi Gordius, kağnısının boyunduruğuna konan bir kartalla mucizevi bir olaya tanıklık eder. Kartal günlerce boyundurukta bekler ve tarla işi bittiğinde öküzler serbest kalır.
Tüm bunların anlamını merak eden Gordius, bir kahin veya önbiliciye danışmak için Telmissos'a gider (Bodrum yakınları). Yolda karşılaştığı ve soyu köklü önbilicilere dayanan bir kadın Gordius'a derhal Zeus'a adak vermesini söyler. Gordius adak verir ve aynı zamanda önbiliciyle evlenerek Midas'ı dünyaya getirir. Kartal olayından yıllar sonra Midas Friglerin kralı olduğunda tansık veya kehanet tamamlanacaktır.
Tarihçi Arrianus'a göre, Midas'ın iyi ve yakışıklı bir adama dönüştüğü bir dönemde Frigler yönetimde çekişmeler yaşıyordu. Bir önbilici meclise giderek tüm bunların öküzün çektiği bir vagonun onlara getireceği yeni kralla çözüleceğini söyler. Tartışmalar sürerken Midas, annesi ve babasıyla iki öküzün çektiği bir kağnının üstünde meclise varır. Frigler, tanrının kağnıyla getireceği adamın artık burada olduğuna kabul ederek Midas'ı kral seçerler.
Kral Midas Friglerin arasındaki çekişmelere ve sorunlara son verir. Midas, gönderdiği kartal için Zeus'a teşekkür etmek üzere babasının kağnısını akropolise yerleştirir. Buna ek olarak, kağnının boyunduruğunu bağlayan ipi çözen kişinin Asya'nın sahibi olacağı söylenir. Baba Gordius'un kurduğu Gordion kentindeki bu ipi çözen Büyük İskender olmuştur. Bir diğer anlatıya göre kağnıyla gelen Gordius'tur ve kağnısını Zeus'a adadıktan sonra ona Gordion Düğümü'nü atar.
Altın dokunuş
Arrianus'un bu anlatısı Midas'a dair en ünlü söylencelerden biri ve bu söylencede Midas'ın altın dokunuşa sahip olduğu görülmüyor ancak tahta çıkışı sıra dışıdır ve bölünmüş Frigleri yeniden birleştirmesiyle "altın dokunuşa" betimsel anlamda sahip olabilir: Yoksul bir adamın oğlu olarak beklenmedik biçimde Frig kralı olması ve Friglere barış getirmesi karşılığında, Yunanlar ve Romalılar Midas'a doğa üstü öyküler atfedip dokunduğu her şeyi altına dönüştürdüğünü betimsel olarak kastetmiş olabilirler.
Ancak Midas'ın altın dokunuş efsanesi sonraki birçok söylencede anlatıldı ve Aristoteles'e göre Midas altın dokunuşu alarak yaşadığı uğursuzluklardan sonra aç kalarak ölmüştür. Çünkü dokunuşuyla her şeyi metal altına dönüştüren Midas artık hiçbir şeyi tutup yiyemez.
Ancak en unutulmazlardan biri Ovid'in Dönüşümler'idir. Romalı şair ve yazar olan Ovid MÖ 1. yüzyılda Roma'nın İç Savaşlar döneminde yaşadı. Uzun Latince şiirleri Karanlık Çağ'da bile unutulmadı ve Kral Midas efsanesinin bugünkü halinin temeli odur: Dönüşümler'in bir bölümünde Kral Midas'ın altın dokunuşa sahip olma arzusu ve gücü elde ettikten sonraki pişmanlığını anlatıyor:
Bacchus eski koruyucusu Silenus'un dönüşüne sevindi. Krala kalbinin arzusunu seçmesine izin verdi. Bir nimet gibi görünen ama felaket olacak bir seçim. Midas böylece talihsiz bir seçim yaptı: "Dokunduğum her şeyin altına dönüşmesini diliyorum." Tanrı dileğini yerine getirdi, ödülü verdi, uğursuzdu ve yas tutulacak çok kötü bir seçimdi.
Dönüşümler, Ovid.
Kral Midas kimdir?
Kral Midas'ın mitsel öyküleri fantastik olsa da aslında çoğu efsane gibi bir düzeyde gerçekliğe dayanıyor. Modern tarihçiler kazılarda keşfedilen yapıtlardan ve Yunan, Asur ve hatta dini metinlerdeki bilgilerden Kral Midas'ın, Frig kültürünün zirvesini temsil eden biri olduğunu anlıyor. 5. yüzyıl Yunan tarihçisi Herodot, Kral Midas'ı anlattığı bir pasajda, bölgedeki siyasi ve kültürel etkiyi ve zenginliği vurgular.
Pasajda, Yunan bile olmayan Midas'ın, tahtını bir Delfi Bilicisi'ne adamasından bahsedilmesi onun ve krallığının gerçekten zengin olduğuna işaret ediyor. Yine MÖ 2. binyıla dek uzanan Eski Ahit'te Frigya'nın zenginliğinden bahsedilir. Asurluların yıllıklarında ise Friglerin kudretli imparatorluğa tehdit olduğuna dikkat çekilir. Bu yıllıklar Kral Midas'ın döneminde yaşamış Asur Kralı II. Sargon (MÖ 721-705) dönemi ile kesişiyor.
Kral Midas'ın Asurlularla yaşadığı anlaşmazlıklar zengin ama görece küçük Frigya Krallığı'nı zayıflattı ve Midas'ın ölümünden sonra halefleri Asur ile çatışmaya devam etti. Ön Türklerden Kimmerlerin sahneye çıkmasıyla Frigyalılar ön Türklerin akınları karşısında giderek yıpranmıştır. Sonuç olaraksa MÖ 600'lerde Anadolu'ya Lidya Krallığı hakim olur ve Midas'ın ülkesi Frigya çeşitli uluslar tarafından yönetilmiştir.
Frigya Krallığı ve Frigler kimdir?
Frig kültürü MÖ 1200 yıllarında Hitit İmparatorluğu'nun Tunç Çağı sonunda yıkılmasıyla ortaya çıktı ve Anadolu'da sonraki ilk uygarlığı kuran topluluk Frigler oldu. Lidya'nın kuzeydoğusunda, Kızılırmak'ın batısı ile Kapadokya'nın kuzeyinde yer alan Frigya Krallığı'nın başkenti Sakarya kıyılarındaki Gordion'dur. Antik Anadolu uygarlıklarında sınırlar kesin olmadığından Yunanlar aslında birer Büyük ve Küçük Frigya olduğunu düşündüler. Persler ise benzer kültüre sahip Frigler ile komşu Lidyalıları aynı halk saydı.
Frigce, MÖ 1200'e dek Anadolu'nun popüler dili olan Hititçeden doğmuştur. Frigler, Anadolu'daki yaygın inanışa göre insanlarını tümüslü höyüklere gömdü. Friglere dair bilgi azdır ancak MÖ 1. yüzyılın Yunan tarihçisi Diodorus'a göre Frigler başta tanrıça Cybelle ve tanrı Attis'e taptılar. MÖ 700'den çok önce Yunanca temelli bir yazı dili geliştirdiler ve MÖ 700'ün ortalarında Anadolu'nun önde gelen krallığı oldular. Yunanlar ile ticaret ve diploması ve Mezopotamyalı Asurlular ile daha çok savaş yaptılar.