Kişisel bilgisayar (PC) nasıl ortaya çıktı? Xerox, genellikle ofis fotokopi makineleriyle ilişkilendirilen bir isimdir. Bu nedenle, Xerox'un kişisel bilgisayarın öncüsü gelişmiş bir iş istasyonu olan Alto'yu geliştirmiş olması etkileyicidir. Xerox Alto, 1970 yılında Xerox PARC (Palo Alto Araştırma Merkezi) olarak bilinen bir California araştırma laboratuvarının buluşuydu.
PARC'daki bilgisayar bilimi laboratuvarı DARPA'da eski direktör olan Robert Taylor tarafından yönetiliyordu. Devlet kurumu DARPA, 1960'larda internetin öncüsü olması dahil büyük bilgisayar bilimi atılımları yaptı. PARC, Taylor aracılığıyla, DARPA ve başka yerlerden diğer üst düzey araştırmacı bilim adamlarını kendine çekti. PARC'taki olağanüstü yetenekli insanlar çoğu zamanının ötesinde sayısız yeniliğe yol açtı.
"Geleceğin Ofisi"ni yaratma hedefiyle Xerox PARC'ın bilgi ve fizik bilimleri uzmanlarından oluşan ekibi 1971'de lazer baskıyı ve 1972'de Smalltalk adlı nesne yönelimli programlama dilini geliştirdiler. Tüm bunlar sadece başlangıçtı.
Mikrobilgisayarın Ortaya Çıkışı
1960'ların sonunda, bilgisayarlar ana bilgisayarlardan mini bilgisayarlara dönüştü. 1971'de tek bir çip üzerine kurulu ilk ticari mikroişlemcinin geliştirilmesiyle mikro hesaplama mümkün hale geldi. Yine de sonraları "PC" olarak bilinecek güçlü masaüstü bilgisayarların ticari üretimi 10 yıl uzaktaydı.
İlk ilkel kişisel bilgisayarlardan olan Kenbak-1 (klavye yerine anahtarları ve ışıkları vardı) 1971'de başarısız oldu. Tanesi 750 dolardan birkaç adet satıldı ve Kenbak Corporation 1973'te iflas etti. Aynı yıl IBM'in Los Gatos ve Palo Alto laboratuvarları CRT ekranı, klavyesi ve kaset depolaması olan ve bir tür evrak çantası içinde bulunan kişisel bilgisayar prototipi SCAMP'ı geliştirdi. SCAMP, 1981'de tanıtılan IBM PC için ilham kaynağı oldu.
Bilgisayar Tasarım Teknolojisinde Atılım
1973'te Xerox PARC, istemci-sunucu mimarisine sahip kişisel iş istasyonu Xerox Alto'yu geliştirdi. Alto, üretiminden sonraki bir yıl içinde, ilk bitmap ekrana, penceresi ve simgeleri olan bir GUI'a (Grafik Kullanıcı Arayüzü), bir WYSIWYG (Ne Görüyorsan Onu Alırsın) düzenleyicisine, yerel alan ağı/dosya depolamasına ve ticari fareye sahip oldu. Teknik olarak, Xerox Alto makinesi tek kullanıcılı bir iş istasyonuydu, ancak ileride kişisel bilgisayar üreticileri tarafından benimsenecek birçok özelliği bünyesinde barındırıyordu. Ek olarak, Xerox PARC, yerel bir alan ağı içinde çeşitli cihazları ve verileri koaksiyel kablo ile birbirine bağlayan bir sistem geliştirdi. "Ethernet" adını verdikleri bu teknoloji, dünya çapında bir ağ standardı haline geldi.
Xerox Alto ve Ethernet hakkında anlaşılması gereken şey, bu projelerin Xerox PARC'ta doğal olarak gerçekleşen çığır açıcı bir teknoloji türünü temsil etmesidir. Ancak, PARC gibi araştırma laboratuvarları, projelerini seri üretmeye veya pazarlamaya yönelik değildi.
PARC, Xerox Alto'nun ticari potansiyelini sürdürmek yerine, bilgisayarı araştırma amaçlı eğitim kurumlarının kullanımına sundu. Hatta PARC, Stanford Mühendislik Departmanı'na bir Alto Ethernet ağ konfigürasyonu ödünç verince, bir yüksek lisans öğrencisi onu prototip halinde yeniden tasarlayarak Sun Microsystems şirketini kurdu.
Steve Jobs'un PC Dünyasına Girişi
Efsaneye göre Apple'dan Steve Jobs 1979'un sonlarında PARC'ı ziyaret eder, Xerox Alto'yu çalışırken görür ve delice bulduğu teknolojiden o kadar etkilenir ki onu Apple'ın Lisa ve Macintosh bilgisayarlarına uyarlar (ya da daha az kibarca şekliyle çalar). Stanford Üniversitesi'nin olayla ilgili raporuna göreyse durum biraz daha farklıdır. Buna göre Apple zaten benzer teknolojiler geliştiriyordu. Alto'ya tanık olmak, Jobs için şirketinin doğru yönde ilerlediğini doğrulamıştı. Ayrıca, Jobs'a Alto'nun saklı teknolojisine göz atma şansı verilmesinin bir nedeni Xerox'un risk sermayesi kolunun Apple'a yatırım yapmış olmasıydı.
İşin aslı, Xerox'un Xerox Alto'yu kişisel bilgisayar olarak piyasaya sürmeye pek az ilgisi vardı; şirket, lazer yazıcılar ve ofis sistemleri geliştirmeyi birincil misyon kabul etmişti. Bu durum Apple ve diğerlerine kişisel bilgisayar pazarında geniş bir alan bıraktı.
PC'nin Ortaya Çıkışı
1981'de tanıtılan IBM PC, genellikle kitlesel olarak pazarlanan ilk kişisel bilgisayar olarak düşünülür, ancak ondan önceki makineler olmasa IBM PC olmazdı. PC pazarında birçok üretici vardı. Bunların arasında 1975 yapımı kişisel bilgisayar olan MITS Altair ile tümü 1977'de tanıtılan Commodore PET, Tandy TRS-80 ve Apple II vardı. Bunu çok sayıda başka model izledi, ancak hiçbiri Xerox Alto kadar teknolojik olarak gelişmiş değildi. IBM PC ve sonraki klonları bile, 1985'te Windows işletim sistemi kullanıma sunulana kadar Microsoft'un MS-DOS'unu çalıştırdılar.
Apple tarafından 1983'te tanıtılan Lisa, daha çok Xerox Alto çizgisindeydi, ancak maliyetliydi ve tutulmadı. 1984'te onu takip eden Lisa'nın halefi Macintosh, gerçekten çığır açan bir kişisel bilgisayar olarak kabul edildi ve çok daha fazla heyecan yarattı. "Geri kalanlarımız için bilgisayar" sloganıyla tanıtılan Macintosh, bitmap ekranı, grafik kullanıcı arabirimi, faresi ve kompakt, yerleşik ekranı olan ilk bilgisayardı. Macintosh, 22 Ocak 1984'te bir Super Bowl maçı sırasında sadece bir kez yayınlanan cesur bir televizyon reklamıyla piyasaya sürüldü.
Xerox ancak PC pazarı tümüyle hareketlendikten sonra pazara girmeye karar verdi. Xerox Star serisi iş istasyonunu çıkardı. İronik ki Xerox Star, Alto'daki yenilikleri içeriyordu ancak artık çok geç kalmıştı. Üst donanımlı Star, her zamankinden daha güçlü ve daha az maliyetli olan PC'lerle rekabet edemedi ve Xerox kısa sürede pes etti.
Kişisel bilgisayarın hızlı yükselişinin temel nedenlerinden biri "Moore Yasası"dır. 1965'te Intel'in kurucu ortağı Gordon Moore, bir mikroçip üzerindeki transistör sayısının her yıl iki katına çıktığını açıkladı. 1975'te bu değerlendirmesini "iki yılda bir ikiye katlanır" şeklinde değiştirdi. Gözlemi "Moore Yasası" olarak tanındı ve önemli bir akımı tanımladı – çok daha düşük fiyatla satılabilecek çok daha yetenekli, daha küçük bilgisayarlar üretmek.
Bugün 50 yıl önce Xerox PARC tarafından öncülük edilen çığır açıcı PC teknolojisini artık olağan karşılıyoruz.