Çin'in Qing (Çing) Hanedanlığı'na karşı başlatılan Taiping Ayaklanması tarihteki iç savaşların en gaddarıydı. Fakat ilginç şekilde, 1927-1949 yılları arasındaki bir başka Çin İç Savaşı kadar akıllarda kalmadı. Özellikle Batı ülkelerinin aklında çıkmış diyebiliriz.
Taiping Ayaklanması 1850 yılında başladı. Eğer yeterince yakından incelirse, insanlık tarihinin en kanlı şekilde bitirilen isyanı olduğu görülecekti. Kimi tarihçilere göre 30 milyon civarı insan öldürüldü. Tüm bunlara rağmen, yakın tarihli Çin İç Savaşı ilgi görmedi. Oysa bu ayaklanmaya dışarıdan Fransız, İngiliz ve Amerikan subayları da dahil olmuştu. Büyük Qing Hanedanı, senelerdir süren sosyal huzursuzluk, ekonomik dayatmalar ve özellikle Batı'nın kendilerine uyguladığı baskılar nedeniyle kendini iç savaşın içinde oldu. Bu ayaklanma tam on beş yıl durmadan devam ederek, imparatorluğu çöküşün son aşamasına getirdi.
Taiping Ayaklanması'ndan önce Qing Hanedanlığı
Qing hanedanı, bir ayaklanma yanlısı ittifakın Ming hanedanını yıkarak yönetimi ele geçirmesi ve 1644 yılında Pekin'i işgal etmesiyle kuruldu. Bu zaman diliminde gücünü kanıtlayan Qing, yayılmacı bir politika uygulamaya başladı.
Qing hanedanının en güçlü dönem 18. yüzyıldı. İmparatorlar Yongzheng (1723-1735) ve Qianlong (1735-1796), Çin topraklarını 13 milyon kilometre kareye kadar büyüttü. Fetihlerle beraber imparatorluğun ekonomisi de güçleniyordu. Çin bu süreç çay, ipek ve Batı ülkelerinin büyük ilgi gösterdiği ünlü mavi & beyaz porselenleri ihraç ediyordu. Fakat bu malların ödemesi gümüş olarak kabul ediliyordu. Bu süreç Çin'in elinde dünyanın en büyük gümüş arzının oluşmasına neden oldu. Dolayısıyla Batı ile yapılan ticarette dile getirilmeyen bir denge sistemi kurulmuştu. Ülke nüfusu da hızla artıyordu. 1749'da 178 milyonken, 1851'de tam iki katına çıktı. Çin'in kentleri gelişerek, Yeni Dünya (Amerika)'dan patates ve mısır gibi farklı gıdaların ülkeye girişi sağlandı. 1683 ve 1839 yıllarında yaşanan bu büyüme sürecine "Yüksek Qing" denildi.
Aralıksız büyüme ve ihracat başarılarına rağmen, halklar Yüksek Qing yıllarının sonlarına doğru hızlı bir şekilde güvensiz bir duruma gedi. Yeni Dünya'dan gelen gıdalar en başta Çin'in hızlı büyümesini destekledi; diğer yandan, bu ürünleri ekmek için yoğun su ihtiyacı gerekiyordu. Bu süreç, ekin bölgelerinin doğasını bozdu. Ülke nüfusunun büyük bölümünün aç kalması bir yana, diğer yandan devam eden nüfus artışı nedeniyle işsizlik engellenemez şekilde artıyordu. İnsanlar işsizlikle boğuşmasına rağmen Qing'in yüksek vergilerinden sorumlu olmaya devam ediyordu. Bu sıkıntıları, afyon maddesinin İngiliz Doğu Hindistan Şirketi eliyle Çin topraklarına geniş oranda yayılması izledi. İngilizler Çin nüfusunu hızla afyona bağımlı hale getirmeyi başarmıştı.
Taiping Ayaklanması'nın geçmişi
Standart bir Çinli için yaşam sürekli daha kötüye giderken, Qing bürokratları ve imparatorluk giderek zenginleşerek yolsuzluk içinde yüzüyordu. Bürokratlar, vergileri ve kamuya ait fonları kendi hesaplarına aktarıp, vatandaşların emeklerini sömürüyordu. İmparatorun sevdiği kişiler sürekli hediyelere boğularak servet sahibi olmaları sağlanmıştı. Büyün Konsey Üyeleri'nden Heshen bunlardan birisiydi.
Çin, kendi iç problemlerinin dışında Batılı güçlerin (büyük oranda İngilizler) boyunduruğu altına alınmıştı. Çin ordusunun modernlikten uzak olması Britanya İmparatorluğu karşısında tartışmasız yenilgiler almasına neden oldu. Özellikle I. Afyon Savaşı (1839-1842) bunlardan birisiydi ve Qing'in Nanking Antlaşması'nı imzalamasıyla sonuçlandı. Bu Eşitsiz anlaşmaların (Unequal treaty) ilki, Hong Kong'un İngiltere'ye bırakılmasını sağladı. Ayrıca Çin 21 milyon dolar tazminata mahkum edilerek, Batı ülkeleriyle serbest ticaret yollarını açacaktı. Geçen yıllar içinde, Fransa ve ABD ülkeleri de benzer imtiyazları elde etti.
Büyüyerek artan yolsuzluklar halkın dikkatini çekerken, ekonomik zorluklar ve Batı ülkeleri tarafından aşağılanmak, nüfusun büyük bölümünde Qing'e karşı varolan öfkeyi de daha da artırdı. Nüfusun büyük kısmını oluşturan bir grup olan Han, Kuzeydoğu Çin'den gelen bir Mançu hanedanı olan Qing'e her zaman öfke besliyordu. Çünkü Han Çin Ming hanedanını devirmişlerdi. Hanlar geleneksel kültürlerinin, batılı ülkeler eliyle değiştirilip bastırılması karşısında şüphesiz kızgındı.
Tüm bunlar düşünüldüğünde Taiping Ayaklanması'nın ortaya çıkması kimse için şaşırtı olmaz. Özellikle artan yolsuzluklar ve bozulan ekonomi karşısında hiçbir yönetimin başta kalmasını beklenemez.
Hong Xiuquan: Taiping Ayaklanması'nın ismi
Taiping Ayaklanması oldukça sıradan koşullarda ortaya çıkacaktı. 1837'de Hong Xiuquan adında genç bir vatandaş, imparatorluk sınırları içinde kamu hizmeti sağlamaya yönelik girdiği sınavlarda başarı elde edemedi. Çin'deki bu sınavlar kolay değildi. Çünkü kamuda görevli olmanın getirdiği saygınlık nedeniyle belli bir zorluğu varken, aşırı yönde de talep olurdu. Öyle ki yüz adaydan belki bir tanesinden başkası geçemezdi.
Hong bu sınavlara daha önce iki defa girmiş ve geçememişti. Ardından üçüncü defa şansını denedi ve yine geçemedi. Ardından yaşadığı sanrılara dayanarak kendisine gökyüzünde birisinin göründüğünü anlatmaya başladı. Bunu kendisine ifade etmekte zorlanıyordu. Fakat, 1843 yılında ülkedeki misyonerlerin etrafa dağıttığı bir kağıt parçasını okurken aydınlandı. Okuduklarına göre Hong, Tanrı'yı bizzat görmüştü ve Tanrı'nın oğlu İsa kendisiydi.
Bunların ardından Çin'in tüm inançlarından vazgeçti. Yani Budizm ve Konfüçyüsçülük yerine Hristiyanlığa yönelik konuşmaya başladı. Arkadaşı Feng Yunshan ile beraber Tanrı'ya İbadet Derneği adında ilginç bir grubu bir araya getirdi. Bu oluşumda fakir köylüler ve işçiler yer alıyordu. Bu dernek Han'ın alt grubu olan Hakka halkı için çok önemliydi. Çünkü ülkedeki en büyük yoksulluğu onlar yaşıyordu. Qing hiç vakit kaybetmeden bu oluşumu sonlandırmaya çalıştı. Buna tepki olarak Hong ve arkadaşları çeteleşme sürecine devam ediyordu. Öyle ki, Hong için bütün Mançuların öldürülmesi doğruydu. 1847'de 2000 takipçileri varken 1850'den 20000-30000 aralığına ulaştılar.
Unutulan Çin İç Savaşı'nı başlatan kıvılcım
Taiping Ayaklanması tam olarak Ocak 1851'de başladı. Fakat 1850 yılı boyunca Taiping yanlıları ve Qing birlikleri arasında küçük ölçekte çatışmalar sürmüştü. 11 Ocak'ta Hong, Guangxi eyaletinin Jiantian kentinde, Taiping Tianguo veya Göksel Krallığı adıyla yeni bir hanedan duyurdu. Genellikle Taiping Krallığı olarak anlatılan bu devlette Hong, Göksel Kral olmuştu ve yönetim şekli teokratik monarşiydi. Bu krallık bir milyondan oluşan bir düzenli silahlandırılmış kuvveti bir araya getirdi. Qing imparatorluk birliklerinin aksine, Taiping Krallığı'nın ordusunda çok zayıda kadın savaşçı vardı.
Taiping kuvvetleri kuzeye yürümeye başlamışlardı. Bu süreçte Nanjing'e ulaşana kadar asker sayılarını çoğalttılar. Nanjing, Çin'in en büyük kentleri arasındaydı ve verimli Yangtze delta topraklarının ortasındaydı. Taiping birlikleri kenti Mart 1853'te işgal etti. Lider Hong, kenti "cennetteki krallığın" başkenti olarak duyurdu. Tianjin veya "Göksel Başkent" olarak ismi değiştirildi. Taiping, kenti kontrol ederken, Mançu halkına mensup "şeytanlarından" da temizliyordu. Mançu erkekleri ve kadınları yargısız idam edildi, yakıldı ve topraklarından kovuldu.
Nanjing'in kolay bir şekilde ele geçmesinin ardından Taiping, genişleme günlerinde bir iç güç çatışması ve bir dizi askeri kayıp yaşadı. Çok geçmeden krallığın lider sınıfı ikiye ayrıldı, Hong yoğun şekilde teğmenlerinden biri olan Yang Xiuqing ile tartışma içindeydi. 1856'da Hong, Yang'ı ve yandaşlarını öldürterek sorunu çözdü.
Bu problemler eşliğinde, Taiping'in askeri birlikleri Mayıs 1853'te Kuzey Seferi'ne çıktı. Bu sefer, Çin'in Qing hanedanlığının başkenti olan Pekin'i işgal etmeyi içeriyordu. Sefer, zayıf askeri kurgu, Kuzey Çin'in sert kışları hakkındaki bilgisizlik ve sert Qing direnişi sayesinde engellendi. Taiping kuvvetleri, Nanjing ve Pekin arasındaki yerleşimleri amatör bir şekilde kuşatma almaya çalıştıkları için dramatik şekilde zayıfladı. Qing kuvvetleri 1856 yılının ilk dönelerinde karşı konulamayacak bir karşı saldırı gerçekleştirdi ve Taiping birlikleri Nanjing'e geri dönmek kaçmak kaldı.
Taiping Krallığı, Kuzey Seferi'ni sonuca ulaştıramamış olmasına rağmen, dikkate alınması gereken gereken bir güç olarak tanınmıştı. Qing imparatorluk birlikleri 1853 yılından başlayarak Nanjing'i çevreleyerek kuşatmıştı. 1860'da Taiping bu kuşatmayı, Jiangnan Muharebesi'nde elde ettiği net bir zaferle kırmayı başardı. Bu zafer, Jiangsu ve Zhejiang eyaletlerinin ele geçirilmesi için doğu kapısını açtı. Buradaki kıyı yerleşimleri, Qing Çin'in en zengin eyaletleriydi ve Şanghay'a girişi kolaylaştıracaktı.
Şanghay ve Nanking Muharebeleri
Şanghay'daki gelişmeler, Taiping Krallığı'nın kısa hikayesine bir dönüm noktası ekleyecekti. Şanghay, Batı ülkelerinin Çin'deki siyasi ve ticari çıkarlarının can damarıydı. Birinci Afyon Savaşı ve Nanking Antlaşması'nın ardından, Fransa, İngiltere ve Amerika, bu bölgenin içinde nispeten küçük yerleşim bölgeleri inşa etmişti ve burada vatandaşları vardı. Ticaret yolunun tehdit altında olduğunu farkeden Batılı ülkeler, artık Qing hanedanıyla güçlerini birleştirmek zorundaydı. Bu noktadan sonra hikayenin yönü değişti.
Taiping orduları 1861 yılının Ocak ayında Şanghay'ı kuşatarak iki saldırı gerçekleştirdi. Mart 1861'de tam 20.000 kişiyle saldırdılar. Ancak kentin Pudong bölgesini ele geçirmişlerdi. Bu noktada Batılı ülkelerin subaylarının desteğiyle buradan da geri itildiler. Taiping Eylül 1862'de, bu defa 80.000 kişiyle yeni bir saldırıya girişti. Şanghay'a 5 kilometre kala Qing ve Batılıların orduları karşısında tekrar geri döndüler. Taiping kasım ayına dek Şanghay'ı işgal etmek için yeni bir saldırı yapmayı düşünmeyecekti.
Qing orduları imparatorluğun komutasıyla tekrar düzenlendi ve dikkatleri artırıldı. Ardından Taiping Krallığı'nın ele geçirdiği bölgelerin yeniden fethi çalışmalarına başladılar. Burada oldukça dikkate değer olan, Hunan eyaletinde köylülerden oluşturulan bir ordunun olmasaydı. Xiang Ordusu ismiyle bilinen bu kuvvet, Mayıs 1862'de başlayarak Taiping'in başkenti Nanjing'i kuşatmaya aldı.
Kuşatma yaklaşık iki sene sürdü ve erzak durumu artık tehlikeli noktadaydı. Hong 1864 başlarında, halkından ot yemelerini istedi. Bunların Tanrı tarafından sağlanan manna (kudret helvası) olduğunu söylemişti. Hong, kendi emrini uygulamak için yabani otları toplayıp yedi, ancak 1864 yılının Haziran ayında hastalanarak yaşamını yitirdi. Bazı araştırmacılar Hong'un zehirle intihar ettiğini iddia ediyor.
Taiping Ayaklanması'nın sonu
O esnada Qing birlikleri, Zijin Dağı'nda, Nanjing'in duvarlarını bombalayabilecekleri konumları ele geçirdi. 19 Temmuz'da kentin duvarlarını yıktıktan sonra, 60.000 adamla içeriye girdiler. Göğüs göğüse çarpışmaların sonunda Taiping tarafı bastırılmıştı. Hong'un oğlu Göksel Kral olarak babasının pozisyonuna getirilmişti. Fakat henüz 15 yaşındaydı. O ve diğer liderlerin hepsi idam edildi.
On beş yıl boyunca devam eden Çin İç Savaşı döneminde, geneli normal vatandaş olan 20 ila 30 milyon kişi öldürüldü. İlk defa yaptıkları muharebelerden birisinde, her iki tarafta kendi vatandaşlarını aç bırakma yoluna gitmişti. Diğer yandan, elbette çatışmaların kökeninde etnik farklılıkların yarattığı aşırılıklarda var. Qing hanedanı vatan haini olarak gördüğü Guangxi'nin nüfusunu yok ederken, Taiping ise şeytan olarak gördüğü Mançu halkındaki sivilleri öldürdü.
Taiping Ayaklanması'nın sonrası ve geride bıraktıkları
Qing'in Taiping'e karşı elde ettiği zaferi büyük ölçüde "Pirus Zaferi" türündeydi. Bu ayaklanma, Qing'in ülke üzerindeki meşruiyetinin bitmek üzere olduğunu göstermiş ve İngiliz, Fransız ve Amerikan birliklerinin hanedana sağladığı maddi destek nedeniyle Batı'nın Çin'deki etkisini artırmıştı.
Daha da önemlisi, her türlü siyasi görüşteki Çinli devrimcilere nesiller boyu esin kaynağı olacak ve ileride dolaylı olarak Çin İç Savaşı'nı yaşatacaktır. Qing hanedanı, 1911'de Çin Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla tamamen yıkılacaktı. Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı ve Çin Milliyetçi Partisi'nin lideri olan Sun Yat-Sen, bu Devrim'den güç almıştı. Fakat aynı şekilde, Çin Komünist Partisi de Taiping Ayaklanması'nı kendine göre yorumladı. Ona göre bu ayaklanma, Çin İç Savaşı'nda Çinli Milliyetçileri yenilgiye uğratan proto-komünist bir ayaklanmaydı.