Pharsalus Muharebesi: Jül Sezar Pompey'i Nasıl Yendi?

Roma'nın en büyük iki liderinin sonuna kadar kanlı bir mücadeleye girdiği nihai ağır sıklet çarpışması.

Pharsalus battle

Rakamlara baktığımızda, Yunanistan'ın merkezinde yapılacak olan savaş Pompey için rahat bir zafer olmalıydı. Çünkü rakibinden iki kat fazla askeri, yedi kat fazla süvarisi vardı ve en önemlisi, düşmanı sürekli olarak ikmal sorunu yaşarken, kendi adamları iyi besleniyordu. Fakat buradaki en önemli sorun, düşmanın Jül Sezar (Julius Caesar) olmasıydı.

Sezar ve Pompey arasındaki ittifak, Sezar'ın Galya'daki şaşırtıcı zaferleri Pompey'in eskiden rakipsiz olan ihtişamının gölgede kaldığını fark etmesiyle bozuldu. Sezar'ın artan serveti, ihtirası ve nüfuzu başta aristokrat optimates grubu olmak üzere Roma Senatosu'ndaki pek çok kişi tarafından Cumhuriyet'e ve bilhassa kendi otoritelerine karşı bir engel olarak görülüyordu. Sezar'ın komutanlıktan çekilmesini sağlayarak onu küçültmeye çalıştılar.

MÖ 49'da Sezar buna karşı çıktı ve Senato'nun otoritesini hiçe sayarak bir lejyon askerle Rubicon Nehri'ni geçti İtalya'ya girdi. Artık tek çözüm yolu iç savaştan geçiyordu.

Pharsalus Muharebesi

Pharsalus Muharebesi, MÖ 48
Pharsalus Muharebesi'nin mevzii haritası, MÖ 48

Pharsalus Muharebesi: Kısa bilgiler

  • Savaş ne zaman başladı? – 9 Ağustos MÖ 48.
  • Savaş nerede yaşandı? – Pharsalus, merkez Yunanistan.
  • Kimler çarpıştı? – Sezar: 22.000 adam, 1.000 süvari Pompey: 45.000 adam, 7.000 süvari.
  • Savaş neden yaşandı? – Sezar ve Pompey arasındaki iktidar mücadelesi.
  • Kim kazandı? – Jül Sezar.

Sezar birkaç hafta sonunda, özellikle de karşısındaki birliklerin lideri Pompey'in doğudaki kalesine kaçmasıyla, İtalya'nın tamamını fethetmişti. Sezar, İspanya'daki rakiplerinin işini bitirdikten sonra, Pompey'le karşılaşmak için Ocak ayında Makedonya'ya geçti. Düşmanın ikmal deposunu ele geçirmeye yönelik ilk teşebbüsü Dyrrachium'da (günümüz Arnavutluk'unda) mutlak bir hezimete uğrayan Sezar, karnı aç ordusunu Yunanistan'ın merkezine doğru ilerletti ve Pompey'le Pharsalus kasabasında karşı karşıya geldi.

Sezar'dan iki kat daha fazla askere ve Roma imparatorluğunun tamamından toplanmış üstün bir atlı ordusuna sahip olmasına rağmen Pompey savaşmaya istekli değildi. Pompey, Sezar'ın düşman topraklarında çok az yiyecek ve suyla kapana kısıldığı için eninde sonunda pes edip teslim olacağına inanıyordu. Ancak, komutanlarının ve yanındaki Senatörlerin telkinleriyle, gönülsüz bir şekilde savaşmaya karar verdi.

Büyük Pompey kimdir? (MÖ 106-48)

Gnaeus Pompeius Magnus (Büyük Pompey) uzun kariyeri boyunca bir dizi kayda değer askeri zafer kazanmıştır. Sicilya, İspanya ve Afrika'da savaştı, Spartaküs köle ayaklanmasının bastırılmasına yardım etti, Akdeniz'i korsanlardan temizledi ve MÖ 82'de bir Roma iç savaşında ölmeden önce Ermenistan, Suriye ve Filistin'i fethetti.

Roma'nın yeni fethedilen doğu topraklarını yönetmesi çok etkiliydi. Nüfuzu ve saygınlığı nedeniyle, Roma yasalarına göre bu pozisyon için çok genç olmasına rağmen MÖ 70 yılında konsül adayı gösterildi.

İlk başlarda, düşmanları Jül Sezar (Julius Caesar) ve Marcus Crassus ile yaptığı ve Sezar'ın kızı Julia ile evlenmesiyle pekişen gizli ittifak başarılı oldu. Yedi yıl boyunca bu üçlü Roma siyasetine egemen oldu. Ancak Crassus ve Julia'nın ölümleri ve Sezar'ın Galya'da güç kazanmasıyla koalisyon dağıldı. Pompey, Sezar'ın otoritesinin derhal sınırlandırılması gereken son derece tehlikeli bir rakip haline geldiğini gördü.

Sezar'ın beklenmedik stratejisi

Pharsalus Muharebesi'nin yaşandığı savaş alanı.
Pharsalus Muharebesi'nin yaşandığı savaş alanı.

Her iki generalin ordusu da üç sıra halinde düzenlenmişti ve Sezar sol kanadının Enipeus Nehri'ne bitişik olmasını güvence altına almıştı. Bu şekilde Pompey'in süratli süvarileri çevrelerinden geçemezdi. Bu farkındalığın bir sonucu olarak Pompey atlılarını Sezar'ın sağ kanadına yoğunlaştırdı. Stratejisi gayet açıktı: Kendi piyadeleri mevzilerini korurken, atlıları Sezar'ın ordusunun zayıf süvarilerinin içinden geçerek ona yandan ve arkadan saldıracaklardı.

Akla yatkın bir stratejiydi ama Sezar işin üstesinden gelebilecek durumdaydı. Sağ kanadının çok sayıda düşman atlısı tarafından kuşatılacağını fark ettikten sonra yaklaşmakta olan saldırıya karşı önlem aldı. Üçüncü hattındaki lejyonlardan altı kohort ayrıldı ve sağ tarafta kendi süvarilerinin arkasında, rakip süvarilerin görüş alanının dışında dördüncü bir hat olarak organize edildi. Yunan tarihçi Plutarhos'un aktardığına göre, Sezar verdiği kısa bir direktifle pila'larını yakından kullanmalarını "düşmanın gözlerine ve yüzlerine doğru vurmalarını; o sevimli genç dansçıların… muhteşem yüzlerini kurtarmak için kaçacaklarını" söylemişti.

Pharsalus Muharebesi'ndeki savaşçılar ve silahlar

İtalyan profesyonel ağır piyadeleri her iki ordunun da omurgasıydı.

Bunlar 80 kişilik "centuries" olarak gruplandırılmıştı; ön hatlarda bir centurion ve arkada disiplini sağlamaktan sorumlu bir "optio" vardı. Bir kohort altı centuries'den oluşuyordu ve 10 kohort bir lejyonu oluşturuyordu.

Yani hesaplara göre bir lejyon 4.800 kişiden oluşuyordu. Uygulamada ise durum ender olarak böyleydi, özellikle de Sezar'ın Pharsalus'taki lejyonları gibi bir süredir seferde oldukları durumlarda.

Kullanmış olduğu alaycı kelimeler şüphesiz piyadelerin süvarilerdeki güzel çocukları geleneksel olarak küçümsemesinden kaynaklansa da, arkasındaki fikir son derece ciddiydi. Pila'larını erkenden fırlattıklarında, piyadeler kısa kılıçlarıyla savaşmak zorunda kalacaktı ve tam anlamıyla kendilerini savunamayacaklardı. Ama eğer onları bırakmazlarsa, mızrak uçlarıyla dolu kalkanlardan oluşan bir duvar gibi ölümcül bir engelle düşmanlarının karşısına çıkabilirlerdi.

Sezar'ın lejyonları son derece eğitimli ve disiplinliydi, bu yüzden ilk iki sıranın tozlu Yunan ovasında sessizce ve düzenli bir şekilde düşmanlarına doğru yürüdüğünü görmek göz korkutucu olmalıydı. Sonra beklenmedik bir şey oldu. Pompey'in kuvvetleri yerlerinde durdular. Sezar'a göre, hücum eden kuvvetlerin kendilerine güvenmeleri ve ileriye doğru bir ivme yakalamaları daha mümkün olduğundan, bir saldırıyı durarak karşılamak her zaman kötü bir fikirdi. Ancak Pompey'in birliklerine yerlerinde kalmalarını söylemek için iyi nedenleri vardı. Ordusunun büyük bir bölümünü oluşturan deneyimsiz lejyonlar ve yabancı müttefikler onu endişelendiriyordu. Eğer hareketsiz kalırlarsa, yorgunluklarından ve dağınıklıklarından yararlanarak rakiplerini bir süre daha uzakta tutabilirlerdi. Daha da önemlisi, Pompey Sezar'ın ordusunu kendine doğru çekebilirse, süvarileri etraflarından dolaşıp onları kuşatmakta daha kolay bir zaman geçirebilirdi.

Öte yandan Sezar'ın birlikleri tecrübeli askerlerden oluşuyordu. Pompey'in askerlerinin kendilerine doğru ilerlemeyeceğini gördüklerinde, lejyonları sessizce durdu, soluklandı, saflarını belirledi ve sonra aynı yönde ilerlemeye devam etti. Saldırı mesafesine geldiklerinde pila'larını fırlattılar, kılıçlarını çektiler ve çığlıklar atarak Pompey'in askerlerine saldırdılar. Pompey'in adamları da kendi pila'larını fırlatarak ve saldırı şokuna karşı kendilerini hazırlayarak karşılık verdiler.

Sezar'ın güvenilir Onuncu Lejyon'undan tecrübeli bir yüzbaşı olan Caius Crastinus onlara ilk yaklaşanlardan biriydi. Lejyonu hattın zayıf noktası olan sağ kanadı koruyordu. Savaş başlamadan önce Sezar'la, sonuç ne olursa olsun komutanının takdirini kazanacağına dair bir anlaşma yapmıştı. O da sözünden dönmemişti. Crastinus, Sezar'ın hatırladığına göre, sağ taraftan ileri atılan ilk adamdı ve onu 120 gönüllüden oluşan iyi seçilmiş bir ordu izledi. Ordu, başka bir kaynağın ifadesiyle, "sanki delirmiş bir adam gibi saftan safa geçiyordu". Crastinus'un savaştaki eylemleri üstlerinin takdirini kazanmasına rağmen, savaştan sağ çıkamadı. Boğazından girip boynundan çıkan bir kılıçla öldürülmüştür.

Pompey'in açık süvari üstünlüğü

Pompey'in askerleri ağır bir saldırı altında olsa da, yedeklerini devreye soktuğu için hat dayanıyordu. Sonunda Pompey'in yığınla süvarisi harekete geçebildi ve bunu havada yankılanan ve binlerce nal sesiyle dolu gök gürültülü bir hücumla yaptılar. Sezar'ın Galya'daki eski ikinci komutanı Titus Labienus, Pompey'e sığınarak onu çileden çıkarmış ve Sezar'a onların ilerleyişini takip etmesi için daha fazla teşvik vermişti. Labienus kendisiyle yüzleşmeye gelen Sezar süvarilerini yediye bir oranında sayıca üstünlük sağlayarak kolayca bozguna uğrattı.

Yine de o ve adamlarını büyük bir sürpriz bekliyordu. Labienus'un atlıları hücumlarının ardından düzeni yeniden sağlamaya çalışırken Sezar gizli dördüncü birlik hattına ilerleme emri verdi. Kendilerini gizleyen toz bulutlarının arasından çıkıp Sezar'ın emirlerini yerine getirdiler ve piyadelerin süvarilere karşı giriştiği en ölümcül saldırılardan birinde Labienus'un dağınık atlılarına pila'larıyla saldırdılar. Beklenmedik olayın yarattığı şok, süvarilerin arkaya doğru kaçmasına ve Pompey'in ordusunun sol kanadının açığa çıkmasına neden oldu.

Olan biteni görmek için tozların arasından bakan Pompey, süvarilerinin geri çekilirken ortaya çıkışını ve ardından Sezar'ın dördüncü hattındaki askerlerin, ordusunun kanadına saldırmak üzere daireler çizerek ilerleyişini dehşet içinde izledi. Ne yazık ki, tüm kaynaklarını Sezar'ın cepheden saldırısına karşı savaşmaya adamıştı ve bu yeni tehlikeye karşı savunmasız kalmıştı. Sezar üçüncü hattına saldırıya katılma emri verdiğinde Pompey savaşın kaybedildiğini anladı. Arkadaşları kargaşa içinde kaçarken ve lejyonları mevzi kaybederken, sahada pes etti ve duvarlarla çevrili kampının göreceli güvenliğine geri döndü.

Pompey çadırında çökmüş bir halde otururken Sezar savaş meydanında harekete geçmiş, askerlerini Pompey'in kampını ve içindeki tüm mal ve erzağı ele geçirerek zaferi pekiştirmeye ve geri çekilen düşman ordusunun işini bitirmeye çağırıyordu. Pompey, Sezar'ın kuvvetleri kampın savunmasını aşarken canlandı. Fark edilmemek için sıradan bir asker kılığına girdi ve sadece küçük bir grup yakın danışmanıyla yola çıktı.

Sezar rakibinin kampının şatafatı karşısında şaşkına dönmüştü. Daha sonra şöyle yazacaktı: "Gereksiz zevkler peşinde koşmalarından, günün akıbeti hakkında hiçbir kuşkuları olmadığı sonucunu çıkarmak kolay oldu." Sezar rakibinin kampının şatafatı karşısında şaşkına dönmüştü. Daha sonra, tebaasının "lüzumsuz zevkler" peşinde koşmasından, günün olayları hakkında endişelenmedikleri sonucunu çıkarmanın ne kadar basit olduğunu düşündü. Bu arada takip akşama kadar devam etti. Pompey'in birliklerinden 15.000'i öldürülüp 24.000'i esir alınırken, Sezar ordusunun aldığı yenilgide sadece 200 er ve 30 yüzbaşı kaybetmişti.Bu muhteşem bir zaferdi.

Pharsalus Muharebesi'nin sonuçları

jül sezar'ın ölümü
Jül Sezar'ın bir senator grubu tarafından uğradığı suikast.

Pompey, ordusu Pharsalus'ta yenilgiye uğradıktan sonra Mısır'a kaçtı. Eğer buranın yandaşlarını toplayabileceği güvenli bir sığınak olacağını umduysa, ne yazık ki yanılmıştı. Sezar'ın gözüne girmek isteyen genç Mısır hükümdarı XIII. Ptolemaios'un danışmanları onu hemen öldürttüler. Pompey'e Mısır'a kadar eşlik eden Sezar, orada aylarca hanedan savaşına karıştı ve İskenderiye'nin efsanevi kraliçesi Kleopatra ile İç Savaş'ı hemen o anda sona erdirebilecek çok açık bir ilişki yaşadı.

Bu, hayatta kalan düşmanlarının yeniden örgütlenmesine fırsat verdi ve sonuçta zafere ulaşmadan önce Afrika ve İspanya'da daha fazla sefer yapmaya zorladı. Roma'ya döndüğünde Sezar kendisini ömür boyu diktatör ilan etti. Ancak elde ettiği başarı uzun sürmeyecekti. Sezar, MÖ 15 Mart 44'te öfkeli bir senatör çetesi tarafından öldürüldü.


Kaynaklar: