Anka kuşu (Phoenix) söylencesini çözmek göründüğünden zordur. Bu ertingü kuş Türk Tuğrul Kuşu gibi birçok kültürle o kadar iç içedir ki çoğu insan adını duyar ancak çok azı kökeni hakkında bilgi sahibidir. Anka kuşunun en fazla merak uyandırdığı zamanlardan biri 90'ların sonunda yayımlanan Harry Potter kitaplarıydı. Ardından sinema filmleri ve video oyunları gelir. Ancak anka kuşunun kökeni binlerce yıl geriye uzanıyor ve tozlu kitap rafları bu kuşa dair bolca bilgi sunar. Hatta anka kuşunun tarihi o kadar zengindir ki hikayesi kendi başına bir kitap olmayı hak eder.
Anka kuşu nereden gelir?
Yunanlılar 2.500 yıldan uzun zaman önce anka kuşundan söz ettiğinde bunu Batı kültürüne dayandırdılar. Ancak anka veya zümrüdüanka kuşunun hikayesi aslında Antik Mısır ve Arabistan'da başladı. Kuş 500 yıl veya daha fazla yaşar ve artık yaşlandığında Arabistan'dan uçarak Mısır'ın Heliopolis kentine yani "Güneş Şehri"ne gelir. Burada tarçın dalları ve reçine toplayıp Güneş Tapınağı'nın tepesine baharattan yuvasını yapar. Güneş yuvayı tutuşturur ve yaşlı anka kuşu alevler içinde ölür. Küllerden yeni bir yavru anka kuşu doğar ve yeni bir yaşam döngüsünü başlatmak üzere kanatlanarak Arabistan'a döner.
Anka kuşunun özellikleri yüzyıllar içinde farklılaştı ancak çoğu tarihçi onun kırmızı, altın ve mor tüyleri olan kartal benzeri bir kuş olduğu konusunda hemfikir. Anka kuşu hikayesinin Mısır Ölüler Kitabı'nda adı geçen ve güneş ilahı Ra ile ilişkilendirilen Mısır Benu kuşundan gelmiş olabileceği düşünülüyor. Kuş hiyerogliflerde balıkçıl gibi görünür ve kutsal kabul edilir. "Kırmızımsı-mor" anlamına gelen Yunanca bir kelime olan phoenix ise ilk olarak Hesiodos'un (d. MÖ 700) bir bilmecesinde ortaya çıkıyor. Bilmecenin zaman ve uzun ömür temalı olması kuşun insanlar tarafından halihazırda iyi bilindiğini gösteriyor.
Herodot anka kuşunu batıya tanıtır
Ondan iki yüzyıl sonra yaşamış olmasına rağmen Yunan tarihçi Herodot, Mısır'daki seyahatlerinden sonra anka kuşu efsanesini Batı kültürüne tanıtmasıyla bilindi. Ünlü Herodot tarihi (MÖ 5. yüzyıl) kitabında Herodot timsah, su aygırı ve anka kuşu gibi birçok yeni ve sıra dışı hayvanı anlatır.
Herodot Heliopolis'i ziyaret eder ve tapınak rahiplerine şöyle der: "Resimler dışında hiç görmediğim, phoenix adında başka bir kutsal kuşları var. Aslında Mısır'da bile çok nadirdir. Bana inanılır görünmeyen bu kuşun ne yaptığına dair bir hikaye anlatıyorlar." Anka kuşunun Antik Yunan'da anlatılan türünde ateş bulunmaz.
Her söylence gibi, anka kuşunun hikayesindeki detaylar da farklılık gösteriyor. Örneğin ömrü bazen 500 yıl, 540 yıl, hatta 1461 yıldır (astronomide Mısır Sofik yılı). Bazı hikayelerde anka kuşunun sihirli iyileştirici güce sahip olduğu belirtilir. Yunan tarihçi Yaşlı Plinius, yaraları iyileştirmek için anka kuşu külünün kullanılmasını teşvik eden doktorlarla alay etmiştir.
Romalılar da anka kuşunu severdi. Madeni paraya bir tarafta imparatorun başını ve diğer tarafta anka kuşunu bastılar. Sebebi ankanın Roma'yı temsil ettiğinin düşünülmesiydi. Çünkü imparatorluk ebediydi ve her yeni imparatorla yeniden doğuyordu.
Avrupa onu rönesans ile özdeşleştirdi
Roma'nın düşüşe geçmeye başladığı zamanlarda anka kuşu Hıristiyan Avrupa'da gelişmeye başladı. Yeniden doğuş ve sonsuz yaşam fikirleri Hıristiyan temasına uyuyordu ve Clement (MS 96) gibi papalar İsa'nın dirilişini anka kuşu ile kanıtlamaya çalıştılar. Rahipler anka kuşunu Orta Çağ'ın hayvan kitapları arasına dahil edip gerçek ya da hayali arasında ayrım yapmadan Tanrı'nın harika yaratımı olarak saydılar.
Rönesans sırasında anka kuşu I. Elizabeth gibi soyluların ve Jeanne d'Arc gibi popüler figürlerin amblemiydi. Anka kuşunun zirveye çıktığı dönem buydu. Yeniden doğuş ve öğrenme anlamına gelen "rönesans" ile çokça uyumluydu.
Güçlü Hristiyan bağına rağmen anka kuşu Yahudi geleneğinde de görüldü. Bir Yahudi medeni kanunu olan Talmud anka kuşunun (Hol) yasak elmayı yemediği için Cennet Bahçesi'nde kalmasına izin verilen tek hayvan olduğunu yazar. İtaat ettiği için Tanrı kuşa ölümsüzlüğü bahşeder.
Diğer kültürlerde anka kuşu
Pers Simurg kuşu, Türklerde Tuğrul Kuşu, Çin Feng Huang ve Rus ateş kuşu Zhar-ptitsa gibi dünyanın dört bir yanındaki birçok ertingü kuşun anka kuşunun çeşitleri olduğu görülüyor. Bu kuşlar halk hikayelerinden doğdu. Çin anka kuşu olan Feng Huang (Japonlarda Ho-o kuşu) ilginçtir çünkü en az 7.000 yıl öncesine dayanır ve tamamen ayrı bir kuş olduğu görülür. Bu göksel kuşun batıdaki anka ile özdeşleştirilmesi 1800'lerde Çin klasiklerini çeviren İskoç sinolog James Legge eliyle oldu.
Çin kuşunun ateşi yoktur, asla ölmez (bu yüzden tekrar doğmaz) ve sülün gibi görünür. İsmi yin-yang'in birleşimini temsil eder. "Feng" erkek ve "huang" dişidir. Ejderle birleştirilirse anka imparatoriçe ve ejder imparator olur. Ayrıca kadın ve erkek arasındaki iyi şans ve uyum olarak da görülür.
Anka kuşunun kökeni nedir?
Hem Doğu hem de Batı anka kuşu söylenceleri tarih öncesinin karanlık günlerinde başladı. Bazıları Çin kuşunun, soyu tükenmiş Asya devekuşunun uzak hatıraları olduğunu söyler. Mısır'da ise tarih öncesi bir flamingo hikayeye ilham vermiş olabilir çünkü yumurtasını bıraktığı sıcak tuz düzlüğünden ısı dalgası yükseldiği geçer ve bunun bir ateş yuvası olduğu düşünülmüştür.
Anka kuşu bugün bir maskot, logo ve peri masalı olarak "yeniden doğuş" evresinden geçiyor. Anka kuşunun hem antik hem de modern zamanda benimsenmesinin nedeni belki de taşıdığı güçlü umut teması olabilir: Yenilenme, yeniden doğuş düşüncesi insanı sarıp sarmalar.