Beyindeki Broca alanının ne olduğundan, nerede bulunduğundan ve özelliklerinden bahsedelim. Beyindeki Broca alanının anatomik tanımları tam olarak tutarlı olmamakla birlikte, genellikle frontal lobda bulunan inferior frontal girus adı verilen bir bölgenin parçası olduğu düşünülür. Bazı araştırmacılar Broca alanının tümünü bu inferior frontal girusa atfederken diğerleri yalnızca bir kısmını oluşturduğuna veya inferior frontal girusun dışına genişlediğine inanıyor.
Broca alanı nedir?
İnsanların büyük çoğunluğunda Broca alanının beynin sol yarım küresinde bulunduğu kabul edilir. Bunun nedeni Broca alanının dildeki rolü ve dilin işlevinin büyük oranda sol yarım küreye ait olmasıdır. Bununla birlikte sağ yarım kürede ona karşılık gelen bir bölge de var ancak dil üretiminde önemli rol oynadığı düşünülmüyor.
Broca alanının temel özellikleri:
- Konuşma üretimi
- Yüz nöron kontrolü
- Dil işleme
Broca alanı nasıl keşfedildi?
1861 yılının Nisan ayında, 51 yaşındaki Louis Victor Leborgne adlı bir adam, Paul Pierre Broca adlı genç doktorun cerrahi ünitesine kabul edildi. Leborgne, kangren haline gelen şiddetli bacak enfeksiyonuna sahipti ve Broca, hayatta kalacağını düşünmüyordu. Bir selülit hastasına da sahip olan Broca, Leborgne ile çok daha fazla ilgilendi ancak Leborgne'nin benzersiz bir rahatsızlığı daha vardı.
Bu rahatsızlık Leborgne'nin dil üretmede (yazılı ve sözlü) son derece zorlanmasına neden oluyordu. Broca buna afemi adını verdi ve sonraları zaman içinde afazi olarak adlandırıldı. Öyle ki hastanın üretebildiği tek kelime "tan"dı ve sık sık "tan tan" olarak kullanırdı. Leborgne'nin düşünceleri vardı ve iletişim kurmak istiyordu ama yapamadı. Broca ile etkileşime geçmek için jestleri kullandı ancak bazen kendini ifade edemez ve hayal kırıklığına uğrardı. Broca o günlerden birinde onun "sacre nom de Dieu" yani "lanet olsun" dediğini duyduğunu kayda geçmişti.
Broca, Leborgne'de bir fırsat gördü. O zamanlar bilim camiasının bazı çevrelerinde bir tartışma yaşanıyordu; beynin belirli bölgelerinin belirli işlevler için özelleşmiş olup olmadığı veya her işlevin yerine getirilmesinde beynin tamamının kullanılıp kullanılmadığı sorusu gündemdeydi. Yaygın görüş işlevin lokalizasyonuydu ve Broca'nın eğildiği bakış açısı buydu.
Yerelleştirmeyi savunanların (onlara localizationist denildi) bu fikir lehine güçlü şekilde tartıştıkları işlev konuşmaydı. Önceki kanıtlarda konuşma fakültesinin frontal lobun merkezinde bulunduğu ileri sürülmüştü. Bu yüzden Broca, Leborgne ile karşılaştığında bu hipotezi test etme fırsatı gördü. Leborgne öldükten sonra Broca hızla otopsi yaptı. Beyni inceleyen Broca sol ön lobda "tavuk yumurtası" kadar büyük dediği bir çukur buldu.
Sol frontal lob lezyonunun konuşma üretimindeki eksiklikle birleşmesi Broca'nın bu vakayı lokalizasyon argümanında ufuk açıcı bir olay olarak tanımlamasını sağladı. Vakayı Paris'teki meraklı bilim adamlarının önünde sundu ve bazılarına göre bu sunum onların beyne daha yerelleştirici bir yaklaşımla bakmasını sağlayan kanıt oldu. Broca saygın ve ihtiyatlı bir bilim insanı olarak görülüyordu – yeterli miktarda kanıt olmadan sonuçlara varan biri değildi. Bu nedenle, konuşmanın frontal loblarda lokalize olabileceğine inanmaya başlaması camiada etkili oldu.
Ancak tek bir vakayla ikna olmayan Broca, Leborgne'den sonra frontal lob hasarı ve konuşma sorunlarını kapsayan başka vakalar aramaya devam etti. Sadece birkaç yıl içinde sekiz vaka tespit etmişti. Broca için belki de en şok edici gerçek hasarın sadece ön lobdaki benzer noktada değil, aynı zamanda her zaman sol tarafta olmasıydı. İki beyin yarım küresinin birbirinden farklı olduğu fikri bu noktaya kadar nispeten duyulmamıştı ancak klinik kanıtlar Broca'nın yakında bu hipotezi ve konuşmanın lokalizasyonu fikrini tartışmasını sağlayacaktı.
Broca'nın keşfettiği bölge önce Broca kıvırımı, ardından Broca merkezi ve daha sonra 1900'lerin başlarında Broca alanı olarak bilindi. Broca alanı, dil üretimi için beynin önemli bir parçası olarak tanınmasının yanı sıra dil işlevinin yerelleştirilmesi konusundaki tartışmada kritik bir kanıt oldu. Lokalizasyon tartışmasını kendi başına sonlandırmasa da, birçok kişiyi en azından bazı işlevlerin beynin göreceli olarak sınırlı bölgelerine verildiğine ikna etmiştir.
Broca alanının işlevi ve hasar belirtisi
Leborgne'nin hastalığı Broca afazisi (veya ifade afazi olarak da bilinir) ismiyle bilinmeye başladı. Hastalığın ana belirtisi dil üretme yeteneğindeki eksikliktir (genellikle hem sözlü hem de yazılı olmak üzere her dil türünü kapsar). Bu nedenle Broca alanına atfedilen birincil işlev dil üretimini içeriyor. Ancak Broca'dan kısa bir süre sonra, araştırmacılar konuşma kadar karmaşık bir davranışın beynin yalnızca küçük bir bölgesini içermesinin muhtemel olmadığını düşünmeye başladılar. Bu nedenle Broca alanının dilin üretiminde oynadığı rolün beynin diğer bölgeleri ile iletişim kurmak olduğu düşünülür.
Dil üretiminde Broca alanının kesin rolü hala tartışılıyor. Başka bir deyişle, kanıtlar Broca'nın bulunduğu bölgedeki hasarın dil üretimini bozabileceğini öne sürüyor ancak hiç kimse bu kesintiye neden olan dilsel işlev kaybının ne olduğundan emin değil. Bazıları, Broca alanının konuşmanın üretilmesine izin veren motor hareketleri üretmekten sorumlu olduğunu iddia eder. Diğerleri ise sözlü çalışma belleği, sözdizimi, dilbilgisi veya yukarıdakilerin tümünü içerdiğini belirtir.
Broca alanının ayrıca çeşitli dilbilimsel olmayan işlevlere sahip olduğu da düşünülüyor. Dil üretimine ek olarak dili anlamada önemli rol oynadığı artık kabul ediliyor. Broca'nın ayrıca hareket ve eyleme dahil olduğuna inanılıyor ve hareketi planlarken, hareketi taklit ederken ve başka birinin hareketini anlama sırasında aktif olduğu görülmektedir. Ek olarak, Broca alanının el ve dudak hareketleri esnasında aktive olan ayna nöronlar içerdiği ve başkasının el ve dudak hareketlerini gözlemlerken de aktive olduğu öne sürülmüştür.
Broca alanı ile bağlantılı bu işlevlerden bazıları bölgenin dildeki rolüyle ilişkilendirilse de, Broca alanının işlevinin ilk başta düşünüldüğünden çok daha karmaşık olduğunu da gösteriyor. Bu yüzden Broca alanının dilsel ve dilbilimsel olmayan işlevlerdeki rolü hala açıklığa kavuşturulmayı bekliyor ve şimdi yapılan açıklamalar muhtemelen gelecekte birçok kez değiştirilecek ve genişletilecek.