Birden fazla Aziz Valentine vardır (başı kesilmiş olanlar dahil). Ancak bu romantik geleneği ilk başlatan aslında bir Orta Çağ şairiydi. Tüm dünya 14 Şubat'ta sevdikleriyle çikolata, özel bir akşam yemeği veya çeşitli anlar paylaşır. İnsanlar tarihte bu romantik günü Aziz Valentine adına kutlardı. Peki, bu romantizm azizi kimdi?
İnternette arama yaptığınızda Aziz Valentine hakkında pek çok hikaye bulabilirsiniz. 500'lü yıllarda yazılmış bu hikayelerdeki Aziz Valentine 3. yüzyılda yetkililerin yasaklarına rağmen gizli düğünler düzenleyen Romalı bir rahiptir. Bir soylunun evinde hapsedilir. Onu esir alan kişinin kör kızını iyileştirir ve tüm ailenin Hristiyanlığı seçmesine neden olur. 14 Şubat günü işkence görüp başı kesilmeden önce bir kıza "Sevgilin (Your Valentine)" imzalı bir not gönderir.
Sevgililer Günü'nün kökeni dair başka bir hikayede yine aynı dönemde Valentine adlı bir azizin yaşadığı ve 14 Şubat'ta gizli düğünler düzenlediği ancak bir Terni Piskoposu olduğu söylenir.
Ne yazık ki, Aziz Valentine'ın kökenini araştıran bilim adamları bu özel günün romantik bir arka planı olmadığını belirtirler. Çünkü iddiaların bir temeli yoktur. Sevgililer Günü aslında tarihte ilk kez İngiliz şair Geoffrey Chaucer tarafından Orta Çağ'ın sonlarında aşkla ilişkilendirildi. Buna birazdan değineceğiz.
Genellikle aşk ve Sevgililer Günü ile ilişkilendirilen kalp şeklinin, Roma döneminde eski bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılan silphium bitkisinin tohumunun şeklinden esinlenildiği söylenmektedir.
Birden Çok Aziz Valentine Olması
Geoffrey Chaucer'den çok daha öncelere uzanan piskopos ve rahip hikayesi birbirine oldukça benzemektedir. Valentine, antik Roma'da popüler bir isimdi ve bu isimde birbirinden farklı en az 50 azizin hikayesi vardır. 500'lerde yazılan bu iki farklı 14 Şubat hikayesinin günümüze ulaşan en eski hikayeler olduğu ancak pek çok ortak noktası bulunduğu düşünülüyor. Öncelikle her ikisinde de bir çocuğun iyileştirilmesi ve bunun tüm hane halkını din değiştirmeye itmesi vardır. Yine yılın aynı gününde idam edilip aynı yol üzerinde gömülmeleri tesadüf değil.
Tarihsel kanıtlar o kadar belirsiz ki kimi kaynakta bir, diğer bir kaynakta iki azizden bahsedilir. Bu azizlerin var olup olmadığı dahi şüphelidir.
Belki de aramızdaki romantikler için daha fazla hayal kırıklığı yaratan şeyse iki Valentine hikayesinin de dini mucizeleri ve korkunç bir ölümü vurgulaması ancak romantizm hakkında tek bir kelime içermemesidir. Orta Çağ ve Rönesans edebiyatı üzerine uzman akademisyenlere göre bu kişi veya kişiler hayal ürünüydü.
Kırmızı ve pembe Sevgililer Günü'nün geleneksel renkleridir. Kırmızı aşkı ve tutkuyu temsil ederken, pembe şefkati ve hayranlığı simgeler.
Sevgililer Günü'nün izini Lupercalia'ya kadar sürmek
Sevgililer Günü'nün Romalıların 15 Şubat'ta kutladığı eski Lupercalia bayramının yerini almak üzere Hristiyanlar tarafından kurgulanmış olabileceği düşünülür. Bazı modern hikâyeler Lupercalia'yı özellikle bir "seks bayramı" olarak anlatır; kadınlar kil tabletlere isimlerini yazar, daha sonra erkekler isimleri kavanozdan rastgele çekerek çiftleriyle eşleşirdi.
Yine de araştırmacılar Lupercalia'nın Sevgililer Günü ile ilişkisini şüpheli buluyor. Lupercalia ile modern Sevgililer Günü arasındaki en yakın paralellik bu Roma festivalinde elindeki keçi derisiyle etrafta koşan ve herkesi tokatlayan neredeyse çıplak iki genç adam olmasıdır. Antik yazarlardan Plutarhos'a göre bazı genç evli kadınlar deri ile "tokatlanmanın" hamile kalmayı ve kolay doğum yapmayı teşvik ettiğine inanıyordu.
Lupercalia'nın küçük romantik çağrışımları olsa da asla bir Hristiyan bayramına dönüşmemişti. Dolayısıyla bu Roma hikayesine Sevgililer Günü'nün kökeni demek zordur. İnsanların 14 Şubat'ta özel ve romantik bir şeyler yaptığına dair ilk kanıt İngiliz şair Chaucer ile başlıyor.
Roma mitolojisinde aşk tanrısı Cupid genellikle oklarla tasvir edilirdi. Efsaneye göre Cupid oklarından biriyle birini vurduğunda, o kişi derin bir aşka düşer.
Şair Chaucer romantizmi Valentine'a bağlar
Peki Geoffrey Chaucer bugün bildiğimiz Sevgililer Günü'nü nasıl başlattı? 1370'lerde veya 1380'lerde aşağıdaki dizeyi içeren "Parliament of Fowls" adlı bir şiir yazdı:
Bu dizeler Avrupa'da romantik bir güne dair fikirlerin şekillendiği ilk andı. Çünkü Chaucer ve dönemin diğer yazarları asla bir şövalyeyle evlenemeyen soylu hanımların trajedisini (çünkü hanımlar çoğu zaman evli olurdu) ifade eden özlem ve aşılamaz engel konulu eserler yazdılar ve bugünkü romantik komedilerin çıkış noktası oldular.
1400'lerde Chaucer'den ilham alan soylular aşıklarının ilgisini çekmek için o zaman "valentine" olarak bilinen şiirler yazmaya başlamıştı. Aziz Valentine'ı romantizm ile ilişkilendiren hikayeler ilk kez bu noktada ortaya çıkmaya başladı.
Bazı akademisyenler Chaucer her kuşun bir eş seçtiği günü yazdığında aslında 14 Şubat'ı değil 3 Mayıs 307 civarında ölen eski Cenova piskoposu Aziz Valentine'ı düşündüğünü belirtir. Zira İngiltere, Şubat ayı ortasında çok soğuktur ve kuşların toplandığını görmeye uygun bir tarih değildir.
Bilinen en eski Sevgililer Günü kartının 1415 yılında Orleans Dükü Charles tarafından Londra Kulesi'nde hapsedildiği sırada eşine gönderildiğine inanılmaktadır.
Kelly'nin görüşüne göre Chaucer, Kral II. Richard'ın Bohemyalı Anne ile nişanlanmasını kutlamanın bir yolunu arıyordu ve o gün yani 3 Mayıs'ın Cenovalı Valentine bayramının günü olduğunu fark etti (Kutsal Haç Bayramı'nı seçebilirdi ama şiirde kulağa o kadar romantik gelmezdi). Ancak çağdaşları onun Roma'daki Aziz Valentine'ın kış ziyafeti bayramına dikkat çektiğini düşününce tarihi 14 Şubat olarak değiştirdiler. Sevgililer Günü (Valentine's Day) için kabul edilen gün sonsuza dek öyle kaldı.
Sevgililer Günü birçok ülkede kutlanır, ancak gelenek ve görenekler farklılık gösterir. Japonya'da kadınların 14 Şubat'ta erkeklere çikolata vermesi ve ardından 14 Mart'ta (Beyaz Gün) erkeklerin hediyelerle karşılık vermesi gelenekseldir.