Tıpkı Lut Gölü gibi, Tanzanya'daki Natron Gölü herhangi bir okyanusa veya ırmağa boşalmaz. Bu durum gölün tüm tuzlu çöl yağmurunu emmesine neden oluyor. Ancak sanıldığının aksine Natron Gölü'nü özellikle ölümcül kılan şey aktif bir yanardağa ev sahipliği yapması.
Ol Doinyo Lengai (Masai dilinde Tanrı Dağı) adlı bu volkandan natrokarbonatit ya da kısaca natron denilen sodyum ve potasyum karbonat bakımından zengin oldukça nadir bir lav türü püskürür. Suya salınan bu sodyum karbonat ve sodyum bikarbonat karışımı Antik Mısır mumyalama işlemlerinde kullanılan temel bileşenlerdir. Antik Mısırlılar bu mineralleri Natrun Vadisi'ndeki tuzlu göllerden aldı. Bu da Natron Gölü'nde görülen kireçlenmiş canlıları açıklıyor.
Natron Dünyanın En Alkali Gölüdür
Gölün suyunu boşaltmaması ve düzensiz yağış alması, binlerce yıllık buharlaşma sonucunda trona ve natron yönünden yoğunlaşmasını sağladı. 3 metre derinliğinde ve 22 kilometre genişliğindeki Natron Gölü'ndeki kimyasal bileşimler gölün ortalama 10,5 pH düzeyine sahip olmasını sağlıyor. Bu değer amonyağa yakındır yani göl oldukça alkalidir (bazik). Su sıcaklığı ise 40˚ ile 60˚C arasında.
Bu gölde, fotosentez yapan ve enerji için tuz tüketen siyanobakteriler gibi halofilik mikroorganizmalar yaşıyor. Siyanobakteriler renk pigmentleri taşır ve Natron Gölü'ndeki suyu kızıla çevirir. Aynı pigment flamingoya kızıl renk veriyor.
Gölün ayna benzeri yansıtıcı görünümünün kuşların gölün içine uçmasına neden olduğu bulundu. Natron Gölü'ne dalan ve zehirli su sonucu çıkamayan kuşlar taşa benzer sert bir kabukla kaplanarak mumyalanır. Vahşi yaşam fotoğrafçısı Nick Brandt 2013'te Natron Gölü'nun bu yönünü ilk belgeleyenlerden oldu. Göldeki suların çekildiği kurak mevsimde ortaya taşlaşmış kuşlar ve diğer hayvanlar çıkıyordu.
Flamingo Cenneti
Natron Gölü kuşlar için yanılsama yaratıyor olabilir ancak bu gölde yaşamaktan hoşlanan bir kuş türü de var: Flamingolar. Nesli tükenmekte olan 2,5 milyon Küçük Flamingo burada ürüyor ve dünyadaki tüm popülasyonun %75'ine dek. Bu kuşlar sert deri ve yanıkları önleyen pullu bacakları nedeniyle tuzlu göllerde yaşayabiliyor. Natron Gölü'nün açık arazisi ve aşırı tuzlu aşındırıcı suyu, yırtıcılara tehdit oluşturarak flamingolara koruma sağlıyor.
Flamingolar hem doğrudan gölden besleniyor hem de tatlı suyu gölün kenarındaki gayzerlerden alıyorlar. Ancak çaresiz kalırlarsa Natron Gölü'ndeki suyu içebiliyorlar çünkü burun boşluklarındaki özel bezler tuzlu suyu filtreliyor. Hepsi bu değil. Flamingolar güçlü midelere sahipler. Natron Gölü'nün tamamını kaplayan zehirli alglerle besleniyorlar. Tüm bunlar Natron Gölü'nü flamingolar için mükemmel bir yavrulama noktası yapıyor.
Kuşların yanı sıra gölde bazı balıklar ve omurgasızlar yaşıyor.
Natron Gölü İnsanlar İçin Tehlikeli mi?
Yılın zamanına bağlı olarak Natron Gölü'nün su sıcaklığı 60°C'ye dek çıkabiliyor. Bu da yaklaşık beş saniyede derinizde üçüncü düzey yanığa neden olacağı anlamına gelir. Oldukça sığ olan göl ayrıca tuzlu sivri yapılarla dolu. Boğularak Natron Gölü'nün altında kalan canlılar kireçlenerek korunur. Yüzlerce yıl sonra bile bu canlıların saç ve organları bozulmadan kalıyor.
Mumyalama, ayrışma sürecinin durdurulmasıdır. Natron mineralinin aşırı yüksek alkalinitesi ayrışma sürecini durduruyor. Bu durum ayrıca akbaba gibi çöpçülerin de ölen canlılardan uzak durmasına neden olur. Su sıcaklığının daha düşük olduğu zamanlarda göl kaplıca gibidir. Ancak sudaki tuz gözlerin veya açık yaraların dayanılmayacak düzeyde acımasına neden olur.
2007'de flamingoların görüntüsünü almak isteyen vahşi yaşam kameramanlarını taşıyan bir helikopter burun üstü Natron Gölü'ne çakıldı. Yolcular birkaç kırıkla kazadan sağ kurtuldu. Ancak korumasız biçimde suyla temas haline girdiler. Su gözlerini ve derilerini yaktı. Yolculardan biri kıyıya ulaşınca Masai kabilesinden yardım istedi ve kabile yaralıları sedyeyle karaya çıkarttı.
Aşırı tuzlu sularda yaşayan flamingolar bazı canlılar için yaşanılmaz olan zorlu ortamların diğer hayvanlar için nasıl yuva olabileceğini gösteriyor.